Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Wallerstein: İsrail'i bekleyen Tsunami

Bir tsunami geliyor. İsrail’in son birkaç yıldır esas korkusu “gayrimeşrulaştırma” oldu. Böylesi bir oy, gayrimeşrulaştırma sürecini tamamen kaplamaz mı?

15 Yıl Önce Güncellendi

2011-06-17 14:00:33

Wallerstein: İsrail'i bekleyen Tsunami


Immanuel Wallerstein* / TIMETURK

Filistinliler, bu sonbahar toplanacak Genel Kurul’da devletlerinin Birleşmiş Milletler’ce resmen tanınması projesinin peşinde koşuyor. 1967 İsrail-Filistin savaşından önceki sınırlar içerisinde devletlerinin tanınmasını isteyecekler. Oylamanın lehte olacağı neredeyse kesin. Tek soru ne kadar lehte olacağı.

İsrailli siyasi liderlik de bunun farkında. Tartıştıkları 3 farklı tepki var. En baskın tavır, Başbakan Netanyahu’nunki. Böylesi bir kararı tamamen göz ardı ederek, İsrail hükümetinin var olan politikalarını sürdürmesini savunuyor. Netenyahu, uzun zamandır, BM Genel Kurulu’nda İsrail’in aleyhine çıkan birçok kararın başarıyla göz ardı edilebildiğine inanıyor. Bu neden farklı olsun ki?

Misilleme olarak, İsrail’in daha önceden işgal ettiği Filistin topraklarını resmen ilhak etmesini ve Filistinlilerle barış görüşmesini sona erdirmesini söyleyen (evet, Netanyahu’dan daha fazla) aşırı sağda birkaç politikacı var. Hatta bazıları genişlemiş İsrail devletinden tüm Yahudi-olmayan nüfusunu Çıkış’a zorlanmasını istiyor.

Artık siyasi tabanı var-olmayan eski Başbakan (şimdiki Savunma Bakanı) Ehud Barak, Netenyahu’yu gerçekçi olmadığı için uyarıyor. Barak, kararın İsrail için bir tsunami olacağını ve bu yüzden Netanyahu’nun yapacağı en akıllıca şeyin, karar çıkmadan, bir şekilde Filistinlilerle anlaşması olduğunu söylüyor.

Barak haklı mı? Bu İsrail için bir tsunami mi olacak? Haklı olması için epey şansı var. Ancak Netanyahu’nun Barak’ın tavsiyesini dinleyip karardan önce Filistinlilerle anlaşmaya çalışması neredeyse imkânsız.

Genel Kurul’da neler olacağını bir tahmin edelim. Biliyoruz ki Latin Amerika ülkeleriyle Afrika ile Asya ülkelerinin ekserisi kararı destekleyecek. Birleşik Devletler, bunun karşısında yer alarak diğerlerini de aleyhte oy vermek için ikna etmeye çalışacak. Avrupa’nın oyları ise belirsiz. Eğer Filistinliler Avrupalı oyların önemli bir kısmını elde edebilirlerse, siyasi konumları çok daha güçlenecek.

Peki, Avrupalılar karara oy verecek mi? Bunun cevabı önümüzdeki 2 ay içerisinde Arap dünyasında olacaklarda saklı. Fransızlar alenen, İsrail-Filistin görüşmelerinde kayda değer gelişme görmezlerse(ki şu an öyle bir şey yok), böylesi bir kararı destekleyeceklerinin ipucunu verdiler. Eğer böyle yaparlarsa, güney Avrupa ülkeleri de onlara katılacak. Ayrıca Kuzey ülkeleri de. Ucu açık olan soru İngiltere, Almanya ve Hollanda’nın onlara katılıp katılmayacağı. Eğer bu ülkeler karara destek verirlerse, doğu Avrupa ülkelerinin ekserisinin de çekinceleri giderilmiş olacak. Bu durumda karar, Avrupa oylarının büyük kısmını elde etmiş olacak. 

Bu nedenle Arap dünyasında neler olup bittiğine bakmamız gerek. İkinci Arap devrimi hala tam gaz sürüyor. Önümüzdeki 2 ay içerisinde hangi rejimlerin düşüp hangilerin kalacağını tam olarak tahmin etmek cüretkârlık olacak. Açık olan şey, Filistinlilerin, Üçüncü İntifada’yı başlatmanın eşiğinde oldukları. En ılımlı olanları dâhil tüm Filistinliler, İsrail’le bir anlaşmanın olacağına dair umutlarını yitirdi. Fetih ve Hamas arasındaki anlaşmanın en açık mesajı budur. Neredeyse her Arap devletinin Arap nüfusu rejimlerine karşı siyasi devrim içindeyken, Filistinliler nasıl sessiz kalabilir? Sessiz kalmayacaklar.

Eğer sesiz kalmazlarsa, diğer Arap rejimleri ne yapacak? Hepsi, ülkelerindeki ayaklanmalarla zor zamanlar geçiriyor. Üçüncü İntifada’ya aktif destek vermek, ülkelerinde kontrolü geri kazanma çabalarındaki en kolay yol olacak. Hangi rejim Üçüncü İntifada’ya destek vermemeye cüret edebilir. Mısır, şimdiden bu yöne açıkça kaydı. Ürdün Kralı Abdullah da, aynısını yapacağını ima etti.

Şu sıralamayı düşünün. Bir Üçüncü İntifada, arkasından gelen aktif Arap desteği ve bunu izleyen İsrail uzlaşmazlığı. Avrupalılar ne yapacak? Bu kararı reddetmeleri oldukça zor. Kolayca İsrail’le birlikte Birleşik Devletler’in aleyhte oy vereceğini ve birkaç çekimser olacağını tahmin edebiliriz.

Bu bana oldukça olası bir tsunami gibi geliyor. İsrail’in son birkaç yıldır esas korkusu “gayrimeşrulaştırma” oldu. Böylesi bir oy, gayrimeşrulaştırma sürecini tamamen kaplamaz mı? Bu oylamada Birleşik Devletler’in izolasyonu, Arap dünyasındaki konumunu daha da zayıflatmayacak mı? O zaman Birleşik Devletler ne yapacak?

*Amerikalı ünlü sosyolog ve muhalif düşünür.

Bu makale Oğuz Eser tarafından Timeturk.Com için tercüme edilmiştir.

SON VİDEO HABER

Uçakta olay çıkarıp, 'Türkiye'yi satın alırım' diye tehdit etti

Haber Ara