Cumartesi günü Lazkiye'de başlayan ve vatandaşları ayırt etmeden öldüren saldırılar göz önüne alınırsa sert cebri adımlara ihtiyaç var. Geçen hafta Cumhurbaşkanı Beşar El-Esed'in saldırılara son vermesi için yapılan çeşitli diplomatik görüşmeler ve bölgesel kınamalar sonuçsuz kaldıktan sonra şiddet yanlısı olmayan protestoculara uygulanan baskı devam ediyor. Güvenlik Konseyi'nin 3 Ağustos tarihli kınaması bile Esed'i durduramadı.
Eğer Konsey yaptırıma başvurmazsa bu görev Amerika ve Avrupa Birliği başkanlığında BM üyesi ülkelerden oluşan geniş bir koalisyona kalacak. Koalisyon, Suriye petrolü ve gazını da içerecek şekilde var olanları güçlendiren ve genişleten ağır yaptırımlar getirmeli.Yaptırım uygulamaya karşı çıkabilecek ülkeler (büyük ihtimalle Rusya) bu tür cezalandırmaların hiçbir zaman baskıcı bir diktatörü devirmediğini savunabilir. Ama bu çok taraflı müeyyidelerin amacı olmamalı.
Daha ziyade, aşağıda özetlendiği gibi, ciddi ve koordineli bir şekilde uygulanan müeyyideler, Esed'in destek şebekesinde derin bir finansal sıkıntı yaratmayı amaçlamakta. Bu da Esed'in saldırılara katılanları ödüllendirme imkânını kısıtlar ve güvenlik güçlerinin kullandığı mühimmat ve silah akışına zarar verir.
Bu tür yaptırımlar Kaddafi'nin ateş gücüne önemli sınırlamalar getirdi ve Libyalı elitlerin Kaddafi'den ayrılmasına neden oldu. Suriye özelinde yaptırımların hükümetin baskı kapasitesini azaltma ihtimali daha fazla. İlk olarak, ekonomik kötüleşme, yabancı bankalara erişimin olmaması ve seyahat kısıtlamaları, Suriye'deki aktörlerin rejime bağlı kalmanın yararlarına karşı zararlarını daha iyi hesaplayabilecekleri yeni bir durum yaratacaktır. İkincisi, Suriye silahlı kuvvetleri coğrafi açıdan sıkışacaklar ve durdurulmaya karşı daha savunmasız kalacaklar. Son olarak, yerel muhalefet boyun eğmek zorunda kalmayacağı için uluslararası toplumun attığı adımlar protestocuları güçlendirecektir. Uygulanacak yaptırımlar diplomatik ve finansal kısıtlamaları, seyahat, silah ve mal sınırlamalarını kapsamalıdır. Tecridi maksimuma çıkarmak için Şam'daki tüm büyükelçilikler kapılarını kapatmalı ve büyükelçiler geri çekilmelidir. Suriye yönetimindeki daha geniş elit çevrelere doğru genişletilecek finansal yaptırımlar ve seyahat kısıtlamaları silahlı kuvvetlerin ve özel güvenlik birimlerinin başındaki komutanları da içermelidir.
Amerikan Hazinesi ulusal telefon şirketi ve ana ticaret bankasını hedef almanın ötesine geçerek diğer işyerlerini ve orta düzey bankaları da hedefleyebilir. Avrupalıların bu yönde hareket ettikleri görülüyor. Yaptırımların hedefindekilere, eğer Esed'e olan sadakatlerinden vazgeçerlerse ve pozisyonlarını değiştirirlerse bu yaptırımlardan kurtulabilecekleri açıkça belirtilmeli.
İran'dan ve diğer tedarikçilerden sağlanan gayri meşru silah akışı nedeniyle efektif bir uygulama zor olsa bile tam bir silah ambargosu ilan edilmelidir. Yaptırımları uygulayanlar bu çıkmazların farkına vararak Suriye ordusuna silah, mühimmat ve yedek parça sağlayan devletleri ve oluşumları ilan edip kınamaya hazır olmalıdırlar.
Son olarak, ya Konsey düzeyinde ya da Amerika Temsilciler Meclisi'nde bekleyen düzenleme gibi, petrol ve gaza yönelik ticaret kısıtlamaları getirilmeli. Bu yaptırımların gerçekten etkili olması iki-üç ay alacaktır ama etkileri zamanla çok ağır olacaktır. Petrol ve gaz Suriye'nin ana ihraç malları arasında.
Müslümanların Ramazan ayına leke süren bu vahşi saldırılar, Esed hükümetinin, hayatta kalabilmenin yolunun, maliyeti ne olursa olsun, tam bir baskı olduğunu düşündüğünü göstermekte. Sadece Esed'e gitmesi yönünde çağrıda bulunmak veya Esed yönetiminin gayri meşru olduğunu açıklamak bu maliyeti artırmayacaktır.
Sadece zamanında, koordineli bir şekilde uygulanan ağır yaptırımlar rejimin ekonomik kaynaklarını ve ateş gücünü azaltacak ve destekçilerin çekilmesiyle rejimin baskı yapması engellenecektir. Şimdi yaptırım zamanıdır.
* ChrIstIan ScIence MonItor, Tercüme: Zaman