Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Sürgündeki 12 Eylül mağduru döndü, hayatını cuntacılarla mücadeleye vakfetti

12 Eylül 1980 darbesi birçok ülkücüyü mağdur etti. Tutuklanan ülkücülerden büyük çoğunluğu hapishanede, tutuklanamayıp kaçanların ise yurt dışında sürgünde hayatı karardı. 21 yıldır, yurt dışında sürgün yaşayan Recep Küçükizsiz de bu ülkücülerden bir

14 Yıl Önce Güncellendi

2011-09-14 08:32:57

Sürgündeki 12 Eylül mağduru döndü, hayatını cuntacılarla mücadeleye vakfetti
12 Eylül 1980 darbesi birçok ülkücüyü mağdur etti. Tutuklanan ülkücülerden büyük çoğunluğu hapishanede, tutuklanamayıp kaçanların ise yurt dışında sürgünde hayatı karardı. 21 yıldır, yurt dışında sürgün yaşayan Recep Küçükizsiz de bu ülkücülerden biriydi. Ancak, Küçükizsiz yaşadığı bu çile aylar önce son buldu. 12 Eylül öncesinden işlediği suçlardan yargılanan Küçükizsiz, 2 ay önce Türkiye'ye döndü.
    Küçükizsiz, Türkiye'de kendisini 12 Eylül zihniyeti ile mücadeleye vakfetti. Bunun için sivil girişimlerini artıran Küçükizsiz, İstanbul'da Yusufiyeliler Derneği'ni Kurdu. Ülke çapında derneğin çalışmalarını yaygınlaştırmak için faaliyetlerini yoğunlaştıran Küçükizsiz, 2 gün önce de Ankara Mamak Cezaevi önüne geldi. Küçükizsiz, arkadaşlarıyla birlikte darbecileri protesto etti. Yaşadığı acılardan dolayı Küçükizsiz'in gözü yaşlıydı. Yıllarca vatan hasreti ile mücadele ettiğini belirten Küçükizsiz, şimdi darbecilerle mücadele edeceğini ifade etti.
    Recep Küçükizsiz, 12 Eylül darbesinin ardından işkencenin en fazla uygulandığı Mamak Askerî Cezaevi'ne atıldı. 8 yılını hücrede geçiren Küçükizsiz, 11 yıl tutuklu kaldıktan sonra 1991'de çıkarılan afla serbest bırakıldı. Tahliyesinin üzerinden 3 ay geçmişken Yargıtay Genel Kurulu, Ceza İnfaz Yasası'nda bir değişikliğe gitti. Değişiklik kapsamında, bırakılan ülkücülerin tekrar tutuklanacağını öğrenen Recep Küçükizsiz, yurt dışına kaçmaya karar verdi. Hakkında işlediği suçlardan ötürü 3 idam kararı bulunan Küçükizsiz, 1992 yılında Almanya'ya iltica etti. Recep Küçükizsiz hakkında açılan davalar, Şubat 2011'de zamanaşımına uğradı. Darbe mağduru Recep Küçükizsiz, Türkiye'ye gelir gelmez yaptığı ilk işin, hapse girmesine sebep olan Milli Güvenlik Konseyi üyeleri Kenan Evren, Nurettin Ersin, Tahsin Şahinkaya, Nejat Tümer ve Sedat Celasun, Milli Güvenlik Konseyi Genel Sekreteri Ali Haydar Saltık hakkında suç duyurusunda bulunduğunu anlattı.

"BUNDAN SONRA MÜCADELEM DARBECİLERLEDİR"
Küçükizsiz, daha geleli birkaç ay olmasına rağmen, 12 Eylül Darbesi'nin yaşattıklarını bir daha Türkiye'de hiç kimsenin görmemesi için çalışmalara başladı, birçok etkinlikte bulunmaya başladı. İstanbul'da Yusufiyeli Ülkücüler Derneği'ni kurdu. Derneğin faaliyetlerini, ülke çapında aktif hale getirmek için diğer illerde de şubeler açmaya başladı. Küçükizsiz, amacının, bu yaşananların Türkiye'de bir daha bir görülmemesine katkıda bulunmak olduğunu ifade etti.

