Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Türkiye-Irak ilişkilerinde çıkarlar ve ihtilaflar

Türkiye'nin ve Irak'ın çıkarlarının ayrıldığı konulardan ilki, Irak'ın Sünni Arapları ve Kürt halkına yönelik Ankara'nın oldukça faal olan diplomasisi. Diğer olası ayrılık konusu ise, Fırat ve Dicle Nehirlerindeki sınırlı su kaynaklarının paylaşımı.

15 Yıl Önce Güncellendi

2011-07-16 13:04:27

Türkiye-Irak ilişkilerinde çıkarlar ve ihtilaflar

Sean Kane *

Iraklılar, Amerikalılara ABD'nin Irak'taki varlığının geçici olduğunu, komşularının ise kalıcı olduğunu sık sık hatırlatıyor.

Küçük bir ABD birliğinin varlığı, muhtemelen Irak'ın karmaşık demokrasisini desteklemek için psikolojik bir güven yaratacaktır. Ancak bu, talep edilse dahi kapsam ve süre bakımından sınırlı olacaktır.

Bu sınırlı imkânların olduğu dönemde, Amerika'nın yatırımlarını tamamlayacak bir takviyenin bulunması gerekiyor. Bunun için yenilenmiş bölgesel bir strateji lazım ki bu da Irak'ın hangi komşularının ABD'nin çıkarlarını paylaştığını sorarak başlıyor. Şu anda Türkiye, bu doğrultuda etkin biçimde çalışma cesaretine sahip tek komşu ülke olarak dikkati çekiyor.

Türkiye'nin Doğru Bir Etkisi ve İnisiyatifleri Bulunuyor

Laik bir demokrasi olarak Irak'ta, hiçbir grubun tek başına hâkim olmadığı dirençli bir siyasi süreci destekleyen Türkiye, Irak'ta, çoğunlukla Sünni olan siyasi müttefiklerinin önemli bir role sahip olmasını istiyor ancak önemli Şii siyasi partilerle de iş ilişkileri geliştiriyor.

Güvenlik açısından Ankara, güçlü bir Irak'ın tehdidi altında değil ve Irak'ı, İran'ın serüvenciliği ve Kürt ayrılıkçılığını sınırlamasıyla bölgesel istikrara katkı olarak görüyor. Türkiye, bir petrol üreticisi değil ve Irak'ın artan ihracatını, kendi iç talebini karşılama yolu olarak değerlendiriyor. Ankara, kendisini stratejik olarak Orta Doğu'dan Avrupa'ya bir enerji koridoru yapmak istediği için, Irak'ın petrol ve doğal gaz sahalarının geliştirilmesine doğrudan yatırım yapıyor.

Bağdat'ın çok hizipli kırılgan demokrasisini desteklemek ve onun petrol üretim ve pazarlama stratejisini başarıya ulaştırmak için ABD, Türkiye ve Irak'ın çıkarları çakışıyor.

Ankara, Irak'ın ana ticari ortağı olma yolunda ilerliyor ve Mezopotamya'da Osmanlı ve Pers İmparatorlukları arasındaki yenilenen tarihî rekabette, Irak'ta nüfuz sahibi olmak için bilinçli bir şekilde Tahran ile rekabet ediyor. Arap ülkelerinin bugüne kadar anlaşamadıkları göz önünde tutulursa Türkiye, şu anda İran'ın, Irak'taki siyasi ve ekonomik üstünlüğünü dengeleyecek başfaktör.

ABD, Türkiye-Irak Ortaklığının Güçlendirilmesine Yardımcı Olmalıdır


Aynı zamanda, Türkiye'nin ve Irak'ın çıkarlarının tartışmasız ayrıldığı konular mevcut. Washington için bu konulardan ikisi, hassas ikili ilişkinin gidişatını belirleyecek bir noktaya ulaşmaması açısından önem arz etmeli. Konulardan ilki, Irak'ın Sünni Arapları ve Kürt halkına yönelik Ankara'nın oldukça faal olan diplomasisi.

Bu durum, Bağdat'taki Şiilerin yönetimindeki hükûmetin, Türkiye'nin Irak'ta "Sünni bir güç" olarak rol aldığına dair şüphelerinin artmasına yol açıyor. Türkiye de bu algıyı doğrulayacak şekilde hareket etti. Örneğin, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bu yılın başında Irak'ın güneyinde bulunan Şiilerin kutsal kenti Necef'e sembolik bir ziyaret yaptı ancak bu meselenin görünen yüzü.
Türkiye ve Irak için bir diğer olası ayrılık konusu, Fırat ve Dicle Nehirlerindeki sınırlı su kaynaklarının paylaşımı. Türkiye'nin enerji ve sulama için hidroelektrik barajlar inşa etmesi, yıllardır Irak hükûmetleriyle bir gerginlik kaynağı. Irak'ın kuraklık sonucu benzersiz bir su kriziyle karşı karşıya kalmasıyla Bağdat, bu iki Nehrin suyundan alacağı payın garanti edilmesinin, Türkiye ile kapsamlı bir stratejik anlaşma imzalamanın şartı olduğunu belirtti.

Sivil iş birliği ve Irak'ın askerî yardım taleplerini karşılamanın yanı sıra ABD hükûmeti şu anda, 2011 sonrası Irak stratejisinin önemli bir parçası olarak Irak ile Türkiye arasındaki ticareti, iş birliğini ve enerji ilişkilerini desteklemek için çalışmalıdır. İlk adımlar, Türkiye'nin Iraklı Sünni politikacılarla yaptığı siyasi temasların Iraklı Şiilerin dikkatini çekmesi nedeniyle Ankara'ya ihtiyatlı bir geri bildirim sunmakla atılabilir. ABD aynı zamanda, Ankara ve Bağdat'ın su paylaşımı gibi ihtilaflı konularda ilerleme kaydetmelerini sağlamalıdır.

Bu tür adımların, Irak ile Türkiye arasında karşılıklı fayda sağlayacak ilişkilerin ilerletilmesiyle önemli bir geri dönüşü olabilir.

* The Christian Science Monitor / Tercüme: Byegm

Haber Ara