Dolar

35,4856

Euro

36,4774

Altın

3.091,70

Bist

9.977,94

El Attasi: 40 yıl sonra benim Suriyem

Suriye eski Devlet Başkanı Nureddin el Attasi'nin oğlu Muhammed El Attasi New York Times için kaleme aldığı yazıda, 40 yıl sonra Suriye'yi değerlendirdi.

15 Yıl Önce Güncellendi

2011-06-27 17:02:17

El Attasi: 40 yıl sonra benim Suriyem


Muhammed el Attasi* / TİMETURK

National Geographic'den Don Belt'in 2009'da yayınladığı bir röportajda, Beşar Esad, 2000
yılında, babası Hafız Esad'ın ölümünden kısa bir süre sonra, babasının odasına hayatında ikinci kez girdiğini itiraf eder. İlki henüz 7 yaşındaykendir. Esad'ın o yıllardan aklında kalan, babasının masasının hemen yanında bulunan bir kolonya şişesidir. 27 yıl sonra, 34 yaşında odaya ikinci kez girip o şişeyi yerinde bulduğunda Beşar Esad hayretler içinde kalır..  
 
O, yeri hiç değişmeyen, hatta dokunulmayan kolonya şişesi, Suriye için iyi bir benzetme görevi görür aslında. Suriye de, tam 40 yıl boyunca, tıpkı o kolonya gibi bir kenara bırakıldı, tüm hayalleri ve umutları ile bir rafa kaldırıldı, ve unutuldu... Şimdi, yıllar sonra ilk kez, diğer bir Suriye beliriyor gözlerimizin önünde, ve bize o Suriye'nin, o kolonya şişesi gibi sonsuza dek bir kenarda tutulamayacağını hatırlatıyor. Bu yeni Suriye bizlere, halkın Esad yönetimi altında uyumadığını, artık diğer insanlar gibi hürriyet ve onurla yaşamak istediklerini gösteriyor.. 
 
Babam Nureddin El Atassi'yi hatırlıyorum. Kendisi, 1970'den önce, henüz Esad tarafından darbe ile hapsedilmemişken Suriye'nin başkanı idi. O zaman yalnızca 3 yaşındaydım, ve hapishanenin yalnızca suç işleyenler için değil, aynı zamanda fikir mahkumları için olduğunu anlamam zaman aldı. Babam, herhangi bir mahkemeye dahi çıkarılmadan, Al Mazza hapishanesinin küçücük bir hücresinde tam 22 yıl geçirdi. Bizse günleri, Onu ziyarete gideceğimiz günleri bekleyerek saydık; iki haftada bir yalnızca bir saat... Kanser hastası olan, ve tıbbi bir tedavi görmesi yasaklanan babam, hastalığıyla mücadelesinin ardından, 22 sene sonra nihayet serbest bırakıldı. Bir sedye ile götürüldüğü Paris'te geçirdiği bir haftanın ardından, 1992'nin aralık ayında ise vefat etti.. 
 
Suriyelilerin büyük bir çoğunluğu için 'unutulan Suriye', demir bir yumrukla yönetilen, katı bir polis devleti idi. Ya da bölgesel istikrarı sürdürmek, İsrail'in güvenliğini ve Golan tepelerindeki 'soğuk barış'ı korumak için uluslararası bir gayretle ayakta tutulmaya çalışılan bir rejimdi yalnızca..

'Unutulan Suriye', hapishane ve nezarethanelerin karanlıklarında yıllarca bekletilen binlerce siyasi mahkum demekti.. Ailelerinin elinde, evlatlarının öldüğüne dair bir iz ya da belge dahi olmaksızın, kaybolup giden binlerce tutuklu demekti.. 1980'lerden beri oğullarının ve kocalarının geri dönmesini bekleyen anne ve eşlerin dinmeyen gözyaşları demekti.. Aşağılanma, mutlak suskunluk ve sonu olmayan bir korkunun her köşede var olması demekti.. Yolsuzluk, kayırma, yozlaşmış bir bürokrasi ve hesap vermeden işleyen bir güvenlik teşkilatı demekti.. Siyasetin marjinalleşmesi, yargının uysallaştırılması, sivil toplumun boğulması ve muhalefetin ezilmesi demekti Unutulan Suriye... 
 
Suriye'de her bir şehre girişte, kamu binalarında yazılı olan slogan ürkütücüydü.. 'Bizim liderimiz, sonsuza kadar Başkan Hafız Esad'dır!' İşte bu slogan, Suriyelilere, tarihin ülke sınırlarında bittiğini haykırırdı adeta.. 
 
