Almanya'dan nükleer santrallere veda
Alman hükümetinin küresel çevre değişikliği bilimsel kurulu, dünya ve ekonomisi nükleer enerji olmadan da 'yeşillenebilir' diyor. Kurulun son raporuna göre dünyamız fosil ve nükleer yakıtlara muhtaç değil.
15 Yıl Önce Güncellendi
2011-05-30 13:18:18
Alman hükümetinin Küresel Çevre Değişikliği Danışma Kurulu uzun ve ayrıntılı araştırmalarının sonunda, 82 milyon nüfuslu bu sanayi ülkesinin enerji ihtiyacını nükleer elektrik santralleri olmadan da karşılayabileceğini ortaya çıkardı. Çevre danışma kurulunun son raporunda yeşil ekonomiye geçmek için nükleer ve fosil yakıtlara ihtiyaç olmadığı belirtiliyor.
Almanya hükümetinin bilimsel danışma kurulu başkanı Dirk Messner, 'Fosil enerji hammaddelerini terk etmemiz gerekir. Çok riskli olduğu için nükleer enerjiye de bel bağlanamaz. Bir sorun, başka bir sorunu zorlayarak ortadan kaldırılamaz', diyor. Küresel çevre değişiklikleri danışma kurulu adı altında faaliyet gösteren komisyon son raporunda federal hükümete fosil ve nükleer enerji sonrası döneme sıçrayışın yol haritasını sunuyor.
FUKUŞİMA FAKTÖRÜ
Aslında raporun 23 martta açıklanması bekleniyordu. Ancak Japonya’daki felaketler ve Fukuşima nükleer enerji santralinin ölüm saçmaya devam etmesi Almanya’daki atom santralleriyle ilgili benzeri görülmemiş tartışmalara yol açmıştı. Raporu teslim alacak olan çevre ve araştırma bakanları o sıralarda nükleer santrallerin faaliyet süresini yeniden uzatan yasaya moratoryum getirmekle meşguldüler. Dirk Messner, nükleer enerji faslını raporda daha kapsamlı işleyebilmek Nisanı beklediklerini söylüyor. Kurum Fukuşima’nın ardından nükleer enerji konusuna daha fazla ağırlık vermiş ve belli bir süre sonra her iki teknoloji, yani nükleer ve fosil yakıtlar olmadan da enerji ihtiyacının tamamen karşılanabileceğini gözler önüne sermek istemiş.
Yeni raporun özünü, fosil enerji ekonomisinden, yenilenebilir enerjilerin kullanıldığı yeşil ve sürdürülebilir dünya ekonomisine geçiş oluşturuyor. Almanya Başbakanı Angela Merkel de Fukuşima faciasının ardından alelacele kurulan etik komisyonundan bu transformasyonda yol gösterici olmasını istemişti. Merkel, etik komisyonunun, nükleer enerji kullanımında ortaya çıkan risklerin sorumluluk bilinciyle nasıl üstesinden gelinebileceğine karar verip, varılan neticenin yenilenebilir enerjilere geçişle uyumlu hale getirilmesine çalışması gerektiğini söylemişti.
TASARRUF, ENERJİNİN EN YEŞİLİ
Federal hükümetin çevre danışma kurulu tarafından hazırlanan yeşil enerjilere geçiş raporu bu anlamda etik komisyonuna da rehber olabilir. Çünkü iklimin hızla değişmesi ve doğal kaynakların tükenmeye yüz tutması nedeniyle bir an önce yeşil ekonomi transformasyonunun başlatılması gerekiyor. Kurul başkanı Dirk Messner, fosil ve nükleer enerjilere veda etmenin teknik ve ekonomik bakımdan mümkün olduğunu söylüyor. Messner sözlerini şöyle sürdürüyor:'İlk aşamada yenilenebilir enerjilerin yatırım ihtiyacı klasik enerji yatırımlarının üzerinde olacaktır. Ama güneş ve rüzgâr bedava olduğu için yatırımlara paralel olarak üretim maliyeti de düşecektir. Raporda, finansman probleminin normal piyasa şartları çerçevesinde nasıl çözülebileceğini de gösterdik.'
Uzmanlara göre küresel iklim ve çevre sorunlarıyla başa çıkılabilmesi için üç önemli alana el atılması gerekiyor. Enerji tedariki, hızlanan şehirleşmenin gerektirdiği ek kaynak tüketimi ve ormanların tahrip edilip ekili alanların genişletilmesi. Dirk Messner en kestirme yolun enerji ve hammadde tasarrufundan geçtiğini, ancak bunun bazı çıkar çevrelerince iddia edildiği gibi, enerji açığı çıkacağı anlamına gelmediğini belirtiyor. Raporda, problemin yarı yarıya enerji verimliliğiyle çözülebileceğini gösterdiklerini söyleyen Messner, durmadan daha fazla enerji üretmek yerine, daha az enerjiyle refah düzeyini korumanın tek geçerli formül olduğu görüşünde.
