Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

'İnadına demokrasi inadına sandık'

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ömer Çelik, seçim öncesi bazı provokasyonlar yaşandığını, kendisinin seçim bürosuna da saldırılarda bulunulduğunu belirterek, ''İnadına demokrasi, inadına siyaset, inadına sandık diyoruz. Yapılan saldırılar bizim kararlılığımızı artırır'' dedi.

15 Yıl Önce Güncellendi

2011-05-13 12:54:48

'İnadına demokrasi inadına sandık'

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ömer  Çelik, Adana Yapı Müteahhitleri Derneğince düzenlenen toplantıda, seçime kısa bir süre kaldığını, halkın gelecek ay sandığa gideceğini, sandığın milletin şöleni, bayramı olduğunu, sandığın her zaman ihtilafların temizlendiği, devlete, millete yeni sayfanın açıldığı dönemi ifade ettiğini söyledi.

Milletin en zor şartlar altında, tarihin en zor döneminde bile büyük bir iradeyle sandığa gittiğini anlatan Çelik, ''Her seçimden sonra da Türkiye ivme kazanmıştır. Seçimlerden sonra kazanılan bu ivmeler, çeşitli provokasyonlarla, bir takım darbelerle, bir takım postmodern darbelerle tersine çevrilmeye çalışılmıştır'' dedi.

Çelik, milletin yine sandığa gidip bu provokasyonları aştığını belirterek, ''Sandık bizim için çok merkezi bir şey olmasaydı. Türkiye'nin kısa tarihinde bile Türkiye'nin önüne çıkarılan engelleri dikkate aldığımızda, millet bu engelleri sandık yoluyla aşmasaydı, bugün halkımız sokaklara dökülmüş olacaktı. Halkımız, şu anda Ortadoğu'da olduğu gibi demokrasi için mücadele edecek olacaktı'' diye konuştu.

Şimdi yine sandığa giderken Türkiye'nin yeni bir ivme kazandığını, bu ivmenin içerde ve dışarıda bazılarını rahatsız ettiğini savunan Çelik, ''İçerde kaostan beslenenler var. Dışarıda Türkiye'nin hem bölgesinde hem küresel ölçekte oynadığı rolden rahatsız olanlar var. Bunlar el birliğiyle sandığa gölge düşürmeye çalışıyorlar'' görüşünü savundu.

Çelik, dün gece, seçim bürosuna saldırı olduğunu anımsatarak, şunları söyledi:

''Molotofkokteyli ya da bomba diyor arkadaşlarımız. Seçim büromuz tamamen tahrip oldu. Bu üçüncü saldırı. Bir tanesine molotofkokteyli atılmıştı. Diğerine bir grup saldırmıştı, basın tarafından çok duyulmamıştı. Bunların ne anlam taşıdığını çok iyi biliyoruz. Bunlar, sandıkla millet arasına engel koymaya, 'Berlin duvarı' örmeye çalışıyorlar. Bir takım çevreler tarafından bazıları yönlendiriliyor. Ama biz, bunlar yapıldıkça, sandığa doğru daha bir kararlılıkla ilerliyoruz. İnadına demokrasi, inadına siyaset, inadına sandık diyoruz. Yapılan saldırılar bizim kararlılığımızı artırır. Durduğumuz pozisyondan bir adım geri atmayız, her hangi bir tereddüte düşmeyiz. Bu provokasyonları yapanlar bilsinler ki; bizim en büyük inancımız, bu milletin demokratik hürriyetlerden, özgürlüklerden sonuna kadar faydalanmasıdır. O yüzden de sandıkla aramazı da hiçbir engel tanımayız. Hiçbir engel bizi yolumuzdan çevirmez. Her seferinde millet sandık yoluyla milli iradeyi yenilediği zaman, Türkiye ivme kazanmıştır.''

Türkiye'nin gücü artıyor
    
Çelik, Türkiye'nin demokrasisini yükselttikçe, dünyadaki ekonomik kredibilitesini, bunun da dış politikadaki gücünü arttırdığını vurguladı.
Türkiye'nin dış politikadaki kuvvetinin Türk özel sektörünün dünyanın her tarafında güçlü ve kuvvetli olmasını sağladığını belirten Çelik, hükümetin izlediği politikalarla özel sektörün istihdam yaratmasını sağladığını bildirdi.

