MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, ''Terör ve Bölücülük Faaliyetlerindeki Hızlanma ve Artan Toplumsal Gerilime Yönelik'' başlığıyla yaptığı yazılı açıklamada, üçüncü iktidar dönemindeki AK Parti'nin ''öncekilerini aratmayacak nitelikte, hatta daha tehlikeli olaylara kapı aralayacağını şimdiden gösterdiğini'' iddia etti.
Türk milletinin mevcut siyasi iktidarın yönetimi altında, çetin ve çetrefilli sorunların ağır baskısı ve kuşatmasıyla yüz yüze kalmış durumda bulunduğunu öne süren Bahçeli, ''Ülkemizin bugünkü karanlık tablosu ve silahla arkalanmış bölücülük talepleri çok kritik ve endişe verici bir noktaya ulaşmıştır'' dedi.
Türk milletinin, dozu ve seviyesi gittikçe artan bölücülük zehriyle gün geçtikçe gücünü ve dermanını kaybettiğini ifade eden Bahçeli, açıklamasında, ''İlave olarak Türkiye Cumhuriyeti, sorumsuz ve milli beklentilere duyarsız bir hükümet eşliğinde tarihinin en sancılı sürecine girmiştir. Özellikle PKK terör örgütünün 12 Haziran sonrasındaki artan saldırıları ve bunun sonucunda bir aylık zaman zarfında 22 şehidin vatan topraklarına emanet edilmesi, musallat olan belalar hakkında herkese bir ipucu vermektedir'' görüşünü bildirdi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın ''özü itibarıyla gerçeklerden kopuk ve milletin hassasiyetleriyle bağdaşmayan teslimiyetçi ve tavizkar politikalarının bölücü terörün cüret kazanmasında belirleyici rol oynadığını'' iddia eden Bahçeli, şu görüşleri savundu:
''Nitekim İmralı'da yatan caninin meşru bir aktörmüş gibi pervasızca beyanatlar vermesi ve yattığı yerden çetesine talimatlar yağdırması, AKP'nin gaflete varan siyasi duruşunun eseri ve hazin bir neticesidir. Maalesef bir tarafta güvenlik güçlerimiz durmadan şehit olurken, diğer tarafta AKP zihniyeti fütursuzca terör maşalarıyla mutabakat zeminleri oluşturma gayretindedir. Bugünkü tabloda AKP, İmralı'da yatan haine neredeyse teslim olmuş ve ülkemizin kaderi bu caninin insafına terk edilmiştir. Ne hazindir ki bölücülüğün tehditlerini sineye çeken Başbakan Erdoğan, şehitlerden bahsedilmesini ezber olarak niteleyebilecek kadar kendisini kaybetmiştir.
Son günlerdeki kanlı terör saldırılarından bunalan ve sabrı taşan milli vicdanları aldatmak ve gündem değiştirmek amacıyla Kıbrıs meselesinde Avrupa Birliği'ne sanal meydan okumalar da Başbakan'ı asla aklamayacak ve yaptıklarını unutturmaya yetmeyecektir. Üniter devlet yapımızın tasfiye edilmesini iştahla ve hevesle bekleyen, milletimizin parçalanması için gece gündüz faaliyet gösteren bölücü mihraklar, esasında AKP ile aynı fikir ve hedefte buluşmuştur. Bu kapsamda, hükümetin bir bakanının demokratik özerklik fitnesini dahi tartışabileceklerini söylemesi, AKP'nin PKK ile aynı kareye düştüğünün açık ve net resmi olmuştur.
Devletin varlığı ve bağımsızlığına, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğüne yönelik bu vahim tacizin, bizzat tek başına iktidar sorumluluğu üstlenmiş AKP zihniyetinden gelmesi elbette çok ciddi bir kırılma ve sapma olarak karşımızdadır. Bundan böyle söz konusu bakanın, durumunu gözden geçirerek siyasi bölücülerin safına katılması ahlaken daha tutarlı ve anlaşılabilir olacaktır.''
'ETNİK BİR KÖRDÜĞÜMLE KİLİTLENİYOR'
Bahçeli, açıklamasında, ''Türkiye'nin etnik bir kördüğümle kilitlendiğini ve can çekiştiğini göremeyecek kadar basiretini kaybeden iktidar, kardeş kavgasının önündeki bariyerlerin kalkmaya başladığını da fark edememektedir'' ifadesine yer verdi. Bu kapsamda Türkiye genelinde ve Dolapdere ile Zeytinburnu başta olmak üzere İstanbul'un değişik semtlerindeki kaygı verici olayların, tırmanan gerilimin, etnik nifakın yol açtığı kışkırtmanın ve bölücü tahriklerin boyutunu göstermesi bakımından son derece önemli olduğunu belirten Bahçeli, şöyle devam etti:
''Dağlardaki eşkıyanın şehirlerdeki uzantıları, caddeleri, sokak aralarını yaşanmaz hale getirerek, oluşturulmaya çalışılan Türk ve Kürt karşıtlığının fitilini ateşlemek istemektedirler. Tehlikeli gidişatın kanlı bir hesaplaşmanın bütün unsurlarını tahkim ettiği ve hükümetin de buna kayıtsız kaldığı açıkça görülmektedir.
