Bakan Ergün: Türkiye'nin 2023 yılı üretim hedefi 2 trilyon dolar
Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, Türkiye'nin 2023 yılı üretim hedefinin 2 trilyon, ihracat hedefinin 500 milyar dolar olduğunu söyledi.
Edirneli sanayici ve işadamlarıyla akşam yemeğinde bir araya gelen Ergün, Türkiye'nin gerileme ve ilerlem
15 Yıl Önce Güncellendi
2011-05-31 23:28:09
Edirneli sanayici ve işadamlarıyla akşam yemeğinde bir araya gelen Ergün, Türkiye'nin gerileme ve ilerleme kaydettiği yıllara ilişkin değerlendirmelerle bulundu.
Siyasi istikrarın ve güven ortamının, ekonominin gelişmesi açısından önemli bir zemin oluşturduğunu ifade eden Ergün, Türkiye'nin gelişme gösterdiği dönemlerin siyasi istikrarın yaşandığı dönemler olduğunu kaydetti.
Bakan Ergün şunları söyledi: "Türkiye çok büyük potansiyeline rağmen ne yazık ki, 1990'ları kayıp yıllar olarak yaşadı. Sık sık tekrarlanan seçimler, erken seçim, çok partili koalisyonlar nedeniyle yönetimde istikrar sağlamak mümkün olmadı. Hükümetlerin popülist politikaları nedeniyle çok yüksek bütçe açıkları, enflasyon ve faiz oranlarını sırtımızda taşımak zorunda kaldık. Türkiye, dünya ekonomisi olumlu seyrederken dahi kendi içinde ciddi ekonomik krizler yaşadı. Ve bu krizlerin faturasını da daha çok iş dünyası ödedi. Halbuki Türkiye'nin ilerlediği dönemler ile gerilediği dönemleri mukayese ettiğimiz zaman şunu çok net olarak görüyoruz. Türkiye ne zaman ilerleme göstermişse bunu siyasi istikrarın olduğu dönemlerde göstermiştir. Yani bir siyasi partinin tek başına iktidarda olduğu, seçimlerin zamanında yapıldığı ve makro ekonomik dengelerin kurularak güven ortamının sağlandığı bir dönemde Türkiye ilerlemiştir."
Türkiye'nin 1950-1960 yılları arasında Adnan Menderes, 1983-1991 yıllarında arasında ise Turgut Özal ile birlikte bir sıçrama yaptığını ifade eden Ergün, son sıçramanın ise 2003 tarihinden itibaren AK Parti hükümeti ile yaşandığını belirtti.
Bu dönemlerin özelliklerine dikkat çeken Ergün, "Bu dönemlerde seçimler zamanında yapılıyor. Siyasi istikrar var. Ve bir siyasi partinin tek başına iktidarı var. Bunlar bir ülkede makro ekonomik dengeleri kurmak, enflasyonu aşağı indirmek, bütçe açıklarını azaltmak, sağlıklı karar almak, kararları uygulamak, uygulanan kararların arkasında durabilmek açısından son derece önemli unsurlardır. Türkiye bu dönemlerde mesafe almıştır. Kayıp yıllarımız olan 1960 ile 1983 yılları arasında, 1960-1971 yılları arasında 1960 ihtilalinin çekişmeleri, darbeciler başkasını iktidara getirmek istiyor. Halk başkasını iktidara getirmek istiyor. Bu çekişmeler 1971 muhtırası ile sonuçlandı. Yeniden hükümet muhtıra ile devrildi ve anayasa değişikliğine gidildi. Ondan sonrasında ise kısa ömürlü hükümetler, çok partili koalisyon hükümetleri, anarşi, terör ve 1980 darbesi. 20 yıla iki darbe bir muhtıra. Araya da koalisyonlar, kısa ömürlü hükümetler... 1983 yılına kadar 23 yıl çalkantılı bir dönem. Bir ülkenin 23 yılı böyle çalkantılı geçer de o ülkede ilerleme kaydedilebilir mi? Elbette edilemez." dedi.
Siyasi istikrarın ülkelerin gelişmeleri açısından önemine değinen Ergün, aynı yıllarda sanayi hamlesi başlatan Türkiye ile Güney Kore'den şu anda aldığı mesafeyi karşılaştırdı.
Ergün, "Güney Kore ve Türkiye bu yıllarda birbirine yakın bir ekonomi idi. Hatta Türkiye Güney Kore'den biraz daha iyiydi. O yıllarda bir sanayileşme hamlesi başlatmak istedi iki ülke. Dünyadaki konjonktüre uygun olarak. Fabrikalar kuruldu. Birisi Türkiye'de TÜMOSAN motor fabrikası Konya'da kuruldu. Birisi de Güney Kore'de kurulan Hyundai Fabrikası. Aynı dönenlerde ve aynı amaçlarla kurulan fabrikalar bunlar. Aradan bu kadar yıl geçti TÜMOSAN Konya'da bir traktör fabrikası olarak üretimine devam ediyor. Güzel de traktörler üretiyor. Hyundai ise dünya devi bir marka oldu. Gemi, inşaat, iş makineleri, otomotiv, elektronik olmak üzere birçok alanda var. Biri dünya devi bir marka olduğu diğeri ise bir fabrika olarak kaldı. İşte bizim yaşadığımız ve onların yaşadığı süreç. TEMSAN Elekro Mekanik Sanayi, Enerji ve Tabii Kaynakları Bakanlığı tarafından kurulan bir kamu iktisadi teşekkülü. Ankara ve Diyarbakır'da fabrikası var. Geçen Diyarbakır'a gittiğimde baktım TEMSAN orada duruyor. Elektro-Mekanik Sanayinde bir tesis. Baraj ve hidroelektrik santrallere parçalar üretiyor. Bir atölye gibi orada üretimini devam ettiriyor. Aynı dönemde Güney Kore'de kurulan SAMSUNG. Diyarbakır'da TEMSAN küçük bir elektro mekanik tesisi olarak çalışmaya devam ediyor. SAMSUNG ise bir dünya devi marka. Nasıl oldu peki? Biz Diyarbakır'da TEMSAN'ı bir SAMSUNG gibi dünya markası olarak çıkarabilseydik Diyarbakır bugünkü Diyarbakır olur muydu? İstikrarsızlığın Türkiye faturası ve maliyeti çok ağır olmuştur. Hepimiz bu ağır faturayı ödedik. 1960 ile 1983 yılları arasında bizim atacağımız adımlar engellenirken başkaları aldı başını gitti." diye konuştu.
