Anarşinin Kürt sorununun çözülmesini istemeyenlere, Ergenekon'a ve faili meçhul cinayetlerden dolayı bugün hesap verenlere yarayacağına dikkat çekti ve uyardı: "Ergenekoncular dört gözle Kürt sokağının karışmasını bekliyor. Bunu görmeyen, gördüğü zaman çok geç kalmış olur."
Ardından şu önemli uyarıyı yaptı: "Darbecilerin Ergenekoncuların dört gözle Kürt sokağının karışmasını bekledikleri, bunun için Kürtleri kışkırttıkları, doğabilecek kanlı ve hükümet bakımından yönetilemez ortamda kurtarıcı pozuyla yeniden sahneye çıkıp hükümeti de Parlamento'yu da, cümle siyasi partileri de bir yana itip 12 Eylül türü borularını öttürmeyi umut ettikleri, bunun için çalıştıkları bilinmeyen bir şey değil. Bunu görmeyen, gördüğü zaman çok geç kalmış olur."
Kürt halkının bugün yapması gereken en önemli hareketin kaos oluşturmak isteyenlerin oyununu bozmak olduğunu ifade eden Burkay, statükocu kesimlerle, darbecilerle ve Ergenekoncularla aynı çizgide bulunulmaması gerektiğinin altını çizdi. BDP'ye de anarşi ortamından uzak durması için çok önemli görevler düştüğünü, bu partinin 12 Haziran seçimlerindeki başarısını demokratik çalışmalara yansıtması gerektiğini söyledi. Bu ortamda sağduyu ile hareket etmenin önemli olduğunu, kaos ortamına sürükleyecek açıklamalardan kaçınılmasını istedi. AK Parti'nin "kaos ortamı istediği" söylemlerini de inandırıcı bulmayan Burkay, tüm eksik ve kusurlarına rağmen hükümetin, anarşi istemeyecek grupların başında geldiğini anlattı. Mevcut siyasi sistemin yamalı bohça durumuna gelmiş anayasa sebebiyle sürekli tıkandığına dikkat çeken Burkay, demokrasi ile bağdaşmayan maddelerin el birliği ile değiştirilmesi gerektiğini vurguladı. BDP'nin geçen dönem Meclis'te demokratikleşme adına verimli bir çalışma yürütemediğini belirten Burkay, bağımsız vekillerin istemeleri halinde Parlamento'da yeni anayasa, Siyasi Partiler Yasası, ceza yasası ve terörle mücadele yasasındaki değişmelerde önemli rol oynayabileceğini söyledi.
Normalleşme, Öcalan'ın iki dudağının arasında olmamalı
Türkiye'nin 12 Haziran seçimleriyle önemli bir fırsat yakaladığını belirten Burkay, cunta anayasasından kurtulup askerî vesayetin ülke üzerinden atılması için bu dönemin iyi değerlendirilmesi gerektiğini aktardı. Kaos ortamı ile bu olumlu havanın dağıtılmak istendiğine dikkat çeken Burkay, sözlerini şöyle sürdürdü: "Kaosu öteden beri kimlerin istediği ve bunun için aralıksız çalıştıkları bellidir. Öcalan'ın, 15 Haziran seçimlerine kadar "adım atılmasını" isteyen açıklaması nedeniyle, 12 Haziran seçimlerinin hemen ardından PKK yönünden ortamı gerginleştirecek çıkışlar bekliyordum. Ayrıca bu ülkenin normalleşmesi Bay Öcalan'ın iki dudağının arasından çıkan sözlere kaldıysa yandık demektir. Öte yandan tek aktör Öcalan değil, özellikle de asıl etkili olan o değil. Nitekim Hatip Dicle olayı adeta planlanıp, pişirilip önümüze kondu."
Kemal Burkay, AK Parti Hazro Belediye Başkanı'nın oğlunun kaçırılması hadisesine de değindi. BDP'nin bu olay karşısında sessiz kalmasına tepki gösteren Burkay, tepkisiz kalmalarının ya korktukları ya da hadiseyi onayladıkları anlamına geleceğini anlattı.
Zaman