Avcı, Vedat Aydın cinayetine katıldı mı?
Albay Cemal Temizöz'ün de yargılandığı 'faili meçhuller' davasında Hanefi Avcı tanık olarak dinlendi. Avcı'nın Vedat Aydın cinayetine katıldığı, JİTEM'in adını ortaya atarak asıl suçluları gizlemeye çalıştığı şeklinde ciddi iddialar var.
15 Yıl Önce Güncellendi
2011-08-05 15:44:42
Temizöz davasında tanıklık yapan Hanefi Avcı, JİTEM bünyesinde çalışan itirafçıların 1991 yılında HEP Diyarbakır İl Başkanı
Vedat Aydın'ı öldürdüğünü söyledi. Avcı, JİTEM ve itirafçıların o dönemde yaptığı faaliyetleri de detaylı olarak anlattı. Ancak kendisinin itirafçılara sahip çıktığı hatta Vedat Aydın cinayetine katıldığı, JİTEM'in adını ortaya atarak asıl suçluları gizlemeye çalıştığı şeklinde ciddi iddialar var.
Kamuoyundaki adıyla 'Temizöz davası' olarak bilinen, Doğu ve Güneydoğu'da karanlık dönem olarak adlandırılan 1992-95 yılları arasında işlenen faali meçhul cinayet ve kayıp olaylarıyla ilgili davanın 26. duruşmasında, Devrimci Karargah soruşturmasında tutuklanan Eskişehir eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı tanık olarak dinlendi. Avcı, JİTEM ve itirafçıların o dönemde yaptığı faaliyetleri detaylı olarak anlattı.
Avcı, JİTEM bünyesinde çalışan itirafçıların 1991 yılında HEP Diyarbakır İl Başkanı Vedat Aydın'ı öldürdüğünü söyledi. Diyarbakır 6'ncı Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın duruşmasına Emekli Albay Cemal Temizöz, eski Cizre Belediye Başkanı ve korucubaşı Kamil Atağ ve oğlu Tamer Atağ, itirafçı Adem Yakin ve Hıdır Altuğ katıldı. Fırat Altın ise raporlu olduğu gerekçesiyle katılmadı.
İtirafçılardan Hıdır Altuğ, Ankara'da iken Hanefi Avcı'nın telkinleriyle ifade verdiğini iddia etmişti. Bunun üzerine mahkeme Avcı'nın tanık olarak dinlenmesine karar vermişti. Tanık olarak dinlenen Hanefi Avcı, itirafçı Hıdır Altuğ'u yalanladı ve Ankara'da kendisiyle bir araya gelmediğini söyledi. 1992 yılının Şubat ayına kadar Diyarbakır Cezaevi'nde kalan itirafçılarla, bölge valililiğinin verdiği görev kapsamında, onların sosyal sorunlarıyla ilgilendiğini belirten Avcı, "Hıdır Altuğ o tarihten önce oradaysa tanıyor olabilirim. Aksi halde tanımıyorum." diye konuştu. JİTEM konusunda daha önce TBMM komisyonuna da beyanlarda bulunduğunu anlatan Avcı, Susurluk soruşturmasında 'JİTEM var' dediği için yargılandığını dile getirdi.
"JİTEM'DE ÇALIŞAN İTİRAFÇILARIN GÖREV DIŞINA ÇIKMA EĞİLİMLERİ VARDI"
O dönemde JİTEM'in Diyarbakır Jandarma Asayiş'in içinde bir birim olarak kurulduğunu anlatan Avcı, başında ise Cem Ersever'in olduğunu kaydetti. İtirafçıların jandarmanın geçici kadrolarına atandığını anlatan Avcı, "Daha sonra Jandarma Alay Komutanlığı bünyesine alınan JİTEM'de işe başladılar. JİTEM daha sonra Ankara'da kuruldu." dedi. İtirafçıların o dönemin şartları içinde görev dışına çıkma eğitimleri olduğunu ve daha radikal davrandıklarını belirten Avcı, "Biz kendi bölgemizde bir şeyler yapıyorduk.
Vedat Aydın'ın öldürülmesinde bu yapıyı gördük. JİTEM'i ilk kez Susurluk'ta söylemiştim. Kabul etmemişlerdi. Bugün olduğunu söylüyorlar." diye konuştu.
