İngilizceye düşkünlüğümüz eziklik duygusundan
Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölüm Başkanı Doç. Dr. Şahin Köktürk, ''Avrupa karşısında eziklik duygusu içinde olmamız dolayısıyla Türkiye'de tabelalara İngilizce isim verme alışkanlığımız ağırlıkta'' dedi.
15 Yıl Önce Güncellendi
2011-06-18 12:44:03
Doç. Dr. Köktürk, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye'de, iş yerleri ve dükkanlardaki tabela adlarının özellikle yabancı isimlerden seçilmesinin aşağılık kompleksinden kaynaklandığını savundu.
Tabela seçimlerinde yabancı isimlerin kullanılmasının birkaç sebebi olduğunu söyleyen Köktürk, şunları kaydetti:
''Uzun zamandan beri Türkiye'de yabancı dillerin çokça öne çıkarılması, yabancı dil öğretiminin ve eğitiminin küçük yaşlara kadar indirilmesinin yanı sıra Avrupa karşısında eziklik duygusu içinde olmamızdan da kaynaklanıyor. Özellikle İngilizce isimlerin tercih edilmesi bu kompleksten kaynaklanıyor. Bir diğeri, bilinmeyen kelimelerin cazip bir tarafı var ve insanlara çekici geliyor. Acaba ne demek istedi bu kelimeyle? Hayal dünyasına hitap etmiş oluyor bir anlamda. Türkçe bir kelime olsa ve bilinse, anlamı tek olacak ama yabancı bir isim konunca bunun arkasında ne var gibi bir merak uyandıracak. Ben merak ettirme düşüncesinden ziyade batı karşısındaki kompleksimize, yabancı dil öğretiminin küçük yaşlara kadar indirilmesi gerçeğinden hareketle böyle bir yola başvuruyorlar.''
''HOCAM 'ZARİF KUNDURA'NIN' İNGİLİZCE'Sİ NEDİR?''
Köktürk, tanıdığı bir ayakkabı dükkanı sahibiyle aralarında geçen bir diyaloğu şöyle anlattı:
''Ayakkabı satış yerinin adı 'Zarif Kundura'. Benim üniversitede olduğumu öğrenince mağazanın sahibi dedi ki: 'Hocam bunun İngilizce'si nedir?' o anda aklıma gelmedi ama sonradan 'elegance' olduğunu hatırladım. O kelimeyi söyleseydim belki de işyerinin adını değiştirecekti. Halbuki orta halli, orta kesime hitap eden yabancı dil telaşı olmayan bir müşteri yelpazesine sahip bir satıcı bu. O bile İngilizce'sini düşünüyor. Yani daha modern görünmek, mamullerinin de bu ismin modernliğine uygun, sağlam gibi çağrışımları toparlayabilmek için bu zarif kelimesinin İngilizce'sini merak edip bana sormuştu.''
Köktürk, bu yabancı kelime kullanma hevesini, dil bilincinin tam yerleşmemesinden de kaynaklanabileceğine dikkat çekerek, Türkçe'ye sahip çıkılmadığını söyledi.
''Türkçe isimlerin kullanılması insanların diline sahip çıktığının bir göstergesidir'' diyen Köktürk, Bir otel, alışveriş merkezi, şirketler, eğer uluslararası bir alana hitap ediyorsa da Türkçe isimlerini büyük İngilizce isimlerini ise küçük ebatlarda yazmaları gerektiğini ifade etti.
''BİZİM YABANCI İSİMLER ÜZERİNDEKİ HASSASİYETİMİZ''
Prof. Dr. Köktürk, ''Bizim yabancı kelimeler karşısındaki tavrımız şu. Hem bir İngiliz gibi yazmaya çalışıyoruz 'Shakespeare' ve bir İngiliz gibi okumaya çalışıyoruz 'Şekspir' birini tercih etmemiz lazım. Şekspir diyorsa İngilizler biz de Şekspir diye yazmalıyız, en doğrusu budur. Çünkü biz her dili öğrenemeyiz'' diye konuştu.
Bu durumun ne şekilde düzeleceği konusunda da açıklamalarda bulunan Köktürk, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Yabancı dil kullanma merakı kendi öz güvenimizi kazanmaya başladıktan itibaren değişebilir. Yani birden bire olmaz. Çünkü uzun yıllardan beri şuur altına yerleşen, dışardakiler bizden daha iyidir şeklinde bir kanaat var. Bizim ürettiğimiz isimler, markalar bizi tatmin edip dünyayla rekabet etmeye başladıktan sonra kendi isimlerimizi koymaya başlayacağız. Bu durumun bizde bir özgüven hali oluşturmasıyla birlikte, bunun yansımaları tabelalarda Türkçe'ye dönülmesi olacaktır. ''
AA
SON VİDEO HABER
Haber Ara