Dolar

34,8705

Euro

36,7029

Altın

3.022,99

Bist

10.136,57

Arınç'tan Karayılan haberi ile ilgili açıklama

Arınç: ''Siz, teyit edilmemiş bir haberi niçin böyle verdi diyerek iki kanalımızı da suçlayabilirsiniz, eleştirebilirsiniz. Ama biz bu konuda çok büyük bir yanlış yaptığımız kanaatinde değiliz'' dedi.

14 Yıl Önce Güncellendi

2011-08-22 20:42:18

Arınç'tan Karayılan haberi ile ilgili açıklama
Hükümet Sözcüsü ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Anadolu Ajansı ve TRT'nin Murat Karayılan haberleriyle ilgili olarak, ''Siz, teyit edilmemiş bir haberi niçin böyle verdi diyerek iki kanalımızı da suçlayabilirsiniz, eleştirebilirsiniz. Ama biz bu konuda çok büyük bir yanlış yaptığımız kanaatinde değiliz'' dedi.

Arınç, Bakanlar Kurulu toplantısının ardından yaptığı açıklamanın ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

Bülent Arınç, ''Karayılan ile ilgili iddialar çok tartışıldı. Özellikle bu iddialar üzerinden hem TRT hem Anadolu Ajansı ciddi bir şekilde eleştirildi. Bu noktada dün Sayın Başbakan'ın İran Cumhurbaşkanı Ahmedinejat ile bir görüşmesi de oldu. Bu konuya ilişkin Sayın Başbakan'ın değerlendirmeleri oldu mu? Ayrıca, TRT ve Anadolu Ajansı'na gelen eleştirileri siz nasıl değerlendiriyorsunuz?'' sorusuna şu yanıtı verdi:

''Bir defa Sayın Başbakanımızın bir saate yakın İstanbul'da hareket halindeyken telefonla konuştuğunu biliyoruz. Kendisiyle ne konuştuğunu Sayın Başbakanımız da ifade ettiler. Ama bunların içerisinde Karayılan ile ilgili bir konu yoktu.

İkinci olarak TRT ve Anadolu Ajansı, Karayılan'ın İran'da yakalandığı konusuyla ilgili yayın yaptı. Bu yayınların doğru olmadığı bir şekilde ifade edildi. Bundan dolayı her iki kuruma da eleştiriler yöneltildi. Eleştiri çok önemli bir haktır. Bunu kim yaparsa yapsın buna saygı duyarız. Bildiğiniz gibi, parti içinden, parti yetkilisi arkadaşlarımız da bu haberleri yapmış olmasından dolayı TRT ve AA'yı eleştirdi. Bu demokratik bir haktır, doğru bir haktır. Yerinde ve zamanında kullanılması da önemlidir.

Benim incelediğim kadarıyla, biz haber peşinde koşuyoruz. TRT'nin bu dönem bizim için en büyük özelliği habere en kolay ve en çabuk ulaşılabilmesidir. Biz TRT'de protokol haberciliğini bıraktık. Haberi nerede koklarsak ona ulaşmaya çalışıyoruz ve onu bir an önce vermek istiyoruz. Bu arada bazı yol kazaları yaşanabilir.

Bizim aldığımız bilgiye, istihbarata göre, böyle bir konunun olabileceği söylendiğinde TRT biraz da ihtiyat payıyla, 'yakalandı mı?' sorusuyla bunu gündeme getirdi. Önce 'belki yakalandı' daha sonra 'yakalandı mı?' şeklinde gündeme getirdi. Bu bir haber kanalı için veya ajans için doğru bir yöntemdir. Şüphesiz teyit ettirilmesi önemlidir. Ancak her haberin teyit edilmesi ve bir an evvel de bu haberin teyit edilmiş şekliyle açıklanması mümkün olmayabilir. TRT uzun bir süre son dakika haberleri olarak bunu geçti sonunda da teyit edilmediğini duyurdu. Bence objektif ve doğru bir habercilik yaptı. Arkasından AA sanıyorum Fars Haber Ajansı'na dayalı olarak, Burucerdi'nin, yani bu konularla yakından ilgisi bulunan kişinin, 'Biz PKK'nın iki numaralı ismini yakaladık' veya 'PKK'nın iki numaralı ismi elimizde' şeklinde bir beyanda bulunduğunu tespit ettik. Ajansımız bunun üzerine gitti, haberi doğrulattı. Ancak bu iki numaralı isim kimdir? Murat Karayılan mıdır, Murat Kaçmaz mıdır? Evet, adının Murat olduğu söyleniyor ama bir sürü Murat var. Hangisidir, o açıklamayı yapmadılar. Bu İran'a ait bir yöntem olabilir. Biz bunu teyit edemediğimiz için sadece bu haberi vermekle yetindik. Yani Burucerdi'nin 'PKK'nın iki numaralı ismi elimizdedir' açıklaması ile yetinmek zorunda kaldık.''