ÜLKÜCÜLERİN YAŞADIĞI ZULMÜ ANLATAN 5 KİTAP YAZDI
Recep Küçükizsiz'in faaliyetleri bununla da sınırlı değil. Öldürülen ülkücülerle ilgili 5 kitap yazdı. Ayrıca, darbenin mağdur ettiği arkadaşlarının ailelerinin yardımına koştu. Kimine maddi kimine ise manevi destek sağlıyor. 12 Eylül'den önce ölen arkadaşlarının mezarlarını yaptırdı. Zengin olan arkadaşlarını da fakir olanlara yardım etmeye teşvik ediyor.
    2011 yılının 12 Eylül'ü ise Küçükizsiz için farlı bir anlam ifade ediyor. Aradan 31 yıl geçtikten sonra kendisine 10 yıl boyunca işkence yapıldığı Mamak Cezaevi'nin önündeydi Küçükizsiz. Kendilerini, Bağımsız Ülkücüler alarak adlandıran grupla, darbeyi lanetlemek için gelmişti. Kendisi ile röportaj yaptığımızda, gözyaşlarını zor tutuyordu. Asıl yıkılanların ise her açıdan darbeciler olduğunu söylüyordu. Küçükizsiz, aradan 21 yıl geçtikten sonra, Mamak'ın önünde bulunmanın kendisi için ne anlam ifade ettiğini anlatmakta zorluk çektiğini ifade ediyordu.

"HÜCREDE 8 YIL İŞKENCE YAPTILAR"
Küçükizsiz, işkence dolu günlerini yad ettiği zaman, 8 yıl boyunca bilfiil hücrede kendisine işkence edildiğini aktardı. Fikri Arıkan ve Ali Bülent Orkan'ın yanından alınıp idama götürüldüğünü söyleyen Küçükizsiz, "Mamak Cezaevi, Türk tarihinin utanç dolu sahnesini oluşturacak kadar feci uygulamaların yapıldığı bir yerdir. Bir devletin ordusunun kendi evlatlarına saldırmasını, bu derece işkence uygulamasını ve bunu yıllarca sistematik şekilde sürdürmesini anlamış değilim. Yaramı hala karartan konu ise Muhsin Kayya, Ünal Osmanağaoğlu, Mahir Kavalcı gibi arkadaşlarımın hala 12 Eylül'ün acısını çekmeleri içimi sızlatıyor." dedi.

"ZULMÜN ETKİLERİ HALA DEVAM EDİYOR"
Kendisi gibi birçok ülkücünün hala yurt dışında 12 Eylül mağduru olarak sürgünde yaşadığını belirten Küçükizsiz, 12 Eylül'ün ülkücülerin üzerinden silindir gibi geçtiğini hatırlattı. Darbecilerin, her ne kadar köşeye çekildilerse de yaptıkları zulmün tesirlerinin, sancılarının hala devam ettiğini dikkat çeken ve Küçükizsiz, şöyle devam etti: "Yaşananların bir daha görülmemesi için İnşallah bunları sivil demokratik bir Türkiye'nin gerçekleşmesi ile telafi edilince halledileceğini düşünüyorum."

"BABAMIN CENAZESİNE, KARDEŞLERİMİN DÜĞÜNÜNE GELEMEDİM"
Almanya'da Türk plakalı araçlar gördüğü zaman gözyaşlarını tutamadığını anlatan Küçükizsiz, kendi mağduruna sahip çıkamayan insanları kınadığını açıkladı. 21 yıl sonra ilk defa vatanına dönmenin mutluluğunu yaşadığını dile getiren Küçükizsiz, şöyle devam etti:
    "Ben bu vatanın aşığı bir insan olarak senelerce vatanıma hasret yaşamayı hiçbir insanlık guruna, şerefine yakıştıramıyorum. Ben, bu devlet için mücadele etmiş biri olarak 21 yıl dışarıda yaşamaya mecbur bırakıldım. Ben babamın cenazesine katılamadım, kardeşlerim büyüdü hiç birinin ne evliliklerini görebildim ne yeğenlerimin doğumuna şahitlik edemedim. Allah'a şükrediyorum şimdi. Rabbimin, hiçbir kulunu vatan topraklarından ayrı bırakmamasını diliyorum."

Haber Ara