Ahmet Türk'e Öcalan'la görüşme izni!
Taraf gazetesi, PKK’nın Öcalan’dan talimat beklediğini, bunun için de Ankara’nın Ahmet Türk’ü Öcalan’la görüştüreceğini söylediği belgeyi yayımladı.
14 Yıl Önce Güncellendi
2011-08-22 10:52:58
Taraf gazetesinde "Ahmet Türk'e Apo ile görüşme izni" başlığıyla yayımlanan Wikilekas kriptosu (22 Ağustos 2011) şöyle:
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Irak Kürdistanı’ndaki PKK hedeflerine yönelik harekâtında siviller de ölüyor. PKK, dün bu ölümleri belgeleyen bazı fotoğrafları yayına koydu; dünya ajansları da Irak köylülerinin ölüm haberlerini verdi. Bu durum, kuşkusuz, hem Bağdat’taki Irak merkezî hükümeti hem de Erbil’deki Kürdistan Bölgesel Hükümeti açısından “kabul edilemez” bir yön taşıyor. Öte yandan, PKK’nın bölgedeki silahlı varlığına ve buradaki üslerini Türkiye’ye karşı kullanmasına son verilememiş olmasının, sınır ötesi harekâta meşruiyet sağladığını Iraklı yetkililer de biliyor.
Peki Bağdat ve Erbil, yakın geçmişte, bu “meşruiyet zemini”ni ortadan kaldırmak, yani PKK’nın Irak’taki faaliyetlerini sınırlamak için neler yaptı? Konu, ABD-Irak ve ABD-Türkiye diyaloglarına nasıl yansıdı?
Bugün, bu soruların cevaplarını arayarak, “WikiLeaks Türkiye Belgeleri” dosyamızda yer alan, Bağdat çıkışlı bazı Amerikan kriptolarına göz gezdireceğiz.
Ahmet Türk’e Öcalan ile görüşme izni
Tarih, 2 Ağustos 2006. ABD’nin Bağdat Büyükelçiliği Siyasi Müsteşarı Margaret Scobey, “IRAK HÜKÜMET YETKİLİLERİ PKK MESELESİNİN ÇÖZÜMÜNE YÖNELİK BAZI GELİŞMELER KAYDEDİLDİĞİNİ SÖYLÜYORLAR” başlıklı “GİZLİ” bir telgraf kaleme almış. Telgraf, o günlerde ABD’nin Bağdat Büyükelçiliği’nde “maslahatgüzar” konumundaki Scobey’nin 30 ve 31 Temmuz 2006’da Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani ve Dışişleri Bakanı Hoşyar Zebari ile ayrı ayrı yaptığı görüşmelerin içeriğini Washington’a rapor etme amacı taşıyor. Her iki yetkilinin de “PKK meselesini çözme” konusunda kararlı olduklarını ABD’ye bildirdiğini aktaran bir girişten sonra, telgraf şöyle devam ediyor:
Talabani, Irak hükümetinin PKK’nın paravan bürolarını kapatma yönünde adım attığını ve hem kendisinin hem de Kürdistan Bölgesel Hükümeti (KRG) Başkanı Mesud Barzani’nin PKK liderlerine, onları acilen tek taraflı ateşkes ilanına yönlendiren kuvvetli bir mesaj verdiklerini söyledi. PKK ilkesel olarak ateşkese razı olmuş, ancak doğrudan hapisteki liderleri Abdullah Öcalan’dan talimat almak istemişti. Talabani, Türk hükümetinin, Türkiye’deki meşru Kürt Partisi’nin lideri Dr. Ahmet Türk’ün (Ahmet Türk’ün “doktor” unvanı telgrafın aslında bulunan bir bilgi ya da yazım hatasıdır) Öcalan’ı görmesine izin vermeyi kabul ettiğini bize aktardı. 30 temmuzdaki ayrı bir görüşmede, Dışişleri Bakanı Zebari, Maslahatgüzar’a (Scobey), Irak hükümetinin Türklerin meşru kaygılarının üzerine gitmeye hazırlandığını anlattı. Zebari, Türk Dışişleri Bakanı (Abdullah) Gül’le kısa bir süre önce yaptığı ikili görüşmelerin iyi gittiğini ve iki ülke arasındaki siyasi ve iktisadi ilişkilerin geliştirilmesine yönelik önlemleri ele aldıklarını aktardı.
