Dolar

34,8705

Euro

36,7213

Altın

3.010,14

Bist

10.079,04

Gülerce: Cuntacılığın ortadan kalkması için yeni bir anayasa şart

Gazeteci Yazar Hüseyin Gülerce, 12 Haziran Genel Seçimlerinin çok önemli olduğunu söyledi. Ülkede vesayet sisteminin ortadan kalkması gerektiğini dile getiren Gülerce, toplumu birbirine düşürmeyen çevrelerin, cuntacılığın ortadan kalkması için yeni b

15 Yıl Önce Güncellendi

2011-05-26 07:25:36

Gülerce: Cuntacılığın ortadan kalkması için yeni bir anayasa şart
Gazeteci Yazar Hüseyin Gülerce, 12 Haziran Genel Seçimlerinin çok önemli olduğunu söyledi. Ülkede vesayet sisteminin ortadan kalkması gerektiğini dile getiren Gülerce, toplumu birbirine düşürmeyen çevrelerin, cuntacılığın ortadan kalkması için yeni bir anayasanın şart olduğunu vurguladı.

Bursa Gazeteciler Cemiyeti ve Nilüfer Belediyesi tarafından Gazeteciler Cemiyeti binasında düzenlenen 'Aydınlarla Yüz Yüze' söyleşileri devam ediyor. Programa katılan Hüseyin Gülerce, Türkiye'de özgürlükleri isterken vesayet sisteminin görmezden gelinemeyeceğini ifade etti. 5 bin öğrencinin 60'larda birbiriyle çatıştırılarak öldürüldüğünü hatırlatan Gülerce, "Biz çatışan nesil değildik, çatıştırılan nesildik." dedi.

Bu seçimi çok önemsediğini dile getiren Gülerce, şöyle konuştu: "Bana göre bu seçim bir referandumun ardından gelen bir seçimdir. Türkiye'de ciddi bir cepheleşme var ama herkesi insafla değerlendirmeye çağırıyorum. Biz hiçbir zaman halk olarak birbirimizle kavgayı düşünmedik. Bakınız Türkiye'de en büyük problem Kürt meselesidir. İkinci problem laik-dindar çekişmesidir. Bir üçüncüsü de Sünni-Alevi meselesidir. Bizim bir Kürt-Türk meselemiz yoktu. Fakat İttihat ve Terakki'den bu yana bu ülkede bir zihniyet, 'Biz bu ülkede asılız, siz istediğinizi seçin, isterseniz yüzde 90 oy alın, bize sormadan bir şey yapamazsınız' derlerdi. Türkiye'de başbakanlar iktidar ama muktedir olamamıştır."

Gülerce, Kürt Meselesi, Sünni Alevi, Laik-Anti Laik meselesi olmadığını, ancak milletle devletin arasını açmak isteyenlerin ellerinden geleni yaptığını kaydetti. Madımak Olayı, Başbağlar, Çorum Olayları, Maraş Olayları, İstanbul'da Gazi Olayları gibi bir çok konunun Ergenekon davası içinde görüldüğünü vurgulayan Gülerce, şöyle devam etti:
"Yargısız infaz yapmak vicdansızlıktır, insafsızlıktır, hukuksuzluktur. Ergenekon sanıklarına kimse bugün suçlu diyemez. Derse, yargısız infaz yapmak en çok çeken bizim camianın insanlarıdır. Muhterem Fethullah Gülen Hocaefendi 9 yıl terör örgütü lideri olmaktan yargılandı. Yargıtay'da beraat ettiği halde bugün hala medyada yargısız infazlar devam ediyor. Ve bu yargısız infazları yapanlar da diyorlar ki Ahmet Şık için Mustafa Balbay için yargısız infaz yapmayın. Nokta dergisi kapatıldığında duymazdan gelen gazeteciler için yürüyorlar. Bizi yakan çifte standartlar. Dinlemelerle ilgili telekulak manşetleri atan gazetelerimiz, iki gün önce Mehmet Baransu, PKK terör örgütüne üyeymiş gibi gösterilerek, Van İl Jandarma Alay Komutanı tarafından sahte belgeyle dinlendirildi, ayrıca hakim o belgenin sahte olduğunu bile bile dinlemeye onay verdi. 2 gün önce albay, istihbarat binbaşısı, uzman çavuş 5'er yıl hapis cezası aldı. Medyamızda duydunuz mu bununla ilgili bir haber. Ben çifte standarda itiraz ediyorum."

Prof. Dr. Hakkı Keskin ise düşünce özgürlüğünün yeterli seviyede olmadığını savunarak, Nedim Şener, Ahmet Şık, Mustafa Balbay gibi gazetecilerin cezaevinde olmasını eleştirdi. Siyasetin kasetler aracılığıyla dizayn edilmesi konusuna da değinen Keskin, bu konuda hükümetin vatandaşını koruyacak adımlar atması gerektiğini ifade etti. Devletin temel görevinin herkesin temel haklarını korumak olduğunu dile getirerek, suç işleyenlerin üzerine gidilerek bunları yargı önüne çıkartmak gerektiğini kaydetti.
Gazeteci Yazar Avni Özgürel de gazetecilerin gazetecilik faaliyetlerinden dolayı cezaevine girmediğini, çok ciddi suçlamalarla içerde olduklarını dile getirdi. Özgürel, Hakkı Keskin'in, "Avrupalılar bunu anlamazlar, söylesek de anlamazlar" şeklindeki sözlerini eleştirerek, "Anlamazlar tabiî ki. Yani adamın elinde basın kartı var ama adam uyuşturucu kaçırıyor, başka işler yapıyor. Avrupalı bunu anlamaz yani. Avrupa'da gazeteciler bunu yapmaz. İçeri girince de gazeteciler içerde oluyor. Bunu Avrupalı tabi ki anlamaz." diye konuştu.

Haber Ara