170 adet M-60 tankının modernizasyonu ihalesinin 1 milyar 35 milyon dolara İsrail'e verilmesine Savunma Sanayi uzmanları karşı çıkmıştı.
Çünkü İsrail yeni bir teknoloji vermeyecek, Türkiye'de bir prototip oluşturup bizim elemanlarımızla modernizasyonu gerçekleştirecekti.
Eski tankların modernizasyonu için harcanacak parayla yeni tankların alınması mümkündü.
Ancak dönemin Genelkurmay Başkanı Hüseyin Kıvrıkoğlu ihalenin İsrail'e verilmesinde kararlıydı.
Haber basına sızdı, ihale yine İsrail'e verildi ama fiyat 668 milyon dolara düştü.
İsrail, modernizasyon için bir prototip oluşturdu, Kayseri'de modernizasyon işlemi başladı. İsrail'den çok Türk görevli çalışıyor ve ihalede yer alan tarih sürekli olarak uzuyordu.
Kayseri'de yapılan modernizasyon çalışması İsrail'e 668 milyon dolar ödedik.
Niye?
Çünkü Kıvrıkoğlu paşa görev süresini uzatmak, bir adım sonra ise Çankaya'ya çıkmak istiyordu.
İsrail'e verilen ihalelerinin, yapılan askeri anlaşmaların bir tarafında, hep bu hesap vardı. Çankaya hesabı..
Refahyol hükümeti işbaşındaydı.
18-24 Mayıs 1996 tarihli, "Türkiye-İsrail Askeri Eğitim Anlaşması" imzalandı.
Anlaşmada İsrail'den Savunma Bakanlığı adına İvry David, Genel Direktör imzası vardı.
Türkiye adına imza sahibi kimdi? Genelkurmay 2. Başkanı Çevik Bir...
Başbakan Erbakan'ın İsrail aleyhine açıklama yaptığı gün, İsrail'le ortak askeri tatbikat yapılacağını ilan edecek denli de fütursuzdu.
28 Şubat sürecinde Genelkurmay Başkanı Karadayı'yı yakasından tutup silkeleyecek kadar şahin, Cumhurbaşkanı adaylığını ilan edecek denli gözü kara birisiydi Çevik Bir...
İsrail'le ilişkileri birinci sıraya yerleştirmesindeki amaç da, Tel Aviv üzerinden Çankaya'ya yürüme planıydı. Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkilerin askeri ve savunma boyutları Süleyman Demirel'in Cumhurbaşkanı, Tansu Çiller'in ise Başbakan olduğu dönemlerde zirve yaptı.
1994 yılında Başbakan Çiller imzasını taşıyan "Savunma İşbirliği Anlaşması" ilişkilerin hızlı bir şekilde tırmanmasını sağladı.
İsrail'le işbirliği yaparak dünyadaki Yahudi lobisini yanına almayı ve PKK'ya darbe vurmayı planlıyordu Tansu Çiller.
Refah Partisi ile koalisyon kurunca en büyük darbeyi Yahudi lobisinden yedi Tansu Çiller...
O dönem İsrail ordusundan emekli subaylar PKK'ya mayın yapmayı öğrettiler.
İsrail'le balayı dönemi 1991 yılında kurulan DYP-SHP koalisyon hükümeti ile başladı, 1999 yılına kadar sürdü.
Ve bize her defasında "İsrail'le iyi olduğunuz sürece PKK ile mücadelede size yardım eder" tezi işlendi.
Vereceğim rakamları eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ açıkladı.
Yıl 1993.
Terör olayı sayısı 5 bin 717
Yıl 1994
Terör olayı sayısı 6 bin 446
Bu iki rakam dahi "PKK ile mücadele için İsrail'le işbirliği yap" tezinin büyük bir yalan olduğunu ortaya koyuyor.
31 Mayıs 2010'da 9 şehit verdiğimiz Mavi Marmara saldırısı gerçekleşti.
İsrail askerlerinin Mavi Marmara'ya çıktığı dakikalarda, PKK İskenderun'daki deniz üssümüze saldırıyordu.
Bu saldırılardan tam 1 gün önce yani 30 Mayıs 2010 günü ise İsrail'le istihbarat amaçlı tam 165 milyon dolarlık bir anlaşma imzalamıştık.
Terörist ülke daha bu anlaşmanın mürekkebi kurumadan saldırdı.
Ayrıca o tarihlerde İsrail'le 188 milyon dolar karşılığında 10 adet Heron anlaşması yapmıştık.
155 milyon dolara F4'lere takılacak olan "pod"larla ilgili anlaşmayı imzalamıştık. Hatta saldırıdan birkaç gün önce 4 milyon dolara 1 adet Heron kiralamış, Awacs uçaklarına takılmak üzere 4 milyon dolarlık sistem temini yoluna gitmiştik.
İsrail bunların hiçbirini hesaba katmadı.
Peki şimdi durum ne?
Türkiye terörle mücadele için İsrail'den 10 Adet Heron aldı.
Bunların 3'ü düştü. 4'ü ise bakım için gönderildiği İsrail'den geri gelmedi.
Görevde olan 3 Heron'un bakımı konusunda ise gözler İsrail'in üzerinde.
Test uçuşu sırasında bir Heron kaybolmuştu. Fıkra gibi ama gerçek, Heron havada ama bir türlü bulunup indirilemiyordu. İsrail bilgilendirildi, oradan devreye girip Türkiye'deki uçağı indirdiler.
Bu durum bizimkilerde İsrail istediğinde bu uçakları sevk ve idare edebilir, görüntüleri önce kendisine alabilir kuşkusunu uyandırdı.
Milli yazılım konusunda ısrar ettik.
Güya kabul ettiler.
Bu görüntülerin bir kısmı İsrail üzerinden PKK'ya ulaşıyor mu kuşkusu devam ediyor.
F-4'lere takılan Pod'larla ilgili benzer kuşkuların devam ettiğini eklemeliyim.
Gelinen noktada, "İsrail'siz dünya bize haram" şeklindeki büyük yalan bitti.
Türkiye, şimdi İsrail'den de hesap sorulabileceğini dünyaya gösterme aşamasında.
Biz bu sınavları vere vere büyük devlet olacağız.
Tel-Aviv'e sırtını dayayarak bölgenin lider ülkesi olunmaz...
* Yeni Şafak