Dolar

34,8736

Euro

36,7156

Altın

3.035,88

Bist

10.124,00

TBMM'de hükümet programı görüşmesi

TBMM Genel Kurulu'nda, 61. Hükümet'in programı üzerindeki görüşmelere başlandı.

15 Yıl Önce Güncellendi

2011-07-11 21:48:11

TBMM'de hükümet programı görüşmesi


TBMM Başkanvekili Sadık Yakut yönetiminde çalışmalarını sürdüren Genel Kurul'da, CHP'li milletvekillerinin andiçme işleminin ardından hükümet programı üzerindeki görüşmelere geçildi. Hükümet programı üzerindeki ilk sözü MHP Grubu adına Genel Başkanı Devlet Bahçeli aldı.

Görüşmelerde, CHP adına Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu, AK Parti Grubu adına Grup Başkanvekili Mahir Ünal ve Adana Milletvekili Ömer Çelik söz alacak.

MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural ile AK Parti Karaman Milletvekili Lütfi Elvan ise kişisel görüşlerini açıklayacak.

Daha sonra, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, hükümet adına eleştirileri yanıtlayacak.

Bahçeli'den "yemin krizi" eleştirisi

"Milletvekili yemin merasimindeki boykot ve protesto girişimleri, maalesef Gazi Meclis'in manevi şahsiyetini ihlal ve rencide etmiştir"

MHP Genel Devlet Başkanı Bahçeli, TBMM'nin düşman silahlarının tasallutu altında dahi aciz ve yetersiz olmadığını belirterek, "Her ne sebeple olursa olsun boykot ve protesto gibi sonuçsuz eylemlere de muhatap kalmamış ve karşılaşmamıştır. Ne var ki, seçim sonrasında milletvekili yemin merasimindeki boykot ve protesto girişimleri, maalesef Gazi Meclis'in manevi şahsiyetini ihlal ve rencide etmiştir" dedi.

TBMM Genel Kurulu'nda 61. Hükümet Programı'nın tümü üzerine görüşmeler devam ediyor. Program üzerine söz alan MHP Genel Başkanı Bahçeli, konuşmasının ilk bölümünü yemin krizine ayırdı. Bahçeli, çatısı altında bulunmaktan iftihar ettikleri TBMM'nin, millet iradesinin somutlaştığı ve temsilcileri eliyle anlam kazandığı kutlu bir mekan olduğunu söyledi.

Bu mekanın değerini küçültecek, itibarını düşürecek ve sahip olduğu derin manayı incitecek her türlü çekişme ve tartışmadan uzak tutulması gerektiğini ifade ederek şunları kaydetti:

"TBMM, düşman silahlarının tasallutu altında dahi aciz ve yetersiz olmamıştır. Her ne sebeple olursa olsun boykot ve protesto gibi sonuçsuz eylemlere de muhatap kalmamış ve karşılaşmamıştır. Ne var ki, seçim sonrasında milletvekili yemin merasimindeki boykot ve protesto girişimleri, maalesef Gazi Meclis'in manevi şahsiyetini ihlal ve rencide etmiştir. İktidar partisinin gerilimi tırmandırıcı yaklaşımı, ana muhalefet partisinin inatçı tavrı yaklaşık iki haftadır ülke gündemini meşgul etmiştir. Meclisin çalışma düzenini tehdit eden, millet iradesinin işleyişini sakatlaşan bu görüntünün çözüm kulvarına girmesi hepimiz açısından sevindiricidir. Yemin krizine gerekçe gösterilen tutuklu milletvekillerinin ısrarla ve herhangi bir yasal engel olmazsızın serbest bırakılmamaları, demokrasi ahlakı gereği mecliste bulunan hepimizin meselesi olmalıdır.

Hukuk sisteminde adalet herkesin yararına işlemeli ve toplumun temel çıkarlarını dikkate almalıdır. Esasında millet iradesinin dört duvar arasında bulunuyor olması, bir bakıma ileri demokrasi sözlerini nasıl okumamız gerektiğiyle de ilgili bize önemli ipuçları vermektedir."

