Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Prof. Dr. Bakır: İstanbul nüfusu güneydeki faylardan uzağa taşınmalı

Deprem mühendisliği uzmanı, AK Parti Kayseri Milletvekili Prof. Dr. Pelin Gündeş Bakır, depreme dayanıksız binaları güçlendirmek yerine yıkmanın ve yeni depreme dayanıklı konut projeleri geliştirmenin gerektiğini belirtti. Prof. Dr. Bakır, "Nüfusun ö

15 Yıl Önce Güncellendi

2011-07-29 08:37:44

Prof. Dr. Bakır: İstanbul nüfusu güneydeki faylardan uzağa taşınmalı
Deprem mühendisliği uzmanı, AK Parti Kayseri Milletvekili Prof. Dr. Pelin Gündeş Bakır, depreme dayanıksız binaları güçlendirmek yerine yıkmanın ve yeni depreme dayanıklı konut projeleri geliştirmenin gerektiğini belirtti. Prof. Dr. Bakır, "Nüfusun önemli bir kısmını İstanbul'un güneyindeki faylardan olabildiğince uzağa taşımak daha akılcı bir seçenektir." dedi.
Son günlerde yaşanan depremlerle ilgili yazılı açıklama yapan Prof. Dr. Bakır, "Tekirdağ açıklarında meydana gelen 5.2 büyüklüğündeki deprem, yaklaşan 'büyük İstanbul depremi' gerçeğini hepimize bir kez daha hatırlatmıştır. Ancak, bugün konuşmamız gereken asıl mesele fayın nerede veya kaç parçalı kırılacağı değil, 1999 Kocaeli ve Düzce depremlerinden sonra mevcut yapı stoğumuzu depremlere nasıl dayanıklı hale getireceğimiz olmalıdır." dedi.
Bakır, 2007 Türk Deprem Yönetmeliği'ne göre mevcut yapı stoğunun incelendiğinde binaların yüzde 90'ının depreme dayanıksız olduğunun ortaya çıkacağını vurguladı.
Bakır, şunları kaydetti:
"Sadece İstanbul'da bu yönetmeliğe göre dayanıksız yapıların hepsini güçlendirmeye kalksak en az 25 milyar dolar ve 25 sene zaman gerekir. 1999 depremleri, depremlerde can kayıplarının 'toptan göçme' veya 'yassı kadayıf biçimli göçme' yaşayan binalarda olduğunu göstermiştir.
Yine 1999 depremleri istatistiklerine göre bu tip binaların mevcut yapı stoğuna oranı yüzde 6'dır. İşte depreme dayanıklı şehirler inşa ederken amaç, mevcut yapı stoğumuzdan yönetmeliğimize göre göçme çıkan binaların tümünü güçlendirmek değil, toptan göçme yaşayacak yüzde 6'lık kısmını tespit etmek olmalıdır.
Bunun için bilimsel güvenilirliği kabul edilmiş 'hızlı değerlendirme teknikleri' kullanılabilir. Ancak bu yüzde 6'lık dilime giren binaları güçlendirmek yerine yıkmak daha akılcı bir çözümdür. Zira güçlendirme projelerinin sahada usulüne uygun işçilikle uygulanıp uygulanmadığı, iyi kontrol edilip edilmediği ve eski yapı elemanları ile bağlantıların ne kadar sağlıklı olduğu bir muamma konusudur.
Mevcut yapı stoğumuz içinde oldukça fazla sayıda bina, standart altıdır; düşük beton mukavemetine, korozyon ve deprem hasarlarına sahiptir."

"NÜFUS FAYLARDAN UZAĞA TAŞINMALI"
Bakır, şöyle devam etti: "Benim bilimsel görüşüm; bu binaları güçlendirmek yerine yıkmanın ve yeni depreme dayanıklı konut projeleri geliştirerek nüfusun önemli bir kısmını İstanbul'un güneyindeki faylardan olabildiğince uzağa taşımanın daha akılcı bir seçenek olduğu doğrultusundadır. Bilim ve akıl, İstanbul'daki mevcut yapı stoğunu güçlendirmenin çıkmaz sokak olduğuna işaret etmektedir. Bu bağlamda, 'İstanbul'a iki yeni şehir projesi' büyük bir vizyonun tezahürü bir proje olarak ortaya çıkmaktadır.
Deprem mühendisliğinin temel esaslarına göre faydan uzaklaşıldıkça deprem şiddeti azalmaktadır. Depremin en şiddetli hissedildiği bölgeler, fay hattına en yakın (ilk 10-20 km) içindeki bölgelerdir. İşte biri Anadolu Yakası'nda biri deprem fay hattından olabildiğince uzaklaşılarak deprem şiddetinin en az hissedildiği Karadeniz kıyılarında kurulacak şehirler, hem Türkiye hem de dünya için cazibe merkezleri olacak, insanlarımızın can güvenliğini sağlayacaktır."

