Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Cisr Eş-Şugur’un tekerrür eden kaderi

15 Yıl Önce Güncellendi

2011-06-15 14:39:27

Cisr Eş-Şugur’un tekerrür eden kaderi
HABER MERKEZİ / TIMETURK

Suriye ordusunun havadan, karadan saldırarak Türkiye’ye göç etmek zorunda bıraktığı Cisr Eş-Şugur halkı daha önce de baba Hafız tarafından katledilmişti.

Suriye’nin Edleb bölgesine bağlı olan 45 bin nüfuslu Cisr Eş-Şugur kasabasının halkını Araplar, Türkmenler, Çerkezler ve Kürtler oluşturmaktadır. Kasabada tarımsal üretimin çeşitliliği dikkat çekmektedir. Çeşitli sanayi tesisleri de bulunan kasabanın ismini Asi nehri üzerindeki köprüden ya da kasabadaki kaleden aldığı sanılmaktadır. Cisr Eş-Şugur’da 1980 yılında da ayaklanmalar görülmüş ve bu ayaklanmalar da aynı şekilde baba Esad tarafından katliamla bastırılmıştı.

Cisr Eş-Şugur, Suriye Ordusu’nun özel kuvvetlerinden binlercesini, tanklarını ve helikopterlerini içinde bulunduğumuz Haziran ayının sekizinde ‘silahlı çeteler’ diye isimlendirdiği kişilere karşı geniş çaplı bir operasyona başlamak üzere toplamasının ardından dünyanın ilgi odağını oluşturdu.

Tarih ve ekonomi

Cisr Eş-Şugur, ülkenin kuzeybatısında yer alan Edleb bölgesine bağlıdır. Deniz yüzeyinden yüksekliği 170 metredir. Yaklaşık 45 bin nüfusu bulunan kasabada halk Arap, Türkmen, Kürt ve Çerkezler’den oluşmaktadır. İslami mezhepler ve çeşitli Hıristiyan ekoller olmak üzere inançları da farklılık göstermektedir.

İsmini, kasabadan geçen Asi Nehri üzerindeki taş köprüden aldığı, Eş-Şugur kelimesinin ise; düşmanın girmesinden korkulan sınır bölgeler manasına gelen El-Thugur kelimesinin tahrife uğramış hali olduğu söylenmektedir. Bu ismin, kasabada mevcut bulunan Eş-Şugur Kalesinden gelmiş olabileceği de söylentiler arasındadır. Bu isimlendirme bölgenin güvenlik ve korumadan yoksun olduğuna işaret etmektedir.

Kasabanın tarihinin 17.yüzyılın başlarına döndüğü sanılmaktadır. Halep ve Suriye sahili arasındaki kafile yolu üzerinde yer alması nedeniyle kasabadaki bina çalışmaları genişletilmiştir.

Kasabada tarımsal üretim çok gelişmiştir. Meyvecilik, narenciye, buğday ve zeytin yetiştiriciliği ile ünlüdür. Kasabada süt ve şeker ürünleri üretimi yapan çeşitli sanayi tesisleri de bulunmaktadır.

Kontrolün kaybedilmesi

Cisr Eş-Şugur kasabası, geçtiğimiz Mart ayının ortasında demokrasi talebiyle başlayan gösteriler kampanyasında diğer Suriye şehir ve kasabaları arasında yerini aldı. Güvenlik güçleri tarafından açılan ateş sonucunda onlarcasının hayatını kaybetmesi nedeniyle Haziran ayının başında kasabanın sokaklarında geniş çaplı gösteriler düzenlendi.

İçinde bulunduğumuz Haziran ayının yedisinde Şam resmi makamları, kasabada silahlı çeteler olduğunu, güvenlik güçleri ve sivillerden 120 kişiyi öldürdüklerini iddia etti. O günlerde İngiliz Daily Telegraph gazetesi, 11 haftadır süren gösterilerin başından bu yana hükümetin kontrolünden çıkan ilk yerin Cisr Eş-Şugur olduğunu yazdı.

Ancak özel kuvvetlerden binlerce asker tanklar ve helikopterlerle kasabayı kontrol altına aldı. Kasabanın sakinlerinden binlercesi ise Türkiye’ye kaçtı. Kasabadan kaçanlar, Suriye resmi makamlarının yukarıda bahsi geçen iddiasına cevap vererek: ‘Ordu, sivil halk üzerine ateş açmayı kabul etmeyen askerleri kendisi öldürdü’ dedi.

Askeri operasyondan birkaç gün sonra Suriye televizyonu Cisr Eş-Şugur’da güvenlik güçlerinden ve polisten onlarcasının bulunduğu toplu mezar ortaya çıktığını ilan etti. Ancak muhalefet bu iddiaları da yalanlayarak, bu mezarların ordunun kendisinin öldürdüğü askerlere ait olduğunu açıkladı.

Bosna-Hersek katliamına benzetti

İspanyol yazar Rosa Massagy, Albraiodiko Gazetesi’nde 9 Haziran’da yayınlanan makalesinde Cisr Eş-Şugur’da olanları, 1995’de Bosna-Hersek’te yaklaşık 8000 Müslümanın öldürüldüğü ve ardından iç savaşın geldiği katliama benzetti.

Bugün bu küçük kasabada, 30 yıl kadar önce İslamcıların aynı yerde başkan Hafız Esad’a karşı ayaklanması sonucu ortaya çıkan kanlı sahneye benzer bir manzarayla karşılaşılması dikkat çekicidir. 1980 yılında Cisr Eş-Şugur kasabasında grev ve gösteriler düzenlenmiş ancak bu gösteriler güvenlik güçleri ve özel kuvvetler tarafından onlarcasının öldürülmesiyle bastırılmıştır. Kasaba halkı o gün başlarına gelenleri de ‘katliam’ olarak anmaktadır.

Haber Ara