Dolar

34,8748

Euro

36,7125

Altın

3.040,66

Bist

10.115,82

BM'nin İsrail raporunun sızması, Türkiye-İsrail ilişkilerini kopardı

İsrail'in Mavi Marmara baskınına ilişkin Birleşmiş Milletler (BM) tarafından hazırlanan raporunun New York Times'a sızdırılması, Türkiye-İsrail ilişkilerini kopardı. Basın toplantısı düzenleyen Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, İsrail'in, "Türkiye'de

14 Yıl Önce Güncellendi

2011-09-02 11:21:45

BM'nin İsrail raporunun sızması, Türkiye-İsrail ilişkilerini kopardı
İsrail'in Mavi Marmara baskınına ilişkin Birleşmiş Milletler (BM) tarafından hazırlanan raporunun New York Times'a sızdırılması, Türkiye-İsrail ilişkilerini kopardı. Basın toplantısı düzenleyen Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, İsrail'in, "Türkiye'den özür dilenmesi, tazminatların ödenmesi ve Gazze'deki ablukanın kaldırılması" talepleri yerine getirileceği tarihe kadar 5 maddelik yaptırım uygulanacağını açıkladı.
    Davutoğlu'nun açıkladı, Türkiye'nin İsrail'e yönelik uygulayacağı yaptırımlar şunlar: "Türk İsrail diplomatik ilişkileri ikinci katip düzeyine indirilecek. Bunun üzerindeki tüm görevliler, başta büyükelçi, en geç Çarşamba günü ülkelerine geri döneceklerdir. Türkiye ile İsrail arasındaki tüm askeri anlaşmalar askıya alınmıştır. Doğu Akdeniz'de en uzun kıyısı bulunan sahildar devlet olarak Türkiye, Doğu Akdeniz'de seyrü sefer serbestisi için gerekli gördüğü her türlü önlemi alacaktır. Türkiye, İsrail'in Gazze'ye uygaladığı ablukayı tanımamaktadır. İsrail'in 31 Mayıs 2010 tarihi itibariyle Gazze'ye yönelik uyguladığı ambargonun Uluslararası Adalet Divanı'nda incelenmesini sağlayacaktır. Bu doğrultuda BM Genel Kurulu'nu harekete geçirmek için girişime başlıyoruz. İsrail saldırısının Türk ve yabancı tüm mağdurlarının mahkemelerdeki hak arama girişimlerine gereken destek verilecektir."

"GELDİĞİMİZ NOKTANIN SORUMLUSU İSRAİL HÜKÜMETİDİR"
Dışişleri Bakanlığı'nda basın toplantısı düzenleyen Davutoğlu, Türkiye'nin çatışmayı değil barışı, zulmü değil adaleti hakim kılmak isteyen bir anlayışın temsilcisi olduğunu vurguladı. "Bunun içindir ki nasıl Bosna'daki, Kosova'daki katliamlara karşı sesimizi yükselttiysek, Gazze'ye yapılan insanlık dışı saldırılara karşı da tepkimizi gösterdik." diyen Davutoğlu, bugün İsrail hükümetinin bir tercih yapması gerektiğini söyledi.
    İsrail'i yönetenlerin, gerçek güvenliğin, ancak gerçek barışın inşa edilmesiyle mümkün olabileceğini görmeleri gerektiğini dile getiren Davutoğlu, şöyle devam etti: "Yine anlamalılardır ki gerçek barışın inşasının yolu, dost ülke vatandaşlarını katletmekten değil, dostlukların güçlendirilmesinden geçmektedir. Ancak, mevcut İsrail hükümetinin bu yalın gerçeği görmekten, Ortadoğu coğrafyasındaki devasa değişimlerin sonuçlarını idraktan aciz olduğu açıktır. Bu vesileyle, aldığımız ve alacağımız tedbirlerin, sadece mevcut İsrail hükümetinin tutumuyla bağlantılı olduğunu özellikle vurgulamak isterim."

