Dolar

34,8746

Euro

36,8188

Altın

3.049,29

Bist

10.123,32

Türkiye'nin stratejik Afrika atakları

Türkiye'nin Somali'ye yardımını değerlendiren Takvim yazarı Bülent Erandaç, 'Yapılanlar sadece kıtlıkla sınırlı değildir. Onun ötesinde, bunun siyasi bir amacı da olduğunu düşünmeliyiz. Afrika üzerindeki güçler mücadelesine, Türkiye'nin bölgesel güç olarak katılması, küresel oyunculuğunu test etme anlamındadır' yorumunu yaptı.

14 Yıl Önce Güncellendi

2011-08-23 16:36:53

Türkiye'nin stratejik Afrika atakları


HABER MERKEZİ / TİMETURK

Takvim yazarı Bülent Erandaç, Türkiye'nin Somali'ye yardımı konusunu değerlendiren bir yazı kaleme aldı. Türkiye'nin stratejik adımlar attığını belirten Erandaç, Türkiye'nin Somali'ye yardımının çok derin anlamları olduğunu belirtti.

"Olaya stratejik bakmak gerekiyor"
diyen Erandaç, Somali'ye yapılanların sadece kıtlıkla sınırlı olmadığının altını çiziyor.

Erandaç, Başbakan Erdoğan'ın Afrika atılımlarının, Türkiye'nin birbiri ardına büyükelçilikler açmasının ne manaya geldiğini, Prof. Mahir Kaynak ve Türkiye Diplomatik yönetmeni, stratejist Ömer Özkaya'nın görüşeri ile açlıklığa kavuşturuyor.

Erandaç, konuyla ilgili  Noam Chomsky'nin de görüşlerine yer veriyor.

Chomsky, Türkiye'nin afrika ile ilgili çalışmaları hakkında, "'Kuzey Afrika'nın geleceği Türkiye'nin tutumuna bağlıdır. Fransa ve İngiltere'nin Paris'te alelacele bir araya gelip, Libya'ya müdahalelerinin sebebi, Ankara'nın bölgedeki ağırlığından ve inisiyatifi ele almasından duyulan rahatsızlıktır'' yorumunu yapıyor.

İşte Erandaç'ın yazısı:

Türkiye, stratejik adımlar atarak, Afrika'da 33'üncü büyükelçiliğini Somali'de kuruyor. 1956 yılında Afrika'da bağımsız devlet sayısı 6 iken, bugün bunların sayısı 60'lara doğru seyrediyor. (Afrika'da 53 devlet var.) Türkiye'nin Somali'ye yardımının çok derin anlamları olduğunu belirtmeliyiz. Olaya stratejik bakmamız gerekiyor.

Yapılanlar ve yapılacak olanlar sadece kıtlıkla sınırlı değildir. Onun ötesinde, bunun siyasi bir amacı da olduğunu düşünmeliyiz. Afrika üzerindeki güçler mücadelesine, Türkiye'nin bölgesel güç olarak katılması, küresel oyunculuğunu test etme anlamındadır.

Başbakan Erdoğan'ın Afrika atılımlarının, Türkiye'nin birbiri ardına büyükelçilikler açmasının ne manaya geldiğini, Türkiye'nin iki tanınmış stratejisti MİT Eski Daire Başkanı Prof. Dr. Mahir Kaynak ve Türkiye diplomatik yönetmeni Ömer Özkaya Takvim okurları için analiz etti.

İki stratejist, gelecekte güçler sofrasına oturmak için Türkiye'nin Afrika'nın derinliklerinde olmak zorunda olduğunu söyledi.

ABD-Rusya planları

Mahir Kaynak, Çin'i ve AB'yi hapsetme konusunda Amerika ve Rusya'nın anlaştığını belirterek şöyle konuştu: "Büyük güçler gelecek için planlar yapıyor. Bugün ABD ve Rusya dünyanın nasıl şekillendirileceği konusunda anlaşmış görünüyor. Buna göre AB bir bütün olamayacak ve Soğuk Savaş döneminde olduğu gibi bu iki gücün etrafında kümelenecektir. Yeni bir güç odağı olmaya çalışan Çin sınırları içine hapsedilecektir.