Irak hükümeti PKK meselesini çözmek için harekete geçiyor
(2) Cumhurbaşkanı Celal Talabani, 31 temmuzda Maslahatgüzar Scobey’ye PKK ile ilgili durumun nezaketini koruduğunu söyledi. Kendisinin ve Kürdistan Bölgesel Hükümeti (KRG) Başkanı Mesud Barzani’nin daha önce Türkiye’nin Kuzey Irak’a yönelik sınır ötesi operasyonlarının önlenmesi için atmayı kabul ettikleri adımları attıklarını aktardı. Talabani’ye göre, kendisi Başbakan’ın da (Irak Başbakanı kastediliyor) rızasıyla İçişleri Bakanı’na Bağdat’taki PKK paravan büroları ve Öcalan Merkezi ile Musul ve Kerkük’teki PKK paravan bürolarını kapatma emri vermişti. KRG de Erbil’deki benzer büroları kapatacaktı. Talabani ve Barzani, Kandil Dağı bölgesindeki PKK liderliğine, Türkiye’ye karşı PKK faaliyetinin devam etmesinin Kürt halkının çıkarlarına zarar verdiğini belirterek acilen tek taraflı ateşkes başlatılması için bir mesaj göndermişlerdi. Talabani, peşmergenin PKK pozisyonlarına daha yakın olacak şekilde yeniden konuşlandırıldığını ama PKK ateşkese uyduğu müddetçe, bunun ötesinde bir askerî baskının, mesela, onları (PKK’lıları) çembere almak ya da içe ve dışa (Burada muhtemelen Türkiye-Irak sınırının iki tarafı kastediliyor; daha az bir ihtimalle, Kandil Dağı’na çıkış ve inişler de kastediliyor olabilir) malzeme ve adam sevk etmelerine engel olmak gibi bir uygulamanın yapılmayacağını söyledi. (NOT: PRT Kerkük (Kerkük’teki Amerikan Yeniden İnşa Timi) Erbil ve Dohuk’taki PÇDK (PKK ile bağlantılı olan Kürdistan Demokratik Çözüm Partisi) bürolarının, KDP (Mesud Barzani liderliğindeki Kürdistan Demokrat Partisi) tarafından kapatıldığını bize teyit etti. Referanstaki Kerkük 134 telgrafına bakınız. (Bu telgraf metinde yer almıyor) NOTUN SONU.) Son olarak, Talabani üst düzey bir KYB/KDP heyetinin Ankara’ya doğru “yola çıktığını” bildirdi.
Öcalan adına uyduruk mesajlar
(3) Talabani, PKK’nın KDP/KYB müdahalesine olumlu tepki verdiğini söyledi. Ancak hapisteki liderleri Öcalan’dan doğrudan haber almak istiyorlardı. Talabani, Türklerin geçmişte bu konuda işbirliğine yanaşmadığını ve Öcalan’ın taraftarlarına gönderdiğini iddia ettikleri bazı mesajları uydurduklarından şüphelenildiğini anlattı. Talabani, buna karşın, Öcalan’ı görmesi ve onu PKK’nın savaşmayı durdurması için bir açıklama yapmaya teşvik etmesi için Türkiye’deki meşru Kürt Partisi’nin lideri Dr. Ahmet Türk’e izin vermeleri konusunda Türkleri ikna ettiğini söyledi. Talabani’ye göre, PKK’nın güvendiği birisinin Öcalan’dan bir açıklama getirmesi, PKK’nın halk tabanının ateşkesin meşru olduğunu kabullenmesi için en iyi yol olabilirdi.
