Dolar

34,8725

Euro

36,7751

Altın

3.048,45

Bist

10.123,54

İşte Suriyeli aktivistin gördüğü işkenceler!

Suriye’de Mart ayında tutuklanan ve 35 gün boyunca işkencelere maruz kalan Gassan Yasin azap günlerini anlattı. Yasin ‘bu kadar kin ve iğrençliğin mevcut olduğunu bilmiyordum’ dedi.

14 Yıl Önce Güncellendi

2011-08-16 16:56:54

İşte Suriyeli aktivistin gördüğü işkenceler!
Betül Akyüz / TIMETURK

Suriye’de Mart ayında bir televizyon kanalına çıkarak ‘yakında sokağa çıkacağım ancak Mısır devriminin bitmesini bekliyorum’ diyerek Baas güçlerinin dikkatini çeken 35 yaşındaki pazarlamacı Gassan Yasin, evinden kaçsa da bir hafta içinde Baas güçleri tarafından tutuklanarak yeraltında tek kişilik bir hücreye atıldı.

Yerin altında gece-gündüz kavramlarını kaybeden Yasin, 35 gün boyunca üç histerik hasta görevli tarafından kendinden geçene kadar dövüldü. Baas güçleri bu arada psikolojik baskı yapmayı da ihmal etmediler. Kendisini itirafa zorlamak için anne ve babasına da işkence yaptıkları yönünde kandırdılar. Yasin’e yöneltilen suçlamalar ise ülkede devrim başlatmak, istikrarı bozmaya çalışmak ve mezhep çatışması çıkarmak için uğraşmak oldu.

Suriye’de kendinde cesaret bulup protesto gösterilerine davetinden sonra yakalanarak bir aydan fazla hapiste işkence gören Suriyeli Gassan Yasin, yaşadıklarını Eş-Şarku’l Ewsat gazetesine anlattı. Yeraltında 35 gün geçiren 35 yaşındaki Yasin ‘olanları size ne kadar anlatmaya çalışsam da kelimeler yetersiz kalır, tam bir cehennemdi’ dedi.

Bu kadar kindar olduklarını bilmiyordum

Ardından sözlerini şöyle sürdürdü: ‘Tüm bu kin ve iğrençliğin mevcut olduğunu hiç tahmin etmiyordum. Gardiyanların sanki kalpleri, duyguları yok. İşkence, hakaret ve aşağılama yöntemleri türetmede tüm maharetlerini ortaya koyuyorlar.’ Hapishanede kendisine yapılanların ömrü boyunca hafızasında kazılı kalacağına işaret eden Yasin her şeye rağmen Esad karşıtı yapılan tüm gösterilere katılmaya devam ediyor ve bir kez daha tutuklanmayı önemsemiyor.

Halep şehrinde reklam-pazarlama alanında çalışan ve kendisine ait bir de özel ofisi bulunan Yasin’in tutuklanma hikayesi 10 Şubat’ta Orient Kanalı’nda çıkarak: ‘Yakında sokağa çıkıp gösteri yapacağım ancak şu anda Mısır Devrimi’nin bitmesini bekliyorum. Rejimi düşürmek istemiyoruz. Çünkü ülkemizi seviyoruz. Sokaklarımızda bir nokta kan akmasını istemiyoruz’ demesi ile başlamıştı.

Televizyona çıkmasından beş gün sonra Baas güçleri evini bastı. Kendisi o esnada evinde değildi. Hemen Şam’a kaçtı. 2 gün boyunca Bab Touma’da kaldı. Daha sonra internet cafeden çıkarken yakalandı ve bilmediği bir yere götürüldü. Tabi ki götürüldüğü yer bir emniyet merkeziydi. İçeriye ilk girdiğinde kendisini yetkili bir subay karşılayarak şöyle dedi: ‘Bir şeyden korkma bizler kurumlar devletinde; kanunla yönetilen bir devlette yaşıyoruz.’ Birkaç saat süren soruşturmanın ardından Yasin hapishanenin yer altı katına indirildi. Daha sonra buranın, emniyetin Şam’ın Kfar Sousse bölgesindeki şube merkezi olduğunu öğrendi. Kendisine meşhur mavi hapis kıyafeti verilerek 9 numaralı tek kişilik hücreye kondu ve bundan sonra hapishanedeki ismi ‘dokuz’ oldu.

