ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, Rus meslektaşı Sergei Lavrov ile Suriye'de Esad birliklerinin uyguladı şiddete karşı BM Güvenlik Konseyi'nde bir karar alma konusunda görüştü.
ABD ve Rus Dışişleri Bakanları arasında yapılan görüşmede, Suriye'nin Beşar Esad yönetimine karşı savaş suçu getirilip getirilmemesi konuşuldu.
Cuma günü yapılan eylemde 19 kişinin askerlerin açtığı ateş sonucu öldürülmesinin ardından gelen görüşmeye Rusya'nın sıcak bakmadığı ifade edildi.
Daha önce Libya konusunda da BM Güvenlik Konseyi'nin kararına katılmayan Rusya ve Çin'in Suriye konusunda da işgale karşı çıktığı belirtiliyor.
Libya'ya olduğu gibi Suriye'ye de Güvenlik Konseyi kararı alınmasını destekleyen ABD, AB'nin Suriye konusunda hazırladığı taslakta yer alan yaptırım dayatmama konusuna açıkça destek veriyor.
ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Victoria Nuland, Clinton'ın Lavrov ile Suriye konusunda gerçekleştirdiği görüşmede, Rusya'nın BM Güvenlik Konseyi'nin kararına nasıl destek verebileceğini sorduğunu ifade etti.
Clinton'ın Çin'le Suriye konusuna henüz görüşmediğini belirten Nuland, "Clinton, ABD ve Rusya'nın bu konuda ortak çalışma umudunu ifade etti" dedi.
Ayrıca yandan gazetecilere bilgi veren Beyaz Saray yetkilileri, ABD’nin Suriye’nin doğal gaz ve petrol sanayisine yaptırım uygulamayı hazırlandıklarını açıkladı.
Öte yandan Aşark El Avsat gazetesinde Dışişleri Bakanı Clinton’ın Suriye konusuyla ilgili görüşlerine yer veren bir makale yayınlandı. Makalede Esad’ın, tarihin yanlış tarafında yer aldığını söyleyen Clinton, son uygulamalarıyla Esad'ın "reformcu lider" olduğu yolundaki iddiayı çürüttüğünü ifade etti.
Clinton, "Mültecilerin Türkiye’ye ve Lübnan’a akını sürüyor, Golan’da tansiyon yeniden yükseldi. Bu gelişmeler Suriye rejiminin bölgesel istikrar açısından temel unsur olduğu ve bu nedenle de mutlaka korunması gerektiği inancını ortadan kaldırıyor dedi.
Mevcut durumda Amerika’nın Suriye halkının yanında yer almayı tercih edeceğini iddia eden Hillary Clinton, "Esad rejiminin vatandaşlarının isteklerine saygı göstermemesini ve İran’ın gizli müdahalesini kınıyoruz" dedi.
BEŞAR ESAD'IN KANLI ELLERİ
Suriyeliler, Beşar Esad'ın korku krallığına direnmekle olağanüstü bir cesaret sergiledi. Aynısını uluslararası toplum için de söylemeyi isterdik. Esad güçlü bir kınamadan ve gerçek cezalandırmadan kurtulduğu sürece, tanklarını ve askerlerini kendi halkına karşı kullanmaya devam edecek.
İnsan hakları grupları, üç aydır süren bastırma harekâtında bini aşkın göstericinin öldürüldüğünü, 10 binden fazla kişinin de tutuklandığını düşünüyor. İşkence görmüş bedeni internette gösterilen 13 yaşındaki Hamza El Hatip, rejimin gaddarlığının yürek parçalayıcı bir simgesine dönüştü. Eylemcilere göre 29 Nisan'da bir gösteride tutuklanan çocuktan, işkence görmüş bedeni yaklaşık bir ay sonra ailesine teslim edilene kadar haber alınamadı. Hatip ve gösterilere katılan en az 30 çocuğun daha öldürülmesi, Esad ile emrindeki katillerin ne derece alçaldığını gösteriyor.
3 Haziran'da, şimdiye kadarki en büyük gösterilerden birisinde insanlar yeniden sokaklara indi. Eylemcilere göre, Hama'da askerlerin ve rejime sadık kalanların açtığı ateşte onlarca gösterici öldü. Bağımsız gazetecilerin ülkeye girişi yasaklandığından, şiddetin tam boyutu bilinmiyor. Bilinen, Suriye devletinin muhtemelen Arap Baharı'nda görülen en korkunç karşı saldırıyı oluşturan bir baskı dalgası başlattığı.
ABD ve Avrupa, katliamların başlamasının ardından rejimin en önemli yetkililerine (çoğunlukla seyahat yasağı ve mali varlıkların dondurulması türünden) yaptırımlar getirdi. Esad'ın adı listeye ancak sonradan eklendi. Ancak söylem sertleşiyor. Dışişleri Bakanı Hillary Clinton 2 Haziran'da, Esad'ın meşruiyetinin "kaybolmadıysa bile neredeyse bittiğini" açıkladı. Ancak Amerikalı ve Avrupalı bazı yetkililer hâlâ Esad'ın reform yapabileceği hayalini paylaşıyor.
En korkunç şey ise, BM Güvenlik Konseyi'nin yaptırım kararı almak bir yana kan dökülmesini kınamak için gereken oyu bile bulamaması. Şam ile uzun zamandır var olan bağlarını çıkarcı biçimde koruyan Rusya etkili eylemleri engellerken, Çin de ona uyuyor. Hindistan da eyleme geçmeye isteksiz ve bu, konseyde daimi koltuk peşinde olan bir demokrasi açısından utanç verici bir tutum.
Rusya ve Çin ikna edilemezse, ABD ve Avrupa etkili bir yaptırım kararı için bastırmalı ve Moskova ile diğerlerinin Suriye halkına karşı Esad'ın tarafını tutmasına karşı meydan okumalı. İsyanın nasıl sonuçlanacağını bilmiyoruz. Ancak Esad'ın istikrarın garantörü ve aşırılıkçılığa karşı en iyi yol olduğuna dair iddialar tüm inandırıcılığını yitirdi.