ON BİNLERCE NÜKLEER KARŞITI TEK SES
Almanya’nın geleneksel Paskalya yürüyüşlerinin son gününde on binlerce nükleer enerji karşıtı bir araya geldi. Nükleer santrallerin bulunduğu 12 farklı noktada Çernobil ve Fukuşima kurbanları anıldı.
Almanya'da geleneksel Paskalya yürüyüşleri bu yıl da büyük ilgi gördü. Barış ve çevre örgütlerinin organize ettiği etkinliklerin üçüncü ve son gününde, nükleer enerji ve nükleer silahlanma karşıtı yaklaşık 145 bin kişi, ülkenin farklı yerlerindeki 12 nükleer santralde gösteriler düzenledi. Etkinliklerde, 25 yıl önceki Çernobil felaketinde ölenler anılırken, nükleer santrallerin derhal kapatılması çağrısı yapıldı.
"RADYASYON SINIR TANIMIYOR"
Paskalya yürüyüşlerinin duraklarından biri Biblis nükleer enerji santrali oldu. 15 bin kişinin katıldığı yürüyüşlerde, santral yakınındaki tren istasyonuna yakın bir alana Çernobil ve Fukuşima’da meydana gelen reaktör kazaları sonucu hayatını kaybedenlerin anısına haçlar bırakıldı.
Alman ve Fransız aktivistler, "radyasyon sınır tanımıyor" sloganıyla iki ülke sınırında ortak eylem düzenleyerek, nükleer tehlikenin uluslararası boyutuna dikkat çekti.
Almanya’nın kuzeyinde bulunan Brunsbüttel, Krümmel, Unterweser ve Grohnde nükleer enerji santrallerinin yakınında düzenlenen gösteriler de binlerce nükleer karşıtını bir araya getirdi.
İlk olarak 1690 yılında düzenlenen ve daha sonrasında gelenekselleşen Paskalya yürüyüşlerinde bu yıl, nükleer enerji ve nükleer silahlanma karşıtlığı dışında, Afganistan, Irak ve Libya'da yürütülen askeri operasyonların sonlandırılması, silah ihracatının durdurulması gibi istekler de ön plana çıktı. Paskalya yortusu boyunca devam eden yürüyüşler kapsamında, Berlin, Hamburg ve Münih gibi kentlerde birçok etkinlik düzenlendi.
NÜKLEER SANTRALLER FELAKETLERE HAZIR DEĞİL
Almanya’daki 17 nükleer santralde yapılan dayanıklılık testi, güvenlik önlemlerinin olağanüstü büyük felaketlerde yeterli olmayabileceğini ortaya koydu. Uçak kazaları ya da terörist saldırılar, en büyük risk faktörleri.
Almanya’da özellikle Fukuşima’daki nükleer felaket sonrası, nükleer santrallerin güvenliği konusunda hararetli tartışmalar yaşanıyor. Reaktörlerin risklere karşı güvenliğini denetlemek üzere oluşturulan komisyon, altı haftalık bir incelemenin ardından sonuçları kamuoyuna duyurdu. Nükleer Güvenlik Komisyonu'nun raporunda, Alman santrallerinin kapatılmasına yönelik açık bir tavsiye ya da değerlendirme yer almadı. Raporda, santrallerin genel olarak nispeten güvenli olduğu belirtilse de hiçbirinin en yüksek güvenlik standartlarını içermediği ifadesine yer verildi. Olası terör saldırıları, nükleer karşıtlarının en önemli tezlerinden birini oluşturuyordu.
Komisyonun başkanlığını yürüten Teknik Denetim Kurumu'ndan Rudolf Wieland, Japonya'da ağır hasar gören santrallerdeki noksanlara Almanya'daki santrallerde rastlanmadığını belirterek, Alman santrallerinde elektrik kesintileri karşısında devreye giren elektrik ve soğutma sistemlerinin Japonya'dakilere kıyasla iyi durumda olduğunu kaydetti. Wieland, ancak hiçbir santralin, başta terör saldırıları ya da uçak kazaları olmak üzere en üst güvenlik standartlarına uyan bir korumaya sahip olmadığını da sözlerine ekledi “Almanya'nın nükleer santrallerinde, bağımsız olarak çalışan acil güvenlik sistemleri eksikliği söz konusu değil. Örneğin ülkenin en eski santrallerinde bile alternatif soğutma suyu ikmali ve kaynağı mevcut. Ancak hafif uçaklar da dâhil çarpmalara karşı farklı koruma seviyeleri bulunuyor. Ve bu santrallerin hiçbiri büyük yolcu uçakları gibi gerçekten ağır uçaklara karşı korunmuyor. Sonuçlarımızı yorumlamak ve gerekli sonuçları çıkarmak politikacıların işi.”