Affa karşılık PKK silahlarını verecek
(4) Talabani, Türklerin önkoşulsuz bir affa razı olmaları halinde PKK’nın silahlarını ABD yetkililerine teslim edecekleri konusundaki daha önceki aktarımlarını yineledi. PKK’nın artık ABD’ye Ortadoğu’ya demokrasi getiren kurtarıcılar gözüyle baktığını söyledi. (Talabani’nin Amerikalılara yaptığı bu değerlendirmeyle örtüşen, ABD’nin bölgedeki rolünden buradaki gibi müspet bahseden hiçbir PKK demecinin olmadığını belirtelim. Irak Cumhurbaşkanı’nın, Amerikalılarla bu şekilde konuşmuş olması, konuşmada bir ‘nabza göre şerbet’ etkisi olduğunu düşündürüyor.) Talabani, PKK’nın kendileri adına Washington’a bir mektup iletmesini de istediklerini ama kendisinin, PKK ateşkes uygulamadığı müddetçe aracı rolünü oynamayı reddettiğini açıkladı.
(5) Talabani, Türk Başbakanı Erdoğan’ın hükümetini de, ‘Kürtleri tanıyan demokratik bir yönetim’ diyerek övdü ve PKK ile Türkiye’deki “belli çevrelerin” Erdoğan ve Ankara ile çatışma çıkarmaya çalışmasından duyduğu hayalkırıklığını dile getirdi. (Burada, “belli çevreler” sözüne açıklık getirilmese de, AK Parti karşıtlarının kastedildiği aşikâr. Aynı ölçüde aşikâr olmayan ise, Talabani’nin “belli çevreler” sözünü özellikle Türk Silahlı Kuvvetleri’ni kastederek kullanıp kullanmadığıdır.)
Telgrafın bundan sonraki bölümünde, Irak Dışişleri Bakanı Zebari ile ABD’nin Bağdat’taki Maslahatgüzarı Scobey arasındaki telefon konuşması özetleniyor. Biz bu özetin “MAHMUR KAMPI” başlıklı son bölümünü aktarmakla yetineceğiz:
Zebari ayrıca, Irak hükümetinin Mahmur Mülteci Kampı’ndakilerin gönüllü olarak Türkiye’ye dönmesi için yardımcı olmaya hazır olduklarını söyledi. Maslahatgüzarın (Scobey), Irak hükümetinin kamptaki PKK unsurlarını dışarı çıkmaya zorlamak için kuvvet kullanmaya hazır olup olmadığını sorması üzerine, Zebari, (kamptaki) bütün silahların alınması ve kampa giriş çıkışların bir düzene bağlanması yoluyla PKK’nın nötralize edilebileceği iddiasında bulundu. Zebari, kuvvet kullanımı konusunda özel bir taahhüde girmedi. Zebari, mültecilerle müzakere etmek ve PKK’lıların kamptan ayrılma konusundaki taahhütlerine uyduğunu gözlemek üzere üst düzey bir Kürdistan Bölgesel Hükümeti yetkilisinin görevlendirilmesi gerektiğini söyledi.
( Musul’a bağlı ve Erbil’e 100 km uzaklıkta bulunan Mahmur Kampı’nın boşaltılması meselesinin bugün hâlâ sonuçlanmadığı mâlum. Ancak ABD ile Irak yetkilileri arasında burada aktardığımız diyalogdan dört ay kadar sonra, Ocak 2007’de ABD askerleriyle Iraklı Kürt peşmergeler Mahmur Kampı’na ortak bir operasyon düzenlemişler ve bu operasyonda kampta havan toplarının ele geçtiği açıklanmıştı. Bu beyan, kampın denetleyicisi konumundaki Birleşmiş Milletler’in daha önceki açıklamaları ve “Kampta mermi bile yok” şeklindeki arama tutanaklarıyla çelişiyordu. Irak Dışişleri Bakanı’nın yukarıdaki telgrafa yansıyan sözleri ise, Mahmur’da silah ve PKK mevcudiyeti konusunun Bağdat ve Washington tarafından adeta ‘veri’ kabul edildiğini ortaya koyuyor. Bu telgraftan altı, Mahmur’daki operasyondan ise iki ay sonra, Irak ve Türkiye yetkililerinin, kampın durumunu görüşmek için Cenevre’de BM himayesinde biraraya geldiklerini de hatırlatalım.
PKK’nın Irak’taki bürolarının listesi
Iraklı yetkililerin ABD’ye, PKK’nın bu ülkedeki faaliyetlerini sınırlama, bürolarını kapatma ve nihai olarak silah bırakmasını sağlama yönünde neler söylediği hakkında yukarıdaki telgraf bir fikir veriyor. Peki, bu sözler Türk-Amerikan diyaloguna nasıl yansıyordu?
