Beşiktaş'ın 1.96'lık genç kulesi Atınç Nukan, İbrahim Toraman hayranı
Beşiktaş'ın genç kulesi Atınç Nukan'ı ilk kez Mustafa Denizli döneminde bir Manisaspor maçında gördük siyah-beyazlı formayla. O günlerde 16 yaşındaydı. Geçtiğimiz sezonun sonunda da birkaç A takım maçında boy gösterdi.
1.96'lık bir oyuncu olan A
14 Yıl Önce Güncellendi
2011-09-01 08:23:12
1.96'lık bir oyuncu olan Atınç Nukan, müthiş fiziğiyle dikkat çekiyor ve uzun boyuna rağmen çabukluğuyla da aranan stoper imajı çiziyor. Genç Millî Takımların da vazgeçemediği yıldız adayı, Beşiktaş'ın geleceğinde önemli roller üstlenecekmiş gibi görünen Atınç Nukan, şunları söyledi:
'Küçükçekmecespor'da 2 yıl oynadıktan sonra Beşiktaş'a geldim ve 6 yılda genç takımlar, A2 derken şimdi A takımda oynuyorum. Boyum 1.96. Genelde uzun boyluların ağır oldukları söylenir ama bence bu önyargıdan kurtulmak lâzım.
A takımda ilk defa 2010'un Mayıs ayında Manisaspor'a karşı forma şansı buldum. Maçın kendi sahamızda olması beni daha da çok heyecanlandırmıştı. Taraftarımız ve takımdaki ağabeylerim çok destek vermişlerdi. Hayatımın en güzel günüydü benim için.
İnönü Stadı'nda ilk defa yıldız takımda oynarken top toplamaya gitmiştim. O günlerde hep hayalini kuruyordum, "Acaba burada oynayacak mıyım?" diye. Stadın atmosferi çok güzel. Bence herkesin o atmosferi yaşaması lâzım.
Sürekli kendi mevkiimde oynayan oyuncuları izlemeye çalışıyorum. İzleyerek öğrenmenin faydalı olduğunu düşünüyorum. Pique, Carvalho ve Vidic'i çok yakından takip ediyorum. Türkiye'de de İbrahim Toraman abiyi beğeniyorum.
Mustafa Denizli kariyerimde en önemli insandır. 16 yaşımda A takıma aldı ve oynattı. Manisaspor maçında bana kenardan bir şeyler söylüyordu ama anlamamıştım. Ertesi gün, "Sen beni öldürecek misin?" diye serzenişte bulunmuştu.
Futbol Federsayonu Basın Departmanı'nın hazırladı TamSaha Dergisi'nden Selim Şakarcan'a konuşan Atınç Nukan'ın röportajının ayrıntıları şöyle:
Geçtiğimiz sezonun sonunda Beşiktaş A takımında seni izleme fırsatı bulmuştuk. Özellikle fiziğinle çok dikkat çekici bir oyuncusun. Futbola ne zaman ve nasıl başladın?
20 Temmuz 1993'te İstanbul Bahçelievler'de doğdum ve 3-4 yaşlarından itibaren de sürekli topla haşır neşir olmaya başladım. Galiba futbol benim genlerimde var. Çünkü babam da eski bir futbolcu. 2. Lig'de Kasımpaşa ve Karagümrük'ün kaleciliğini yapmış. O günleri hatırlamıyorum, çünkü ben doğduktan kısa bir süre sonra futbolu bırakmış. Babamın genetik mirası gibi 9 yaşındaki kardeşim Mert de gerçek bir spor meraklısı. O da benim gibi uzun boylu ve basketbol oynuyor, futbolu da çok seviyor. Dediğim gibi ben kendini bildi elinde topla dolaşan bir çocuk olarak futbola da mahalle arasında başladım.
İlginç bir hatıran var mı o yıllardan?
Belki çok ilginç değil ama taştan kaleler yapıp top bulamadığımız zaman kola kutularıyla futbol oynadığımız o günlerin tadı hâlâ damağımda.
Şimdi sokakta futbol oynayan çocukları pek göremiyoruz.
Evet, şimdi herkes bilgisayar başında oynuyor...
Futbola hangi kulüpte, ne zaman başladın?
2004 yılında Küçükçekmecespor'da başladım. Minik takımda başarılı geçen 2 sezonun sonunda Beşiktaş'a transfer oldum. Küçükçekmecespor'da kendimden büyüklerle oynuyordum, Beşiktaş'ta yaşıtlarımla oynamaya başladım. Bu altıncı senem Beşiktaş'ta. Genç takımlar, A2 derken şimdi A takımda oynuyorum.