"TUTUKLU VEKİLLER MECLİSİN ONUR KONUSU"

Türkiye'nin sorunlar ve krizler bataklığından kurtulacak azmi göstermesinin yegane yolunun millet iradesine sahip çıkmaktan geçtiğini ifade eden Bahçeli, şöyle devam etti:

"Mahkumiyeti onaylanmamış, suçlu olup olmadıklarıyla ilgili hukuki netliğin belli olmadığı milletvekilleri, emin olun ki en başta TBMM'nin onur konusudur. Bu itibarla iktidarıyla muhalefetiyle, siyasi ilke ve ahlak ölçülerinde buluşmak ve çözüm odaklı pozisyon almak, meclisin güvenilirliğini muhafaza etmek açısından önemli bir adım olacaktır. İçinden geçtiğimiz süreçte bitirilmesi amacıyla mesai ve emek sarf edilen siyaset ve demokrasi krizinin daha büyük bir krize evrilmemesi için özenli, hassas ve dikkatli hareket edilmelidir. Zira millet iradesinin tazelendiği bugünkü ortamda meclisin kaos merkezi olarak varlığını sürdürmesi, sosyal ve ekonomik dengesizliklerin tahkim ettiği fay hatlarını çatlatabilecektir. Bu da tabi olarak ağır bir maliyet demektir ve sonucuna hiçbir günahı olmayan milyonlarca vatandaşımızın katlanması anlamına gelecektir."

BAHÇELİ'DEN YENİ ANAYASA SORULARI

Bahçeli, 12 Haziran seçimlerinin sonucunda yeni bir meclis ve iktidar yapısının ortaya çıktığını ve AK Parti'nin üçüncü defa tek başına iktidar olma fırsatına eriştiğini belirtti. Milletin tercihine ve takdirine sonsuz hürmetleri olduğunu belirten Bahçeli, AK Parti'nin 'yüksek millet desteğiyle önünün açık olduğunu' kaydetti. Bahçeli, MHP olarak AK Parti iktidarının plan ve programının uygulama aşamalarını sürekli takip edeceklerini ve milletin verdiği mu halefet görevini en iyi şekilde yerine getireceklerini vurguladı.

Devlet Bahçeli, 61. hükümet programı ile yeni anayasanın yeniden gündeme getirildiğini belirten Bahçeli, yeni anayasayla amacın ne olduğu, nasıl bir değişiklik yapılmak istendiği ve muhteviyatının sınırlarının ne olacağı konularının boşlukta kaldığını belirterek, "Sanki her sorunun müsebbibi gibi takdim edilen anayasanın yeniden yazılmasıyla, Türkiye belini doğrultacak, yeniden ayağa kalkacaktır. Bu çerçevede Başbakan Erdoğan, önümüzdeki dönemi 'Yeni Anayasa Dönemi' olarak tanımlamaktadır. Bizim dikkatle takip edeceğimiz bu dönemde yeni anayasanın nasıl bir zihin ve yöntem benimsenerek 'dışlayıcı değil, kapsayıcı, ötekileştirici değil kucaklayıcı, ayrıştırıcı değil bütünleştirici, baskıcı değil özgürleştirici olacağıdır" diye konuştu.

Bahçeli, yeni anayasa ilişkin Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve hükümetine şu soruları yöneltti:

"Hükümet programında sunulduğu şekliyle; 'toplumsal çeşitliliği de bir zenginlik olarak kabul eden, tek sesliliği değil, çoğulculuğu öne çıkaran bir metnin içeriğinde neler olacaktır? İzah edilmesi gereken en önemli husus, toplumsal çeşitlilikten neyin anlaşılacağıdır? Başbakanın sunuş konuşmasının satır aralarında dile getirdiği 'dil, din, mezhep, etnik köken' gibi konularda ortaya çıkan çok boyutlu ve kalıcı çözüm arayışlarının bu dönemde de sürmesi yönündeki kararlılığın anayasayla bir ilgisi var mıdır?Bu kapsamda planlanan yeni anayasada etnik kimlikler tanımlanacak mdda bulunuyor olması, bir bakımıdır? Mahalli ölçekteki dillerin anayasaya sokulması için bir niyet ve çaba gösterilecek midir? Hatta eğitim ve öğretim dili olması yönünde tavır alınacak mıdır? Türk kimliğinin esnetilerek anlamsızlaştırılması ve 'Türkiyelilik' çarpıtmasıyla geriletilmesi düşünülmekte midir?