ABD’nin Bağdat’taki Maslahatgüzarı Daniel V. Speckhard’ın, yukarıdaki telgraftan yirmi altı gün sonra, 28 Ağustos 2006’da kaleme aldığı “KİŞİYE ÖZEL” kripto, bu açıdan ipuçları içeriyor. Telgrafın konusu, Speckhard’ın Türkiye’nin o günkü Bağdat Büyükelçisi Ünal Çeviköz ile Maslahatgüzarı Aydın Selcen ile 25 Ağustos 2006’da yaptığı PKK gündemli görüşme. Bu görüşmede, Türk diplomatlarının PKK’ya ilişkin olarak yaptıkları değerlendirmelerde yeni bir şey yok. “Yeni” olan Büyükelçi Çeviköz’ün ABD’li muhatabına sunduğu liste. Speckhard, telgrafın altıncı paragrafında bu listeyi aynen aktarmış:
PKK/KONGRA GEL’in Irak içinde ilintili olduğu resmen kayıtlı iki siyasi parti vardır: Demokratik Çözüm Partisi (PÇDK, lideri Muhammed Emin Golbi) ve Demokratik Yeniden Yapılanma Partisi (DCB, lideri Esad Hamid el - Abbawi).
Bağdat’taki PÇDK bürosu, Filistin Caddesi’nin Beyrut Kavşağı’na yakın bir yerinde, Türk Büyükelçiliği’nin hafiften kuzeydoğusunda ve büyükelçiliğe bir mil (1.6 kilometre) mesafe içindedir. Buraya yakın bir yan sokağa taşınmıştır ve Filistin Caddesi üzerindeki bir tabela yeni yerini göstermektedir. Tabelası kaldırılmıştır ancak büro işlevini tam olarak sürdürmektedir. (Kronolojik olarak birbirini izleyen bu cümlelerin herbirinin geniş zamanda yazılması, Amerikalılara sunulan listenin, son gelişmelerin eklenmesi suretiyle yenilenen ham bir metin olduğunu düşündürüyor.)
DCP bürosu, Mustansariye Mahallesi’nde, 506. Cadde’de 57/2 numaradadır; burası da Türk Büyükelçiliği’ne aynı mesafede ve büyükelçiliğin kuzeyindedir. Büro şimdi PKK’yı destekleyen etnik milliyetçi bir Kürt gazetesinin merkez bürosu olarak çalışmaktadır.
PÇDK’ya bağlı olan “Öcalan Edebiyat ve Bilimsel Araştırma Enstitüsü,” Veziriye Caddesi üzerinde Mağrip Kavşağı’na yakın bir yerde, eski Kadınlar Sendikası bürosunun karşısında, Türk Büyükelçiliği’nin kuzeybatısında ve yine bir mil hatta daha az mesafededir. Bu büro yakın zamanda Irak Polisi tarafından kapatılmıştır.
PÇDK’nın Kerkük’ün Arafa ve İskân Mahalleleri’nde iki bürosu vardır. Her ikisi de tam olarak işlevseldir ve dışarıda tabelaları ve bayrakları asılıdır.
DCP’nin Kerkük’te Vasiti Mahallesi’nde bir bürosu vardır. Tamamen işlevseldir.
PKK’nın gazetesi Roji Welat ve PKK Kadınlar Birliği’nin de Kerkük’te ayrı ayrı büroları vardır.
Musul’da, şehrin kuzey girişindeki ve Endülüs Mahallesi’ndeki PÇDK büroları kapatılmıştır.
Süleymaniye’deki PÇDK bürosu tamamen işlevseldir, tabelası ve bayrağı görünür bir şekilde asılmıştır.
Erbil’deki PÇDK bürosu da, tabelası kaldırılmış olmasına rağmen tamamen işlevseldir.
Sözde Özgür Yezidi Hareketi’nin Sincar’daki bürosu da açıktır.