Futbola başladığında da stoper miydin?
Küçükçekmece'de sol açık oynuyordum. O zaman boyum bu kadar uzun değildi. Daha sonra sol beke geçtim, sonra da stoper oynamaya başladım.
Uzun boyun nedeniyle avantaj ya da dezavantaj yaşıyor musun?
Boyum 1.96. Genelde uzun boyluların ağır oldukları söylenir. Bence bu önyargıdan kurtulmak lâzım. Günümüz futbolunda uzun boylu olmasına rağmen çok hızlı oyuncular da var.
Futbola başladığın yıllarda sevdiğin, hayran olduğun oyuncular var mıydı?
Küçükken Batistuta'yı çok severdim. O dönemde forvet oynadığım için çok gol atan bir oyuncuydum. Hatta arkadaşlarım "Batigol"den ilham alarak bana da "Atigol" derlerdi küçükken.
Millî Takım formasını ilk olarak ne zaman giydin?
Millî formayı ilk kez 2009 yılında Çanakkale'de Avustralya'ya karşı giymiştim, U16 takımında. Daha sonra U18 ve U19 takımlarında da forma giydim. U19 Milli Takımı ile ilk defa Muğla'daki Karadağ maçlarında oynadım. Daha sonra Elit Tur kadrosundaydım ve son olarak Avrupa Şampiyonası finallerinde oynadım.
HAYATIMIN EN GÜZEL GÜNÜ
Beşiktaş'ta A2 takımında oynuyorsun ve A Takım kadrosuna da giriyorsun. Bu süreci ve yaşadığın hisleri anlatır mısın?
Yaklaşık 3 senedir A2 takımında oynuyorum. A takımda da antrenmanlara çıkıyorum. A takımda ilk defa 2010'un Mayıs ayında Manisaspor'a karşı forma şansı buldum. Rıdvan'ın sakatlanmasıyla forma şansını bulmam üzücüydü. Çok heyecanlanmıştım. Maçın kendi sahamızda olması beni daha da çok heyecanlandırmıştı. Taraftarımız ve takımdaki ağabeylerim çok destek vermişlerdi. Hayatımın en güzel günüydü benim için.
Daha önce İnönü Stadı'nda maça gitmiş miydin?
Stada ilk defa yıldız takımda oynarken top toplamaya gitmiştim. O günlerde hep hayalini kuruyordum, "Acaba burada oynayacak mıyım?" diye. Şimdi de altyapıdan top toplayan oyuncuları görüyorum, eski günler aklıma geliyor, çok duygulanıyorum. Stadın atmosferi çok güzel. Bence herkesin o atmosferi yaşaması lâzım; taraflı tarafsız herkesin. Yabancı oyuncularımız bile hayran kalıyorlar taraftarımıza. Şimdi de Bebe'ye anlatıyoruz, stattaki atmosferi çok merak ediyor.
Geçen sezon da bu sezon başında da A takımla kampa gittin. Takımdaki yıldız isimlerin ve ağabeylerinin sana yaklaşımı nasıl? Destek oluyorlar mı?
Onlarla oynamak bizim için çok büyük bir şans, tecrübelerinden faydalanıyoruz ve bize çok yardımcı oluyorlar. İdmanlarda olsun, özel hayatımızda olsun bize uyarılarda bulunuyorlar. Biz de onların tavsiyelerini yerine getiriyoruz.
Mevki itibariyle takip ettiğin, beğendiğin oyuncular var mı?
Evet var. Sürekli kendi mevkiimde oynayan oyuncuları izlemeye çalışıyorum. İzleyerek öğrenmenin faydalı olduğunu düşünüyorum. Pique, Carvalho ve Vidic'i çok yakından takip ediyorum.
Türkiye'de var mı beğendiğin ve takip ettiğin oyuncular? Millî Takım'da genelde stoper sıkıntısı yaşandığı söyleniyor. Bu görüşe katılıyor musun?
İbrahim abiyi, İbrahim Toraman'ı beğeniyorum. O da bana çok destek oluyor. Millî Takım'daki stoper sıkıntısı ligimizdeki yabancı sayısından ve takımların yabancılarını genellikle stoper mevkiinden seçmesinden kaynaklanıyor olabilir.
Eğitimine devam ediyor musun?
Bu sene liseyi bitirdim ve üniversite sınavlarına girdim. Eğitimime devam etmek istiyorum.
Kariyerinde sana destek olan, üzerinde emeği bulunan kimler var?
