Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Yazıcıoğlu'nu özel kalem müdürü anlatıyor

Helikopter kazasında hayatını kaybeden Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu'nun 11 yıl özel kalem müdürlüğünü yapan Okan Köksal, Cihan'a konuştu.

15 Yıl Önce Güncellendi

2011-08-04 06:57:52

Yazıcıoğlu'nu özel kalem müdürü anlatıyor
Muhsin Yazıcıoğlu'nun 11 yıl özel kalem müdürlüğünü yapan Okan Köksal, Yazıcıoğlu'nun bilinmeyen yönlerini anlattı. Kaza sonrası Yazıcıoğlu'na ait bir çantanın tüm arama çabalarına rağmen bulunamadığını söyleyen Köksal, o çantanın olayların çözülmesinde çok önemli olabileceğine işaret etti. Yazıcıoğlu'nun istihbaratı çok güçlü bir isim olduğunu da ifade eden Köksal, BBP liderinin Kosova'da bir pilotla yaşadıklarını anlatırken ise oldukça duygulandı...

Helikopter kazasında hayatını kaybeden Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu'nun 11 yıl özel kalem müdürlüğünü yapan Okan Köksal, Cihan'a konuştu.

Yazıcıoğlu'nun hiç yanından ayırmadığı açık kahverengi çantanın kazadan sonra kaybolduğunu söyleyen Köksal, "Sivas'taki evinde çıkmadı. Makam arabasında, kendi evinde de değildi. O çantanın akıbeti çok önemli." dedi.

Genel merkeze çok ziyaretçi geldiğini anlatan Köksal, "Hep şunu söyledim: genel başkanla ilgili, 'çayımızı kahvemizi içenler bize oy verselerdi yüzde 10'u aşmıştık." şeklinde konuştu.

Muhsin Yazıcıoğlu'nun özel kalemi olmasının yanında bir anlamda kara kutusu da olan Okan Köksal, Cihan'la Muhsin Yazıcıoğlu'nun bilinmeyen yönlerini paylaştı. Muhsin Yazıcıoğlu ile Meclis'te 1992 yılında tanıştığını söyleyen Okan Köksal, "Rahmetli genel başkanının kendi talebi doğrultusunda özel kalemi oldum. Vefat edene kadar bu görevde kaldım. Aramızda özel kalem-genel başkan ilişkisinin dışında abi kardeş ilişkisi vardı. Rahmetli despot bir insan değildi. İnsana insan gibi değer verirdi. Hayatı boyunca da bunları düstur edinmişti. Genel başkan ile çalıştığım süre zarfında, kızarak sert bir üslupla konuştuğuna şahit olmadım." dedi.

'DOYA DOYA ÖZEL KALEMLİK YAPAMADIM'

Yazıcıoğlu'nun cep telefonunun hemen hemen herkeste olduğunu söyleyen Okan Köksal, bu yüzden doya doya özel kalemlik yapamadığını belirtiyor: "Görüşmek isteyenlere 'hayır' demezdi. Genel merkeze çok ziyaretçi gelirdi. Hep şunu söyledim genel başkanla ilgili, 'çayımızı kahvemizi içenler bize oy verselerdi yüzde 10'u aşmıştık.' Ankara'nın göbeğinde Tuna Cadde'sinde bir yerdeydi genel merkez. Ayakaltı bir yerdi. Resmi kurumlara yakındı. Sağlık Bakanlığı, SSK Genel Müdürlüğü çok yakındı. İnsanlar öğle yemeğini yiyip 'hadi Muhsin Ağabeyin yanına gidelim' derdi. Herkesin abisiydi. Ben bu konuda aşırı derecede sıkıntı yaşadım. Genel başkanın çok iyi niyetli olmasından özel kalemlik yapamadım doya doya. Rahmetli genel başkanın işini çözmeye uğraşmadığı, 'Ya bu saatte neden gelmiş? Kim bu? Çok yoğunuz!..' dediğini hatırlamıyorum. Üst düzey bir bakan ziyareti olursa biz o gün rahat ederdik. Talimat verirdim, yukarıya kimseyi almasınlar diye. Onun dışında genel merkez yol geçen hanı gibi, kapımız sonuna kadar açıktı. Asla gizlisi saklısı olmayan arkasında hiçbir hesabı olmayan bir adamdı."