PKK mektubunu ABD’lilere gösterdi
Telgrafın devamında PKK’nın tek taraflı ateşkes ilanı konusu ele alınıyor. ABD’nin Bağdat’taki Maslahatgüzarı Speckhard, Büyükelçi Çeviköz’e Irak Cumhurbaşkanı Talabani’nin 24 ağustosta kendilerine, PKK’nın 1 eylülden geçerli olacak bir ateşkes ilan ettiğini aktardığını söylüyor. Devamını birlikte okuyalım:
(Speckhard), Talabani’nin Büyükelçiliğe (ABD’nin Bağdat Büyükelçiliği kastediliyor) 23 ağustosta gösterdiği, PKK liderliğinden gelen ve belli koşullar altında bir ateşkes ilan edileceğinin sözünü veren mektuba atıf yaptı. Çeviköz, tarafsız bir tonda mektubun bir kopyasını görmediğini ama medyada bazı haberler (ateşkes konusunda haberler) gördüğünü söyledi. Çeviköz, her halükârda “ateşkes” teriminin uygun olmadığını, zira bunun birbiriyle savaşan iki eşit tarafı düşündürdüğünü, oysa PKK’nın Türkiye’ye karşı tek taraflı saldırılar düzenleyen bir terörist örgüt olduğunu belirtti. Üstelik Ankara, ateşkesin bağlanacağı hiçbir şartı kabul etmeyecekti: Daha önce, bir aşamada, PKK, hapisteki PKK lideri Abdullah Öcalan’ın serbest bırakılmasını bile ateşkesin koşulu olarak öne sürmüştü; Çeviköz bu talebin gülünç olduğunu söyledi.
'Kandil’den silah ve uyuşturucu gidiyor'
Gerek PKK’nın Irak’taki bürolarının kapatılması, gerekse PKK ateşkesi konusunda, Bağdat ve Erbil üzerinden gelen mesajların Ankara’da pek de inandırıcı bulunmadığı, Amerikan telgraflarına yansıyor. Aynı “inanmama” halinin zaman zaman Amerikalılara egemen olduğunu ise, yukarıdaki telgraftan dört ay sonra 18 Ocak 2007’de kaleme alınan “KİŞİYE ÖZEL” ibareli kriptoda görüyoruz. ABD’nin Irak’taki Bölgesel Yeniden İnşa Timi’nin Koordinatörü James Yellin’in kaleme aldığı ve Bağdat Büyükelçisi Zalmay Khalilzad’ın onayıyla Washington’a gönderdiği telgraf, Yellin’in Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani ve oğlu Kubat Talabani’yle Süleymaniye’de yediği öğle yemeğine ilişkin bir raporu içeriyor. Rapora göre, PKK konusu açıldığında Talabani, örgütün Süleymaniye’de bürosu olmadığını söylüyor:
Bölgesel Koordinatör (James Yellin, kendisini kastediyor) Süleymaniye’deki yetkililere Kürt terörist grubu PKK’nın bütün bürolarını kapatma ve üyelerine barınak sağlamama çağrısı yaptı. Talabani, Süleymaniye’de PKK bürolarının bulunmadığı cevabını verdi ve “Biz PKK’ya dostça davranmıyoruz” iddiasında bulundu. Talabani, PKK’yı Türkiye’ye karşı savaşmaya son vermeye ikna etmek için çalışma sözü verdi, ancak Türklerin de ABD’nin PKK’ya karşı Özel Temsilcisi General (Joseph) Ralston ile görüşmelerinde ciddi davranmadıklarını belirtti. Talabani, Türklerin her zaman savaşacak birine ihtiyaç duyduklarını söyledi.
Bu telgrafın sonundaki “YORUM” bölümünde ise, ABD’li yetkili Yellin’in Talabani’nin bu sözlerine ilişkin değerlendirmesi yer alıyor:
Talabani’nin, Süleymaniye vilayetinde hiçbir PKK bürosu olmadığı şeklindeki iddiasına karşın, onunla bağlantılı olan Kürdistan Demokratik Çözüm Partisi’nin en az bir bürosu açık ve çalışmaya devam ediyor. Dahası PKK, Süleymaniye vilayeti ile İran arasındaki sınır boyunca uzanan Kandil Dağları’nda operasyon üslerine sahip ve bu üsleri, Batı yönünde, sınır ötesine (Türkiye içine) insan, uyuşturucu ve silah sevkiyatında kullanıyor.
taraf
SON VİDEO HABER
Haber Ara