Türkiye modeli Mısır'a uyar mı?
Mısır'da küçümsenemeyecek bir kesim, Türkiye modelinin taklit edilmesinden yana duruyor. Müslüman Kardeşler AK Parti'nin deneyimini yüceltirken, Mısır ordusu, Türkiye'deki sivil ve laik devleti muhafaza eden ordunun rolünü, Anayasa'nın garantisi olarak görüyor.
15 Yıl Önce Güncellendi
2011-07-22 11:40:23
Mısır'da 20. Yüzyılın başlarında Arap milliyetçiliğinin uzantısı olan bir akım ortaya çıktı. Bu akımın öne çıkan çağrısı Mısır'ı, geri kalmışlığın ve tabiiyetin kaynağı olan Osmanlı modelinden uzak tutarak modernleştirmekti. Ancak üzerinden yüzyıl geçmesinin ardından Mısır'da küçümsenemeyecek bir kesim, Türkiye modelinin taklit edilmesinden yana duruyor. Müslüman Kardeşler İslamcı AK Partinin deneyimini yüceltirken, Mısır ordusu, Türkiye'deki sivil ve laik devleti muhafaza eden ordunun rolünü, Anayasa'nın garantisi olarak görüyor. El Wafd benzeri geleneksel partiler bile, Askerî Konseyi alenen "Türkiye modelini" uygulamaya çağırdı. Belki de buradaki en önemli soru şu: Türkiye modeli Mısır'a uyar mı?
Washington Post'ta yayımlanan "Mısırlı Generaller İktidarda Büyük Bir Rol Sahibi Olabilir" başlıklı bir makalede, Askerî Konseydeki bazı isimlerin ciddi bir şekilde, ordunun Türkiye'deki duruma benzer bir rol oynayabileceğini düşündüklerine yer verildi. Buna göre Konsey, hükûmeti seçilmiş sivil partilere teslim edecek ve Anayasa'yı koruma rolünü yerine getirebilmek için kendi işlerini idare etme hakkıyla dokunulmazlık hakkını elinde bulunduracak. Adının açıklanmasını istemeyen bir Konsey üyesi, "Türkiye gibi bir model istiyoruz ama bunu dayatmayacağız… Ülke olarak Mısır'ın, demokrasisini İslamcılardan koruyabilmesi için böyle bir şeye ihtiyacı var. Biz bu örgütün (Müslüman Kardeşlerin) demokratik bir düşünceye sahip olmadığını biliyoruz." diyor.
Türkiye modeli Mısırlı bazı seçkinlere cazip geliyor ama farklı sebeplerle ve birbiriyle çelişen farklı açılardan. Müslüman Kardeşler, dolaylı iktidar kuracak bir alan arıyor. Fakat aynı zamanda Batı ülkelerinin Askerî Konseye baskı yapmaya devam etmesini istiyorlar. Böylece seçim deneyimini gelecekteki askerî darbelerden koruyabilecekler. Tıpkı 2002 sonrasındaki Türkiye'de olduğu gibi. Ordu ise kendi açısından devlete dolaylı yoldan hâkim olmak ve devlet içindeki ayrıcalıklı konumunu tehdit eden bir parti veya akımın tehdidini hissettiği anda müdahalede bulunacak bir konumda olmak istiyor. Tıpkı 1980 Türkiye'sinde olduğu gibi. Küçük veya bağımsız olarak sınıflandırabileceğimiz partilerin üyeleri olan Muhammed el Baradey ve el Seyyid el Bedevi gibi şahsiyetler bile Türkiye'deki modeli, yani küçük partilere ve azınlıklara bile siyasete katılma hakkı veren çoğulcu sistemli Türkiye'yi istiyor. Yani 1995 sonrası Türkiye'ye bakıyorlar.