Türkiye'de son yıllarda ekonomiden sosyal alana, demokratikleşmeden dış politikaya kadar hayatın her alanında çok önemli değişimler yaşandığını vurgulayan Ergün, "Bu değişim sadece birkaç şehrin öncülüğünü yaptığı bir değişimden ziyade ülkemizin tamamında yaşanan bir değişimdir. Türkiye'nin her yerinde iş dünyamız sadece kendi şehirlerinde değil dünyanın her yerinde başarılı olmak için çaba harcıyor ve bunun hesaplarını yapıyor. Türkiye kendi kabuklarını kırıyor, suni korkularından sıyrılıyor, sınırlarını aşıyor, basit politikalar yerine aktif politikaları tercih ediyor. Hükümetimizin oluşturduğu bu zihniyet değişimi ve özgüven duygusu iş dünyamızda da yankı buluyor, karşılık buluyor. Türkiye 2023 yılında yıllık 500 milyar dolar ihracat yapmayı, 2 trilyon doların üzerinde de üretim yaparak fert başına milli gelirini 25 bin doların üzerine çıkarmayı ve dünyanın 10 büyük ekonomisinden birisi olmayı hedefliyor." açıklamasını yaptı.
Bu hedefi Türkiye kendi kendine koymadığını vurgulayan Ergün, "Bu hedefi sizlerle birlikte oluşturduk. Bugün Türkiye'nin özel sektörü, sanayicisi, iş adamı, ihracatçısı bu hedeflerin her birisini kendi firmasının hedefi haline getirmiştir. Bu da son derece memnuniyet verici bir gelişmedir. Bu hedefe ulaşmak için Türkiye'nin her yerinde yenilikçi dinamik ve rekabetçi özel sektör oluşturmak projesi var. Bütün şehirlerimiz üretim ve ihracata aktif bir şekilde katılmalı, potansiyellerini en üst düzeye çıkartmalıdır." şeklinde konuştu.
Türkiye'nin durumunu hakkında karamsar bir tablo çizen muhalefet partilerini eleştiren Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, muhalefetin verdiği vaatlerin her alanda güven ve istikrarın olduğu bir ortamda söylenebileceğini açıkladı.
Ergün, "2023 hedeflerini herkes paylaşmaya başladı. Bütün siyasiler 2023 hedeflerinden bahsediyor. Biz 500 milyar dolar diyoruz. Ana muhalefet partisi 600 milyar dolar veya biraz daha fazla bir rakam söylüyor. Biz 2 trilyon dolarlık üretim diyoruz. Ana muhalefet 2,5 trilyon dolar diyor. Güzel ama bir çelişki var bir yerlerde. Çelişki şurada siz diyorsunuz ki, Türkiye batık, her şey kötü, mahvolmuş, peki Türkiye mahvolmuş ise siz bu hedefleri nasıl koyuyorsunuz. Evvela Türkiye'nin çürük olan zeminini sağlamlaştırmak lazım. Ondan sonra hedef koymak lazım. Aslında herkes biliyor ki, Türkiye'nin zemini sağlam. 2002 yılında 2023 hedeflerinden söz edebilir miydik? Söz etseydik bize gülerlerdi. Derlerdi ki, ayın 15'ni memur maaşlarını ödeyecek paranız yok, kasanız tam takır, 2023 hedeflerinden bahsediyorsunuz. Şimdi kimse dudak bükmüyor daha yukarısını söylemeye çalışıyor. Ama biz 2002 yılında şunu söyledik. Baktık zemin gerçekten çürük. Başbakanımız o zaman dedi ki, bizden 3 yıl bir şey beklemeyin. Çünkü üç yıl bir şey yapacak bir vaziyet yok. Ancak ortalığı toparlayabiliriz bu sürede. Popülizm ile millet arasında artık mesafe var. Ana muhalefet zaman filan istemiyor. Her isteyene her şeyi veriyor hemen. Bütün bunlar popülizm değil de ne? Türkiye'nin zemini çürük ise bunları nasıl vereceksiniz. Önce bu ortalığı toplamak lazım değil mi? Bir de süre koyuyor 4 ayda yapmazsam giderim diyor. Her şey kötüyse bu kadar vaat 4 ayda nasıl gerçekleştirilebilir. Her şey iyi ise bile yapılamaz." şeklinde konuşmasını tamamladı.
SON VİDEO HABER
Haber Ara