Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Cemaat Vakıfları 75 yıllık mücadeleyi kazandı

''1936 beyannamesi'' uygulamasıyla taşınmaz edinmeleri engellenen cemaat vakıfları, 75 yıllık mücadeleyi kazandı.

14 Yıl Önce Güncellendi

2011-09-11 11:45:05

Cemaat Vakıfları 75 yıllık mücadeleyi kazandı

Avukat Kezban Hatemi, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 27 Ağustos'ta Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren ve Vakıflar Kanunu'na geçici madde ekleyen cemaat vakıflarına taşınmazlarının tescilini öngören kanun hükmünde kararnamenin tarihi bir karar olduğunu söyledi.

Kezban Hatemi, kanun hükmünde kararnamenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasların yönetmelikle düzenleneceğini belirterek, Türkiye'deki 162 azınlık vakfının müracaat etmek için söz konusu yönetmeliğin hazırlanmasını beklediğini bildirdi.

Düzenlemeyle cemaatlere kiliselerinin, gayrimenkullerinin ve mezarlıklarının iade edileceğini belirten Hatemi, düzenlemede, Hazine veya devlet kurumu gayrimenkulü 3'üncü kişiye sattıysa bedellerinin tespit edilip, cemaat vakıflarına ödenmesi hükmünün de yer aldığını söyledi.

Bu arada, bugüne kadar cemaatlerin hangi taşınmazlarına el konulduğunun tam olarak bilinmediği, sayının kanun hükmünde kararname uyarınca bir yıl içinde yapılacak başvurular sonucunda ortaya çıkacağı belirtildi.

-CEMAAT VAKIFLARININ DURUMU-

Hatemi, Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı (TESEV) tarafından yayımlanan ve hukukçu Dilek Kurban ile hazırladığı ''Bir Yabancılaştırma Hikayesi: Türkiye'de Gayrimüslim Cemaatlerinin Vakıf ve Taşınmaz Mülkiyeti Sorunu'' başlıklı raporda, cemaat vakıflarının taşınmaz sorununu detaylı bir şekilde ele aldıklarını anımsattı.

Raporda, cemaat vakıflarının tapulu taşınmazlarının hukuk dışı yollarla ellerinden alınmasına yönelik ''1936 Beyannamesi'' ve mazbut vakıf gibi uygulamaların, bürokrasi tarafından geliştirilmiş ve yürütülmüşse de yargı eliyle yasal meşruiyet kazandığı ifade edildi.

Türkiye'nin AB üyeliği sürecine girmesiyle cemaat vakıflarına yönelik devlet politikasının sürdürülebilirliğinin mümkün olamayacağının ortaya çıktığı belirtilen raporda, cemaat vakıflarının mülkiyet sorununun, Avrupa Komisyonunun yıllık ilerleme raporlarında hükümetin karşısına çıktığı, gayrimüslim vakıfların Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde açtığı davalar nedeniyle büsbütün acil bir boyut kazandığı kaydedildi.

Bürokrasinin cemaat vakıflarının mallarına el koymasının eskisi kadar kolay olmadığının belirtildiği, hükümetin de el konulan malların iadesi veya tazmini konusunda etkili yasal adımlar atması gerektiği ifade edilen raporda, AK Parti hükümetinin bu konuda bir takım yasal düzenlemeler yaptığı anımsatıldı.

-

Raporda, ''yaygın olarak 1936 Beyannamesi diye bilinen uygulamayla devlet gayrimüslimlere ait çok sayıda taşınmaz mala el koymuş, bu malları Hazine veya Vakıflar Genel Müdürlüğü adına tescil etmiştir'' ifadesine yer verildi.
Cemaat vakıflarının, 1960'ların ortalarına kadar mülkiyet sorunu yaşamadığı ifade edilen raporda, şu bilgilere yer verildi:
''Özellikle Demokrat Parti iktidarı döneminde, yürürlükte olan Medeni Kanun'un 46. maddesi aynen uygulanmış, cemaat vakıfları valilik tarafından verilen tüzel kişilikleri bulunduğuna dair belgeyle herhangi bir izne gerek olmaksızın satın alma, bağış, vasiyet ve diğer yollarla taşınmaz edinebilmişlerdir. Ancak, Yunanistan ile Türkiye arasında Kıbrıs krizinin yaşandığı 1960'ların ortalarından itibaren bu durum değişmeye başlamıştır. Arşivlerde unutulmuş olan 1936 Beyannameleri bürokratlarca hatırlanmış, Yunanistan'a karşı üstünlük elde edebilmek için Türkiye'deki Rum Cemaati araçsallaştırılmıştır. Vakıflar Genel Müdürlüğü, cemaat vakıflarından ellerindeki taşınmazlara yasal olarak sahip olduklarını ispat etmeleri için vakıf senedi ibraz etmelerini istemiş, bunun mümkün olmadığının belirtilmesi üzerine de 1936 Beyannameleri'nin cemaat vakıflarının vakfiyeleri yerine geçtiğine karar vermiştir.
Bu gayrı hukuki yorumun sonucunda cemaat vakıflarının mal edinme hakları 1936'da ibraz etmiş oldukları taşınmazlarla sınırlı sayılmış, o tarihten sonra satın alma, miras, bağış, vasiyet ve ikramiye yoluyla edinmiş oldukları ve dolayısıyla 'vakıf senetleri'nde yer almayan mallar ellerinden alınmıştır. El konulan taşınmazlar asıl sahiplerine veya onların mirasçılarına iade edilmiş, gerçek sahipleri yaşamıyorsa ve mirasçıları bulunmuyorsa da Vakıflar Genel Müdürlüğü, Hazine veya Milli Emlak'a geçmiştir. Üstelik her iki durumda da cemaat vakıflarına herhangi bir ödeme yapılmamıştır.''

