Suudi Prensesi ile röportaj (video)
Suudi prensesi ve aynı zamanda köşe yazarı Basma bint Saud bin Abd Al-Aziz Aal Saud geçtiğimiz hafta BBC Arapça'ya bir röportaj verdi. Prenses ülkesindeki kadın haklarına dair önemli açıklamalarda bulundu. İşte o röportajdan bazı bölümler:
15 Yıl Önce Güncellendi
2011-07-05 21:20:48
Feyza Gümüşlüoğlu / TİMETURK
Ülkenizde kadın haklarını savunuyorsunuz. Yazılarınızda da kadın haklarına ışık tutarak kadınların hakettikleri noktaya ulaşması için ayağa kalkmalarını teşvik ediyorsunuz. 'Köleliğin' Suudi kadınına empoze edildiğini söylemiştiniz. Bu gerçekten uygun bir kelime mi durumu tasvir etmek için?
Suudi kadını, ve genel olarak Arap dünyasında kadınlar, bir çok açıdan baskıya ve haksızlığa maruz kalıyor.
Peki bu baskıyı kimler uyguluyor?
"ERKEKLERİ KADINLAR YETİŞTİRİYOR"
Ne yazık ki toplum... İslami gelenekleri değil de kabileciliği miras alan bir toplum. Biz İslami geleneklere aşinayız ve Müslüman kadınlar olarak haklarımızın ne olduğunu anlamak için Kur'an'a bakıyoruz. Arap dünyasında uygulanan 'de facto'/'fiili' yönetim kabilecilikten kalma bir anlayışa dayanıyor, kesinlikle İslamî değil. İslam'da neye izin verildiği, neyin yasaklandığı açıkça belirtiliyor, cezalar da kadın ve erkek için aynı.
Ancak bugün Arap dünyasında, buna zıt olarak her zaman kadınlar cezalandırılıyor, şiddete maruz bırakılıyor. Böylece bu toplumlar şiddete meyilli vahşi ve zalim toplumlar haline geliyor, çünkü şiddete uğrayan, sürekli zulüm gören kadın, aynı zamanda gelecek nesilleri yetiştiren, çocuğu büyüten kadın.. Geleceğin kadınını da erkeğini de bu kadınlar yetiştiriyor. Yasalarla korunan bir sistemde, ki bu yasalar aslında şeriatta var olmayan yasalar, sürekli şiddete uğrayan ve boyun eğen kadınlar tarafından yetiştirilen bu nesillerin hali ne olacak ileride?
Durum halen böyle mi? Suudi kadınlar Kral Abdullah yönetiminde birçok olumlu değişikliğe imza atarak daha seçkin bir konuma yükselmedi mi? Örneğin Dr Khawla Al Kuraya, ya da bakanlık yapan Nurah El Faiz... Ülkenizde birçok kadın akademisyen ve gazeteci var artık, en başta siz olmak üzere... Sanki Suudi kadınının durumu fazla abartılıyor ya da dramatize ediliyor gibi?
"İLERLEMELER SADECE YÜZDE 1'İ KAPSIYOR"
Bu saydıklarınız Suudi Arabistan'daki kadınların yalnızca yüzde 1'i için geçerli. Geri kalan yüzde 99'u görmezden gelerek sadece yüzde 1'in başarılarına odaklanmak adil mi? Pek çok yazımda Suudi kadınının durumunun tüm kalbimle sevdiğim ve pek çok yazımda 'Körfezin aslanı' diye tanımladığım Kral Abdullah Bin Aziz yönetiminde iyileştiğinden bahsettim. Kendisi son 5 yıl içinde kadınların konumunda ciddi bir sıçrama meydana getirdi, Suudi toplumunun 50 senedir göremediği bir durum bu..
Yani bir ilerleme var diyebiliriz?
Evet var, ama bu ilerleme medyada yer alan çok kısıtlı bir grup kadınla sınırlı. Bunlar ülkenin elitleri. Geri kalan kadınlarsa
''Hakim olan bazı algıların değişmesinde Adalet Bakanlığı öncülük etmeli. Hükümet bir konuda yasa yapıyorsa, bu yasaların işaret ettiği sorunlar da var demektir.''
toplumda geçerli olan yasalara göre yaşıyor hala. Benim anlatmak istediğim de bu. Ben Basma Bint Saud, Dr Aziz ya da medyada öne çıkan diğer kadınlardan bahsetmiyorum. Bizler elitist bir toplumda yaşıyoruz, varlıklı ailelerden geldiğimiz için
bazı avantajlarımız, ayrıcalıklarımız var. Ama kadınların büyük çoğunluğu ne yazık ki bu ayrıcalıklara sahip değil..
HERŞEYDEN ARAP HALKI SORUMLUYSA O HALK DEĞİŞİM İSTİYOR
''Toplumda hakim olan bazı kavram ve algıların değişmesinde Adalet Bakanlığı öncülük etmeli. Hükümet bir konuda yasa yapıyorsa, bu yasaların işaret ettiği sorunlar da var demektir. Ama bu yasalar Adalet Bakanlığı'nda içinden çıkılmaz bir hal alıyor ve medyanın teşhirine sunmak dışında hiçbirşey yapılamıyor.''
Bunun sebepleri neler?
