Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Sudan'da yeni bir savaşın ayak sesleri

Ocak ayında yapılan referandumla bölünme kararı alınan Sudan'da, kuzey ve güney arasında savaş tehlikesi her geçen gün artıyor.

15 Yıl Önce Güncellendi

2011-05-29 11:15:08

Sudan'da yeni bir savaşın ayak sesleri

Ocak ayında yapılan referandumla bölünme kararı alınan Sudan'da, kuzey ve güney arasında savaş tehlikesi her geçen gün artıyor. İhtilaflı bölgelerden petrol zengini Abyei'de kuzeyli askerlere kurulan pusuya misilleme yapan Hartum yönetimi, bölgeyi işgal etti. Yaşanan gerilim nedeniyle, 9 Temmuz'da bağımsızlığını ilan etmeye hazırlanan bölge sakinlerinden yüz binden fazlası Abyei'yi terk etti. Devlet Başkanı Beşir de bölgesel yönetimi lağvetti.

-Güney Sudan'ın bağımsızlığını resmen ilan edeceği 9 Temmuz tarihine çok az bir süre kala, güney-kuzey hattında yeni bir savaşın ayak sesleri geliyor. Güney Sudan, kuzey birliklerinin tartışmalı Abyei bölgesini işgal ettiğini ve 100 binden fazla yerlinin bölgeyi terk ederek güneye sığındığını öne sürüyor. Olayların yeni bir savaşa yol açmaması için Güney Sudan Devlet Başkan Yardımcısı Riek Machar başkanlığındaki bir heyet dün Hartum'a giderek kuzeyli yetkililerle bir araya geldi.

Ocak ayındaki referandumla Güney Sudan halkının yüzde 90'dan fazlası bağımsızlık yönünde oy kullanmış, ancak petrol kaynakları ve otlaklar bakımından zengin Abyei bölgesinin statüsü ile ilgili görüşmeler ertelenmişti. Sudan'ın en önemli kaynaklarından birini oluşturan petrolün yüzde 70'inden fazlası bağımsızlığını kazanan güneyde kalmış, Abyei'nin de güneye katılması durumunda bu oranın daha da yükselmesi bekleniyor. 2005 yılında yapılan anlaşma ile 2 milyondan fazla kişinin ölümüne, milyonlarca kişinin yerlerinden edilmesine sebep olan kuzey-güney arasındaki 21 yıllık savaş sona ermiş, 5 yıl içinde güneyin bağımsızlık referandumu için sandık başına gitmesi kararlaştırılmıştı.

Abyei bölgesi ile ilgili kararın ertelenmesi, bölgede tansiyonun hızla yükselmesine de sebep olmuştu. 19 Mayıs'ta Güney Sudan birliklerinin BM birlikleri eşliğinde hareket eden bir kuzey askeri konvoyunu tuzağa düşürmesi gerginliği en üst noktaya çıkardı. Gelişme üzerine Devlet Başkanı Ömer Hasan el-Beşir, çok sayıda birliği bölgeye sevk etme kararı aldı. Güneyli yetkililer en az 150 bin kişinin bölgeyi terk ederek güneye sığındığını öne sürüyor. Sudan lideri El-Beşir, daha da ileri bir adım atarak, Abyei bölgesinin yönetimini sağlayan ortak konseyi de lağvettiğini duyurdu. Uzmanlar, Abyei'nin statüsünün yanı sıra kuzey ile güney arasında, azınlıkların statüsü, petrol kaynaklarının paylaşımı, nihai sınırlar, milyarlarca doları bulan dış borç gibi çözümü bekleyen pek çok sorun bulunduğuna işaret ediyor. Başta ABD olmak üzere Batılı ülkeler, Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin tutuklama listesinde yer alan Sudan lideri El-Beşir'in hem bu statüsünün sona erdirilmesi hem de Sudan'ın teröre destek verenler listesinden çıkarılması için Güney'le sorunlarını gidermesini ve Darfur problemini çözmesi gerektiğini öne sürüyor.

Libya: Çatışmaların başladığı ilk günlerde Batı'ya meydan okuyarak, kanının son damlasına kadar çarpışacağını ve şehit olacağını söyleyen Libya lideri Muammer Kaddafi'nin, NATO'nun son günlerde giderek artan saldırılarından korunmak için hastanelerde saklandığı öne sürülüyor. Batılı kaynaklar, son günlerde artık televizyonlara ve radyolara da çıkmayan Kaddafi'nin, konuşmalarının dinlenebileceğinden korkarak telefon kullanmadığı ve bu yüzden de kendisine bağlı askerler üzerindeki kontrolü de kaybettiği, ayrıca her an bir suikasta kurban gitmekten de korktuğu öne sürülüyor. Bu arada İtalyan yetkililer, Kaddafi'nin NATO saldırıları sonucu öldüğü öne sürülen en küçük oğlu Seyfü'l-Arab'ın da hayatta olduğunu iddia ediyor. Kaddafi'ye destek veren son ülkelerden Rusya da Libya liderinin çekilmesini isterken, Türkiye ise önemli bir adım atarak muhalifleri tanıdığını duyurdu. Öte yandan ilerleyişini durdurarak daha çok son günlerde Kaddafi'nin karargâhına yönelik saldırılara yoğunlaştıran NATO operasyonlarının sonuç vermesini bekleyen muhaliflerin Kaddafi sonrası muhtemel bir iç savaşa sebebiyet vermemek için nasıl bir stratejik izleyecekleri merak ediliyor.

