Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

ABD'de yaşanan borç krizinin perde arkası

Amerika'daki Illinois Üninversitesi'nde sosyal politika analisti olan David Green, ABD'deki borç krizinin medyada anlatıldığı gibi yaşlıların sağlık sorunları, doğum oranındaki yükselme ya da kuşaklararası harcamalarla ilgisi olmadığını yazdı.

15 Yıl Önce Güncellendi

2011-07-21 11:18:22

ABD'de yaşanan borç krizinin perde arkası
Green'e göre, devletin harcama artışı trilyon dolarlık ordu ve savaş ve gelirlerin eşitsiz dağıtılmasının neden olduğu artan fakirliğin sayısız sosyal maliyetiyle ilişkili.

David Green*

Mevcut borç krizinin ortasında, ana akım medyanın geleneksel teması, kuşaklar-arası çatışma oldu. İlk, sosyal güvenlik ve tıbbi bakım sigortasının alıcıları olan yaşlı vatandaşların mevcut kuşak, gençler için harcanması gereken kaynakları satın almakla suçlandı. İkincisi, doğum oranının yüksek olduğu dönemde çocuk yapanlar, ailelerinden kendilerine vasiyet edilen bol kaynakları çarçur etmekle ve borçlarımızı kendi çocuklarına ve torunlarına geçirmekle suçlandılar. Bazı eleştirmenlere göre; eğitim için harcanan para, fersiz öğrencilerden söz etmek için değil, öğretmenler ve sendika sözleşmeleri için israf ediliyor.

Ülkenin giderek artan zenginliğini ve zaman üzerindeki dağlımını vurgulayan bu bakış açısından bu iddialar, oldukça dayanaksız. Verilen bu muazzam zenginlik, ülkenin borçlarını da içeren asıl sorun, bu varlık ve gelirlerin dağıtılması ve özellikle anonim şirketler ve varlıklılar tarafından ödenen vergi eksiği koşullarında anlaşılabilir. Kirli çamaşırlarını döküldüğü bu eleştirilerden arta kalan bir gerçeklik ise, yalnız tıbbi sağlık sigortası için değil kar adına pahalı sağlık hizmeti sisteminin yansıması.

Federal Ekonomik Analiz Bürosu, aradaki zaman aşımına rağmen ulusal ve bireysel karşılaştırma için 2005'e sabitlenmiş doları kullanıyor. İşte bu eşdeğer koşullarda kişi başına düşen gayrisafi yurt içi hasıla (GSYİH); 1960'ta 16 bin dolarda daha az, 1980'de 25 bin doların üstünde, 2010'da 43 bin dolardan fazla arttı. Bu, Amerika'nın tüm işçileri tarafından üretilen mal ve hizmetlerde sabit ve gerçek artışlar. Birisi, her bireyin 43 bin dolarını kişisel harcamalardan eğitime, sağlığa, orduya gibi ortak giderleri temsil eden parçalara ayırdığını düşünebilir.

Son yarım yüzyıl boyunca, usgovernmentspending.com'a göre GSYİH'den kamu eğitiminin tüm bölümlerine (kolej dahil) ayrılan pay, 1960'ta yüzde 3,9'dan iken 2010'da 63,7'ye yükseltildi. Yine aynı dönemde Kongre Bütçe Ofisi'ne göre, sosyal güvenlik ve tıbbi bakım sigortasına toplam harçama, GSYİH'nin yüzde 2,1'inden 8,3'üne yükseltildi. Bundan dolayı, yaşlılar ve gençlere kamu harcamaları, kayda değer alanda 50 yılda GSYİH'nin yüzde 6'sından 15'ine yükseldi.

Kişi başına düşen GSYİH'deki artışın ışığında, ana servislerde bu artışın karşılanabilir olduğu açık. 1960'ta kamusal eğitime ve sosyal sigortaya (Tıbbi bakım sigortası henüz ortada yoktu) GSYİH'den kişi başına 934 dolar (2005'in kuruyla) harcandı. Bu harcamadan sonra, geriye kalan herşey için 14 bin 710 dolar kaldı. 1980'de geriye 22 bin 690 kalırken; eğitim, sosyal sigorta ve tıbbi bakım sigortasına 2 bin 940 dolar harcandı. Geçen sene, aynı rakamsal verilerle 6 bin 369 dolara 36 bin 148 dolar.

Böylece, geçen 50 yılın üzerinde bir sürede GSYİH'den ana kollardaki kamu harcamaları yaklaşık olarak üçe katlanırken, kişiler için ertelenen reel varlıkta kazanç miktarı 21 bin dolardan fazla ya da yüzde 150 arttı. Tabiki bu, öncelikle teknolojik yenilikler ve iş gücünün üretkenliğindeki sürekli artıştan kaynaklı.

Ülke bütçesini dengelemek şöyle dursun, federal bütçeyi dengelemek için şu 21 bin dolar karın dörtte birini bile almadı. 40 yıldır devam eden sorun, bu artışın bir yandan daha düşük vergi isterken bir bütün olarak çoğu ülkeye sırasıyla ödeme sıkıntısında olduğunu söyleyen kazançları en üstte olan yüzde 20'lik dilimin lehine gelişmesi.

Bu nedenle, iyi belgelenmiş 3 ekonomik gerçek, mevcut borç krizine katkı sağlıyor. Birincisi, nüfusun büyük çoğunluğu için uzun dönemli düzensiz gelir, onların federal gelire katkılarını azaltıyor. İkincisi, varlıklılardan ve şirketlerden düşürülen ve kaçınılan vergiler, artan vergiyi düşürdü ve federal gelire kurumsal katılımı yarıya düşürdü. Sonuç olarak, konut balonundan kaynaklanan resesyon, hem GSYİH hem de her kademeden vergi toplama konusunda, akut şoka neden oldu.

Bunların hiçbirinin; yaşlıların sağlık sorunları, doğum oranındaki yükselme ya da açgözlü öğretmenler ve kuşaklar-arası harcamalarla hiçbir ilgisi yok. Eğer devletin harcama artışı konusu -özel sağlık hizmeti sistemi tarafından yaratılan masraflar hariç- bizim trilyon dolarlık ordu ve savaşımız ve gelirlerin eşitsiz dağıtılmasının neden olduğu artan fakirliğin sayısız sosyal maliyetle ilişkilidir.

Daha eşit, adil vergilendirilen ve şefkatli toplum; özellikle alternatif yoksulluk, bakımsızlık ve yanlış zamanda doğurma, hayatın ilk evreleri ve ölüm üzerine kurulu rezalet nesilsel klişeler söz konusu olduğunda, gençler ve yaşlıların doğal hakkı olan ihtiyaçlarının ve haklarının kamu harcamalarını daha iyi karşılayabilir.

*Illinois Üninversitesi'nde sosyal politika analisti olan David Green'in yazısını www.counterpunch.org adresinden çevirdik.

Haber Ara