Kasıtlı ve sistematik olarak belirli bir süre çalışanın aşağılanması, küçümsenmesi, dışlanması, kişiliğinin ve saygınlığının zedelenmesi, kötü muameleye tabi tutulması, yıldırılması ve benzeri şekillerde ortaya çıkan psikolojik tacizin önlenmesi gerek iş sağlığı ve güvenliği gerekse çalışma barışının geliştirilmesi açısından çok önemli.
Her örgütte meydana gelebilecek duygusal taciz, ilköğretim okullarında çalışan öğretmenler üzerinde de görülebilmekte.
Ankara Üniversitesi Disiplinler Arası Sosyal Psikiyatri Bölümü’nden Sema Baş konuyla ilgili bir çalışma yaptı.
“İlköğretim Kurumlarında Çalışan Öğretmenlerin Tükenmişlik Düzeylerinin Maruz Kaldıkları Duygusal Tacizle (Mobbing) İlişkisi” başlıklı çalışma konuyla ilgili birçok gerçeği gözler önüne serdi.
Araştırmaya göre, okulda duygusal tacize maruz kalan öğretmenler tükenmişlik sendromunun fizyolojik, psikolojik ve davranışsal belirtilerine benzer belirtiler sergileyebilmekteler.
Sergilenen fizyolojik belirtilerden bazıları baş ağrıları, uyku problemleri, ülser, yüksek tansiyon, kas ağrıları, aşırı alkol ve sigara tüketimi.
Psikolojik tepkileri ise depresyon, umutsuzluk, mutsuzluk hayal kırıklığı ve anlamsızlık...
Davranışsal tepkileri işe gelmeme, öğrenci ve arkadaşlarıyla artan sorunlar, performans düşüklüğü olarak görebilir.
Tüm bu bilgiler ışığında benzer belirtilerin gözlemlenmesi sonucu duygusal taciz ile tükenmişlik arasındaki bir ilişki olabileceği düşünülerek bu çalışmanın yapılmasına karar verilmiş.
Konuyla ilgili literatür araştırması yapıldığında ise bu iki değişken arasındaki ilişkiyi inceleyen herhangi bir araştırmaya rastlanamamış. Araştırmanın yapılmasında bu unsur da önemli bir etken.
Araştırmaya 14 ilköğretim okulundan 373 öğretmen katılmış. Öğretmenlere Kişisel Bilgi Formu, Maslach Tükenmişlik Envanteri ve Duygusal Taciz Ölçeği uygulanmış.
Sonuç olarak; İlköğretim kurumlarında çalışan öğretmenlerin maruz kaldıkları duygusal taciz (mobbing) ile tükenmişlik arasında ilişki olduğu görülmüş.
Duygusal tacizin tükenmişlik alt boyutları duygusal tükenmişlik ve duyarsızlaşma ile pozitif yönde, kişisel başarı ile negatif yönde bir ilişkisi var. Yani duygusal taciz arttıkça, duygusal tükenme ve duyarsızlaşma da artmakta.
Bununla beraber duygusal taciz arttıkça kişisel başarı da düşmekte. Sosyo demografik değişkenler ve tükenmişlik alt boyutlarına göre ise; bekâr öğretmenler evlilere göre, lisans mezunu öğretmenler ön lisans mezunu öğretmenlere göre, meslekte kıdemi daha az olan öğretmenler fazla olanlara göre daha çok duyarsızlaşma yaşamakta.
Duygusal taciz açısından ise; bekâr öğretmenler evlilere göre daha çok duygusal tacize maruz kalmakta.
Günümüz toplumlarında duygusal taciz artarak devam etmekte. Bu durum bireylere ve kurumlara ağır maliyetlere neden olmakta.
Duygusal tacizin neden ve sonuçlarının araştırılarak, toplumsal ve yasal önlemler alınmasına ihtiyaç var.