Yemen: Körfez İşbirliği Konseyi'nin (KİK) görevi bırakması için sunduğu yeni teklifi de reddeden Yemen Devlet Başkanı Ali Abdullah Salih, iç savaşın tohumlarını ekecek çatışmalar başlattı. Salih, muhalif kabile liderlerinin tutuklanması emrini verirken, kendisine bağlı güçler de muhalif saflarda yer alan askerlerle çatışıyor. Ancak özellikle başkent Sana'da yoğunlaşan çatışmaların durdurulması için hükümet ve kabileler arasında anlaşma yapıldığı ve başkentin nispeten sakinleştiği belirtiliyor. Hafta içinde yaşanan çatışmalarda en az 115 kişi hayatını kaybederken, binlerce kişi de başkenti terk etmek zorunda kalmıştı. Salih, daha önce muhalif partilerle de anlaşarak bir ay içinde görevini bırakmayı kabul etmiş, ancak göstericiler bu anlaşmayı tanımayacaklarını belirtmişti. Salih, kendisi ve çocuklarının yargılanmaması şartıyla görevini bırakacağını belirtiyor.

Suriye: Özellikle kanlı cumalarla anılmaya başlayan Suriye'de önceki gün de güvenlik güçlerinin göstericilerin üzerine ateş açması sonucu en az 8 kişi hayatını kaybetti. Son günlerde gösterileri çok kanlı bir şekilde bastırma stratejisi izleyen Suriye'nin, muhaliflerin kendi aralarındaki anlaşmazlıkları da kullanarak isyanların ateşini düşürdüğü öne sürülüyor. Bazı Batılı kaynaklar, İran'ın bizzat askerî danışmanlar göndererek isyanların nasıl bastırılacağı konusunda Suriye birliklerini eğittiği de öne sürülüyor. Suriyeli insan hakları örgütlerine göre yaklaşık üç aydır devam eden isyanlarda ölü sayısının 1.000'i geçtiği belirtiliyor.

SUDAN'DA SONUÇ ŞİMDİDEN BELLİ

Katar'da yayımlanan el-Vatan gazetesi yazarı Mazin Hammad Sudan'daki olayları yorumladı. Mazin yazısında şunlara yer verdi;

Güvenlik Konseyi, büyük devletlerin elinde bir araç olması açısından, Sudan’ın kuzey güçlerinin ülkenin güneyiyle tartışmalı Abyei kentini ele geçirmek için yaptığı askeri operasyonu kınamakta gecikmedi ve Hartum güçlerinin kentten çekilmesi çağrısı yaptı.
Abyei sorunu, uluslararası ve bölgesel baskılara Hartum’daki merkezi hükümetin boyun eğmesi ve referandum skandalıyla güneyinin ayrılmasına onay vermesiyle başladı. Fakat ülkeler, ancak istisnai durumlarda kendi bölgelerinden ve kanatlarından kurtulma konusunda referandumlar yaparlar. Sözgelimi Kanada’nın Quebec bölgesinde halk, Fransa’nın bir parçasına dönüşmek yerine, Kanada’ya ait kalmak yönünde oy kullandı.

Darfur’u örnek alma tehdidi

Hartum hükümetiyse, güneyin ayrılması referandumuna onay vererek bunu tam tersi biçimde yaptı. Referandumun sonucu önceden belliydi ve şu an işler Abyei’yi almak yönünde ilerlerken, Darfur Sudan’dan ayrılma yolunda. Darfur’u örnek alma tehdidinde bulunan Doğu bölgesi de cabası.

Abyei’de yaşananlar, Sudan’ı devletçiklere dönüştürmenin bir başlangıcı. Bu devletçiklerin bir kısmına bağımsızlık verilecek, bir kısmına da özerklik. Hartum, güneyin kuzeyden ayrılmasının resmi ilanından önce Abyei’ye askeri müdahaleyle olayların önüne geçmek istiyorsa, ‘ne kurtarırsa kârdır’ noktasından hareketle, gecikmeli bir adım atar. Fakat Hartum’u kolaylıkla nasıl bırakacağını bilen uluslararası toplum, kendisine Abyei üzerinde nihai hâkimiyet kurmasına izin vermeyecektir. Baskın kanaat, petrolüyle zengin şehrin sorunlu mahkemelere veya şaibeli referandumlara götürüleceği yönünde.

Belirleyici unsur Batılılar

Bugünlerde birliğini korumak ve kaybedilen bölgelerini geri almak için bir halk devrimine muhtaç olan Sudan’ın parçalanmasının yeni bir dönemecindeyiz. Abyei’yle ilgili sorunun Sudanlıları iç savaşın yeni dönemecine çekmeye aday olduğu uyarısını yapmaksa kaçınılmaz.

Bazıları bu petrol sahasının kuzeyle güney arasında bölünmesi gibi bir çözümden bahsediyor, ama sonuç, güneyin lehine olacak. Güney, daha sınırları çizilmeden büyümeye başladı. Batı’ysa güneyi desteklediği için savaşın sonucu çoktan belli.

Kaynak: Zaman ve Radikal
 

SON VİDEO HABER

Uçakta olay çıkarıp, 'Türkiye'yi satın alırım' diye tehdit etti

Haber Ara