"YENİ ŞEHİRLER KURULURKEN YAKIN FAY ETKİLERİ DİKKATE ALINMALI"
'İstanbul'a iki yeni şehir' projesini de değerlendiren Bakır, "Sadece İstanbul'un değil, yaratacağı istihdam ve Türk ekonomisine katkılarıyla Türkiye'nin projesidir. İstanbul'daki çarpık yapılaşma herkes tarafından çok iyi bilinmektedir. Vatandaşlarımızın, bitişik nizam depreme dayanıksız binaların dar sokaklar etrafında sıralandığı bu binalarda yaşamaları tek seçenekleri olmamalıdır. Bir yangın olsa, bu dar sokaklara itfaiye aracının girmesi bile mümkün değildir.
İşte 'iki yeni şehir projesi' ile her birinde 1,5 milyon kişi olmak üzere toplam 3 milyon vatandaşımız, depreme dayanıklı konut, okul, hastane, havalimanı, geniş caddeleri, sanayi, ticaret ve kültür merkezleri, üniversiteleri ve mabetleriyle iyi planlanmış şehirlere taşınacaktır." ifadelerini kullandı.
Bakır, şöyle devam etti:
"Yeni kurulacak şehirlerin yaşaması için yakınlarında -çevrenin ve yeşilin korunması için gerekli önlemlerin alınması ve iyi planlama yapılması kaydıyla- Organize Sanayi Bölgesi kurulması veya bazı çevreyle barışık sanayi tesislerinin buraya taşınması bir seçenek olarak düşünülebilir. Orman arazileri ve yeşilin korunması için iyi planlama yapılması ve yeni şehirlerin, kömür veya taş ocaklarının boşalttığı yerlerde inşa edilmesi tercih edilmelidir. Yine sanayinin geliştiği Çatalca, Çerkezköy, Arnavutköy ve Çorlu gibi ilçelere uydu kentlerin taşınması da doğru bir seçenek olarak ortaya çıkmaktadır."
Bakır, açıklamasında, "Önümüzdeki 12 yıl içinde İstanbul'da toplam konut ihtiyacının 8 milyon civarında olacağı tahmin edilmektedir. Eğer acilen yeni projeler geliştirilmezse İstanbul önümüzdeki 12 yılda bir gecekondular şehri olacaktır. Ayrıca, büyük bir İstanbul depremi beklendiğinden, insanlarımızın can güvenliği açısından da bu çözüm, İstanbul için mecburi gözükmektedir.
Bütün bu kentsel dönüşüm plan ve projeleri, köyden kente, doğudan batıya göçü engellemek için geliştirilecek paralel ilerleyen projelerle desteklenmelidir. İstanbul'da nüfus artışının engellenmesi için asıl hedef, göç veren il ve bölgelerde cazibe merkezleri yaratmak, refah ve yaşam standartlarını arttırmak, altyapı, eğitim ve sağlık hizmetlerini, sosyal ve kültürel alandaki hizmetleri göç veren bölgelerde en ileri seviyeye getirmek, bu bölgelerde istihdamı arttırıcı projeler geliştirmek ve göçü caydırmak olmalıdır." ifadelerine yer verdi.

"SİYASET ÜSTÜ YAKLAŞIM"
Bakır, şu ifadeleri kullandı:
"Hükümetimiz ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız ne zaman yeni bir pozitif girişimde bulunsa bazı çevreler olayı hemen bir rant sağlama argümanına indirgemektedirler. Ayrıca devletin vatandaşına yeni kazançlar sağlaması kötü bir şey değildir. Tam tersi iyi bir şeydir. Türkiye'nin dışında dünyanın hiçbir ülkesinde bir hükümet yoktur ki vatandaşına yeni kazanç kapıları açtığında 'rant sağlamakla' suçlansın.
Kentsel dönüşüm ülkemiz için çok önemlidir. Siyasi partilerin, üniversitelerin, mühendisler ve mimarlarımızın ve sivil toplum kuruluşlarımızın ideolojik yaklaşımlardan uzak, bu kadar insanın can güvenliğini tehdit eden bir konuda işbirliği içinde hareket etmeleri çok mühimdir. Deprem ve kentsel dönüşüm gibi insani amaçlı konuların, ülkemizde iktidar ve muhalefetin el ele verdiği siyaset üzeri bir çizgide götürülmesi can güvenliğinin sağlanması açısından da çok büyük önem arz etmektedir."

SON VİDEO HABER

İstanbul2da 4 katlı otelde yangın

Haber Ara