Vanlılara, ''Kardeşler arasında hesaplaşma olmaz, kardeşler arasında helalleşme olur'' diyen Başbakan Erdoğan, AK Parti olarak, bu ülkenin 74 milyon evladının birbiriyle kucaklaşmasını, birbiriyle helalleşmesini istediklerini söyledi.
Siyasetlerinin her zaman kucaklaşmanın, helalleşmenin üzerine bina edildiğini belirten Erdoğan, şöyle konuştu:
''Biz ayıranlardan, ayrıştıranlardan değil, kucaklaştıran, birleştirenlerden olduk. Mevlana'nın dediği gibi, bu dünyaya bölmeye, ayırmaya gelmedik, biz bölüneni birleştirmeye, kırılanı tamir etmeye geldik.
3 Kasım 2002'den bugüne kadar, samimiyetle kardeşliğin mücadelesi içinde olduk. Bu yola çıkarken kardeşlik dedik... Biz bu yola çıkarken 'gençler ölmesin' dedik... Biz bu yola çıkarken, samimiyetle, yürekten, 'anneler ağlamasın, babaların yürekleri dağlanmasın' dedik. Elimizi, bedenimizi, vücudumuzu, yüreğimizi taşın altına koyduk. 'Biz bu sorunu çözeceğiz' dedik. 'Kürt sorunu bizim sorunumuzdur, bu sorunu çözeceğiz' dedik. Bunu söylemekle kalmadık, yıllardır acı çektiğiniz, yıllardır anlatamadığınız, yıllardır sağır duvarlardan geri dönen meselelerinize el attık, onları çözdük.''
Elinde tuttuğu bazı belgeleri vatandaşa gösteren Başbakan Erdoğan, Van konuşmasının bu noktada çok önemli olduğunu belirtti.
Erdoğan, şöyle konuştu:
''Şimdi şurası son derece önemli... Bakın ben size burada bazı belgeler göstereceğim... Bu belgeler, tarihe ışık tutan belgeler. Bu belgeler, bu ülkede on yıllar boyunca yaşanan zulmün, baskının, sindirmenin belgeleri. Bu belgeler, Türkiye'de 2002 yılına kadar sürdürülen inkar politikalarının belgeleri.
Belge 1: Bu Bakanlar Kurulu kararnamesi, diyor ki; Bağdat'ta, Necah Basımevi'nde Kürtçe olarak bastırılmış olan kitabın dağıtılmasının ve yurda sokulmasının yasaklanması ve mevcutlarının toplattırılması kararlaştırılmıştır. İmza kim biliyor musunuz? İmza, Reisicumhur İsmet İnönü ve CHP'li bakanlar kurulu. CHP'li bakanların imzası var. Tarih: 4 Ekim 1944... Tabii Sayın Kılıçdaroğlu tabii bunları öğrendi ki yeni bir şey söylüyor. Ne diyor? 'Biz yeni CHP'yiz' diyor ama yeri geldiğinde de 'Biz Türkiye'nin en eski partisiyiz' diyor...
Belge 2: Suriye'de yapılıp yurdumuza sokulan 1763 ve 1764 sayılı Kürtçe plağın yurdumuza sokulmasının ve dağıtılmasının yasaklanması, mevcutlarının toplattırılması kararlaştırılmıştır. 28 Ekim 1944... İmza: Reisicumhur İsmet İnönü ve CHP'li Bakanlar Kurulu.
Belge 3: Hoybuncu Kürtlerinden Haço oğlu Süleyman Haço tarafından yazılarak 1948 yılında Halep'te bastırılan 'Modern Kürt edebiyatından parçalar' adlı kitabın yurda sokulmasının yasak edilmesi ve elde edileceklerin toplattırılması kararlaştırılmıştır. 25 Kasım 1949. İmza: İsmet İnönü. Altta CHP'li bakanlar kurulu üyeleri...
Belge 4: Kürt Fukara Hayır Cemiyeti tarafından 1932 yılında El Cezire'de bastırılan Kürt Fukara Hayır Cemiyeti Nizamnamesi adlı kitabın yurda sokulmasının yasak edilmesi ve elde edileceklerinin toplattırılması kararlaştırılmıştır. 25 Kasım 1949. İmza: İsmet İnönü... Altta CHP'li bakanlar.
Şimdi geliyorum en önemli belgeye... Belge 5: Ahmet Hani tarafından yazılan ve İstanbul'da Necmi İstikbal Matbaası'nda basılan Memo Zin adlı kitabın yasak edilmesi ve elde edileceklerinin toplattırılması kararlaştırılmıştır. 13 Nisan 1950. İmza: Reisicumhur İsmet İnönü...
Ah benim Vanlı kardeşim... Biz çok acı yaşadık... Biz bu acıları beraber yaşadık... Sen burada, Van'da hangi acıyı yaşadıysan ben İstanbul'da aynı acıyı yaşadım.''
Bu belgelerin, sadece tarihi aydınlatan belgeler olmadığını, aynı zamanda yaşanan dramın, yaşanan acının belgeleri olduğunu ifade eden Başbakan Erdoğan, ''Bu belgeler, bizim dönemimize kadar devam eden inkar politikalarının belgeleri'' dedi.
'KÜRTÇE KASETLER TANDIRLARA SAKLANIYORDU'
Başbakan Erdoğan, Mem-u Zin kitabını göstererek, kitabın üzerindeki baskıyı okudu ve sözlerini şöyle sürdürdü:
''İşte fark bu... İşte samimiyet bu... İşte gönülden konuşmak, paylaşmak, kucaklaşmak bu. İşte helalleşmek bu...