-''SAYI TAM BİLİNMİYOR''-

Cemaat vakıflarının, uygulamanın Vakıflar Kanunu, Anayasa ve Lozan Antlaşması'na aykırı olduğu gerekçesiyle konuyu yargıya taşıdığı, el konulan mallarının iadesi talebiyle çok sayıda dava açıldığı belirtilen raporda, mahkemelerin her defasında Vakıflar Genel Müdürlüğünü haklı bulması üzerine konunun Yargıtay'a intikal ettiği ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararıyla uygulamanın yasal dayanak bulduğu anlatıldı.
Yargıtay'ın kararıyla devletin cemaat vakıflarına ait taşınmazlara el koymasının önünde herhangi bir yasal engel kalmadığı vurgulanan raporda, ''Gayrimüslim cemaatlerin arasında 1936 Beyannamesi uygulamasından en olumsuz etkilenen Ermeni cemaati olmuştur. Bu cemaate ait 30'dan fazla taşınmaz mala, 1936'dan sonra edinildikleri gerekçesiyle el konulmuştur. Ermeni cemaat vakıflarının el konulan mallarının arasında en iyi bilinen ve belki de en fazla yürek yakan örneklerden birisi Tuzla Ermeni Çocuk Kampı'dır'' değerlendirmesinde bulunuldu.
Bugüne dek el konulmuş taşınmazların tam sayısının bilinmediği vurgulanan raporda, 1935 Vakıflar Kanunu'nun cemaat vakıflarını ''mülhak vakıf'' statüsüne almasının, bu vakıfların mazbutaya alınmasına ve böylece taşınmazlarına el konmasına yasal dayanak sağladığı anlatıldı.
Raporda, gayrimüslim cemaatlerin arasında mazbut vakıf uygulamasından en fazla zarar görenin, Rum Ortodoks cemaati olduğu, Ekim 2007 itibarıyla bu cemaate ait 24 vakfın mazbutaya alındığı, 39 tapuda bu vakıflar adına kayıtlı olan yüzlerce gayrimenkule el konulduğu belirtildi.

-MAZBUTAYA ALINAN VAKIFLAR-

Raporda yer alan bilgilere göre, Musevi cemaatine ait Kasım 2008 itibariyle 24 vakıf ''hayri ve fiili kıymeti kalmadığı'' gerekçesiyle mazbutaya alındı.
Mazbutaya alınan Musevi sinagog vakıfları şöyle:
''1- İstanbul Tekfur Sarayı Musevi Cemaati Vakfı
2- Balat, Karabaş Mahallesi Selaniko Sinagogu
3- Balat, Karabaş Mahallesi Fulyaşon Sinagogu
4- Unkapanı Musevi Sinagogu
5- İstanbul Salmatomruk Musevi Cemaati Vakfı
6- İstanbul Silivri Kal Kadoş Bohor Maryo Binyamin Sinagogu Vakfı
7- Tekirdağ Musevi Cemaati Vakfı
8- Edirne 2. Sinagogu Vakfı
9- Edirne Büyük Sinagogu Vakfı
10- Gaziantep-Kilis-Yusuf Biçaço Musevi Vakfı
11- Gaziantep-Yahudi Havrası Vakfı
12- İzmir Nesim Levi (Loy) Bayraklı Vakfı
13- Bergama Musevi Sinagogu Vakfı
14- Tire Musevi Sinagogu Vakfı
15- Ödemiş Musevi Sinagogu Vakfı
16- Aydın Musevi Sinagogu Vakfı
17- Nazilli Musevi Sinagogu Vakfı
18- Bodrum Musevi Sinagogu Vakfı
19- Milas Musevi Sinagogu Vakfı
20- Çorlu Musevi Sinagogu Vakfı
21- Lüleburgaz Musevi Sinagogu Vakfı
22- Urfa Musevi Sinagogu Vakfı
23- Amasya Musevi Sinagogu Vakfı
24- Tokat Musevi Sinagogu Vakfı''

