"Avrupalı Türkler kendini Yunus üzerinden tanımlayabilir"
Köln, Bielefeld ve Wuppertal kentlerinde yapılan sempozyumlarla Almanya'da Yunus Emre rüzgarı esti. Uzmanlar, kültür farklılıkları bulunan ve farklı lehçelerde konuşan Avrupalı Türklerin ortak değer olan Yunus Emre üzerinden kendini tanımlayıp kimlik
15 Yıl Önce Güncellendi
2011-06-28 08:48:05
Çeşitli kentlerinde yapılan Yunus Emre sempozyumlarıyla Almanya'da Yunus Emre rüzgarı esti. Söz konusu sempozyumlardan biri de Köln'de yapıldı. Köln'de hizmet veren Yunus Emre Kültür Akademisi'nin (YEK) organize ettiği sempozyumda uzmanlar, Yunus Emre'nin Anadolu'nun ortak değeri olduğunu, sevgi ve hoşgörüsüyle herkesi kucakladığını hatırlatarak, "Avrupa'daki Türkler kendini Yunus üzerinden tanımlayabilir, Yunus üzerinden ortak kimlik kazanabilir." dedi.
YEK Başkanı, eğitimci-yazar Mustafa Can, Türkiye'den yazar Sadık Yalsızuçanlar, Yunus Emre uzmanı Yrd. Doç. Dr. Mustafa Tatçı, Yrd. Doç. Dr. Hüseyin Özbay'ın konuşmacı olarak katıldığı toplantıda Türkiye'nin Berlin Büyükelçiği Din Hizmetleri Müşaviri Prof. Dr. Ali Dere de bir konuşma yaptı. Anadolu Türklerinin pek çok lehçe farklılıkları olduğunu, Avrupa'daki Türk kökenli gençlerin ise Türkçe'yi güzel kullanma konusunda sorunlar yaşadığını hatırlatan Prof. Dr. Dere, "Yunus Emre Anadolu'nun ortak değer ve paydasıdır. Bizlerin ortak referansı olan Yunus'u bu yönüyle de ortaya koymak, dil, kültür ve tarih bütünlüğü içerisinde Avrupalı göçmenlerin kendi kimliklerini kazanmaları mümkündür" dedi. YEK'in kıt imkanlarla büyük bir özveriyle çalıştığını vurgulayan Dere, "Hocamı ve YEK'i bu güzel etkinlikten dolayı tebrik ediyorum" dedi. Yunus Emre Kültür Akademisi (YEK) Başkanı Mustafa Can ise, YEK'in faaliyetlerini tanıtarak, çocuklara ders destek kursları olarak Almanca, İngilizce, Matematik, Fransızca kursalrı, ayrıca saz ve gitar kursları verdiklerini, yakında folklor kursları başlatacaklarını bildirerek, "YEK Allah'tan başka kimseye bağlı değildir ve olmayacaktır." dedi.
YUNUS'UN TORUNLARI AYNI RUHLA DÜNYANIN DÖRT BİR YANINA GİDİYOR
Sempozyumun moderatörlüğünü yapan Sadık Yalsızuçanlar, "Yunus gibi değerler içinden hakikatın büyük fotoğrafını görebiliriz. Yunus'u tarihte kalmış, donmuş bir kişilik olarak değil, dünyanın dört bir yanında yaşayan bir değer olarak görmek gerek, fikirlerinin etkisi, bu faaliyetler bunu ortaya koyuyor." dedi.
Gazi Üniversitesi'nden Yrd. Doç. Dr. Mustafa Tatçı ise, edebiyat dili olarak Türkçeyi ilk Ahmet Yesevi'nin kullandığını belirterek, ondan sonra Türkçenin irfan dili olduğunu, Yunus'un da bunu sürdürdüğünü kaydetti. Yunus'un hayatını özetle aktaran Tatçı, onun geçtiği ve 40 yıl süren manevi eğitime dikkat çekti, daha sonra ise Eskişehir-Nevşehir'den Azerbeycan'a kadar süren göç serüveninin başladığını bildirdi. Tatçı, "Onun anlayışı 'Aksiyoner Mistisizm' idi. Onun fikirleri bizi beslemeye devam ediyor. Şimdi de onun torunları bu anlayışla Avrupa'ya Amerika'ya gidiyor. Yunus Türkçe'nin inceliği, İslam'ın derinliğidir." şeklinde konuştu.
YUNUS, ERKEN TÜRK HÜMANİZMİNİN KURUCUSU
Yrd. Doç. Dr. Hüseyin Özbay ise, Yunus'un, Avrupa'da engizisyon mahkemeleri, baskılar, ötekileştirmeler, Yahudilerin gettolaştırılması gibi şartların yaşandığı bir dönemde bir "erken Türk hümanizmi" başlatan kişilerden bir olduğunu kaydetti. Özbay, "O dönemde hümanizm diye bir şey bilinmediği için erken Türk hümanizmi diyorum. Mevlana, Yunus Emre bunlardan sadece ikisi. Mevlana, 'Ne olursan ol, yine gel' diyor, Yunus Emre, '72 milleti bir görmeyen bizden değildir', 'sevelim sevilelim' diyor." ifadelerini kullandı.
SON VİDEO HABER
Haber Ara