Feyza Gümüşlüoğlu / TİMETURK
Devrim sürecinde oldukça sancılı günler geçiren Mısır'da Mübarek'in gitmesinin ardından sular duruldu ve Mısır'da hayat normale döndü. Ancak devrimin amacına ne kadar ulaştığı ve Mısır'da nelerin değiştiği halen tartışılan bir konu. Geçtiğimiz günlerde Arap dünyasının meşhur düşünürlerinden Azmi Bişara Kahire Üniversitesi'nin siyaset bilimi fakültesinde bu konuya ışık tutan bir konuşma yaptı ve devrim sonrası Mısır'ı değerlendirdi. Mısır'daki devrimi 'tarihi ve olağanüstü bir hadise' olarak tanımlayan Bişara, tarihte pek çok devrim yaşandığını, ancak çok azının Mısır'daki kadar iyi organize olduğunu söyledi. Halkın, devrim hareketlerinin başladığı 25 Ocak'tan sonra dağılabileceğine, ancak ellerine geçen bu tarihi fırsatın önemini anlayıp mücadeleye uzun süre devam ettiklerine değinen Bişara, Mısır halkının belki de ilk defa 'kaderlerini değiştirecek gücü ellerine geçirdiğini ve o günden sonra da geri dönüşün olmadığını' dile getirdi.
Azmi Bişara konuşmasında, Mısır'daki devrimi Arap dünyasındaki diğer devrimlerden farklı kılan en önemli nedenin 'halkın katılım oranı' olduğunu belirtti. Yüzde 7'lik katılım oranı ile 1979'daki İran devrimi hariç, dünyadaki hiçbir devrimde halkın katılımının yüzde 1'i geçmediğini vurgulayan Bişara, Mısır ve Tunus'ta insanların 'tek bir vücut' gibi hareket ettiğini ve 'tek birşeyin hayalini kurduğunu' söyleyerek bunun 'insanlık tarihinde büyük bir ilerleme' olduğunu ifade etti.
Mısır ve Tunus'ta devrimin ardından başlayan yeni dönemi de değerlendiren Bişara, her iki ülkede de devrimcilerin gücü ele geçirmediğini, 'kapıyı araladıklarını ancak bunu henüz gerçekleştirmediklerini' iddia etti. Bu durumun başta Mısır olmak üzere Arap dünyasındaki rejimlerin geleceği için önemli sonuçlar doğuracağını sözlerine ekleyen Bişara, 'Mısır da, tıpkı Tunus gibi, asker yönetiminde. Bunlar iktidarda yeni bir elit takımı değiller. Mısır'da yaşanan sadece, eski rejimin bir parçasının devrimcilerin tarafına geçmesi ve reform yapmaya zorlanması' diye konuştu.
''Mısır'ın kaderi rejimin kalıntılarına bırakılmamalı''
Kendisi de aynı zamanda bir siyasetçi olan Filistin asıllı ünlü akademisyen ve yazar, Mısır'daki devrimin amacına ulaşabilmesi için önemli uyarılarda da bulundu. 'Devrimin ardından Mısır'ın kaderinin kendi haline bırakılmaması gerektiğini' söyleyen Bişara, ''Devrimciler, isteseler de istemeseler de, bundan sonra devrimin amaçlarını daha net bir şekilde ortaya koymalılar. Karar mekanizması asla rejimin kalıntılarına bırakılmamalı' çağrısında bulundu.
Konuşmasında, Mısır'ın 'gelişimi' için dışarıdan gelen yabancı yardımlar ile ilgili 'endişesini' de dile getiren Azmi Bişara, 'ilerleme'nin yabancı yardımlar ile sağlanamayacağını dile getirdi. ''Bu yardımların Mısır'a bir faydası olmaz. Tam tersi, ekonomik ve sosyal gelişmeyi engelleyebilir, veya tehlikeye atabilir'' diyen Bişara 'Mısır'ın bir seçim yapmak zorunda olduğunu' sözlerine ekledi.
Azmi Bişara, Mısır'daki seçimlerle alakalı olarak da bazı değerlendirmelerde bulundu. 'Demokrasiyi koruyabilmek için ilk önce bazı temel prensiplerde anlaşma sağlanması gerektiğine değinen ünlü Arap düşünür, 'demokrasinin çoğunluğun idaresi değil, çoğunluğun demokratik prensipler altında idaresi' olduğunu vurguladı. Bişara ardından 'bağımsız bir yargı kurulmadan, yasama, yürütme ve yargı birbirinden ayrılmadan ve seçimle gelen bir parlamento olmadan demokrasinin asla sağlanamayacağının' da vurgusunu yaptı.
Konuşmasının sonunda Mısır'da devrimden sonra oluşan tabloyu kendi deyimiyle 'seküler-islamcı' kamplaşması olarak değerlendiren Bişara, bunun eski rejimin bir mirası olduğunu, bugün aynı güçlerin hala eski savaşı sürdürdüğünü iddia etti. ''Mısır halkı devrime, var olan despotizmi bir diğeriyle değiştirmek için katılmadı'' diyen Bişara, 'böyle bir tablonun devrimin amacına tamamen zıt olduğu gibi, devrim uğrunda hayatını kaybeden yüzlerce insana da hakaret olduğunu' dile getirdi.
