Daniel Iriarte *
Radar, düşman saldırılarını erken haber veren bir sistemle çalışacak ve son dönemde çok bahsi geçen “Füze Kalkanı” Sistemi’nin bir parçası olacak. Önceki ABD hükûmeti -George W. Bush- tarafından desteklenen başlangıç projesi, Romanya ve Polonya’ya radarın konuşlandırılmasını kapsıyordu ancak bu Rusya’yı öfkelendirmiş ve fikrin geçici olarak ortadan kaldırılmasını sağlamıştı.
Ancak geçen sene Türkiye, topraklarına sistemin yerleştirilmesine aday olarak gösterildi. İran ile olduğu kadar Rusya ile de iyi ilişkiler içinde olan Türk hükûmeti, sayısız baskıya rağmen son ana kadar dayandı.
Bu meselenin kesin olarak karara bağlanmasının umulduğu kasım ayında Lizbon’da düzenlenen NATO toplantısı fiyaskoyla sonuçlandı ve söz konusu teşebbüse Türk direnişi damgasını vurdu. Fakat şimdi Atlantik İttifakı ile Ankara’nın görüşmeleri meyvelerini vermeye başladı.
Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Selçuk Ünal yaptığı açıklamada şunları söyledi: “NATO’nun kendi içinde gelişmekte olan yeni stratejisi çerçevesinde sözü geçen sistemin Türkiye’ye kurulumuyla, savunma stratejisine katkı sağlamış olacağız ve bize olduğu kadar İttifakın savunma potansiyelini de pekiştirecektir.”
--Kuzey Kore’ye veya İran’a Karşı--
Yapılan bu açıklamadan çok geçmeden ilk olumsuz tepki Rusya’dan geldi. Rusya’nın talebi, “Avrupa’ya konuşlandırılan Füze Kalkanı Sisteminin Rusya’nın nükleer cephaneliğine karşı olmaması” yönündedir.
NATO, Kalkanın Rusya’nınki gibi büyük cephaneliklere karşı faaliyette bulunmayacağını ancak Kuzey Kore ve İran’ınki gibi gelişebilir olan sadece orta ölçekli kapasiteye sahip cephanelikleri kapsayacağının güvencesini verdi.
Kasım ayında Lizbon’da gerçekleştirilen toplantıda, NATO ile Rusya, Füze Kalkanı Projesi’nde beraber çalışma konusunda mutabık kaldı.
Bununla birlikte, İttifak, iki bağımsız sistemin bilgi alışverişinde bulunmasını savunuyor. Rusya ise, “tamamen müşterek kullanıma” uygun tümleşik bir sistemden yana. Haziran ayında Rusya’nın NATO’ya yolladığı diplomat Dimitri Rogozin, Amerika Birleşik Devletleri’ni “Rusya ile bir anlaşmaya varmayı beklemeden sistemi Avrupa’ya konuşlandırmakla” suçladı.
--Sistem, Fırlatılan Füzeleri Saptıyor--
Radarların, bu yılın sonuna kadar etkinleştirilmesi bekleniyor. Sistem teorik olarak bir düşman füzesi fırlatıldığını tespit ettiğinde, bilgiyi Akdeniz’de bulunan –düşman füzesini başka bir füze göndererek durdurmak için tasarlanmış– Balistik Füzelere Karşı Aegis Savunma Sistemi ile donatılmış Amerikan savaş gemilerine yolluyor.
Bununla beraber sistem hâlâ mükemmel değil: Aegis’in durdurmaya çalıştığı 27 füze denemesinden 22’sinde başarılı olması, ABD’de olduğu kadar Türkiye’de de proje eleştirmenlerine koz verdi.
Her hâlükârda Türk hükûmeti, füze kalkanıyla ilgili olarak NATO’nun resmî belgelerinde, Suriye ve İran’ın “tehdit” olarak işaret edilmemesini şart koştu. Aylar önce Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül konuyla ilgili olarak, “Bir ülkeden, İran’dan bahsetmek hatalıdır ve böyle bir şey gerçekleşmeyecektir.” demişti.
Fakat projenin organizatörleri kimin hedef olduğunu açıklamakta çok gecikmediler. Pentagon Sözcüsü Albay Dave Lapan, “İran’ın füze programının bir kaygı kaynağı olduğunu gizlemedik.” dedi.
Açıklamaya İran derhâl tepki verdi. İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ramin Mehmanparast, “Umuyoruz ki dost ve komşu ülkeler tansiyonu yükselten politikalara ön ayak olmasınlar, zira bunun karmaşık sonuçları olur. Ülkemiz bu bölgede ve dünyada silahlanma yarışını destekleyen her eylemi kınamaktadır.” dedi.
İran Savunma Bakanı ise daha sert bir tonda konuştu: “Batı, radar sisteminin İran’ın füzelerine karşı koymak için olduğunu söylüyor. Ancak şunun farkında olmalılar ki, ülke menfaatlerimize karşı yapılacak hiçbir saldırıya göz yummayacağız.”
Bakan konuşmasına, “Amerika ve Batı’nın bölgedeki varlığının İslam ülkeleri için bir sorun kaynağı olduğunu düşünüyoruz.” diye devam etti.
İran’ın proje sorumlularının ağzından düşmemesinin, bazı analizciler -NATO’yu kesinlikle endişelendiren- İran ve Türkiye yakınlaşmasına zarar vermek için maksatlı bir stratejinin ürünü olabileceğinin altını çiziyorlar.
Türkiye, İran’ın nükleer programı nedeniyle yaptırım uygulanmasına açıkça karşı çıkan nadir ülkelerden bir tanesi ve görüşmeler esnasında, diğer ülkelerce kabul görmeyen, uranyumun İran toprakları dışında zenginleştirilmesi gibi konuyla ilgili alternatif bir seçenek sunmuştu.
ABC, İspanya, Tercüme: BYEGM