Ortadoğu ve Afrika üzerinde, Çin'in önü kesilmektedir.

Önümüzdeki dönemde Türkiye'nin Afrika'da önemli stratejik konumlara sahip olacaktır.
Türkiye'nin açıktan bir siyasi amaç gütmeyen, bölgede yaşayan insanların kültürel değerleriyle uyum içindeki davranışları daha etkili ve sorunsuz olacaktır.''

"Önümüzdeki dönemde Türkiye'nin pozisyonu ne olacak?"sorusunu ise Prof. Dr. Mahir Kaynak şöyle yanıtladı:

"ABD ve Avrupa ülkeleri, yaşadıkları ekonomik sorunlar nedeniyle, siyasi açıdan yapmaları gerekenleri yapamıyorlar. Ayrıca onların uygulamaları Ortadoğu ve Afrika'da emperyalist ve kendi inançlarına ters bir müdahale olarak algılanıyor.

Oysa Türkiye'nin açıktan bir siyasi amaç gütmeyen, bölgede yaşayan insanların kültürel değerleriyle uyum içindeki davranışları daha etkili ve sorunsuz olabilir.

Böylece Ortadoğu ve Afrika üzerindeki, başta Çin olmak üzere, egemen olmak isteyen güçler engellenebilir. Bu senaryoya Rusya da karşı çıkmaz çünkü rakip müşterektir. Bu durumun iç politikaya da etkileri olacaktır.

Türkiye kendi sınırları içinde geçerli ve sadece kendi çıkarlarını gözeten bir ideolojiye sahip olamaz. Çok kimlikli ve çok kültürlü ama geleceğe yönelik beklentileri uyum içinde olan uluslara önderlik etmelidir."

TARIM AMAÇLI...

Türkiye Diplomatik yönetmeni, stratejist Ömer Özkaya ise "Günümüzde, dünya üzerinde hakimiyetini sürdürmek ya da bunu oluşturmak isteyen güçler arasında, tohumu ve tarım alanlarını kontrol etme amaçlı mücadelelere tanıklık ediyoruz" dedi, şunları söyledi:

"Günümüzün en stratejik maddesi algısı halen petrol üzerine olduğu için, verilen mücadelenin aslında gıda üzerine olduğu henüz zihinlerde tam şekillenmiş değil.

Afrika geleceğin gıda deposudur.

Bazı şeylerin yokluğunun yapacağı tahribat, o şeyin maddi değerinin binlerce kat üzerinde olabilir.

Örneğin bir ekmek, sadece 40;50 kuruştur ama onun yokluğunun yaratacağı tahribat, ölüm olabilir. Çok zengin bir ülke olsa dahi, kargaşa ve terör; bir ülkeye en fazla üç öğün yemek uzaklığındadır. Arap ülkelerindeki olayların yakıtı gıda krizidir.

TÜRKİYE'NİN TUTUMU

Geniş tarım arazileri ve enerji bölgesi olmasının yanı sıra Afrika'nın, ABD-Rusya-Türkiye üçlüsü için bir önemi daha bulunmaktadır. Hazar ve Orta Doğu enerji bölgesinin ve Arap ülkelerinde son aylarda meydana gelen olaylarla Cebelitarık Boğazı, Süveyş Kanalı ve Hürmüz'ün "siyasi" açıdan ABD-Rusya-Türkiye Triosu tarafından kontrolü üzerine, Avrupa ve Çin için, Afrika'ya yönelmekten başka yol kalmamaktadır.

Dünya solunun en önemli entelektüel isimlerinden dilbilimci Profesör Noam Chomsky'nin de ifade ettiği (BBC, 9 Mart 2011) gibi; 'Kuzey Afrika'nın geleceği Türkiye'nin tutumuna bağlıdır' Fransa ve İngiltere'nin Paris'te alelacele bir araya gelip, Libya'ya müdahalelerinin sebebi, Ankara'nın bölgedeki ağırlığından ve inisiyatifi ele almasından duyulan rahatsızlıktır.''

Haber Ara