Günde iki kez tuvalet izni


Gassan Yasin hücresindeki günlerinden şöyle bahsetti: ‘İlk güç gün boyunca hiçbir tadı olmayan yemeğin getirilmesi dışında kapı hiç açılmadı. Tuvalete günde sadece iki kere gitme izni veriliyordu. Uyuyamıyordum. Sessizlik gerçekten ürkütücüydü. Günleri, saatleri şaştım. Artık ne zaman sabah ne zaman akşam olduğunu bilmiyordum. Her an birbirine benziyordu. Hala hayatta olduğumdan emin olabilmek için tek bir ses duymak istiyordum.’

Dördüncü gün dokuz numaralı mahkumun soruşturmasına yeniden başlanması için kapısı açıldı. Kendisine Suriye yolsuzlukla mücadele cemiyetinin liderliğini yapma aracılığıyla ülkede devrim çıkarma suçu yöneltildi. Oysa bu, internet üzerinde açılmış tartışma sayfasından başka bir şey değildi.

Bağırmam arttıkça işkence de artıyordu

Yasin kendisine yapılan işkenceleri şöyle anlattı: ‘Gelip üç kişi üzerime oturuyordu. Biri omuzlarıma, diğeri sırtıma, öteki de ayaklarıma. Sonra parmaklarımdan kan akana kadar dövmeye başlıyorlardı. Acıdan bağırma sesim yükseldikçe darbelerin şiddeti de artıyordu. Daha sonra anladım ki işkence görenlerin seslerinden zevk alıyorlar. Bilincimi kaybettirene kadar beni dövüyorlardı.

Sonra da üçü beraber beni çıplak bir şekilde taşıyarak boş bir bidonun içine koyuyorlar, üzerime soğuk su akıtıyorlardı. Suyu o kadar az açıyorlardı ki o damlalar insana öldürücü kurşun gibi geliyordu. Bidon dolana kadar böyle devam ediyordu. Kendime geldiğimde de beni tekrar işkence odasına götürüp soruşturma görevlisinin en büyük hobisi haline gelmiş işkenceye devam ediyorlardı. Yine beni bilincimi kaybedene kadar dövüyorlar ancak bu sefer bilincimi kaybettikten sonra derisi soyulmuş koyun gibi hücreme götürüp yere fırlatıyorlardı.’

Yasin kendisine ayrıca psikolojik işkence de yapıldığını, itirafa zorlamak için askerlerin kendisine yan odada anne ve babasına işkence yapıldığını haber verdiklerini, bu işkencenin çektiği bedensel işkenceden çok daha ağır olduğunu vurguladı.

Hapishaneler yetmez oldu


Daha sonra Suriye’nin tüm şehirlerinde gösteriler yapılmaya başladı. Bunun neticesinde hapishaneler de etkilendi. Yasin bu etkiye şöyle değindi: ‘Tutuklananların sayısı iyice arttı. Artık zindanlar yetmez oldu. Bu nedenle tek kişilik hücrelere üçer kişi koymaya karar verdiler. Tutuklananların büyük kısmı belki otuz beş gün boyunca benim çektiğimden çok daha çeşitli ve şiddetli işkencelere maruz kaldı. Esirlerin işkencelerden çektikleri acıların sesleri hapishane duvarlarında yankılanıyordu.’

21 Mart’ta Yasin’e ülkenin prestijine zarar vermek, istikrarını bozmak için yabancı düşman kesimlerle haberleşmek ve mezhep kavgası çıkarmak suçlamaları yöneltildi.

Suriye’de geçtiğimiz Mart ayının ortasından beri gerçekleştirilen protesto gösterilerinde insan hakları kuruluşlarının rakamlarına göre yaklaşık 1500 sivil hayatını kaybetti, 12 binin üzerinde vatandaş tutuklandı. Tutuklananların büyük kısmı işkencelere maruz kaldı. Binlercesi yurtlarından edildi.

Haber Ara