Dolar

34,8791

Euro

36,7690

Altın

3.047,13

Bist

10.137,83

Subay köpeği gezdirmek vatan görevi mi?

'Evinize gelen boyacı, camları silen gündelikçi sizin için çalışmış oluyor da, subayın evini boyayan, köpeğini gezdiren asker vatan görevi mi yapmış oluyor?' diye soran Prof. Osman Özsoy bugünkü yazısında Işık Paşa'nın hatırlattığı köpek olayını anlatıyor.

14 Yıl Önce Güncellendi

2011-08-29 13:36:11

Subay köpeği gezdirmek vatan görevi mi?
Gazetecilik zor zenaat. Fikr-i takip gerektiriyor.

Dünde olanları unutmadan, hadiseler arasında sebep sonuç bağlantısı kurarak, yaşanan olaylara ait fotoğrafı bir bütünlük içinde sunmayı gerekli kılıyor.

Bir gün lazım olur düşüncesiyle binlerce dosyayı arşivlemeniz gerekiyor.

Oktay Ekşi’yi Hürriyet’in başyazarı olduğu günlerde ziyaret ettiğimde, içi gazete kupürü dolu binlerce sarı zarftan oluşan özel arşivi olduğunu aktarmıştı. Bir konuyla ilgili yazı yazacağında, sekreterinin gerektiğinde o konuyla ilgili gazete kupürlerini ihtiva eden sarfı zarfları alıp getirdiğini söyledi.

Evvelce ben de öyle yapardım. Artık büyük ölçüde değişti eski usül gazetecilik. Son 20 yılda bilgisayarlarda Word dosya halinde bilgi arşivleme, son 10 yılda da Google sayesinde gazete kupürü biriktirme zahmetine girmeden direk ilgili bilgiye ulaşma imkanı doğdu.

Eski Genelkurmay Başkanı Org. Işık Koşaner’e ait olduğu iddiasıyla yayınlanan, ardından kendisinin de kabullendiği ses kayıtları medyada geniş bir şekilde yer alınca, hemen dönüp özel arşivime baktım. Paşa’nın bir itiraf şeklinde gündeme getirdiği bir çok konuyla ilgili açılmış dosyaya sahip olduğumu gördüm.

Nitekim gazeteci Gülay Göktürk de aynı şekilde düşünmüş olmuş olacak ki, “Üzülme Paşa, biz zaten biliyorduk” başlıklı bir yazı kaleme aldı. Paşa’nın açıklamalarında gazeteciler açısından süpriz bir konu olmadığının altını çizdi.

Işık Paşa’nın açıklamalarının belki de en önemli faydası, dün Ahmet Hakan’ın da altını çizdiği gibi, bugüne kadar benzer konuları herhangi bir gazeteci kaleme aldığında ordu düşmanı olarak lanse edilip hakkında davalar açılıp süründürülürken, artık bu suçlamanın da büyük ölçüde anlamını yitirmesi oldu. Işık Paşa’nın kapalı kapılar ardında kral çıplak dediği görüldü.

Işık Paşa’nın itiraflarından sadece bir paragrafa bu yazımızda yer vererek, arşivimizde o konuyla ilgili daha önce hangi notları kaydettiğimize bakalım.

Şöyle diyor Işık Paşa:

“Hangi subay, general, amiral her neyse köpeğini itini bilmem nesini askere gezdiriyor. Okuyorsunuz değil mi gazetede. Hangi subay çocuğunu arabayla bilmem nereye gönderiyor? Bilmem ne okula gönderiyor. Eşini bilmem nereye gönderiyor. Hiçbir şey artık gizli değil. Herkes birliğine sahip olsun. Şu er kullanma işini yavaş yavaş piyasadan kaldırmamız lazım. Özel evinin badanasını ere yaptırıyor hey Allah’ım. El birliği ile kaldıralım. Yoksa kaldırttıracaklar. Bakakalacağız böyle.”

Askerin temel görevi nedir?

Işık Paşa’nın sözleri böyle...

Vatan hizmeti için askere giden Mehmetçiklere reva görülen ve şahsen benim en ağırıma giden konuların başında, askerlerin subayların özel işlerinde kullandırılması oldu. Nitekim Silivri’de devam etmekte olan davalar sırasında duruşmaya gelen Çetin Doğan Paşa’nın, önünde eğilen askerlere ayakkabılarını sildirmesi kamu vicdanını oldukça rahatsız etmişti.