Bunun yanı sıra emniyet güçlerinin yapması gereken görevi halka havale etmeye çalışan ve ülkücü hareketin olayların tarafı olması yönünde tavsiye ve yönlendirme içerisinde bulunan bazı zavallılara da şahit olunmaktadır. Bilinmelidir ki kurgulanan etnik kargaşanın bir tarafında ülkücüleri görmeye ve göstermeye çalışan kim varsa AKP'nin yeni işbirlikçileri ve kaostan medet uman kötü niyetlilerdir.''
Bu vesileyle MHP'nin, Türk milletini sabırlı, metanetli ve soğukkanlı olmaya davet ettiğini, nerede duracağı belirsiz olan sinsi provokasyonlara karşı dikkatli olmaya çağırdığını bildiren Bahçeli, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
''AKP'nin fitne siyasetine tutunarak ayakta kalan bölücü niyetlerin, milletimizi hüsrana uğratmaya elbette güçleri ve nefesleri yetmeyecektir. Ne var ki terörle sindirilmeye çalışılan Türk milletinin bölücü taleplere rıza göstermesi ve çözüm diyerek dayatılan iki ortaklı, iki dilli ve iki bölgeli bir federasyon yönetimini kabul etmesi öncelikli amaç olarak her geçen gün mesafe almaktadır. İmralı canisinin serbest kalma şartlarının olgunlaştığı bugünkü süreçte, planlanan yeni anayasayla Türkiye Cumhuriyeti'nin ve Türk milletinin varlığına hayasızca kast edilmek istenmektedir.
Türkiyelilik zırvasını kendisine pusula yapan Başbakan Erdoğan için Türk milletinin dağılması, parçalanması ve etnik kimliklerin tanınma çabaları bir sorun teşkil etmemektedir. Küresel güçlerin telkin ve tavsiyelerine ek olarak, Kandil ile İmralı arasında esen ihanet rüzgarları AKP'nin şuurunu kaybettirmiş ve Türkiye'yi tıpkı bir savaş mağlubu ülkenin durumuna düşürmüştür.''
'TSK, KÖŞEYE SIKIŞTIRILIYOR'
Terörle uzun yıllardır kahramanca mücadele veren Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) de yıldırma ve yıpratma taktikleriyle adeta köşeye sıkıştırıldığını ve dökülen şehit kanlarından dahi sorumlu gösterilmeye çalışıldığını öne süren Bahçeli, Diyarbakır Silvan'daki son terör saldırısından sonra kamuoyuna yansıyan ve vicdanlı hiçbir vatan evladının kabul edemeyeceği iddiaların bunlar arasında yer aldığını bildirdi.
Devlet Bahçeli, açıklamasında şunları kaydetti: ''Başbakan Erdoğan, hükümetinin terör karşısındaki başarısızlığını ve yetersizliğini kapatabilmek için TSK'yı hedef haline getirmiş ve iftiralara, ithamlara ortam hazırlamıştır. PKK açılımıyla Türkiye'yi uçurumun kenarına kadar sürükleyen bu marazi siyasi zihniyetin, meydana gelen terör saldırılarından birinci derecede sorumlu olduğu tartışmasızdır. Hükümetin sözde terörü önleme adına girdiği ilişki ağları, tek taraflı boyun eğmeler ve bunlara eşlik eden arabuluculuk yöntemleri, koordinatör arayışları, eş zamanlı istihbarat hezeyanları gibi taktik hamleleri artık birer birer iflas etmiştir.
İçinde bulunduğumuz ağır şartlar, Türkiye'nin hiçbir kuşkuya mahal bırakmayacak düzeyde kararlı ve milli bir duruş göstermesini gerektirmektedir. AKP hükümeti artık tarafını ve tercihi yapmalı, kaybedecek vakit ve heba edilecek bir tek günün dahi kalmadığını idrak etmelidir. Başbakan Erdoğan, gelecek nesillerin kendisini Türkiye'yi bölen, Türk milletini ayrıştıran bir kişi olarak görmesini ve anmasını istemiyorsa girdiği bulanık ve şaibeli yoldan bir an önce dönmelidir.
Unutmamak gerekir ki dönemsel siyasi gücünün cazibesine aldanarak yanlışta ısrar edenler, bir zaman sonra siyasi tükenişle karşılaştıklarında yaptıklarından dolayı pişmanlık yaşamakta ancak iş işten çoktan geçmiş olmaktadır. Şüphesiz Başbakan Erdoğan'ın bu gerçekleri hatırından çıkarmaması hem kendisi hem partisi ve hem de ülkemiz açısından hayırlı sonuçlar doğuracaktır.”
AA