Amerikan TIME dergisi, "(Başbakan Erdoğan) Türkiye'de Halkın Adamı" başlığıyla yayımladığı Rana Foroohar imzalı yazının girişinde, Başbakan Erdoğan'ın, "reformcu mu, sert lider mi olacağı" sorusunu sordu. Yazıda, Erdoğan'ın, okuduğu bir şiirden dolayı 1999 yılında 10 ay hapse mahkum edilmesinin ardından son seçimlerde yüzde 50'ye yakın oy toplayarak art arda üçüncü kez iktidara gelmesi "şiirsel adalet" olarak nitelendirildi.
Erdoğan'ın, kendi döneminin en popüler ve en başarılı politikacısı, Mustafa Kemal Atatürk'ün 1923 yılında modern Türkiye Cumhuriyeti'ni kurmasından bu yana ülkedeki en dönüşümcü lider olarak görüldüğüne işaret edilen yazıda, Başbakan'ın özellikle ekonomik alanda kaydettiği başarıların, partisinin seçim zaferinde belirleyici etken olduğu yorumu yapıldı.
Türk ekonomisinin ulaştığı noktadan, rakamlar verilerek övgüyle bahsedilen yazıda, Arap Baharı'nın, Türkiye'yi, tam olarak nasıl bir yükselen güç olmak istediği yönünde sorularla yüzleşmeye zorladığı görüşü dile getirilerek, "Nihayetinde ya siyasi hırslarını büyütmek için ekonomik gücünü kullanarak, milliyetçi ve kendi çıkarlarını düşünen Çin'e benzeyebilir ya da çok taraflı diplomasinin ve bölgesel liderliğin zorluklarını üstlenmeye hazır olabilir" denildi.
Yazıda, ABD'deki düşünce kuruluşlarından Yeni Amerika Vakfı (New America Foundation) uzmanı Afshin Molavi'nin, "Türkiye'nin kendisine sorması gereken büyük soru şu: Liberal demokrasi miyiz, değil miyiz?" şeklindeki açıklamasına da atıfta bulunularak, bu soruya yanıtın gerek yurt içinde gerekse dışarda yansımalarının olacağı görüşü ortaya koyuldu.
AK Parti'nin Anayasa'nın yeniden yazılması niyetine işaret edilen yazıda, ancak partinin, seçimler sonucunda parlamentoda, muhalefete danışmadan tek başına bu işi yapacak sandalye sayısına sahip olamadığına dikkat çekildi.
Yazıda, Anayasa'nın yenilenmeye ihtiyacı olduğu hususunda ülkede geniş çaplı bir mutabakatın olduğuna değinilerek, "şu anki Anayasa'nın devleti vatandaşlardan daha çok koruduğu ve büyük bir hevesle modern dünyaya katılmak isteyen bir önceki dönemin güvensiz Türkiye'sini yansıttığı" fikri dile getirildi.
"Anayasa'nın yenilenmesinin ise, daha fazla ifade özgürlüğüne ve Kürtlerin haklarının korunmasına imkan sağlayacağı" düşüncesine yer verilen yazıda, Erdoğan'a yönelik, "Kürtlere verilen sözlerin yerine getirilmemesi, medeni hakların baskı altına alınması, gazetecilerin tutuklanması, telefon dinlemeleri" gibi eleştirilere dikkat çekilerek, "tüm bunların, Türklerin, üçüncü iktidar döneminde AK Parti'den neler bekleyebilecekleri sorularını uyandırdığı" belirtildi. Yazıda, şunlar kaydedildi: "Erdoğan'ın partisi muazzam bir zafer kazanmış olabilir ama birçok alanda zorluklar beliriyor. Ekonomi hala güçlü olsa da yeniden dengelenmeye ihtiyacı var. İhracat yavaşlamaya başlıyor ve cari açık büyüyor. Ülkede her an kaçabilecek çok miktarda sıcak para var. Siyaset yapıcılar işgücü piyasasını gevşetmeye ve vergi reformlarını başlatmaya ihtiyaç duyuyor. Türkiye'nin bölgenin geleceğini şekillendirme hırsı, Ortadoğu'daki eski rejimlerle iş yapan birçok muhafazakar Türk girişimcisinin elinde tutsak olmaya devam ediyor".
"Erdoğan hakkındaki ve hükümetinin karşı karşıya olduğu zorluklara dair tüm kaygılara rağmen, hem ABD hem de Batı Avrupa'nın, Türkiye'nin, İslam dünyasına bir model vazifesi görebilen, siyasi açıdan kendine güvenli, ekonomik olarak da dinamik, açık bir ülke haline gelmesinden çıkarı olduğu" kaydedilen yazıda, Anayasa'nın yeniden yazılması sürecinin "bir test" olacağı yorumu yapıldı.
Yazıda, "Eğer Erdoğan bu süreci, öncelikle dini bir gündemi devreye sokmak ve kendi iktidar tabanını güçlendirmek için kullanırsa, hem Kürtleri hem de laik liberalleri kendinden uzaklaştırır ve Türkiye'nin liberal İslami demokrasi modeli olmasını imkansız hale getirir. Ama eğer Erdoğan, insan hakları ve bireysel özgürlüklere odaklanabilirse, Türkiye'yi gelişmesinde yeni aşamaya çıkaran kişi olarak hatırlanır. Her şekilde dünyanın gözü onun üzerinde olacak" ifadeleri kullanıldı.
'Eski futbolcu, Kasımpaşalı, dindar'
Yazıda, Başbakan Erdoğan tanımlanırken şu ifadelere de yer verildi:
"57 yaşındaki eski futbol oyuncusu, İstanbul'un sıkı Kasımpaşalısı, dindar bir Müslüman, başörtülü eşe sahip, Anadolu'daki kitleler arasındaki dindarlara hitap eden, hem kentsel işçi sınıfında hem de küçük ve orta ölçekli milyonlarca iş adamı arasında popüler, bilgili bir ekonomik idareci ve bazılarına göre Türkiye'nin küresel sahnede çok daha büyük ekonomik ve siyasi rol oynamasını isteyen bir reformcu..."
AA