"AMACIMIZ TÜRK-YAHUDİ DOSTLUĞUNA HALEL GETİRMEK DEĞİL"
Amaçlarının, tarihe mal olmuş Türk-Yahudi dostluğuna halel getirmek olmadığını ifade eden Davutoğlu, bilakis İsrail hükümetinin bu istisnai dostluğa sığmayan bir yanlışını düzeltmek olduğunu belirtti. Türkiye'nin, bölgesel ve küresel barış ve istikrarı olumsuz etkileyen gelişmelerin önlenmesi, cereyan etmiş bulunan olumsuzlukların ise telafisi doğrultusunda her zaman samimi ve yapıcı bir tavır içinde olduğunu anlatan Davutoğlu, Türkiye'nin bu konuda talep ve beklentilerini net bir şekilde ortaya koyduğunu ve üzerine düşeni yaptığını vurguladı. Bugün gelinen noktanın sorumlusunun İsrail hükümeti olduğunun altını çizen Davutoğlu, İsrail hükümetinin gereken adımları atmadıkça bu noktadan geri dönülmesinin söz konusu olmayacağını söyledi.

"İSRAİL'İN UZATMA TALEBİ, ZAMANA KONUYU YAYMA AMACINA YÖNELİK"
Mavi Marmara saldırısıyla ilgili olarak İsrail hükümetinin, Türk halkından özür dilemek, saldırılarda ölenlerin ailelerine ve yakınlarına tazminat ödemek perspektifiyle Türkiye ile görüşmeye hazır olduğunu bildirmesi üzerine dört tur görüşme süreci gerçekleştirildiğini hatırlatan Davutoğlu, bu görüşmelerde müzakereyi yürüten Türk ve İsrail heyetleri arasında Türkiye'nin özür ve tazminat taleplerini karşılayan anlaşma metinleri üzerinde birkaç kez mutabakat oluştuğunu belirtti.
İlk kez 2010 Aralık ayında İsrail'de gerçekleşen orman yangınına Türkiye'nin katkısı üzerine, İsrail başbakanının talebiyle Cenevre'de gerçekleşen görüşmeler neticesinde iki ayrı anlaşma metni üzerinde mutabakata varıldığını anlatan Davutoğlu, "Bu mutabakat, İsrail Başbakanı Netanyahu tarafından da onaylandı. Bilahare anlaşmanın imzalanması konusunda İsrail Bakanlar Kurulu içinde anlaşmazlıklar nedeniyle bu anlaşma uygulamaya konulamadı. Bu süreçte Palmer Komisyonu'nun raporunun yayımlanmasındaki ertelemelerin hepsi, bunu özellikle söylüyorum, çünkü çok ciddi bir basın manipülasyonu ile karşı karşıyayız, Palmer Komisyonu'nun raporunun yayımlanmasındaki ertelemelerin hepsi, İsrail hükümetinin, özür ve tazminat konusunda iç mutabakatı sağlamak için zamana ihtiyacı olduğunu bildirmesi üzerine, yani İsrail hükümetinin talebi sonucunda gerçekleşmiştir. İsrail'in son defa önerdiği 6 aylık uzatma talebi ise tarafımızdan kabul edilmemiştir. Çünkü bu uzatmaların her birinin zamana konuyu yayma amacına yönelik olduğu ortaya çıkmıştır." dedi.

"BM GENEL SEKRETERİ SIZMA KARŞISINDA ÜZGÜN"
Gerek Türkiye'nin gerek İsrail'in taraf olmadığı ve sadece Başkan Palmer ve yardımcısı Uribe'nin imzalarını taşıyan raporun, henüz BM Genel Sekreteri'ne resmen sunulmadan önce 1 Eylül günü itibarıyla basına sızdırılmış olmasının da kuşkusuz bu bağlamda oldukça düşündürücü olduğuna dikkat çeken Davutoğlu, şunları söyledi: "Ben bu konuyu BM Genel Sekreteri Sayın Ban Ki-mun'la da açık bir şekilde konuştum. Kendisi, kendilerine dahi iletilmemiş bir raporun detaylarını daha bilmediklerini ve bu sızma karşısında gerçekten büyük bir üzüntü ve şaşkınlık içinde olduklarını ifade ettiler. Maalesef bu süreçte İsrail tarafı hiçbir zaman devlet ciddiyeti içinde ve mahremiyeti içinde davranmamıştır. Bu süreç zarfında basına sızdırmaların devlet ciddiyetiyle bağdaşmadığını düşünüyoruz."