'İDAM EDİLENLERİN AİLELERİYLE BİREBİR İLGİLENDİ'

Okan Köksal, Yazıcıoğlu'nun 12 Eylül darbesi sonrası cezaevi arkadaşlarının yanı sıra idam edilenlerin aileleriyle de özel olarak ilgilendiğini ifade etti. Köksal şöyle devam etti: "Genel Başkan hayatının 7,5 yılı cezaevinde geçmiş bir insan. Cezaevi arkadaşları, 80 öncesinde sıkıntı yaşayan bütün arkadaşları başkanın yanında kaldı. Cezaevinde yatan arkadaşlarıyla birebir ilgilendi. Cezaevinde idam edilenlerin aileleriyle bile ilgilendi. İdam edilen Mustafa Pehlivanoğlu'nun ailesini hiçbir bayram ziyaretsiz bırakmazdı. Daima garibin, mazlumun yanındaydı. Bir dönem personel maaşı ve genel merkezin kirasını ödeyememiştik. Bir gün, cezaevi mağdurlarından biri geldi; Başkan'a da o sırada bir yerden para geldi. Fakat Başkan o cezaevi mağduru için yardım düşünüyordu. 'Başkanım nasıl olur, daha kirayı ödeyeceğiz' dedim. Bana hiç unutmam, 'Biz kirayı personel maaşını bir yerden buluruz; ama bu adam çok mağdur, yardım etmeliyiz' dedi ve o yardımı yaptı. Belki evde çocuklarına bu kadar rahat değildi. Furkan'ın günlük harçlığı belliydi."

'MHP'DEN AYRILMASINA ÖZAL'IN ETKİLİ OLDUĞU İDDİALARI YALAN'

MHP'den ayrılma sürecinde Turgut Özal'dan para aldığı iddialarına da yanıt veren Okan Köksal, asla böyle bir şeyin olmadığının altını çiziyor: "MHP'den ayrılırken ben yanında değildim. Ama bu konudaki bazı konuşmalarına tanık oldum. Özal'dan partiyi finans etti gibi dedikodular yapılırdı. Rahmetli MHP'den ayrıldığı süreçte asla böyle bir şey olmamıştır. Mümkün değildir. Aynı sofrada yemek yediğim Muhsin Yazıcıoğlu'nu tanıdığım kadarıyla böyle bir teklif gelse bile kabul etmez. Bu sadece dedikodudan ibaret!.. Biz personel maaşı, araba yakıtı, kira derdi o kadar yaşadık ki. Özal'dan para alınsa böyle mi olurdu?

'ÇATLI'NIN ÖLÜM YILDÖNÜMÜNDE KABRİNİ ZİYARET EDERDİ'

Muhsin Yazıcıoğlu'nun Abdullah Çatlı ilişkisine de değinen Okan Köksal, Çatlı öldükten sonra kabrini ve ailesini ziyaret ettiğini belirtti. Köksal, "Birebir görüşmelerine şahit olmadım; ama cezaevinden çıktıktan sonra Çatlı ile görüşmüşlerdir. Çünkü Çatlı'nın ölüm yıldönümlerinde 3-4 kez kabri başına gittik. Çok duygulu bir şekilde ona dua ettiğine tanık oldum. Abdullah Çatlı'nın annesini ve kardeşini de sık sık ziyaret ederdi." dedi.

Yazıcıoğlu'nu en çok üzen olayın babasının ölümü olduğunu söyleyen Okan Köksal, o günü şöyle anlattı: "Onu en çok üzen olay babasının vefatıydı. Halit Amca Allah rahmet eylesin çok iyi bir insandı. Ben rahmetliyi ağlarken bir tek orada gördüm. Yazıcıoğlu'nun dayısının bahçesinde toplandı halk. Başkan da taziyeleri kabul ediyordu; ama bir ara rahmetli arkasını dönmüş ağlıyordu. Ağladığını bile insanların görmesini istememiştir."

Çok konuşulan Ergenekon'da gizli tanık iddialarına da cevap veren Okan Köksal bu iddianın Yazıcıoğlu'na yapılmış en büyük iftira olduğunu belirtti. Köksal, "Gizli tanıklık gibi bir şey kesinlikle olamaz. Bence bu genel başkana yapılmış en büyük iftiradır. Muhsin Yazıcıoğlu'nu tanıyan dostu düşmanı herkes bilir ki kapalı kapılar ardında konuşmak onun ne mücadelesine ve ne de hayat tarzına uymaz. Hayatı bu kadar açık yaşamıştır Yazıcıoğlu. Asla gizli kapılar ardında konuşmaz." değerlendirmesini yaptı.

internethaber

Haber Ara