ABD Irak ve Afganistan'dan çekilecek mi?
Beyaz Saray ve Pentagon'daki kapalı kapılar ardında, çekilmeye dair büyük bir savaş veriliyor.
15 Yıl Önce Güncellendi
2011-06-10 14:37:38
Simon Tisdall* / TIMETURK
Çekilen ordular kolay hedef olur. Tıpkı İngilizlerin, Kabil’den 1842’de çekilirken canlarıyla öğrendikleri gibi… Beceriksiz General “Elfi Bey” Elphinstone’un sıra dışı varisi Barack Obama, şimdi çok da farklı olmayan 2 sorunla karşı karşıya: Azami sevkiyat ve asgari kan-dökmeyle ABD güçlerini Irak ve Afganistan’dan nasıl çıkaracak? Ayrıca çekilme-sonrası karmaşadan nasıl kaçınılacak?
Kolay cevaplar yok. Afganistan’da birçok etmen Obama’nın birlik büyüklüklerini ve hızlarını azaltımına önümüzdeki ay başlayacağını söylüyor. (Haftalık 2 milyar dolar, yıllık 110 milyar dolarlık) Savaşın akıllara zarar maliyeti, 2012 yeniden-seçilme adaylığı yaklaştıkça artarak katlanılmaz hale geliyor. İngilizler gibi Amerikalılar da süregelen insan kayıplarından usanmış bir halde.
Afganistan’dan 9/11 saldırılarını yapan Usame Bin Ladin’in bitirilmesi, Obama’nın direnmede zorlandığı açık bir “iş bitti” duygusu yarattı. Bu hafta, “Bin Ladin’i öldürerek, Taliban’ın momentumunu keserek, 10 yıl önce başarmak istediğimiz şeylerin çoğunu yapmış olduk” diye ilan etti. Washington’un gelişen anlatımı, geçen sene güneye sevk edilen 30 bin ekstra birliğin işe yaradığı üzerine kurulu. Her ne kadar bu tamamen doğru olmasa da…
ABD’nin şu anda Afganistan’da 100 bin askeri bulunuyor. Senatör Carl Levin gibi etkin isimler, bu yılın sonu itibariyle asgari 15 bin birliğin çekilmesini istiyor. Bazı demokratlar, hedeflenen 2014’ten önce hepsinin eve getirilmesini talep ediyor. Obama, bu ay sonuna doğru yapacağı konuşmasında kararını bildireceğini söylüyor.
Fakat Beyaz Saray’ın ve Pentagon’un kapalı kapıları ardında, artçı büyük bir kavga veriliyor. Sonraki CIA direktörü olarak adı geçen Afgan komutanı General David Petraeus, açıkça bu sene birkaç binden fazla birliğin çekilmesinin övündüğü karşı-direniş stratejisini tehlikeye atacağına inanıyor. Birçok hayranı için Irak kahramanı Petraeus, neredeyse bir aziz. Onunla karşısına geçmenin günahı boynunuza…
Ayrılacak olmasına rağmen hala kudretli savunma bakanı Robert Gates, Petraeus’la aynı sırayı paylaşıyor. Geçen hafta Afganistan’da açıkça “Bu süreç (Taliban’la savaş) sürdüğü sürede savaş yeteneğimi azamileştirmeye çalışırdım. Bunu düşünmeye gerek yok” dedi. Onun karşısında, bu seneki birlik artırımına en baştan karşı çıkan başkan yardımcısı Joe Biden, yeni ulusal güvenlik danışmanı Thomas Donilon ve Gates’in halefi Leon Panetta yer alıyor.
Obama, sayısız nedeni hesaba katmak durumunda bulunuyor. Bir tanesi Afgan ordusu ve polisinin Amerikalılar ve NATO’nun yerini alabilme yeteneği. Eğitimden sorumlu General William Caldwell, bu hafta zayiat, firar, cehalet ve yozlaşma oranlarına dair süregelen önemli sorunlara işaret etti. Diğer konu da Başkan Hamit Karzai hükümetinin güvenilirliği ile ömürlülüğü. Obama aynı zamanda Taliban unsurlarıyla sürdürülebilir barış sürecine ve Pakistan’daki çekilme-ardılı milisler üzerine baskının sürmesine dair muğlâk ihtimalleri de değerlendirmek durumunda.
Bu haftaki bir Senato raporu, birlikler ayrıldığında (Washington’un aylık 320 milyon dolarlık yardımın yüzde 80’ini oluşturan) kısa-vadeli askeri “istikrarlaştırma” operasyonları için kullanılan ABD mali desteği kesilince Afganistan’da ekonomik erime olabileceği uyarısında bulundu. Ayrı bir çalışmaya göre, ABD-destekli milyarca dolarlık yeniden inşa projeleri de devamı için planlar olmayacağı için birlikler ayrıldığında durabilir.
Aralık 31 itibariyle 46 bin ABD birliğinin ayrılacağı Irak’ta da benzeri muammalara sahip. Komutanlar açıkça Kuveyt üzerinden çekilme rotasının cesaretlenmiş Şia ve El-Kaide tarzı milis saldırılarına savunmasız olacağına dair endişelerini dile getiriyor. Çekilme yaklaştıkça, şiddet artıyor. Bu hafta, 2 yıl içersindeki en ölümcül saldırıda 5 ABD askeri öldürüldü. Bu arada arkada kalan 17 bin Amerikan diplomatı ve sivillerin korunması, barındırılmasının nasıl sağlanabileceğine ilişkin bir anlaşma da mevcut değil.
Kabil’deki Karzai gibi Bağdat’taki Nuri el-Maliki’nin yönetimi de zayıf, serkeş ve sevilmiyor. Mukteda el-Sadr ve onun Şii Mehdi ordusundan gelen yeni bir meydan okumayla karşı karşıya. Savunma ve içişleri gibi anahtar bakanlıklar hala lidersiz bir durumda bulunuyor. Malik, Arap baharından muaf olmaktan fazlasıyla uzak bir halde. İş, elektrik ve yozlaşmaya dair hükümet-karşıtı yeni gösterilerin bu Cuma düzenlenmesi bekleniyor. Bazı Kürt ve Sünni liderlerin Amerika’nın ayrılmasını, mümkünse sonsuza dek, ertelemesini beklemesine şaşmamak gerek. ABD, bu düşünceye “iştirake” istekli olduğunu söylüyor.
Sıkıntıda zaten burada… (Karzai’nin düşman söylemine rağmen, uzun-vadeli “stratejik ortaklık” anlaşması görüşülen) Afganistan’da olduğu gibi Irak’ta da, her iki ülkede sabite-benzer ABD askeri üslerin varlığının devamına dair ve sembolik ayrılma tarihlerinin ötesine uzanan ihtimaller, fazlasıyla gerçekçi görünüyor. Tüm bu çekilme yalanları laflarının ardında tek bir gerçek var: Yankiler eve dönmüyor.
*The Guardian Dış Politika Köşe Yazarı.
Bu makale Oğuz Eser tarafından Timeturk.Com için tercüme edilmiştir.
SON VİDEO HABER
Haber Ara