"JİTEM'İN DİYARBAKIR'DAKİ ÜÇ OLAYINA ŞAHİT OLDUM"
Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdürüyken, JİTEM'in üç olayını şahit olduğunu kaydeden Avcı, bunların Vedat Aydın'ın öldürülmesi, bir avukatın aracına bomba konulması ve bir bombalama olayının gerçekleştirilmesi olduğunu savundu. Avcı, "Devletin normal görevi var.
Zaman zaman bu görevler kanuna aykırı olabiliyordu. Bahsettiğim üç olay bu grup tarafından yapıldı." ifadelerini kullandı. JİTEM'in adli ve istihbarat görevini de yaptığını anlatan Avcı, bunların zaman zaman sorgulara da katıldığını dile getirdi. Sadece Diyarbakır'da değil Türkiye genelinde güvenlik güçleri arasında zaman zaman terörle mücadele farklı yöntemlerin dışına çıkan gruplar olduğunu söyleyen Avcı, "Devlet kendi memurlarına karşı suç duyurusunda bulunduğu zaman tahkikatı yapmamıştır. Vatandaşa yönelik yaptığı işlemleri kendi memuru işlediğinde maalesef aynı şekilde yapmamıştır." ifadelerini kullandı.
"CEZAEVİNDE İTİRAFÇILAR 15 GÜNE KADAR DIŞARI ÇIKARTILABİLİYORDU"
Bir avukatın 'itirafçıların sosyal sorunlarıyla ilgileniyordum' derken neyi kastettiğini sorması üzerine Avcı, "İtirafçılar daha çok Şırnak, Hakkari ve Van tarafından örgüte katılan ve pişman olanlardan oluşuyordu. Bunların farklı farklı sorunları vardı. Bazen bilgi veriyorlardı. Mahkeme bunlara 15 güne kadar dışarı çıkartılmalarına izin verebiliyordu. Mahkeme kararı olmadan olmazdı. İtirafçıların gizli ve açık kimlikleriyle kamuya yerleştirildi. Bir kısmı jandarma kadrolarına yerleştirildi." diye konuştu.
TEMİZÖZ İDDİANAMESİNDEN
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan 104 sayfalık iddianamede, sanıkların TCK'nın 'Adam öldürmek', 'Cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak' ve 'Adam öldürmeye azmettirmek' suçlarından cezalandırılmaları isteniyor.Sanıklardan Cemal Temizöz'ün 9, Kamil Atağ'ın 7, Temer Atağ'ın 2, Adem Yakin'in 7, Hıdır Altuğ'un 3, Fırat Altın'ın (Abdulhakim Güven) 6, Kukel Atağ'ın ise bir kez ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmaları talep ediliyor. İddianamede, sanık Albay Temizöz'ün, 1993'te Cizre'de "terörle mücadele ediliyor" görüntüsü altında "korucu, itirafçı ve uzman çavuşlardan bir grup oluşturduğu" savunuluyor. 'Söz konusu grubun, süreç içerisinde asli görevinden ayrılarak, terör örgütü PKK'ya yardım ettiğinin değerlendirildiği ya da özel sebeplerden dolayı gözaltına aldıkları kişileri sorguladığı'na yer verilen iddianamede, grubun, bu sorgulanan kişilerden bir kısmını öldürdüğü öne sürülüyor.
VEDAT AYDIN KİMDİR?