RAPORA SİYASETİN TEPKİSİ GECİKMEDİ
Raporun ardından, ülkenin en eski nükleer santrallerinin üç aylık moratoryum süresinin ardından kapatılacağı olasılığı ağır basıyor. Almanya Çevre Bakanı Norbert Röttgen, özellikle uçak çarpmalarına karşı yetersiz koruma nedeniyle en az dört eski reaktörün kapatılabileceğini ima etti. Röttgen, raporu, "Bana göre sonuçların daha değerlendirilmesi gerekiyor. Ama genel olarak rapordaki özet, nüansları dikkate alan, belirgin bir sonuç içeriyor. Belirli bir santrale yönelik belirgin bir sonuç yok. Daha ziyade, ele alınan değişik konu başlıkları ve farklı açılardan net bir tablo ortaya koyuyor. Bir yanda belirli güvenlik aşamalarının yerine getirildiği tasdik edilirken, diğer yanda diğer konu başlıklarında bunun tasdik edilmediği, bazılarında ise daha üzerinde durulması gereken noktalar olduğu görülüyor" sözleriyle değerlendirdi.
Almanya Çevre Bakanı, en azından uçak kazaları ya da olası terör saldırılarına karşı güvenlik derecesi son derece düşük olan en eski santrallerin kapatılacağını ima etti. Rapordan, nükleer enerjiden derhal tamamen çekilinmesi gibi bir sonuç çıkarılamayacağını belirten Röttgen, "Ancak büyük uçakların düşmesi, hatta eski santrallerde küçük uçak kazalarına karşı güvenlik bulunmamaktadır. Ortada gözardı edilemeyecek riskler vardır" diye konuştu. Koalisyon hükümetinin küçük ortağı Hür Demokrat Parti'nin çevre politikaları sözcüsü Horst Meierhofer ise şu an kapalı durumdaki sekiz santralin bir daha açılmaması için elde yeterli veri bulunduğunu belirtti.
KARAR ÖNÜMÜZDEKİ HAFTA VERİLECEK
Merkel hükümeti, Fukuşima’daki nükleer felaket sonrası yaşanan tartışmaların ardından nükleer enerji santrallerinin işletim sürelerini 12 yıl daha uzatma kararını askıya almıştı. Daha sonra ülke genelindeki yedi eski reaktörün geçici olarak kapatıldığı ve üç aylık moratoryum süresi içinde güvenlik testlerinin yapılacağı açıklanmıştı. Alman hükümeti, nihai kararını önümüzdeki haftalarda dayanıklılık testlerinin sonucunu değerlendirdikten sonra verecek.
Nükleer Güvenlik Komisyonu'nun raporu, Berlin'de nükleer enerji yanlısı bir lobi kuruluşu olan Nükleer Forum’da da ele alındı. Forum katılımcılarının açıklamalarında nükleer enerjinin avantajlarına yönelik övgüler dikkat çekti. Bir katılımcı, “Nükleer enerjiye ihtiyacımız var çünkü ikmal güvenliği sorunu söz konusu. Bir süre önce doğalgaz kavgalarına tanık olduk. Ayrıca çevre koruma konusu da var" şeklinde konuştu.
BERLİN'DE PROTESTO
Ancak Nükleer Forum’un yıllık toplantısı, yaklaşık bin kişilik bir grup tarafından Berlin'de protesto edildi. Protestoculardan biri, “İnsanları, onların bu toplantıları konusunda, sahip oldukları muazzam güç konusunda bilinçlendirmek için buradayız. Yine kamuoyundaki görüşü değiştirmeye çalışıyorlar" derken, bir diğeri ise “Bu, bilim adamları, politikacı ve lobicilerin bir buluşmasıdır ve kararları onlar alıyor. İş işten geçtikten, engel olma şansı kalmadıktan sonra kararları kamuoyuna açıklıyorlar. Bu hiç de demokratik değil" şeklinde konuştu.
Deutsche Welle Türkçe
SON VİDEO HABER
Haber Ara