Gilad Atzmon* / TIMETURK
Kısa süre önce, Filistin dayanışma söyleminin ruhsal, ideolojik ve entelektüel olarak aşırı yanıltıcı bir terminolojiyle yönlendirildiğini fark ettim. (Her tartışmada duyulan, çatışmaya dair her kitapta yer alan) Siyonizm, sömürgecilik ve ırkçılık (apartheid) gibi kavramların; kafa karıştırıcı, hatta sanrılı olduğunu gördüm. Bu kavramların var olma nedeninin, durumu açığa kavuşturmak yerine, Yahudi Devleti’ni yöneten gerçek ruhu ve ideolojileri kavramaya dair herhangi bir çabayı engellemek olduğuna inanıyorum.
Siyonizm
Birçoğumuz Siyonizm’in İsrail’in arkasındaki ideolojik itici güç olduğunu varsayma eğilimindeyizdir.
Ancak hata yapmayın. İsrail, Siyonizm değildir. Siyonist ideoloji ve siyasetin, İsrail politikaları ya da uygulamalarında çok az etkisi vardır.
Şimdiye dek İsrail ve Siyonizm’in farklı kategoriler olduğu anlaşılması gerekirdi. Siyonizm, kurucularınca, “Diaspora Yahudi’sini gerçek ve medeni insani bir varlığa” dönüştürme çabası olarak tanımlanmışken, bugünkü İsrail sadece böylesi bir ideolojinin çıkarcı-pragmatik bir ürünü olarak görülebilir.
Birçokları için bugünlerde İsrail’in artık Siyonizm’le idare edilmediği ya da özellikle Siyonizm’in esin kaynağı olmadığını duymak şaşırtıcı olabilir. [1] Bunun yerine İsrail, kendini-idameye adamıştır. Dahası İsrailliler, Siyonist ideolojiye dahi aşina değildir. Birçok İsrailli için Siyonizm, zamanı geçmiş ve arkaik bir kavramdan biraz fazlasıdır. Tarihi önemi olabilir ancak günlük hayattaki anlamı sıfırdır.
Aslında Siyonizm, bir Yahudi Diaspora söylemidir. İsrail’i büyük ölçüde destekleyen dünya Yahudiliği ile Yahudi Devleti’ne karşı çıkarken Yahudi ulusal kimliğini korumaya çalışan birkaç nadir Yahudi laik sesler arasındaki farkı belirtmek için vardır.
Siyonist/anti-Siyonist tartışma aslında, Yahudi Diaspora’sı içerisinde süregelen bir çekişmedir. İsrail içinde dahi mevcudiyeti yoktur. Yahudi kimlik siyaseti alanına aittir. Bu bağlamda çok az siyasi öneme sahiptir.
Çünkü İsrail ve İsrailliler gerçekte Siyonizm’den etkilenmezler. “Anti-Siyonist” aktivite ve ideolojisinin tüm İsrail ve İsraillilerde çok az etkisi vardır. İsrailliler, sadece kendi Yahudi Devletleri’ne karşı doğrudan eylemlerden endişe ederler. Onlar için yaptırımlar endişe nedenidir ve fazlasıyla tasalandırır. Buna rağmen sözüm-ona “Yahudi Sorunu”na çözüm aramaya ilgileri yoktur. İsrailli bakış açısına göre Yahudi devleti, “Yahudi Sorununun” nihai çözümüdür. Gerçekçi ve pragmatist çerçeveden, İsraillilerin “Yahudi Sorunu”nu çözmediğini sadece yerini değiştirdiği söylenebilir.
Peki, neden sürekli bu ilkel hatayı yapmayı sürdürüyoruz ve İsrail cinayetlerini Siyonist hastalık-belirtisi olarak nitelendiriyoruz? Neden doğrudan ve açıkça “Yahudi Devleti”ne atfetmiyoruz? Sonuçta İsrail bugün kendisini Yahudi Devleti olarak tanımlıyor.
Cevap basit. Çünkü kimseyi gücendirmek istemiyoruz. Yahudilerin tüm tarih boyunca acılar çektiğini ve kendilerine özgü duyarlılıklarını kabul ediyoruz. Bu nedenle, gönüllü şekilde, kendimize oto-sansür uyguluyoruz. Gönüllü olarak özgürce, tutarlı, açık ve eleştirel olarak düşünme yetimizden feragat ediyoruz.
Sömürgecilik
Siyonizm, sömürgecilik de değildir. Etrafımızdaki aktivistler Siyonizm’i sömürge projesi olarak ele almaya ısrar etse de, hakikat ifade edilmelidir. Sömürgecilik, kendisini “ana devlet” ile “uydu devlet” arasındaki açık maddesel ilişki ile tanımlar. Ancak Siyonizm durumunda, “Yahudi ana devleti”nin ne olduğunu belirlemek imkânsızdır. Aslında bir Yahudi ana devlet yoktur ve hiçbir zaman da olmamıştır. Siyonizm, sömürgeci bir proje de değildir ve hiçbir zaman öyle olmamıştır. Doğrudur, Yahudi Devleti bazı sömürgeci belirtiler göstermektedir.[2] Ancak bazı beyin kanseri hastaları da migren belirtileri gösterir. Doğru bir tanı, bu belirtilerin arkasındaki doğru nedeni bulmayı hedefler. Teşhis koymak, doğru hastalığı izlemektir, farklı nadir belirtilere bağlanabilecek sahte bir açıklama bulmak değildir.