Tarih elbette bitmedi! Ve aslında Suriye'ye göz kırptı sık sık.. Fakat rejim kafasını kuma gömdü, halkı hor gördüğü ölçüde tarihi dışarıda tutabileceğine inandığı bir 'inkar' dünyasında yaşadı. 1980'lerde Hama'daki kanlı katliamlarla oldu bu.. 1990'ların başında, Sovyet Bloğu çökerken, Suriye tek parti iktidarını tutarken oldu.. 2000 yılında bu kez, Hafız Esad'ın ölümü ve iktidarın miras yoluyla oğluna geçmesi ile oldu, rejim adeta ölüme dahi meydan okurmuşçasına...Takip eden yılda ünlü aktivistler Suriye'ye ve yeni başkana 'yeni bir sayfa açıp' demokrasiye geçiş çağrısı yaparken, 'Şam Baharı' diri diri gömüldüğünde oldu..  
 
Geçtiğimiz 40 yıl boyunca, rejim ciddi herhangi bir siyasi reform yapmayı reddettti. Öte yandan Suriye bu süreçte demografik, ekonomik ve sosyal bir dönüşüme şahit oldu. Nüfus arttı, aynı zamanda da gençleşti, öyle ki bugün Suriyelilerin yarısından fazlası daha 20 yaşında bile değil.

Kırsal kesimlerden şehirlere yapılan göç, Şam ve Halep civarlarında nüfus patlamasına neden oldu. İşsizlik arttıkça zenginlik, rejim ve yandaşlarının elinde toplandı.  
 
Batılı diplomat ve yorumcuların çoğu, bir gün Suriyelilerin hak ve özgürlükleri için ayağa kalkacağına hep şüphe ile baktı. Belki de bu yüzden, direnişin ve muhalefetin gücünü hep azımsadılar. Suriyeliler, kalplerini ve akıllarını Arap baharının rüzgarına açtıklarında yine aynı kişilerin istikrar ile kaos, veya diktatörlük ve islami fanatizm arasından önümüze yanlış tercihler koymaları bu yüzden şaşırtıcı değil... 
 
Tarih, 'unutulan, gerçek Suriye'yi arkada bırakmadı.. O Suriye bugün, haklarını talep etmek ve ödenmemiş hesaplarını toplamak için geri geldi! Arap ülkelerindeki diğer isyanlar arasında, rejimin vahşiliği ve sivil savaş tehdidinin varlığı sebebiyle Suriye'deki belki de en ciddi ve ağır olanı.. Ama aynı zamanda hiç süpe yok ki, halkın birlik beraberliği ve barışçıl kalma azmi sonunda onlara özgürlüklerini kazanma ve kendi demokrasilerini yaşama fırsatı verecek. Keskin nişancıların kurşunlarına göğüslerini korkusuzca geren Suriye insanı, bu özgürlüğün ne anlama geldiğini çok iyi biliyor; çünkü bu hürriyet onlara çok pahalıya mal oldu.. 
 
Don Belt'in röportajında Beşar Esad, yıllar önce o kolonya şişesiyle ne yaptığından bahsetmedi. Rejimin tepkisi ve Başkan Esad'ın son 3 konuşması, Suriye'yi esir alan 'despotluk şişesi'ni hiç kimsenin hareket ettiremediğini açıkça gösteriyor.  
 
Benim babam Suriye'yi 4 yıl yönetti, ama ben Ondan ne bir iktidar miras aldım, ne de bir servet.. Bana Ondan miras kalan tek şey, babam öldükten sonra kaldığı hapishaneden bana yollanan küçük bir çanta idi. O çantanın içinden çıkanlardan tek hatırladığımsa, eşyaların üstüne sinmiş hapishane kokusu... 
 
Babamın mezarını ziyaret ettiğimde Ona, Suriye'de özgürlüğün yeniden diriliyor olduğunun müjdesini vereceğim. Ve ona diyeceğim ki, Suriyeliler o büyük kolonya şişesini sonunda kırmayı başardı! Hürriyet kokusu her yere dağıldı, ve bu sefer bu koku, kan kokusunda boğulmayacak... 
 

* Hafız Esad'ın darbeyle devirdiği eski Suriye başkanı Nureddin El Atassi'nin oğlu. Gazeteci, belgesel yapımcısı ve insan hakları savunucusu. 

Bu makale Feyza Gümüşlüoğlu tarafından timeturk.com için tercüme edilmiştir.

Haber Ara