-''KARAYILAN KONUSU MEÇHUL''-

Diğer kanallar ve ajansların, TRT ve Anadolu Ajansı'nı dayanak göstererek haber yapabileceklerini belirten Arınç, bu kanal ve ajansların da teyit edilmeyen bir haber olarak bu haberi kendi envanterlerine geçirdiklerini söyledi.

Bülent Arınç, şunları kaydetti:

''Dolayısıyla siz teyit edilmemiş bir haberi niçin böyle verdi diyerek iki kanalımızı da suçlayabilirsiniz, eleştirebilirsiniz. Ama biz bu konuda çok büyük bir yanlış yaptığımız kanaatinde değiliz.

Bakınız, daha sonraları PKK ile doğrudan bağlantılı olan veya bazı televizyon kanalları ile internet haberciliği yapan yerlerde 'Şimdi Karayılan açıklama yapacak' manşeti veya haberi geçmesine rağmen canlı yayınlar yapılamadı, eski görüntüler ve arşiv görüntüleri kullanıldı. Şu anda bile Karayılan'ın bizzat kendi ifadesi ile ve görüntüsüyle bir haber yapılabilmiş değil. İşin içinde bir şeyler var ama henüz açıklayabilmiş veya görebilmiş değiliz. Hem Operasyon öncesinde ve ve sonrasında bize bu şahsa ait bir haber, bir ses, bir görüntü şu anda yayınlanmış da değil. Nerededir, kimlerle beraberdir, ne yapmaktadır? Doğrusu bir meçhulün karşısındayız.''

-DAVUTOĞLU LİBYA'YA GİDECEK-

Arınç, soruları yanıtlarken, danışmanının kendisine ulaştırdığı not üzerine, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, görüşmelerde bulunmak üzere Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nu görevlendirdiğini ve Davutoğlu'nun yarın Bingazi'de bulunacağını bildirdi.
Bülent Arınç, ''sınır ötesine yapılan hava operasyonuna tepkiler de vardı. BDP'liler Irak sınırına yürüyeceklerini açıkladılar. Bugün de Adalet Bakanlığı'ndan, İmralı ile görüşme talebi ile ilgili bir girişimde bulundular. Adalet Bakanı, bu konuyla ilgili olarak toplantıda bir bilgi verdi mi?'' sorusuna şu yanıtı verdi:

''Bunlar rutin taleplerdir. Adalet Bakanlığımız değerlendirecek, kendilerine bir bilgi ulaştıracaktır. Bakanlar Kurulu'nun gündeminde böyle bir konu yoktu.

Operasyonla ilgili olarak gösteri yapanlar veya operasyonları eleştirenler, doğru bulmayanlar var. Bunları biliyoruz. Ama unutmayın, Türkiye en son 13 askerini şehit verdi ve bunlar devam ediyor. Siirt'te olanları biliyorsunuz, Çukurca'da olanları biliyorsunuz. Böyle bir terör olayına karşı hükümetimizin güvenliği sağlamak açısından yapacağı her operasyon meşrudur, doğrudur ve yerindedir. Bunları yanlış bulanlar, dünyadan yapılan açıklamalara da lütfen baksınlar. AB'den de ABD'den de, diğer ülkelerden de bu konuda Türkiye'ye tam destek mesajları gelmiştir. Her ülke meşru savunma içerisinde güvenliğini ne pahasına olursa olsun sağlamak zorundadır. Terörist eylemleri hiç kimse meşru, makul ve haklı bulamaz. Dolayısıyla sokağa sivil kıyafetlerle çıkmış iki tane uzman çavuşun arkasından vurulmuş olması ve evlerinin önünde şehit edilmeleri herhalde vicdanları yaralayan bir olaydır. Umarım ki bu gösterileri yapanların da vicdanları varsa bu konuda teröre karşı alınacak tedbirlere destek olmaları icap eder.

Kandil kaynaklı Türkiye'ye giriş çıkışlar, silahlı güçler ve vahşiyane birtakım projelerle şehitlerimizin sayısı artıyorsa ve zırhlı araçların içerisinde bile askerlerimiz bir şekilde, 3 kilometrelik kablolarla havaya uçurulacak noktaya gelmişse biz bu yerin merkezine her türlü operasyonu yaparız, her türlü tedbiri alırız ve terörü kımıldayamayacak hale getirmek için her çareye başvururuz. Onlara düşecek iş, terörün önlenmesi için hem akıllarıyla hem vicdanlarıyla hükümete, hem güvenlik güçlerine yardımcı olmaktır. Yoksa sayıları birkaç yüzü bulan bu insanların yapacakları hiçbir gösteriye 74 milyon onay vermez ve onları haklı bulmaz. Bunların içerisine siyasetçiler de, kadınlar da, erkekler de dahildir. Biz kimsenin ölmesini istemiyoruz diye seslerini yükseltenler önce bu terörde canlarını veren şehitlerimizin hatıralarına da sahip çıksınlar.''

AA

Haber Ara