Hatalı olmasına rağmen bu kadar çoğunluğun sömürgeci paradigmayı neden sevdiği de açıktır. Sömürgeci paradigma takipçileri, İsraillilerin İngilizler, Fransızlar ya da Hollandalılardan farklı olmadığını kabul eder. Sadece “herkesten 100 yıl sonra” yayılmacı “sömürgeci” belirtilere sahipler olarak İsrail’i değerlendirir. Aynı zamanda sömürgeci paradigma yolun sonunda bir “çözüm” de vaat eder. Sömürge-ardılı uzlaşının sadece zaman meselesi olduğuna dikkat çekerler.
Bir kez daha önem verdiğim bu kadar insanı hayal kırıklığına uğrattığım için üzgünüm. Siyonizm orijinaldir ve türünün tek örneğidir. Tarihte bir benzeri yoktur. Ne yazık ki hiçbir materyalist modele uygun değildir. Siyonizm’in ardındaki ilham ruhsaldı ve öyle olmayı da sürdürmektedir.
Peki, neden bu ilkel hatayı yapmaya devam ediyoruz ve Siyonizm’i sömürgecilik olarak addediyoruz? Siyonizm’i olduğu şekilde neden anlatmıyoruz? Yani tamamen özgün bir Yahudi ideoloji projesi olarak? Basit, çünkü Filistin’i destekleyecek kadar kibar birkaç Yahudi’yi gücendirmek istemiyoruz. Onların hassasiyetlerini kabul ediyor ve gönüllü olarak sessiz kalmayı seçiyoruz. Herkesi mutlu etmek için ne gerekiyorsa yapıyoruz. Netice biz bir barış hareketiyiz.
Apartheid (Irkçılık)
Peki ya ırkçılık? İsrail ırkçı bir devlet mi? İsrail’de alenen ırksal ayrımı ve yasal ayrımcılığa şahit oluyoruz. Ancak ırkçılığın yerel halkı sömürmesine rağmen onları orada yaşatmak üzerine kurulduğunu söyleyerek İsrail’in bir apartheid (ırkçı) bir sistem olmadığını iddia edeceğim. Öte yandan İsrail, yerel halkı yok etmek için oradadır. Bir sabah uyandıklarında Filistinlileri bölgeyi terk etmiş bulsalar, İsrailliler rahatlayacaklardır.
Irkçı söylemi yutacak kadar naif-saf olanlar muhtemelen İsrail’in yakında çökeceğine de inanıyorlardır zira ırkçılıkla ilgili tarihin bize öğrettiği budur. Bir kez daha ırkçı modeli severiz çünkü İsrail’i (nispeten) “sıradan” gösterir. Kimseyi gücendirmek istemeyiz, özellikle de bizleri destekleyen bir avuç Yahudi’yi.
Fakat dünyadaki adaletli muttaki-dürüst Yahudiler ve Filistinli destekçisi dostlara sormak istediğim bir soru var. Yahudi Devleti’ne karşı mücadelenin söyleminin “Yahudi hassasiyetlerine” göre belirlenmesi gerektiğine gerçekten inanıyor musunuz? Nazizm’e karşı savaş Alman hassasiyetlerine göre mi oldu? Irkçılığa karşı mücadele ederken Güney Afrikalıların hassas noktalarını dikkate mi aldık? Bu hareket içerisindeki yer alan Yahudilerin elzem önemini kabul ediyorum ve mümkün olduğu kadar çok Yahudi’yle birlikte çalışmaya çabalıyorum. Buna rağmen, Yahudilerin hassasiyetlerini aşıp konuyu değerlendirmeleri zamanı gelmedi mi? Bunu yapacak kadar olgunlaşmadık mı? Yahudi Devleti’nin destekçilerini sorgulamak ve Yahudiliğin tam olarak ne ifade ettiğini sormak gerekmez mi?
İnanıyorum ki Filistin’de daha iyi bir geleceğin hatırına yapmamız gereken şey tam da budur. Bu can alıcı sorularla artık açıkça yüzleşmeliyiz. Ayrıca herkesten daha fazla olarak Yahudilerin bu sorularla yüzleşmesi gereklidir. Hareketimiz içerisindeki Yahudilerin bu soruları susturmak yerine onlara önderlik etmesini bekliyorum.
[1] Siyonizm, dünyadaki Yahudi lobiciliğinden bahsetmek için uygun bir kavram olabilir. Dünyadaki Sayanim ‘e (ÇN: Mossad’a yardım edenler, yardımcılar anlamına geliyor. 21 Haziran 2010’da WikiPedia’dan silinmiş) ışık tutabilir. Bazı Brooklyn Yahudilerinin Aliyah (ÇN: İsrail’e göç) eğilimini açıklayabilir. Aynı zamanda, Yahudiliğin ne anlama geldiği sorgulandığında bazı Yahudi Solcuların bağnaz Siyonist kurumlarla güçlerini neden birleştirdiğini de bize söyleyebilir.
[2] İsrail’in Batı Şeria Yerleşimcileri ile yerel halk arasındaki ilişkilerin sömürgeci kavramlarla anlaşılabileceği haklı şekilde öne sürülebilir.
* Politik ve sosyal sorunlar, Yahudi kimliği ve kültürü hakkında yazılar yazan ünlü Yahudi caz sanatçısı ve entelektüel.
Bu makale Oğuz Eser tarafından Timeturk.Com için tercüme edilmiştir.