Anayasa'nın 66 maddesinde anlamını bulan 'Türk devletine vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkes Türk'tür' milli inancından ödün verilecek midir? 'Türk milleti' ifadesinin zedelenmesi, aşındırılması ve Türklük vurgusun değiştirilmesi maksadıyla bir girişimde bulunacak mıdır? Üniter yapının sulandırılarak cumhuriyetin kurucu değerlerinden ve vazgeçilmez niteliklerinden taviz verilecek midir? Anayasa'nın başlangıç kısmındaki bütünlüğün bozulması, değiştirilmesi akıllardan geçmekte midir?

Bölücülüğün, anayasal statü taleplerinin karşılanması için yeri ve zamanı geldiğinde karşılanmak üzere bir söz verilmiş midir? Ve elbette anayasa'nın ilk üç maddesi ile kilidi konumundaki 4. maddesi hakkında planlanan nedir? Bizim yeni anayasa konusunda cevabını duymayı ve öğrenmeyi istediğimiz sorularımız şimdilik bunlardır. Tavrımızı ve içine gireceğimiz siyasal tutumu bu önemli sorulara verilecek karşılıklara göre oluşturacağız."

"TÜRK MİLLETİ NE DENİZDEN GEÇMİŞTİR, NE DE DERENİN KENARINDADIR"

Başbakan Erdoğan'ın sorunların çözümü konusunda neyi ima ettiğini de soran Bahçeli, "Eğer buradaki maksat, PKK açılımı doğrultusundaki atılan adımlar ve bunun takviye edilmesi niyetiyse ortada büyük bir mesele var demektir" dedi. Başbakan Erdoğan'ın 'denizi geçip de derede boğulmayız' sözlerine de atıfta bulunan Bahçeli, "Bu kafa yapısıyla denizi geçip de derede boğulmayacaklarını düşünüyorsa, yanıldıklarını mutlaka anlayacaklardır. Çünkü Türk milleti ne denizden geçmiştir ne de derenin kenarındadır. Kör ve karanlık bur kuyunun etrafına mahkum edilmiş şekilde yaşamaya zorlanmaktadır. 'Ya uçurum ya çözüm', 'ya kuyunun dibi ya da zillete boyun eğmesi' istenmektedir. Bizim parti olarak dibi görünmeyen kuyulardan su içmemiz, netleşmemiz ve şaibe yüklü emellerle aynı hizada bulunmamız eşyanın tabiatına aykırı olacaktır" diye konuştu.
Kılıçdaroğlu Meclis'e konuştu

Erdoğan'ın Başbakanlığı'nda kurulan 61. hükümetin programına ilişikin CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu açıklamalarda bulunuyor.

Meclis Genel Kurulu’nda CHP milletvekillerinin yemin etmesinin ardından 10 dakika ara verildi. Verilen aranın ardından da 61’nci hükümet programının görüşmelerine geçildi. Hükümet programı üzerinde ilk sözü MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli aldı

MHP lideri Devlet Bahçeli Meclis genel kurulunda konuşuyor. 61. hükümet programına ilişkin yapılan toplantıda MHP lideri hükümet ile CHP arasında yaşanan gerginliğe dikkat çekti.

Bahçeli, ceza alamış kişilerin yemin ettirilmemesinin büyük handikap olduğunu söyledi.

Bahçeli'den sonra CHP adına Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu kürsüye çıktı ve partisi adına hükümet programına ilişkin açıklamalarda bulundu.

Canlı Yayın/TRT 3

Haber Ara