Dolar

36,5144

Euro

38,0834

Altın

3.368,37

Bist

9.658,72

Şişe, boğazına kadar kanla doldu

Suriyeli ünlü bayan yazarlardan Nevval Sıbai, ülkesinde yaşananları kaleme aldı. 'Şişe, boğazına kadar kanla doldu' diyen Sıbai, rejimin iktidarı halka bırakması gerektiğini söyledi.

15 Yıl Önce Güncellendi

2011-05-16 12:33:35

Şişe, boğazına kadar kanla doldu



Nevval Es-Sibai* / TİMETURK

Evet; Suriye’deki yaralıların, sakat kalanların, kaybolanların, tutuklananların, işkence görenlerin ve doğrananların sayısı, 80’lerin başında şu anki cumhurbaşkanının amcası insanlık suçlusu ‘Rıfat’ın bombalayıp mahvettiği dönemde, sadece Hama kentinde görülen korkunç sayıya henüz ulaşmış değil. O kadar ki onun kini Nazilerin İspanya’nın Guernica kentini yıktıklarındaki vahşetiyle eş değerdedir.

Evet; Suriyeli göstericiler, her ne kadar kurban giderse gitsin yabancı askeri kuvvetlerin girmesine karşı. Bu hususta Suriye’nin içinde yaşayan ya da dışarıda yaşayıp dönme hakkı yasaklanmış büyük-küçük hiç kimse arasında ayrılık yok. Rejim papağanlarından ve borazancılarından birinin dediği gibi ihtilaf sadece Baasçıların cesetleri konusunda!

Evet, Halep ve Şam şu ana kadar toplu bir şekilde hareket etmedi. Oysa devrim Şam’ın ortasındaki El-Harika çarşısında başlamıştı. Haysem El-Malih (insan hakları savunucusu) ve Sehir El-Attasi (aktivist) Şam’da bulunuyorlar. Devrimi buradan; şiddetli zulme karşı hak sözü haykırarak başlattılar. Vahşice bastırmalara karşın üniversitelerden başlayıp cami ve dar sokaklarda son bulmak üzere Şam ve Halep’in her tarafında gece gündüz küçük ve çeşitli gösteriler halen yapılıyor.

Evet, şu anki rejim, itirazlara, gösterilere ve ayaklanmalara karşı bilinen insani rejimlerin başvurdukları yöntemlerin yanından bile geçmeden katliam seçeneğine başvurdu. Bu seçeneğini de geri kalmışlığın, propagandacılığın ve hainliğin içine batmış medya sistemiyle takviye etti. Burada en çirkin nokta ise yeryüzündeki herhangi bir insanın uydurmalarına inanacaklarını ya da zerre kadar da olsa kendilerine kulak verip saygı duyacaklarını sanmalarıdır.

Barışçıl başladı aynı şekilde sürüyor

Evet; bu gerçekler açık, kesin ve nettir. Hiçbir şüphe yoktur. Arap bölgesinde görülen bu büyük insani devrim, 7 Arap başkentinden geçtikten sonra Suriye’ye ulaştı. Devrim, dünyanın, Arap ve İslam âleminin ihmalkârlığı gölgesinde mezhepçi; elinden geleni ardına koymayan rejimin kanlı ve canice şiddetine karşı barışçıl olarak başladı ve öyle de sürmekte. Şiddetçi, mezhepçi, milliyetçi, dinci ya da grupçu hiçbir yanı yok. Bu uluslararası ihmalkârlığı güvenliğini ve çıkarlarını korumak isteyen Türkiye’den ve gizli müttefikinin gidişiyle işlerinin bozulmasından kaygı duyan İsrail’den gelen açıklamalar bölüyor. Bu gizli müttefik (Suriye Rejimi), karşı koyan, direnen ve vuran konumuyla dünyaya gerçek düşmanının, devrimiyle benzersiz cesaret örneği sergileyen Suriye halkı olduğunu haykırmıştır.

Suriye halkının bu cesareti rejimin kan dökme, vatandaşlara diz çöktürtme, keskin nişancıların silahlarının direk yüzlere ve beyinlere doğrultulması sonucunda kafaların derilerinin yüzülmesi, tutukluların burunlarının el-vahid-el-ahad cumhurbaşkanın resmine ya da gardiyanların ayaklarına secde etmeleri için yere sürttürülmesi yönünde ortaya koyduğu yeteneği ile doğru orantılıdır!

Öte yandan bu kindar rejim hakkındaki derin bilgileri ile de ters orantılıdır. O rejim ki onlarca yıldır kendilerine karşı çeşit çeşit; iğrençliğinde benzersiz işkence yöntemleri kullanmaktadır. Bu benzersiz işkencelere ek olarak da Sırpların vahşilerinden Rusların canavarlarından ve İsraillilerin sırtlanlarından öğrendikleri işkence yöntemlerine başvurmaktadır!

Öyleyse Suriye’de durumlar, Amerika, Fransa, İsrail, İran, Türkiye, Çin, Rusya ve tüm Arap rejimler tarafından desteklendiği herkes tarafından bilinen mücrim rejimin fiilleriyle kanla dolu şişenin darboğazına vardı diyebiliriz. Buna karşın Suriye halkı kardeşi Yemen’de olduğu gibi herhangi bir yabancı müdahale istemiyor. Ancak biz, insan hakları tarafında duracak;  uluslararası bir konum istiyoruz. Zira ihlal edilen insan hakları uydu kanalları tarafından gerektiği gibi aktarılmamaktadır ve başlarında bulunan Suriye rejiminden şahısların varlığı nedeniyle de şüpheler söz konusudur.

Suriye halkı onurunu geri kazanmayı başarmıştır

Suriye halkı herhangi yabancı bir müdahale istemiyor. Çünkü sınırındaki İsrail yerleşimine karşı prensip olarak konum alan, Filistin direnişine karşı çıkan da kucaklayan da liderleri değil kendisi! Çünkü o, siyasi coğrafyasının, zengin insani oluşumunun çok iyi farkında. Ve o, ne kadar kurban verilse de devriminin ilan ettiği sloganlarında ısrar ediyor. Dava tamamen, önümüzdeki Cuma günü devriminin yeni adımına karar verecek olan Suriye halkına havale edilmiş durumda. Suriye halkı özgürlüklerin kazanımını sağlayamamış olsa da bu rejimin kusurlarını ve iddialarını ortaya çıkarmada, Suriye halkının kırk yıldır çiğnenen onurunu geri kazanmada tüm standartlara göre başarılı olmuştur.

Konu kendisini ilgilendiren herkese şunu diyoruz: Elindeki zeytin dalı düşmeden Suriye halkının farkına varın. Bölgemizde şiddet, zalimlerin zorbalığından, kindarların zulmünden, sessizlerin suça karışmasından başka bir şeyi artırmaz.

Halkın ‘barışçıl değişim seçeneği’ şeklinde ortaya koyduğu iradesi ortadan kaybolmadan, gençlerin geleceğe inancı sönmeden önce Suriye ve Yemen’in farkına varın. Kurtuluş yolları önlerinde kapandı. Geriye sadece ölüm kültürü kaldı. Öyle ki hayat kıymetini kaybetti. Özgürlük çığlıkları, halkların tsunamisinin gürültüsünden kulakları sağır olmuş topluluklar için yankı yapan çağrılardan başka bir şey ifade etmez hale geldi.

*Suriyeli ünlü edebiyat yazarı ve düşünür. 

Bu makale Ahmet Yılmaz tarafından Timeturk.com için tercüme edilmiştir.
 

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Haber Ara