Feyza Gümüşlüoğlu / TİMETURK / Doha
Amerika'nın önde gelen düşünce kuruluşlarından (think-tanks) Brookings Enstitüsü'nde ABD'nin Pakistan saldırısı masaya yatırıldı. Ladin'in ölümünden hemen iki gün sonra gerçekleşen bir panel, Amerika genelinde Pakistan aleyhinde oluşan havayı gözler önüne sermesi bakımından oldukça önemli idi. Amerika'nın önde gelen düşünce kuruluşlarından (think-tank) Brookings'in Washington merkezinde düzenlenen panel, kurumun Katar'ın başkenti Doha'daki şubesinde video konferans olarak canlı yayınlandı. Washington merkezinde konuşan Amerikalı panelistler, Doha'da, çoğunluğu araplardan oluşan, aralarında Pakistan büyükelçiliğinden yetkililerin de bulunduğu bir grup tarafından dinlendi. Washington'da, Ladin'in ele geçirilmesinde Pakistan'ın hiçbir rolü olmadığı ve ABD'nin bu operasyonda yalnız olduğu mesajı açık bir şekilde verilirken, Doha'daki hava bunun tam tersiydi. Panelde konuşan Brookings enstitüsü araştırmacılarından Vanda Felbab-Brown, Amerika'nın uzun bir süredir terörle mücadele konusunda Pakistan'dan yeterli desteği göremediğini öne sürerken, Pakistan'ın Ladin'in saklandığı yerden kesinlikle haberdar olduğunu iddia etti. Bir diğer araştırmacı Michael O'Hanlon ise bu operasyonda oluşan güven krizinin kalıcı olduğunu ve ABD'nin bundan böyle müttefiki Pakistan'ın güvenilirliğine kuşku ile yaklaşması gerektiğini söyledi. Konuşmacılardan Bob Kagan ise çok daha net bir şekilde Amerika ile Pakistan arasındaki güvenin tamamen ortadan kalktığını ileri sürdü. Washington merkezindeki konuşmacılar oluşan güven krizine yönelik sert vurgular yaparken, ABD ile terörle mücadele konusunda daha sağlam işbirliği yapması için Pakistan'a açık bir uyarıda bulunulması gerektiğinde hem fikirdi. Konuşmacılardan Vanda Felbab, panelin sonuna doğru Pakistan'ın terörle mücadele konusunda Amerika'nın önemli bir müttefiki olduğunu hatırlatarak, yaşanan bu krize rağmen işbirliğine devam edilmesi gerektiğinin altını çizdi.
Pakistana yönelik bu suçlamalar Doha'daki salonda büyük bir tepkiyle karşılandı. Panelin ardından salonda söz alan Pakistan büyükelçiliği temsilcilerinden Huseyin Hakkani salonda bulunanlara dönerek suçlamaların tamamen asılsız olduğunu söyledi. Pakistan'ın Ladin'i sakladığı ve terörü desteklediği yönünde yapılan eleştirilere şiddetle karşı çıkan Hakkani, Pakistan'ın terörden en çok etkilenen ülkelerden biri olduğunu, bu uğurda pek çok kayıp verdiğini hatırlattı. Salonda bulunan diğer yetkililer de Hakkani'yi doğrulayarak Pakistan'ın bu operasyonda ABD'ye gerekli desteği verdiğini vurguladı. 'ABD'nin 200 milyon nüfuslu bir ülkede Pakistan'ın yardımı olmaksızın Ladin'i yakalamasının mümkün olamayacağını' dile getiren yetkililer, bu suçlamaların işbirliği konusunda Pakistan üzerindeki baskıyı artırmaya yönelik olduğunu ifade etti.
Brookings merkezindeki panelde oluşan bu hava, Amerikan kamuoyunda hakim olan anlayışın aslında küçük bir yansımasıydı. Amerika'nın önde gelen gazetelerinin çoğunda Pakistan'a yönelik ciddi eleştiriler yer alıyor. Hindistan asıllı Amerikan vatandaşı ünlü Newsweek yazarı Fareed Zakaria'nın CNN websayfasındaki bloğunda yazdığı yazı buna önemli bir örnek teşkil ediyor. Zakaria yazısında Pakistan ordusundan bazı yetkililerin Ladin'in yerini bildiğini ve ABD ile bu operasyonda işbirliği yapmadığını iddia ederken pek çok meslektaşı gibi Pakistan'ı suçluyor.