Çelik, özel sektörün büyümedeki payının giderek arttığını vurgulayarak, şunları kaydetti:

''Biz 2001'de iktidara geldiğimizde özel sektör, 'devlet gölge etmesin başka ihsan istemez' diyordu. Şimdi devlet özel sektörün önünü açan lokomotif hüviyetindedir. Büyüme rakamlarına baktığınızda, tek başına büyüme bir şey ifade etmez. Önemli olan o büyümenin özel sektör eliyle ne kadar gerçekleştirildiğidir. Büyüme kamu eliyle gerçekleştiriliyorsa, o büyüme sağlıklı bir büyüme sayılmaz. Bugün artık devlet istihdam kapısı olmaktan çıkmıştır. Devlet eliyle büyüme sağlıklı bir büyüme göstergesi olmaktan çıkmıştır. İstihdam kapısı özel sektördür.''

Çelik, Türkiye'nin demokrasi bakımından AB ülkelerine benzetildiğinde, ancak, AB ülkelerinden üstünlüğü bulunduğunu kaydetti.
     Küresel finans krizi döneminde, AB'nin güçlü demokrasilerinin, büyük finansal krizle boğuştuğunu anlatan Çelik, bu dönemde Türkiye'nin yüzde 8,9 büyüme sağladığını, AB ülkeleriyle aradaki farkın bundan kaynaklandığını söyledi.
    
Sivil diktatörlük iddaları
    
Çelik, bazılarının çıkarlarını, zeminlerini kaybettiği için Türkiye'de sivil diktatörlük olduğunu savunduğunu belirtti.

''Geçmişte istiyorlardı ki, her hükümet gitsin halktan oy alsın, ama ondan sonra Türkiye'yi yönetirken, bir takım büyük sermaye gruplarının, bir takım oligarşik grupların, bir takım çetelerin, Ergenekonların sözünü dinlesin'' diyen Çelik, şöyle devam etti:

'Tamamen kendi halkına kulak veren, kendi halkıyla birlikte ülkeyi yöneten bir hükümet olduğu zaman buna sivil diktatörlük diyorlar. Aslında kastettikleri şey, kendilerinin resmi diktatörlüklerinin sona ermesine sivil diktatörlük diyorlar. Birilerinin resmi diktatörlüğü sona erdiği için 'Türkiye'ye demokrasi geldi' demeye dilleri varmıyor.''

Çelik, İngiltere'nin finansal kriz döneminde elçiliklerinde azaltmaya gittiğini, Türkiye'nin ise Afrika ve Latin Amerika'daki elçilik sayılarını arttırdığını, bu bölgelerin özellikle müteahhitlik sektörü için yeni pazarlar olduğunu savundu.

Her Türk büyükelçiliğinin aynı zamanda özel sektör temsilcisi olduğunu belirten Çelik, devletin zihniyet olarak yeniden yapılandığını bildirdi.

Çelik, yeni imar alanlarının oluşturulmasıyla ilgili müteahhitlerin sıkıntısını bildiğini, belediye başkanlarının da bu konudan rahatsız olduğunu söyledi.

Adana'nın en büyük sorunlarından birinin de yeni binaların yapımında estetik kaygının gözetilmemesi olduğunu ifade eden Çelik, ''Hep başka şehirlere özeniliyor ama, ben gezdiğim zaman gördüğüm şey şudur; giderek kötü binalar yapılıyor. Yeni binaların çoğunda estetik kaygı gözetilmiyor. Adana'nın silueti delikanlı bir siluettir. O siluetin bozulmaması lazım. Şehrin güzelleşmesinin de kaygısını gözetmek gerek'' dedi.

Çelik, bir başka önemli eksikliğin ise birlik ve beraberlik olduğunu vurgulayarak, ''Birlik ve beraberlik havasını gerçekleştirmek üzere öncülük yapması gereken Adana'da özel sektörümüzdür. Onlar alın teri döküyorlar, insanlara iş veriyorlar, istihdam yaratıyorlar. Biz siyasetçiler de elimizden gelen gayreti göstermemiz gerekir. Bugünün dünyasında marka şehrin ortaya çıkmasında öncülük her zaman işadamlarının birlik beraberlik içinde hareket etmesidir. İşadamları ve örgütler arasında birlik bütünlük tam olması gerekir. Meseleye tüm bir Çukurova olarak bakmak gerekir'' diye konuştu.

Adana Yapı Müteahhitleri Derneği Başkanı Murtaza Kılçık da başta arsa temini olmak üzere sektörün yaşadığı sıkıntılara dikkati çekerek, konut yapımına yönelik teşvik olmasına karşın, konutların yapılacağı arsa bulmada sıkıntı yaşandığını söyledi.

Toplantıya, AK Parti Adana Milletvekili Fatoş Gürkan, Seyhan Belediye Başkanı Azim Öztürk, Sarıçam Belediye Başkanı Ahmet Zenbilci ve müteahhitler katıldı.

AA

Haber Ara