Işık Paşa’nın yukarıdaki itiraflarını okuyunca, arşivimde sadece “köpek gezdirme” başlığı altında 2 dosya olduğunu gördüm. Kimi Mehmetçik dağda can güvenliği tehdidi altında terörist peşinde koştururken, acaba hangi köpek boynunda tasması ile bir başka Mehmetçik tarafından çarşı-pazar gezdirilme bahtiyarlığına erişmiş ki diye düşündüm. Yani Işık Paşa’nın konuşmasına örnek teşkil edecek şekilde bahse konu olan köpeklerden hangisine ait örnek arşivimde yer almış diye merak ettim ve 4 yıl önce arşivlediğim dosyayı tıkladım.

Bırakın köpek gezdirme olayını, şahit olduğu böyle bir olay karşısında, “üniformalı askere köpek taşıtamazsınız'' diyen 62 yaşındaki bir AK Parti ilçe yöneticisinin, çarşı -pazar ortasında bir üsteğmen tarafından evire çevire dövüldüğü notuna denk geldim.

7 Ekim 2007 tarihinde “köpek gezdirme” dosya adıyla ile arşivlediğim haberin ayrıntıları şöyle:

“Antalya Akseki'yi karıştıran olay 2 Ekim 2007 günü yaşandı. İddiaya göre İlçe Jandarma Komutanı Üsteğmen Tolga Yetişkin'in eşi Eda Yetişkin, bir askeri yanına alıp alışverişe çıktı. Yetişkin alışveriş yaparken, köpeğin askerin kucağında durmasına AK Parti ilçe yöneticisi Necip Hacıgüzeller (62) müdahale etti. Hacıgüzeller, “Bu çocuklar buralara köpek taşımak için değil, askerlik yapmak için geliyor'' diye çıkıştı. Ertesi gün Üsteğmen Yetişkin, eşiyle tartışan AKP'li Hacıgüzeller'i çarşıya çağırdı ve Hacıgüzeller'i yumrukladı. Belindeki tabancayı da çıkaran Üsteğmen, “Alın şu tabancayı elimden, bu adam başımı belaya sokacak'' diye bağırdı. Üsteğmen, etrafta toplanan vatandaşlar ve gelen polisler tarafından sakinleştirildi. Akseki Devlet Hastanesi'ne götürülen Hacıgüzeller ise yumruk darbeleriyle şakağının morardığına ilişkin doktor raporu alıp Üsteğmen Yetişkin hakkında savcılığa suç duyurusunda bulundu.”

Üsteğmenin Yetişkin’in, uğruna kavga ettiği köpeğine ne isim verdiğini de merak ettim ama dosyaladığım bilgilerde bu ayrıntı yoktu. Üsteğmenin görevden alındığı bilgisi vardı.

Şu an Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Başkanlığı görevini yürüten Antalya AK Parti Mevlüt Çavuşoğlu o dönemde hadise büyümesin diye münferit olay şeklinde konuyu değerlendirmişse de, konunun vehameti, yaygınlığı ve benzer uygulamaların kamu vicdanını rahatsız eden yönü Işık Paşa’nın altını çizdiği ölçüde derindir. Kamuoyuna fırsat verilse ve başlarına bir şey gelmeyeceği güvencesi ile anlatabilecekleri ifade edilse, Paşa’nın bir itiraf şeklinde gündeme getirdiği konulardan her biri hakkında yüzlerce örnek çıkar.

Radikal gazetesi yazarı Oral Çalışlar “230 bin zorunlu asker angarya sektöründe” başlıklı yazısında, insanın inanmakta güçlük çektiği rakamları şu satırlarla aktarır: “Türkiye’de yaklaşık 185 bin er tamamen posta, kuaför, berber, görevli gibi isimler adı altında sadece ordudaki subaylara ve ailelerine hizmet veriyor. Ayrıca 32 bin asker de koruma adı altında yine kişilere hizmet veriyor. 14 bin asker de lojmanlara hizmet veriyor.”

Benim evime gelen boyacı, camlarımı silen gündelikçi bayan ücreti mukabilinde benim için çalışmış oluyor da, subayın evini boyamaya, camlarını silmeye, köpeğini gezdirmeye giden asker vatan için mi çalışmış oluyor?

Özeleştiri konusu yaptığı bu çarpıklıkları düzeltme sorumluluğu uhdesinde olan Işık Paşa’nın, bu çarpıklıkların sürmesinde etkisi olduğu söylenebilecek, hatta iddianamelere yansıdığı kadarıyla bunlardan çok daha vahim suçlamalarla yargı önünde bulunan zevata el uzatamadım diye görev mahallini terk etmesi ayrı bir garabet değil midir? Yaptığı konuşmada özeleştiri yaptığını söyleyen Paşa’nın, bu sorunları çözmek varken çekip gitmesi ne ölçüde samimi olduğu konusunda tereddüt oluşturmaz mı?

Düzelecek bu işler de, biraz daha sabır gerekiyor.

Tüm okuyucularımın Ramazan Bayramını tebrik ediyorum.

Haber Ara