Vedat Aydın, 1953 yılında Diyarbakır'ın Bismil İlçesi'ne bağlı Kürthacı Köyü'nde dünyaya geldi. 1979'da Diyarbakır'daki Dicle Üniversitesi Eğitim Enstitüsü Edebiyat Bölümü'nden mezun oldu. 12 Eylül harekatından sonra tutuklanıp 4 yıl hapis yattıktan sonra 1990 yılında Diyarbakır'da İnsan Hakları Derneği'nin kurucu üyesi oldu. 28 Ekim 1990'da İHD Genel Kurulu'nda yaptığı Kürtçe konuşmadan dolayı tekrar tutuklandı. Kapatılan Devlet Güvenlik Mahkemesi'ndeki duruşmada Türkçe konuşmayı reddetti. 5 ay tutuklu kaldıktan sonra serbest kalan Vedat Aydın, İHD Diyarbakır Şube Başkanlığı'na seçildi. 1991 yılı Haziran ayında HEP Diyarbakır İl Kongresi'nde başkanlığa seçildi. Başkan seçildikten 20 gün sonra, 5 Temmuz 1991 tarihinde gece evine gelen kendilerini polis olarak tanıtan, elleri silahlı ve telsizli kişiler tarafından "İfadeniz var, bizimle gelip bir imza atacaksınız'' denilerek evinden alındıktan sonra 7 Temmuz 1991'de Elazığ'ın Maden İlçesi yakınlarındaki bir köprü menfezinin altında işkence edilmiş halde cesedi bulundu. Diyarbakır'da 10 Temmuz 1991 günü cenaze töreni düzenlendi.Aydın'ın Mardinkapı Mezarlığı'na defnedilmesi sırasında çıkan olaylarda mezarlık çevresindeki Surların üzerinden kalabalığa açılan ateş sonucu 3 kişi öldü, çok sayıda kişi yaralandı.
JİTEM İTİRAFÇISI AYGAN DA VEDAT AYDIN CİNAYETİNDEN JİTEM'İ SORUMLU TUTMUŞTU
İsveç'te siyasi sığınmacı olarak yaşayan PKK itirafçısı ve eski JİTEM üyesi Abdülkadir Aygan, İsveç'te savcılara verdiği ifadede faili meçhuller hakkında bildiklerini anlatmış, önemli bilgiler vermişti. Vedat Aydın cinayetine bizzat katıldığını iddia eden Aygan'ın Aydın cinayeti dosyasında yer alan ifadeleri şu şekilde:
"Vedat Aydın infaz edilmeden önce evinin çevresinde keşif yaptım. Olayın planlayıcısı Binbaşı Ahmet Cem Ersever'dir. İlk keşif 'Derdo' kod adlı itirafçı Selahattin Görgülü ile başladı. Görüşme yapmaya gitti, başarılı olamayınca Cem Ersever'e bilgi verdi. Ersever bizi çağırıp arabayla Vedat Aydın'ın İstasyon Caddesi'ndeki evinin karşı tarafına bakan yerde bekledi. Bir kişiyi daha yanına alarak Aydın'ın oturduğu bina, daire ve kapı numarası tespit edildi. 2 gün sonra sabah JİTEM'e gittiğimde ortalıkta kimse yoktu. Nöbetçi askerlere, 'Komutan ve arkadaşlar nerede?' diye sorduğumda 'Yatıyorlar' dedi ve 'kimse bizi rahatsız etmesin' demişler. Cem Ersever uyandığında 'Niye erken geldin?' dedi. Ben de, 'Komutanım normal saatinde geldim' deyince 'Ortalık zaten bozuk. Vedat Aydın'ı vurmuşlar' dedi. Öyle deyince ben anladım, çünkü eylemin keşfini beraber yapmıştık. Yatanlara baktığımda Cem Ersever'in yardımcısı Binbaşı Aytekin Özen, itirafçılar Fethi Çetin, Ali Ozansoy'du. Ayakkabıları ve araç lastikleri tümten çamurluydu.
Ben de 'Kaçırma olayına beni neden götürmediler' diye üzülüyor gibi yapınca Ersever, 'Merak etme, komşuda pişer bize de düşer' dedi. İtirafçı Selahattin Görgülü'yü o günden sonra görmedim. Ersever, 10 günlüğüne ailesini ziyarete gittiğini söyledi. Ancak şüphe çekmesin diye Ersever onu bir yerlere göndermiş olabilir. Çünkü Ersever'in talimatıyla Vedat Aydın ile diyalog kurmak onu bir yerlere çekmek için uğraşıyordu. Cenaze töreni için Diyarbakır'da olaylar çıkınca biz JİTEM'de oturuyorduk. Cenazeye katılanlara ateş açma emrini Diyarbakır Alay Komutanı İsmet Yediyıldız verdi. Eşini kaçıranları gören Şükran Aydın'ın verdiği eşkal üzerine çizilen robot
resimler Binbaşı Aytekin Özen, itirafçılar Ali Ozansoy ve Fethi Çetin'e bayağı uyuyor."