-RUM CEMAATİ-

2 Mart 2009 itibarıyla mazbutaya alınan Rum Ortodoks Cemaati'ne ait vakıflar şunlar:
''1- Salkımsöğütte Aya Terapi Ayazması ve İlk Mektebi
2- Edirnekapı Aya Yorgi Rum Ortodoks Kilisesi
3- Fener Katip Muslahattin Aya Yorgi Rum Kilisesi
4- Edirnekapı Rum İlk Muhtelif Mektebi
5- Vefa Panayia Kilisesi ve Ayazması
6- Turi Sina Büyük Manastırına tabi Aya Yani Kilisesi ve Manastırı
7- Deko Veledi Petro Sofyanos Tahta Minare Mahallesi
8- Büyükada Aya Yorgi Rum Manastırı
9- Heybeliada Aya Yorgi Rum Manastırı
10- Heybeliada Panayia (Çam) Manastırı
11- Burgazada Hristos Rum Manastırı
12- Kınalıada Hristos Rum Manastırı
13- Büyükada Hristos Rum Manastırı
14- Büyükada Aya Nikola Rum Manastırı
15- Tarabya Aya Yorgi Rum Kilisesi
16- İstinye Taksiarhi Rum Ortodoks Kilisesi
17- Beyoğlu Yenişehir Evangelistra Rum İlk Okulu
18- Büyükada Rum Yetimhanesi
19- Gökçeada Aya Marina Kaleköy Kilisesi
20- Gökçeada Aya Varvara Rum Kilisesi
21- Heybeliada Hristos Manastırı
22- Heybeliada Aya Spiridon Manastırı
23- Tarabya Aya Eleni Rum Kilisesi
24- Heybeliada Kız Yetimhanesi''

-EL KONULAN TAŞINMAZLAR

''1936 Beyannamesi'' uygulaması uyarınca, Ermeni Cemaati'ne ait 30'dan fazla gayrimenkule el konuldu. Bu gayrimenkullerin hemen hepsi, el konulmadan önce tapuda Ermeni Cemaati'ne ait vakıfların üzerine kayıtlıydı.
El konulan taşınmazlar arasında Fatih'teki Gülbenkyan Selamet Hanı, Kumkapı'daki Gedikpaşa Ermeni Protestan İlkokulu, Tuzla Kampı, Yedikule Surp Pırgiç Ermeni Hastanesi'ne ait gayrimenkuller, Şişli'deki Bomonti Mıhıtaryan Okulu, İstiklal Caddesi'ndeki İGS binası da bulunuyor.

-RUM CEMAATİ-

26 Ekim 2007 itibariyle Rum Ortodoks Cemaati'ne mensup 81 vakfa ait bine yakın taşınmaza el konuldu. Ayrıca, Rum Ortodoks Cemaati'ne mensup özel şahısların da mallarına el kondu.
Bunlar arasında Büyükada Rum Yetimhanesi, Balıklı Rum Hastanesi Vakfı'na ait Fatih, Beyoğlu, Şişli, Beşiktaş, Kadıköy, Üsküdar, Adalar, Bakırköy ve Zeytinburnu'nda 157 ev, 26 bahçeli ev, 21 apartman, 3 bina, 6 daire, 66 dükkân, 2 iş hanı, 1 çivi fabrikası, 1 gazoz fabrikası, 2 otel, 1 toplantı salonu, 1 gece kulübü, 1 pavyon, 2 gazino, 2 depo, 1 atölye, 26 arsa, 1 tarla, 2 bağ, 2 bostan, 1 bahçe, 3 mezarlık, Fener Rum Patrikhanesi Aya Yorgi Kilisesi Vakfı'na ait Heybeliada'da su deposu ve ahşap depo, 1 bahçeli ahşap ev, Fatih'te 1 arsa ve kargir ev, Fatih'de bir hanenin 1/4 hissesi, Beyoğlu'nda konsolosluk binası da bulunuyor.
Öte yandan, Beyoğlu'nda Süryani Katolik Cemaati'ne ait kilise ile yine Beyoğlu'nda Keldani Katolik Cemaati'ne ait bir binaya da el konuldu.


AA

Haber Ara