Yılmaz: Suriye halkının da temel hak ve hürriyetlerine sahip olmasını istiyoruz

Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, 21. yüzyılda Suriye halkının da temel hak ve hürriyetlerine sahip olmasını, tek partili rejimin dışına çıkılmasını, gerçek hak ve hukukun uygulandığı bir ülkeye kavuşmalarını istediklerini söyledi.
    Sivas ziyareti kapsamında kentte yayın yapan Kanal 58 Televizyonu'na konuk olan Bakan Yılmaz, gündemdeki konularla ilgili soruları cevaplandırdı.
    Türkiye'nin, Suriye ile ilişkilerini değerlendiren Bakan Yılmaz, "Suriye, bir dönemde terörist örgütün merkezi durumundaydı. O süreçten sonra vizelerin kaldırıldığı, karşılıklı turist sayılarının üçe beşe katlandığı, hatta pasaportların bile kaldırılarak kimlik kartlarıyla birbirine ziyaret edilebilecek bir ülkeydi. Sayın Başkanımız, 'burası artık iç işimiz' derken Suriye'nin iç işlerine karışmayı değil. Daha önce de ben Şam'a, Şam'dan karayoluyla Humus'a, Humus'tan Hama'ya, Hama'dan Halep'e, Halep'ten de bizim Kilis'e geldik, karayoluyla. Humus'ta bütün insanlar şunu söylüyordu, 'biz bir millet, iki devletiz' diye. Normalde bizim Türk milleti şunu düşünür, bu söz Aliyev'in sözüdür ve biz bu sözü söylediğimizde karşımızda bu sözü söyleyenin bir Azeri olması gerektiğini düşünürüz. Çünkü onlarla da diyoruz ki 'biz bir millet, iki devletiz. Suriye'de yaşayan insanlar da kendisini bu milletin bir parçası görüyor. Dolayısıyla buradaki insanlarımızın bir tanesinin bile burnunun kanaması bizi üzer. İç işimiz demekle biz bunu söylüyoruz." dedi.
    Suriye'deki insanların da demokratik haklarını kullanmalarını ve dünyadaki diğer, hukuka bağlı devletlerde vatandaşların sahip oldukları hakka, Suriyelilerin de sahip olmasını istediklerini aktaran Yılmaz; serbest seçim, özgür seçim, demokratik seçim, serbest toplanma, serbest fikirlerini ifade etme, din ve vicdan hürriyeti gibi olguların Suriye halkında olmasını istediklerini dile getirdi.
    Terör sorununun çözümü için kısa vadede askeri olarak alınacak tedbirler hakkında bilgi veren Bakan Yılmaz, bir hukuk devletinde, bir demokraside terörle mücadele etmenin sabır, zaman, tahammül istediğini söyledi. Bunları yapabilmenin zor olduğunu, ancak güçlü devletin bunu başarabileceğini kaydeden Yılmaz, "Türkiye, demokratik devlettir. Hukuka bağlıdır, hukukla kendisini kısıtlıyor. Ancak devletle çeteyi ayıran unsur da budur. Hukuka olan bağlılığı devleti güçlü kılar. Terörle demokrasi içerisinde, hukuk içerisinde, silahlı kuvvetleri daha modernize ederek mücadele ediliyor. Gerek polisimize, gerek silahlı kuvvetlerimize, gerek sınırdaki karakollarımızı da son duruma getirerek, gerekse de yepyeni bir anlayış ve ruhla, işbirliği içerisinde, diyalogla, birlikte ama hiçbir gücümüzü geri planda tutmaksızın, bazı dönemlerde bazısı bu alandan çekilsin, bu kuvveti alana sürelim gibi yaklaşımlar olmuş. Ancak yeni dönemde tüm güçlerimizle ama taviz vermeden hukuka bağlı kalarak ve demokrasi içerisinde bunlarla mücadele edeceğiz." şeklinde konuştu.
    Canlı yayında genelkurmay başkanı ve kuvvet komutanlarının emekliliğini istemesini değerlendiren Bakan Yılmaz, Koşaner ve kuvvet komutanlarının gerekli açıklamaları yaptıklarını belirterek, onların açıklamalarına bir ilave edilecek bir husus olmadığını söyledi.
    Eski genelkurmay başkanı ve kuvvet komutanlarının, bu ülkeye çok hizmet ettiklerini, katkıda bulunduklarını ifade eden Yılmaz, ancak istifalarının da kendilerinin demokratik bir hakkı olduğunu vurguladı.
    Yüksek Askeri Şura Toplantısı'ndaki oturma düzeniyle ilgili soru üzerine de Yılmaz, şuranın başkanının Başbakan olduğunun yasada çok net olarak belirlendiğini, Başbakan'ın katılmadığı hallerde genelkurmay başkanının başkanlık edeceğini hatırlattı.
    Yılmaz, "Peki başbakanımız var, yanında da genelkurmay başkanı duruyor, ancak toplantıda orada teknik olarak başbakanımıza yardımcı olan konumundadır diye düşünüyorum. Şimdi ne oldu, şimdi başkan, yasayla olan başkan doğal görüntü olarak da doğal olan oldu diye düşünüyorum. Doğal olan, doğru olan ve yasaya, hukuka birebir örtüşen durum bu olmuş oldu." dedi. Bakan Yılmaz, şehirdeki ziyaretlerini tamamladıktan sonra hava yoluyla Ankara'ya gitti.