1940'larda konan yasakların, işte bugüne kadar ne ocaklar söndürdüğünü, ne acılar yaşattığını ben biliyorum.
Bahçesaray'da, genç kızların, Kürtçe kasetlerini tandırlara sakladıklarını biliyorum. Hapishane koridorlarında, anaların kendi yavrularıyla kendi dillerinde konuşamadıklarını biliyorum. Peki şimdi anneler kendi yavrularıyla kendi dillerinde konuşabiliyor mu? Bunu biz açtık.
Şu Vanlı anaların, şu benim Kürt analarımın, kendi dillerinde ağlayamadıklarını, ağıt yakamadıklarını biliyorum.
Bahçesaray'ın Köşk, yani Kasır köyünden Van'a gelene kadar, her köşe başında nasıl arandıklarını da biliyorum. Şimdi öyle bir şey var mı?
Ne diyor Ahmed Arif? Vurulmuşum... Dağların kuytuluk bir boğazında vakitlerden bir sabah namazında. Yatarım... Kanlı... Upuzun... Vurulmuşum. Düşüm gecelerden kara. Bir hayra yoranım çıkmaz. Canım alırlar ecelsiz sığdıramam kitaplara, şifre buyurmuş bir paşa... Vurulmuşum hiç sorgusuz sualsiz...
Ah Vanlı kardeşim... Bu toprakların dili olsa da bir konuşsa...
Şu hapishanelerin dili olsa da 12 Eylül zulmünü bir anlatsa...
Vanlı genç kardeşim, şimdi Mem-u Zin'i okuyabiliyor musun? Vanlı hanım kardeşim... Şimdi Şivan Perver'i dilediğin gibi dinleyebiliyor musun? Televizyonda, Kürtçe yayın yok mu? önceden var mıydı? Biz gelmeden önce var mıydı? O zaman CHP yok muydu? AK Parti yoktu ama onlar vardı. Şu anda malum bağımsız olarak dolaşanların bir kısmı SHP'nin içinde yok muydu? Niçin onlar bunu çözmediler? Radyolar diledikleri gibi yayın yapıyor mu?
'Olağanüstü Hali kaldırın, yeter' diyorlardı. OHAL'i biz kaldırdık mı, Çekiç Gücü biz gönderdik mi? Üniversitelerde Kürtçe enstitüleri kuruldu mu? Kürtçe dil kursları açıldı mı? Unutmayın bunların hepsi AK Parti ile geldi. AK Parti'den önce devletin vatandaşı vardı, şimdi vatandaşın devleti var. Fark bu.''
'KÜRT MESELESİ BENİM MESELEMDİR, DEDİM'
2005 yılında Diyarbakır'da ''Kürt meselesi benim meselemdir'' dediğini belirten Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:
''Ben sözümün arkasında durdum ve duruyorum, ancak bir şey söyleyeceğim; Kürt sorunu dediğimiz olay kıyamete dek bu başlıkla devam mı edecek? Söylediğimden bu yana biz birçok mesafe aldık. Nedir o? İşte az önce dediklerim... Bunların hepsini biz kaldırdık. Asimilasyon diye bir olay kaldı mı? Benim şu anda kabinemde, benim Kürt milletvekili bakan arkadaşlarım var mı? Var. Benim şu anda grubumda 60'ı aşkın milletvekilim Kürt olarak var mı? Daha neyi konuşuyoruz? İşte asimilasyon olayı bitmiştir. Gidip kendi dilinde kurs alma imkanı var. Üniversitelerde de bölümler açıldı. Okullarda gidip kendi dilinde kurs alma imkanı var, üniversitelerde bölümler açıldı. Olmayan şeylerdi biz gerçekleştirdik ve bunlar bizim partiyi kurarken programımızda yer aldı ve bunları şimdi adım adım hayata geçirdik.
'TERÖR ÖRGÜTÜNDEN GÜÇ ALIYORLAR'
Bizim siyasetimiz dürüstlük siyasetidir. Bizim siyasetimiz ilkeli siyasettir. Biz gerçeğin üzerini örtmeyiz, inkar yoluna asla sapmayız. Kasıtlı şekilde bunu BDP saptırıyor. Ben söylüyorum; acaba şu ana kadar parlamentoda, yerel yönetimlerde benim vatandaşıma ne kazandırdılar? Ne kazandırdılar, ne verdiler Allah aşkına? Siz bundan sonra ne kazandıracaklarını zannediyorsunuz? Sadece terör örgütünden aldıkları güçle halkımı korkutarak, tehdit ederek buralardan elde edecekleri oylarla bu ülkede bir şey yapacaklarını mı zannediyorlar?
Türkiye'yi kucaklayamayanların bu ülkede hizmet vermesi mümkün değil. Önce 74 milyonu kucaklayacaksın ki buraya hizmet veresin. Bunlar asla benim Kürt kardeşlerimin temsilcisi olamaz, sadece istismarını yaparlar.
Kürt sorunu ile PKK sorununu lütfen birbirine karıştırmayalım ve PKK üzerinden de evet kendileri gayet güzel rant elde ediyorlar. Milletvekili seçilmenin yolu oradan geçiyor ama benim halkım bu doğruları görüyor. Başımızı iki elimizin arasına alacağız. Biz ölüme inanmış insanlarız. Sonuna kadar bu ülkede doğruyu, hakkı egemen kılmak için çalışacağız.''
MİTİNGE KATILANLARA SALDIRI
Öte yandan miting sonunda dağılan ve ellerinde AK Parti bayrağı taşıyan bazı vatandaşlara, ara sokaklarda saldırı girişiminde bulunuldu.
AA