Bunun nedenlerini sorduğumda bana 'Bürokrasi' dediler! 'Bürokrasiden kimin sorumlu' diye sordum bu sefer de 'Arap kültürü' cevabını verdiler. 'Peki Arap kültüründen kim sorumlu' diye sordum, o zaman da 'Arap halkı' cevabını aldım. Kültürümüzün geldiği bu durumdan biz mi sorumluyuz? Eğer biz sorumluysak ileriye doğru bir adım atıp Arap halkının kültürünü değiştirmemiz gerek o halde..
'İyiliği Emredip Kötülükten Nehyetme Komisyonu' rahmetli babam Kral Suud Bin AbdülAziz tarafından kuruldu. Kuruluş nedeni ve gayesi Halife Ömer İbn El Hattap tarafından ahlaksızlığı önlemek ve erdemi yükseltmek amacıyla kurulan "Hisbe Teşkilatı" ile aynıydı. Ama bu kavramlar zamanla değişime uğradı. Ahlaksızlığın önlenmesi nedir, erdemin, faziletin teşvik edilmesi nedir.. Halifenin zamanında marketlere gidilir, tüccarlar ve uygulanan fiyatlar denetim altında tutulurdu, rüşvetin ve yozlaşmanın önüne geçmek için her daim izlenirdi bunlar, amaçları, misyonları buydu bu tür komisyonların.. ''
Peki bu kurumlar bugün ne yapıyor?
Rahmetli babam tarafından kurulduğunda kurumun amacı sivil toplumu izlemek ve vatandaşların onurlu bir biçimde, rüşvet veya yozlaşma olmadan yaşamasını sağlamaktı. Ama şansımıza, bunun bizzat kendisi sosyal bir baskı mekanizmasına dönüştü, ve elbette en çok Suudi kadınını etkiledi. Kadının yüzü, peçesi, eldiveni, erkeklerle bir arada olması gibi, bugün toplumda karşılaştığımız bir sürü olumsuz sonuca sebebiyet veren meseleyle meşgul oldular. Korkak bir toplum haline geldik..
Siz bu komisyonun ortadan kalkmasını mı destekliyorsunuz?
Ben bu komisyonun işleyiş şeklinin ve amaçlarının reforme edilmesinden ve Adalet Bakanlığı ve diğer tüm bakanlıkların yönlendirilmesinden yanayım. Böylelikle ben de kurumun esas kuruluş misyonunu devam ettirebilirim.
Ama kamu bu komisyonu kabul etmiş gibi görünüyor. Resmi kuruluşlar tarafından destekleniyor ve sizin de bildiğiniz gibi Al Suud ailesi ile dini otorite arasında tarihsel bir anlaşma var..
''Bu komisyonu reforme etmek hiç kolay değil. Çünkü tamamen yanlış ancak çok sağlam ve katı temeller üzerine kurulu..''
Evet, birliğin kuruluşundan bu yana bu böyleydi.. Bu birliğin amacı toplumu reforme etmekti, onu harap etmek değil.. Ancak bugün gördüğümüz toplumun harap edildiği..
"BU DEVRİMLER 200 YILLIK BASKININ SONUCU"
Bu komisyonu reforme etmek hiç kolay değil. Çünkü tamamen yanlış ancak çok sağlam temeller üzerine kuruldu. Komisyonu ortadan kaldırmak ve yenisini kurmak; amaçlarını, araçlarını dikkatli bir şekilde belirlemek, memurlarını, yetkililerini özenle seçmek.. Ben köşemde hep bunu tavsiye ediyorum.
Siz de bir tavsiye aldınız, değil mi?
Evet.. Benim köşe yazımda verdiğim tavsiye Komisyon'un profesyoneller; sosyolog ve psikologlar, aynı zamanda dini bilgisi de olan üniversite mezunları tarafından yürütülmesi idi. Böylesi bir kurum ancak bu şekilde misyonlarını tam anlamıyla yerine getirebilir.
Ancak bu konular hakkında konuşup yazmamam gerektiğine dair bir tavsiye aldım! Otoriteler kadar bilgimin olmadığı konulara karışmamam ve fikir yürütmemem şeklinde..
"SORUNLAR BÜYÜMEDEN ÖZGÜRLÜKLER VERİLMELİ"
''Arap dünyasında yaşanan bu devrimler, insanlara yaklaşık 200 senedir uygulanan baskıların bir sonucu. Şimdi bu devrimler, başka hiçbirşey değil ancak 'özgürlük' talep eden devasa bir güce dönüştü.''
Suudi Arabistan bu değişim rüzgarlarına karşı duyarsız mı? ''Yaşanan devrimler, insanlara yaklaşık 200 senedir uygulanan baskıların bir sonucu. Şimdi bu devrimler, başka hiçbirşey değil ancak 'özgürlük' talep eden devasa bir güce dönüştü.''
Hiç kimse Arap dünyasını yerinden oynatan bu değişim rüzgarına karşı duyarsız ya da ilgisiz olamaz. Bizim böyle olduğumuzu söyleyenler yanılıyor. Bu duruma karşı herkes savunmasız, herkes dikkat etmeli ve ulusal bir diyaloğa başlamamız gerektiğinin bilincinde olmalı. Bu meydan okumaların, isyanların daha da büyümesini beklememeliyiz. Sorunlar daha fazla büyümeden özgürlüklerin verilmesi şart.
BBC Arapça kanalı tarafından yapılan mülakat Feyza Gümüşlüoğlu tarafından Timeturk.com için tercüme edilmiştir.
İşte İngilizce alt yazılı o mülat
SON VİDEO HABER
Haber Ara