Özellikle babam, dedem ve annem bana çok destek oldu. Küçükçekmecespor'daki Suat ve Tekin Hocalar futbola başladığım ilk yıllarda bana çok yardım etmişlerdi. Beşiktaş'ta ise Ömer Gülen, ben minik takımdayken hocamdı. Daha sonra A takımda da çalıştık. Metin Uzun, Sarp Yiğit ve Haluk Duranoğlu hocalarım da bana çok destek oldu. Altyapı Koordinatörümüz Ulvi Güveneroğlu'nun da A takıma çıkmamda çok yardımı olmuştu. Bir de altyapıdan sorumlu yöneticimiz Sinan Vardar bizlere büyük destek veriyor.
Sen şans bulan futbolculardansın, peki Türkiye'de gençlere yeterince şans veriliyor mu?
Geçtiğimiz sezon Süper Lig'de gençlere daha çok şans verildiğini düşünüyorum. U19 Millî Takımımızda oynayan oyunculardan da anlaşılıyor bu durum. Geçmişe göre daha çok şans verildiğini düşünüyorum. Başarılı örnekler çoğaldıkça da verilen şansın artacağına inanıyorum.
Son yıllarda neredeyse bütün kulüpler yerli teknik direktörlerle çalışmayı tercih ediyor. Bu da genç oyuncuların daha çok şans bulmasına neden olmuş olabilir mi?
Evet, yerli teknik direktörler genç oyuncuları daha iyi tanıyor ve gençlerin psikolojilerinden daha iyi anlıyor. Bence de genç oyuncuların daha çok şans bulmasında yerli teknik direktörlerin payı büyük.
U19 Millî Takımı'nı örnek verdin. O kadrodaki oyuncular hem Süper Lig'de hem de A2 Ligi'nde oynuyor. A2 Ligi'ndeki yeniliklerin genç oyuncuların gelişimine katkısı var mı?
Gerçekten A2 Ligi'nin kalitesi yükseldi ve maçlar daha zorlu geçmeye başladı. Bu gelişmenin bizi A takıma daha iyi hazırladığını düşünüyorum. Daha önce yaşıtlarımızla oynuyorduk ve bir anda A takıma çıkıyorduk. Şimdi ise A2 Ligi'nde A takım kadrosunda yer alan tecrübeli oyuncularla oynuyoruz. Bu da bizim A takıma geçişimizi kolaylaştırıyor.
Hedeflerin neler?
Beşiktaş'la iyi bir hazırlık dönemi geçirip, forma şansı bulmak istiyorum. Uzun vadede de Beşiktaş'ta kalıcı olmak ve A Millî Takım'a yükselmeyi arzuluyorum.
Yurtdışı hedeflerin var mı?
Tabii ki her futbolcu gibi benim de yurtdışında oynama hedefim var ama öncelikle Beşiktaş'ta oynamak ve kalıcı olmak amacındayım.
DENİZLİ KARİYERİMDEKİ EN ÖNEMLİ İNSAN
Mustafa Denizli döneminde Beşiktaş'ta forma şansı buldun. O günleri biraz anlatır mısın? 16 yaşında A takımda forma giymek heyecan verici olmalı?
Mustafa Denizli benim kariyerimde en önemli insandır diyebilirim. 16 yaşında beni A takıma aldı ve oynattı. İlk kez forma giydiğim Manisaspor maçında korner kazandığımızda bana kenardan bir şeyler söylüyor, işaret ediyordu. Ben sesten ve heyecandan anlamadım. Ertesi gün "Sen beni öldürecek misin?" diye serzenişte bulunmuştu. İnönü Stadı'ndaki ses ve atmosferde, bir de 16 yaşın verdiği heyecanla duymak çok zordu.
Bernd Schuster dönemi nasıl geçti senin açından?
Schuster'in gençlere bakışı iyiydi. Genç oyunculara şans veriyordu. Ben de Gaziantep Büyükşehir Belediyespor maçında oynamıştım. Antrenmanlarda da bize yardımcı oluyordu.
Futbol dışında neler yapıyorsun?
Yoğun bir tempoda çalıştığımız için özel hayatıma ayıracak pek fazla zaman bulamıyorum. Ama sinemaya gitmeyi ve play station oynamayı seviyorum.
Millî Takım kampları nasıl geçiyor?
Millî Takım kamplarında kişisel gelişimimiz adına çok güzel çalışmalar oluyor. Gerek İngilizce dersleri gerekse mentör desteği bize önemli katkılar sağlıyor. Antrenman ve maçlar dışında kalan vakitlerde de arkadaşlarımızla keyifli vakit geçiriyoruz.
SON VİDEO HABER
Haber Ara