Çifte vatandaşlıktaki çifte standart AİHM'de
Avrupalı Türkler, başta Almanya olmak üzere, çifte vatandaşlık konusunda Türklere adeta çifte standart uygulayan dört ülkenin tutumunu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) götürüyor.
15 Yıl Önce Güncellendi
2011-06-07 12:24:05
UETD Genel Başkanı Hasan Özdoğan, en fazla Türkün yaşadığı Almanya'dan hareketle davayı açacaklarını bildirdi. Başta Avrupa Birliği (AB) ülkeleri olmak üzere birçok ülke vatandaşının, mensup olduğu ülke vatandaşlığından çıkmadan Alman vatandaşlığına geçebildiğini, doğuştan Alman olanların ise, Alman vatandaşlığından çıkmadan başka bir ülke vatandaşlığına geçtiğini hatırlatan Özdoğan, “Bu bir ayrımcılıktır. İnsan haklarına aykırıdır. Oysa Almanya 2006 yılında Anti Ayrımcılık Yasası çıkarmış, ayrımcılıkla mücadele büroları kurulmuştur. Çifte vatandaşlıkla ilgili ayrımcı uygulama, Anti Ayrımcılık Yasası büyük bir çelişki oluşturuyor. Bu insanlar demokratik katılım başta olmak üzere bir sürü hakkı elde edemiyor, kullanamıyor. Bu büyük bir haksızlık.” dedi.
Avrupa'da, çifte vatandaşlık konusunda söz konusu dört ülkenin benzer tutum içinde olduklarını hatırlatan UETD Genel Başkanı Hasan Özdoğan, “İlk önce Almanya'yı konu alalım, hepsine dallandırıp budaklandırmayalım dedik. Almanya ile ilgili 977 imza toplamıştık. Onları mahkemeye taşıyacağız”. dedi. Bir ülkenin yabancı birini vatandaşlığa kabul edip etmeyeceğinin o ülkenin hakimiyet haklarını ilgilendiren bir konu olduğunu hatırlatan Özdoğan, “Tabii bu kolay bir mesele değil. Ama diğer taraftan da yasayla düzenleme yapılmış. Yapılan düzen düzenlemelerde sonuç olarak Türklerin dışlandığı ortaya çıkıyor. Bir de Almanya 2006 yılında bildiğiniz gibi Anti Ayrımcılık Yasası çıkardı. Bunlar arasında müthiş bir çelişki var. 2001 yılından itibaren AB ülkeleri Anti Ayrımcılık yasası çıkarmıştı. AB'nin baskısıyla Almanya'da 2006 yılında bu yasayı yaptı. Yasaya paralel olarak ayrımcılıkla mücadele büro ve görevlileri var. Bizde merkezimizde dışlanma, ayrımcılıkla mücadele masası oluşturduk. Avrupa'da en önemli meselelerimizden biri, bütün meselelerin temelinde yatan konuda bu zaten.” şeklinde konuştu.
Almanya'nın başta AB ülkelerinin vatandaşları ve kendi ülkesinin vatandaşlıktan çıkarmadığı ülkelerin vatandaşlarına çifte vatandaşlık verdiğini, Türklere gelince durumun değiştiğini hatırlatan Hasan Özdoğan, “Dava gerekçelerimizden biri de bu. 2000 yılında çıkarılan Göç Yasası, biliyorsunuz o zaman Hessen Eyalet Başbakanı Koch, çifte vatandaşlığa karşı bir kampanya başlatmıştı. Göç Yasası onun soncunda çıktı ve Göç Yasası ismi altında çifte vatandaşlığın önlenmesi yasası doğdu. Alman kökenli Alman vatandaşı olan insanlar bir başka ülkenin vatandaşlığına geçerken Almanya onlara, ‘o zaman Alman vatandaşlığından çık' demiyor. Avrupa Birliği vatandaşlarına aynı şekilde. Ayrıca bazı ülkelerin vatandaşları, o ülkenin kendi yasalarında vatandaşlıktan çıkmak mümkün olmadığı için, ya anayasalarında veyahut vatandaşlık yasalarında var, onları otomatikman çifte vatandaş olarak kabul ediyor." dedi.
Bir kaç ay önce Türkiye'ye giderek orada da çifte vatandaşlık konusunu işlediklerini ifade eden Özdoğan, "Çifte vatandaşlığın sağlanması için Türkiye'nin yasal değişiklikler yapması, mesela vatandaşlık kanunu değiştirilerek veya yeni anayasaya madde konularak vatandaşlıktan çıkarılmasının önüne geçilebilir. Türkiye tarafında da çalışmamız sürüyor, burada da. Türkiye'deki anayasa çalışmalarında bu konuyu mümkün olduğunca dile getirmeye çalışacağız.” şeklinde konuştu.
Avrupa'da yaşayıp çifte vatandaş olamadığı için mağdur olan vatandaşların davada gündeme getirileceğini kaydeden Özdoğan, “Bu yüzden Mavi Kart almak zorunda kalan, Mavi Kart'la hesap açtıramayan, mülk alamayan çok sayıda vatandaş olduğunu belirtiyoruz.” dedi.
CİHAN
SON VİDEO HABER
Haber Ara