Libya’daki gelişmeler, Suriye diktatörü Beşar Esad’ı neyin beklediği konusunda hiçbir ipucu vermiyor.
Tunus’un eski güçlü adamı Bin Ali, Suudi Arabistan’a kaçtı. Mısırlı meslektaşı Hüsnü Mübarek hapishanede, Muammer Kaddafi yeraltına indi. İlk ikisi, orduya sivil göstericileri öldürme emri vermeyi reddeden kendi generalleri tarafından ihanete uğradı.
Kaddafi’nin kaderi, Libya kampları üzerinde 20.000 uçuş yapan NATO uçakları tarafından çizildi. Libya’nın sivil halkının korunması için özgür bir konsey kurularak hedeflenen rejim değişikliği gerçekleştirildi. Her hâlükârda orada yaşanan, yabancıların çıkarlarını doğrudan etkilemeyen, Orta Doğu’nun tamamındaki güç dengesine nüfuz etmeyen bir iç isyandı.
Suriye, Tunus, Mısır ve Libya’dan tamamen farklı bir konumda bulunmaktadır. Orta Doğu’nun tamamındaki etnik, dinî ve güç politikaları gibi zıtlıkların kesiştiği ülkede hiçbir şey iç problem değildir. Kur’an’ın Şii Müslüman yorumu, Sünni İslam’a karşı; İran, Suudi çıkarına karşı; 22 milyon nüfusun üçte ikisini oluşturan Sünni Müslüman çoğunluk, Kürt ve Dürzî azınlığa karşı.
Perde arkasında ipleri ABD, Rusya ve giderek artan ölçüde Çin tutuyor. Esad rejimi ile Tahran’daki teokratik yönetim arasındaki ittifak, İran için büyük anlam taşıyor. Rejimin düşmesi, İran’ın, Arap dünyasından izole olması anlamına gelecek. Suriye ve İran, Gazze bölgesini yöneten Filistinli organizasyon ile Libya’daki ve Hamastaki gerçek güç sahibi Şii Müslüman hareketi Hizbullahı da içine alan bir eksen inşa etti.
Suriye-İran ittifakı, 1980’lerde 8 yıl süren, İran ile Irak arasındaki uzun savaş yıllarına kadar giden Orta Doğu’daki en eski ittifak. Esad’ın babası, Arap ülkeleri arasında, Bağdat’taki Baas rejimine karşı İran’ı destekleyen tek liderdi.
İran, şimdiye kadar Suriye’ye 5 milyar dolar para yardımı yaptı ve bazı haberlere göre de sıkıntıdaki Suriye hazinesine yardım için Irak hükûmetindeki etkisini kullandı. Paranın bir kısmı Esad’ın kalması için bağlılığı büyük önem taşıyan ordunun maaşlarının ödenmesinde kullanıldı. Ayrıca Tahran, Suriye istihbaratına danışmanlık yaptı.
İran, Esad’ın Alevi azınlık diktatörlüğünü desteklerken Suriye ile diplomatik ilişkileri kesen Suudiler, Esad’a karşı isyancıları destekliyor. Fakat Riyad kararsız çünkü bir taraftan Suriye’yi İran’ın etkisinden çıkarmaya çalışıyor, diğer taraftan Esad’ın düşmesi ile Müslüman Kardeşlerin etkisi altında kalacak Sünni bir hükûmetin gelmesinden korkuyor. Yahut en kötüsü bir iç savaş çıkmasından.
Suriye’yi çevreleyen krizde mutlu son yok, sadece üç kötü ihtimal var.Ya Esad başarı ile ayaklanmayı bastırır yahut Alevi iktidarı, Sünni Müslüman çoğunluğa karşı, diktatatör Esad ailesince 40 yıldır desteklenen Hristiyan ve Dürzî azınlık ile Sünniler arasındaki kanlı bir savaş sonunda biter veyahut da Suriye parçalanır ve birçok küçük devlet kurulur.
Herkes, özellikle Türkiye, son iki ihtimalden korkuyor. Komşu Türkiye için Suriye’deki gelişmeler nerede ise bir iç problem. Ankara bir iç savaş sırasında kitle hâlinde büyük bir göçten ve eğer Suriye’deki Kürt azınlık dara düşerse bunun AK Parti iktidarı ile Türkiye’deki Kürtler arasındaki zaten gergin olan ilişkiyi etkilemesinden korkuyor.
Ayrıca Türk Başbakanı Tayip Erdoğan, hem Esad’ın Sünni Müslüman göstericilere karşı saldırısına yönelik halkın yükselen kızgınlığını gidermek hem de nüfusun yüzde 20’sini oluşturan ve Esad’ın Alevileri ile yakın akrabalığı olan Türk Alevilerinin tepkilerini hesaba katmak zorunda.
Ankara’nın bakış açısına göre en zararsız çözüm, Esad’ın kalması. Bu nedenle Ankara bir taraftan Suriyeli muhaliflere barınak verirken diğer taraftan reformları hayata geçirmeye dair verdiği sözleri tutması için Esad’ı ikna etmeye çalışıyor.
ABD, Esad dosyasını Erdoğan’a bıraktı. Başkan Obama, geçen perşembe günü, sonunda Esad’ın çekileceğini ilan etti. Geç zamanlamanın sebebi, karasızlık değil, Ankara’nın Esad’ı doğruyu yapmaya yöneltmek için konuşma girişimlerinin zorlaştırılmamasına yönelik Türk talebi idi.
Kısaca Türk-Amerikan ittifakı sağlamlaştı. Bu, her ikisi için de neredeyse mükâfat. Savaşta düşmana çekilmek için bir fırsat vermek akıllıcadır. Türkiye, bu fırsatı veriyor.
* Politiken, Danimarka, Tercüme: BYEGM