Türkiye modelinin ilham alınması için yapılan bu hamasi söyleme rağmen Mısır, pek çok nedenden dolayı Türkiye'nin izinden gitmek için yeterli olmayabilir. Bu nedenlerin en belirgin olanı ise tarihî deneyimin farklılığı. Türkiye, Batı laikliği modelini benimsedi ve 20. yüzyılın ilk yarısında ekonomisini, Avrupa'nın sanayi ülkelerinin uyguladığı modele dönüştürdü. Bu nedenle de 2002 yılında Türkiye'nin izlediği yolu düzeltmesi mümkün olmadı. AK Partinin 2007 seçimlerinden sonra AB'ye katılım hevesinde bir gerileme olduğu da doğru fakat bundan önceki beş yılda AB kriterlerine uyum sağlamak için bir dizi liberal reform yaptı ve bunların sonucunda kalkındı. Öyle ki sınava iyi bir şekilde hazırlanan fakat sınava alınmayan bir öğrenciye benzedi ve sonuç olarak öğrendiklerinden geriye elinde ciddiyet duygusu ve sağlam bir kültür kaldı.
Bunun tam karşısında zıt bir örnek olarak Mısır'ı görüyoruz. Mısır 20. Yüzyılın ikinci yarısında -60'lı ve 70'li yıllardaki önceden yitirilmiş savaşlar onu ekonomik olarak yiyip bitirmeden önce- Nasırcılığın labirentlerine sürüklenmişti. Enver Sedat'ın toprakları geri almasından ve barışı sağlamasından sonra bile Mısır, sanayi ve yatırım çeşitliliğine dayanan bir ekonomi inşa edememiş, bunun yerine devlet birimlerini hantallaştırmaya ve olağanüstü doğal kaynaklara sahip bir devletmişçesine ürünlere devlet desteği sağlamaya devam etmişti. Bu bağlamda eski rejime yönelik öfkenin ve devrimin bir nedeninin de özelleştirme ve yabancı yatırım politikaları olduğu söylenebilir.
Mısır, Türkiye olamaz çünkü ekonomik durumunu düzeltecek toplumsal ve bilimsel sermayeye sahip değil. Mısır, Arap dünyasında en fazla üniversite mezunu veren ülke olabilir ama mezunların yeterlilikleri, ücretsiz ve gecikmiş bir eğitim sisteminin ürünü olduğu için zayıf. Bu nedenle dünyanın ilk 450 üniversitesinin arasında Mısır'ın bir üniversitesi yok.
Gelin 90'lar Türkiye'si ile bugünün Mısır'ı arasında ekonomik bir karşılaştırma yapalım: Her iki ülke de nüfus açısından birbirine yakın. Türkiye o dönemlerde devrim öncesi Mısır'ın ekonomisine yakındı. Kişi başına düşen GSYİH 5500 dolar civarındaydı. Mısır'da ise bu rakam 1998 yılının sonunda 3200 dolardı. On yıl sonra ise Türkiye'de kişi başına düşen GSYİH 14700 dolara ulaşırken Mısır, geçen yıl 6300 doları geçemedi.
Bütün bu rakamlar neyi ifade ediyor? Basitçe şunu: "Devrimci" Mısır önümüzdeki dönemde hükûmet desteğini azaltarak bütçesindeki açığı yüzde 3'e kadar daraltmalı. Fakat bu, turizm ve yabancı yatırımlardaki durgunluk, güvenliğin kötüye gitmesi ve en az birkaç yıl daha sürecek siyasi çalkantıların gölgesinde imkânsız görünüyor.
Bu kadar da değil, Mısır, Cumhurbaşkanını ve iktidar sembollerini değiştirmekle yetinmeyen ve dış politikanın yeniden şekillendirilmesini talep eden, büyüyen bir radikalizmden muzdarip. Öte yandan Askerî Konsey de Tahrir Meydanı’nda iplerinden boşalan devrimin yarattığı kaosla baş etmekten aciz. En güçlü örgütlenme olduğu söylenen Müslüman Kardeşler bile, Mısır sokağındaki bu devrimci yönelimin karşısında duramıyor gibi.
Mısır, bu kaosu düzeltmez ve yeniden istikrara kavuşmazsa, ekonomik iyileşme şansı günden güne azalacak. Ahmet Heykel konuyla ilgili olarak Economist dergisine şunları söylüyor: "İşleri doğru yoluna koyarsak on yıl içinde Türkiye olabiliriz. Yok eğer başarısız olursak 18 ay içinde Pakistan oluruz."
* El Şark El Evsat , Tercüme: BYEGM
SON VİDEO HABER
Haber Ara