AYGAN: BAŞBAKAN ÇİLLER DÖNEMİNDE DEVLETİN TEPESİNDE İNFAZLARIN KARARI ALINDI
Aygan, Susurluk skandalıyla çarpıcı şekilde gündeme gelen devletin PKK ile mücadelede yargısız infazlara başvurduğu iddialarına da katılıyor: "İktidarda Çiller hükümeti vardı. Daha sonra DYP'den milletvekili adayı olan Hasan Kundakçı da Jandarma Asayiş Komutanı'ydı. Kundakçı, Çiller'in bu maddi manevi her türlü desteği vermeye söz verdiğini söylüyordu. O dönemde sanki devletin tepelerinde bir karar alınmış, bir konsept uygulamaya konmuştu. İnfazlara HEP Diyarbakır İl Başkanı Vedat Aydın cinayetiyle başlandı. Musa Anter'in öldürülmesiyle devam edildi."
BİR DİĞER JİTEM İTİRAFÇISI TETİKÇİNİN ADINI DA VERDİ
Aydın cinayeti dosyasında ayrıca PKK itirafçısı JİTEM elemanı Murat Demir'in ifadeleri de yer alıyor. İtirafçı Demir, Vedat Aydın'ın kaçırılmasıyla ilgili şunları söylüyor:
"Cinayetin işlendiği tarihte Silvan 10'uncu Jandarma Er Eğitim Alayı, 2'nci Tabur 8'inci Bölük'te askerlik yapıyordum. Temmuz'un 1 veya 2'siydi. Cem Ersever geldi 'operasyon var' diyerek beni, Hadi Çelik ve İlhan Çelik'i aldı. Ben de kırsala operasyon yapacağız sandım. Alay Komutanı İsmet Yediyıldız, Cem Ersever'le birlikte bize 'Vedat Aydın'ı alıp sorgulayacağız' dediklerinde öldürüleceğini anladım. Birkaç itirafçı ile 'Bülent', 'Murat' ve kod ismi 'İmanım' olan özel harekatçılarla Vedat Aydın'ın evine 3 arabayla gittik. Vedat Aydın'ın evine itirafçı Hasan Adak, İmanım ve Bülent ellerinde telsizle gittiler. Aldıktan sonra Elazığ'a doğru yola çıktık. Cem Ersever kullandığı otomobil ile önümüze geçti. Biz de onu takip ettik. Maden ilçesine 10 kilometre kala araçtan inip kırsala doğru yürüdük. Ersever bize gösterdiği noktada, 'Sorgulayın sabaha doğru gelirim' dedi. Sorguda, Vedat Aydın'ın gençleri dağa gönderdiğini itiraf etmesini istiyorduk. O da öldürüleceğini anladığı için 'Benden bir şey alamayacaksınız' diyordu. Fiziki işkence sabaha kadar devam etti. Gün boyu konuşmamakta ısrar edince geceyarısı Vedat Aydın'ı Maden İlçesi tarafına götürdük. Issız yerde durduk.
Vedat Aydın'ı alıp köprünün altında infaz ettiler. Tetiği itirafçı Hasan Adak çekti."
AYGAN, HANEFİ AVCI'NIN JİTEM İTİRAFÇILARINA SAHİP ÇIKTIĞINI İDDİA ETTİ
Eskişehir eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı'nın itirafçılara sahip çıktığı yönündeki iddiaları doğruladı. Cihan Haber Ajansı'na konuşan Aygan, Sedat Peker'in, 'İtirafçıları bana Hanefi Avcı gönderdi' açıklamasını "Buna ben de bizzat şahit oldum." diyerek tasdik etti. Sedat Peker'in, Hanefi Avcı'nın Diyarbakır'dan gelen eski itirafçı JİTEM elemanlarını, 'Pala Şeref' lakaplı istihbarat polisi aracılığıyla İstanbul'da kendisine emanet ettiğini öne sürmüştü. Sedat Peker, söz konusu itirafçıların; Tilki Selim, İbrahim Babat, Hidayet Bozyiğit, Süleyman Öğer ve kardeşi Cemal Öğer olduklarını söylemişti. Abdülkadir Aygan, JİTEM'de kendisiyle birlikte görev yapan Ali Ozansoy adlı şahsın Hanefi Avcı tarafından İstanbul İstihbarat Daire Başkanlığı'na danışman olarak alındığını öne sürdü. Hanefi Avcı'nın ekibinde çalışan Murat Demir ve Murat Aydın isimli iki şahsın bir zamanlar Perinçek'in bir dergisine ellerinde silahlarla poz verip, 'DTP Diyarbakır il başkanı Vedat Aydın'ı bizler öldürdük' dediklerini kaydeden Aygan, "Burada, gerçek suçluları örtbas etmek için böyle bir çıkış yaptırılmıştı bunlara. Bu iki elaman daha sonradan eski Özel Harekâtçı İbrahim Şahin'in yanında görüldüler." diye konuştu.