"RAPOR, ADI GEÇENLERİN GÖRÜŞLERİNİ YANSITIYOR"
İlk olarak belirtilmesi gerekenin, bu raporun sadece adı geçenlerin görüşlerini yansıtmakta olduğunu dile getiren Davutoğlu, "Rapor, İsrail askerlerinin ve diğer yetkililerinin işledikleri suçları açık biçimde tespit etmekte ve dile getirmektedir. Bu bağlamda, İsrail'in abluka sahasından çok ileride bir mevkide, büyük bir askeri kuvvetle gemilere saldırmasının aşırı ve izah edilemez olduğu belirtilmektedir. İsrail askerlerinin sebep olduğu ölüm ve yaralanmaların kabul edilemeyeceği, İsrail tarafından dokuz can kaybının hiçbirinin hesabının verilemediği, delillerin ölenlerin çoğunun yakın mesafe ve arkadan olmak üzere bir çok kez vurulduklarını gösterdiği kaydedilmektedir. Ayrıca, yolcuların ciddi anlamda kötü muameleye maruz kaldıkları, bu muamelenin fiziki darp, taciz ve tehdidin yanısıra kişisel eşyalara hukuk dışı el konulması ile konsolosluk yardımı almalarına mani olunmasını da içerdiği açık biçimde vurgulanmaktadır. Raporda, Gazze'ye yönelik olarak İsrail tarafından uygulanan insanlık dışı ablukanın ise hukuka uygun olduğu ileri sürülmektedir. Tabiatıyla bu yaklaşımın kabul edilmesi ne mümkün ne de söz konusudur. BM İnsan Hakları Konseyi'nin alanlarında uzman ve son derece ehil hukukçulardan oluşan Veri Toplama Misyonu, Gazze ablukasının uluslararası hukuka aykırı olduğunu açık bir biçimde ortaya koymuştur. Geçen sene olayı müteakip yaptıkları çalışmada bu durumu açık bir şekilde tespit etmişlerdi. Bu yargı hem BM İnsan Hakları Konseyi'nce onaylanmış, hem de BM Genel Kurulu'nda kabul görmüştür. Hal böyle iken, Panel'in Başkan ve Yardımcısı'nın, Panel'e verilen yetkileri aşmak suretiyle, farklı ve son derece tartışmalı bir takım görüşler ileri sürmelerinin, hukuki olmaktan ziyade, bir takım siyasi saiklere dayandığı anlaşılmaktadır. Türkiye, panelin işleyişi ve güvenilirliğini de zedeleyici nitelikteki bu yaklaşımı hiçbir şekilde kabul etmemektedir. Türkiye BM Güvenlik Konseyinin oybirliği ile yaptığı başkanlık açıklamasının lafzı ve ruhuyla bağdaşmayan bu yaklaşımı şiddetle reddetmektedir. Bu doğrultuda konuyu uluslararası yetkili hukuki mercilere götürmeye kararlıyız." şeklinde konuştu.

"İSRAİL'İN BEDEL ÖDEMESİNİN ZAMANI GELDİ"
İsrail'in, bu hukuk dışı eylemine karşı tutumun ilk andan itibaren çok net ve ilkeli olduğunu vurgulayan Davutoğlu, şöyle devam etti: Taleplerimiz bilinmektedir. Bu koşullar yerine getirilmedikçe İsrail'le ilişkilerimiz normalleşmeyecektir. Bugün geldiğimiz nokta itibariyle, İsrail, kendisine tanınan bütün fırsatları heba etmiştir. Artık, İsrail Hükümetinin, kendini uluslararası hukukun üzerinde gören, insanlık vicdanını hiçe sayan gayrımeşru eylemlerinin sonuçlarına katlanmasının ve bir bedel ödemesinin vakti gelmiştir. Bu bedel, her şeyden önce Türkiye'nin dostluğundan mahrum kalmaktır. Bu noktaya gelinmesinin tek sorumlusu İsrail Hükümeti ve İsrail Hükümeti'nin sorumsuz eylemidir. Türkiye, bölgesel ve küresel barış ve istikrarı olumsuz şekilde etkileyen gelişmelerin önlenmesi, cereyan etmiş bulunan olumsuzlukların ise telafisi doğrultusunda her zaman samimi ve yapıcı bir tavır içinde olagelmiştir. Bu konuda talep ve beklentilerini başından beri net bir sekilde ortaya koymuş, üzerine düşeni yapmıştır."


Haber Ara