Araçların gidemediği bin 500 rakımlı tepede, ekin biçip Kur'an hatmi yapıyorlar
Samsun'un Alaçam ilçesine bağlı Isırganlı Köyü'nde biçerdöverin çıkmadığı dağlık alanda hem ekin biçip hem oruç tutan köylü kadınlar, mukabeleyi de tarlada verdikleri öğle molasında okuyor.
Bu sene, yılın en sıcak günleri
14 Yıl Önce Güncellendi
2011-08-21 10:09:53
Bu sene, yılın en sıcak günlerinin yaşandığı Ağustos ayına denk gelen Ramazan ayında oruçlarını bırakmayan köylü kadınlar, bölgenin en yüksek yeri olan bin 500 rakımlı tepede mukabele okuyor. Uzmanların, özellikle oruçlu kadınların sokağa çıkmaması yönünde uyarılarda bulunduğu bir ortamda köylü kadınları, araçların gidemediği bölgede 2 saat süren yaya yolculuğunun ardından vardıkları tarlalarındaki ekinleri biçmek zorunda kalıyor.
Ağır iş yükü altında oruçlarını bırakmayan kadınlar, bununla da yetinmeyerek günün en sıcak olduğu zaman diliminde gölgede yatıp dinlenmek yerine Kur'an okumayı tercih ediyorlar. Bir ağaç gölgesinde ekin bağlarını rahle yaparak ortama kurs havası veren kadınlar, mukabele sonunda kaldıkları yerden ekinleri biçmeye devam ediyorlar. Ramazan'ın ilk günlerinde köyün Kur'an kursunda başladıkları hatmi bırakmayarak tarlada da olsa okuyan 17 yaşındaki Esra Çelebi, hiç kimseye zorlama yapmadıklarını, kadınların hepsinin kendi istek ve arzularıyla çalışma saatlerinde hatime katıldıklarını söyledi.
Şu an yirminci cüzü okuduklarını ve mukabelenin yapılmasına öncülük eden ilkokul mezunu Çelebi, "En başta istemek önemli, bir insan bir şeyi istiyorsa onu mutlaka başarıyor. Bu özellikle Allah kelamıysa onu başarmamanın imkanı yok. Bu kadar insan buraya geliyorsa bunu başardık demektir. Nasıl başardığımıza gelince, bizim bir hacı amcamız vardı. O bize öncü oldu Kur'an öğrenmemiz için. Bizim için servis tuttu ve bizi başka bir köydeki kursa götürdü. Bize Kur'an okumasını öğretti. Biz de dedik ki madem bize bu kadar imkan verildi. Tarladayız sabahtan akşama kadar burada çalışıyoruz. Camiye gitme veya evimizde toplanma gibi bir imkanımız yok. Bizde madem Ramazan ayında herkes oruç tutuyor. Öğlenleri çok sıcak oluyor kimse çalışamıyor, biz de tarlaları yakın olanlara söyledik, onlarla konuştuk, onlar da kabul etti. Tarlası çoğunluğa yakın olanın tarlasına gidiyoruz ve orada Kur'an okuyoruz. Yok hatim okuyan kişinin tarlası uzaksa, gelemeyecek gibiyse o da o günkü cüzü evinde okuyarak bize yetişiyor. Şu an yirminci cüzü okuyoruz. Hem tek tek hem de toplu hatim dağıtımı yaptık, herkes kendisi okuyor. İnşallah kadir gecesinde bir sürü hatimimiz olacak." dedi.
Oruç tutmamak ve hatim yapmamak için tarlada ağır şartlarda çalışmayı kendilerine mazeret olarak görmeyi asla düşünmediklerini belirten Esra Çelebi; evlerinde, cami avlularında ve kahvelerdeki gölgelik ve serin yerlerde oturan ve hatim yapmayanları anlamakta güçlük çektiğini kaydetti. Olağanüstü bir şey yapmadıklarını, sadece Ramazan ayının ruhuna uygun yaşamaya gayret gösterdiklerini vurgulayan Çelebi, "Bir insan, ömrünün yarısını uyuyarak, diğer yarısını da kahve köşelerinde geçiriyorsa zaten ömrü kalmıyor. Eğer öbür dünyaya da giderlerse bom boş bir defterle gitmiş olurlarsa vah yazıklar olsun onlara. Çünkü Rabbim onları buraya boş defterlerle değil de dolu defterlerle almayı istiyor. Yani Peygamber Efendimiz (sav) Kur'an'ı çölün ortasında ne zorluklar çekerek yaşayıp, yaşattıysa ve bugünlere getirdiyse, biz de bunu kahve köşelerinde ve evlerimizde yatarak heba ediyorsak yazıklar olsun." diye konuştu.
Okuma yazma bilmeyen, ancak Kur'an'ın azmi sayesinde okumayı öğrendiğini ifade eden 56 yaşındaki Satı Boyun ise "Kur'an'ı, arkadaşlarımın ısrarı ile öğrenmeye karar verdim. Bafra'daki kursta okumayı Allah'a şükür öğrendim. Gençlerimizin sayesinde camide başladığımız hatime şimdi de tarlada ara vermeden okumaya devam ediyoruz." şeklinde konuştu.
Arkadaşlarının mukabele okuma teklifini hiç düşünmeden kabul ettiklerini kaydeden Aysel Şahin, öğlen sıcağında camiye gidemedikleri için tarlada toplandıklarını hem çalışıp hem hatim okuduklarını, bunun için de çok mutlu olduklarını sözlerine ekledi.
SON VİDEO HABER
Haber Ara