ŞAMİL TAYYAR: AVCI ISRARLA JİTEM'İN ADINI ORTAYA ATIYOR, AYDIN CİNAYETİNE KENDİSİ DE KATILDI
Şamil Tayyar, son kitabı 'Çelik Çekirdek'te Hanefi Avcı'yla ilgili çarpıcı iddialar dile getirmişti. Avcı'yı kamuoyuna tanıtan olayın Meclis Susurluk komisyonuna verdiği ifadeler olduğunu hatırlatan Tayyar, insanların dillendiremediği şeyleri dillendirdiği için 'efsane' gibi bakıldığını söyledi. "Orada verdiği ifadesiyle olayların üzerine gidilmesini mi amaçladı yoksa Susurluk'u perdelemeye mi çalıştı?" diye soran Tayyar, şöyle devam etti: "Susurluk'ta 6 kişi tutuklandı, en fazla cezayı İbrahim Şahin aldı. O dönemde Hanefi Avcı ısrarla JİTEM'in ismini ortaya attı.
Ama JİTEM'i gündeme getirmesi çok ilginçti. Susurluk'la beraber en çok konuşulan JİTEM ve Ergenekon'du. Avcı Susurluk'u perdelemeye çalıştı. MİT müsteşarı, Avcı hakkında DGM'de dava açtı. Davalarda vahim iddialar vardı. Emekli Jandarma
Albay Zahit Engin, Hanefi Avcı'nın Cem Ersever ile birlikte Diyarbakır HEP Başkanı Vedat Aydın'ın öldürülmesi olayına karıştığını, bu konuda üç tane tanık göstereceğini ifade ediyor. Albay Engin, Avcı'nın Yeşil ile ilgili ilişkileri konusunda vahim iddiaları var. 1989 yılında 2 numaralı DGM'de ifade veren Mustafa Deniz Cem Ersever'le birlikte öldürülmüştür ve Yeşil'i en iyi bilen biri Avcı'dır. Mustafa Deniz ifadesinde diyor ki 'önce Cem Ersever'in ekibinde sonra Hanefi Avcı ile beraber çalıştığını' söylüyor. Kimin eli kimin cebinde belli değil. Avcı iyi değerlendirilmesi gerekiyor. Son kitabımda birçok mühimmatla yapılan eylemlerle eski halini birleştiğimde olumlu bir şey şekillenmiyor.
AK Parti'nin kapatılma konusunda Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nda delil olarak saklanan, şu anda Konya Emniyet Müdürü olan Hüseyin Namal'ın istihbarat şefi olduğu dönemde tarikatlarla ilgili 81 ile yolladığı belgelerde vahim iddialar var. Hanefi Avcı'nın Susurluk'taki çıkışını olayı örtmeye yöneliktir. Nitekim bu son kitabında Ergenekon ve Balyoz gibi bir çok önemli belgeye dayalı mühimmat ve silaha dayalı operasyonları aklama çabasıyla, geçmiş dönemde yaptıklarını birleştirdiğimde Hanefi Avcı'nın açıkçası zihnimde oluşturduğu imaj çok olumlu değil. Hüseyin Namal'ın İstihbarat Daire Başkanı olduktan sonra Eskişehir'e giderek Hanefi Avcı ile görüştüğü, Avcı'nın bu son kitabı yazdıktan sonra İstanbul'da önemli bir MİT yöneticisiyle görüştüğü yönünde çok ciddi bilgiler var, bunları biz kitabımızda aktardık. O nedenle Hanefi Avcı'nın ben çok masum olduğu kanaatini taşımıyorum.
kontrgerilla.com
SON VİDEO HABER
Haber Ara