Nitekim Pakistan'ın ABD'den bilgi sakladığı iddialarını reddeden yalnızca Pakistan büyükelçiliğinden birkaç yetkili değil. Georgetown Üniversitesi Katar kampüsünden siyaset bilimi profesöru Robert Wirsing aradaki güven krizi ve bunun yansımalarına dair önemli açıklamalarda bulundu. Wirsing, Ladin'in saklandığı evle ilgili Pakistan'ın bilgisinin olmamasının son derece doğal olduğunu belirtti. Buna en önemli sebep olaraksa Ladin'in Pakistan'da yaşayan ve Taliban'ın bel kemiğini oluşturan paştunlardan gördüğü desteği gösterdi. Wirsing'in verdiği bilgilere göre, Ladin'in kuryeliğini yapan iki paştun ve ailelerinin de bulunduğu, 22 çocuklu bir ev, dışarıdan son derece sıradan görünüyordu. Civarda yaşayan semt sakinleri ile de son derece samimi olan, hatta komşu evlerde düğünlere, cenazelere katılan paştunlar, Ladin'in kaldığı eve karşı şüphe uyandıracak en ufak bir tavır sergilememişlerdi. Zaten medyada büyüklüğü ve maddi değeri abartılan bu ev, aslında o bölge için gayet sıradandı. Bunların yanı sıra, Pakistan'ın çok fakir ve eğitimsiz bir ülke olduğuna dikkat çeken Wirsing, istihbarat ve askeriye servislerinin kapasite yetersizliğinin de göz ardı edilmemesi gerektiğini belirtti.
ABD'nin iddia ettiği gibi bir bilgi saklama durumunun söz konusu olmadığını söyleyen Güney Asya uzmanı, Pakistan'ın bu operasyona dahil olmadığını net bir şekilde vurguladı. Wirsing, tüm bu sebeplerin ötesinde, Pakistan'ın Ladin'i koruması için hiçbir sebebinin olmadığını da dile getirdi. Buna göre, Ladin, on sene önce, 11 eylülle birlikte Pakistan için stratejik önemini yitirmiş, El Kaide için de yalnızca sembolik bir önem taşımaya devam etmişti.
Robert Wirsing, ABD ile Pakistan arasındaki ilişkilerin uzun vadede nasıl etkileneceğine dair de önemli tespitler yaptı. Bu operasyondan çok daha önce kötüye gitmeye başlayan ilişkilerin, operasyondan sonra dip noktaya ulaştığına değinen Wirsing, herşeye rağmen Pakistan'ın ABD için önemli bir müttefik olduğunu sözlerine ekleyerek 'ABD'nin bölgede kalabilmek için Pakistan'a, Pakistan'ın da ABD'nin maddi ve askeri desteğine ihtiyacı olduğunu dile getirdi. Birkaç rakamla ifade etmek gerekirse, ABD'nin 11 eylülden bu yana Pakistan'a yapmış olduğu yardımlar 18 milyar doları aştı. Bunun yanı sıra Obama yönetimi 2016'ya kadar 17 buçuk milyar dolar daha yardım sözü verdi. Wirsing'in ifadesiyle, ABD'nin Pakistan'a ihtiyacı olduğu gibi Pakistan da ABD ile işbirliğine devam etmeye bir bakıma 'mecbur'.
Ladin'in öldürülmesinden sonra gündeme gelen bir diğer konu ise ABD'nin Afganistan'daki politikasının bundan sonra ne olacağı. Malum Amerika'nın Afganistan'da bulunma sebebi Bin Ladin'in yakalanması ve El Kaide'nin yok edilmesiydi. Robert Wirsing ABD'nin Afganistan'daki geleceğine dair de önemli açıklamalarda bulundu. Esas meselenin Ladin'in yakalanması veya terörle mücadele olmadığına dikkat çeken profesör, El Kaide'nin gücünü çoktan yitirmesine rağmen, ABD'nin stratejik sebeplerden ötürü terör tehlikesini sürekli olarak şişirdiğini dile getirdi. Wirsing'e göre ABD'nin Afganistan'dan çekilmesi söz konusu değil. Gerekçe ise basit: Trilyon dolarlarla ifade edilen yeraltı kaynaklarına sahip olan Afganistan, Orta Asya'daki enerji kaynaklarına ulaşmak için de önemli bir transit nokta. Ayrıca profesör ABD'nin Afganistan'daki askeri üslere milyarlarca dolar yatırım yaptığını ve şu sıralar ülke ile kalıcı askeri üs anlaşmasının imzalanmak üzere olduğunu da sözlerine ekleyerek, ABD'nin senelerdir yaptığı bu yatırımları çöpe atarak bölgeden çekilmesinin mümkün olmadığını kaydetti.