Eroğlu: Rumların AB'nin dönem başkanı olması AB'nin bir ayıbı
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Rumların 2013'de Avrupa Birliği (AB) dönem başkanı olacağını belirterek, "Bu da AB'nin bir ayıbı. Çözümlenmemiş bir konu ortada dururken, AB'ye alınması ve AB'nin başına dönem başkanı
15 Yıl Önce Güncellendi
2011-05-13 12:45:25
Cumhurbaşkanı Eroğlu, Sakarya Üniversitesi (SAÜ)'nde 'Beyaz Derya Düşünce ve Gelişim Topluluğu'nca düzenlenen 'Kıbrıs Gazileri ile Kıbrıs Barış Harekatı' konferansına katıldı. SAÜ Kültür ve Kongre Merkezi'nde düzenlenen konferansta konuşan Eroğlu, Kıbrıs üzerindeki iddialarından ne Yunanistan'ın vazgeçtiğini ne de güneyde yaşayan Kıbrıs Rum Yönetimi insanlarının emellerinin değiştiğini söyledi.
Türkiye'yi güneyden sarmak düşüncesiyle Türkiye ve Kıbrıs üzerindeki emellerine rağmen, Yunanistan'ın 'bizim böyle bir emelimiz yok' dese de 1967'de Güney Kıbrıs Rum Yönetimi meclisinde alınan Enosis kararının halen daha geçerli olduğunu ifade eden Eroğlu, şöyle konuştu: "Komünist Akelin programında halen var olan Enosis kararı çıkarılmış değildir. Dolayısıyla elbette biz Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Kıbrıs'ta kalmasını, bir anlaşmadan sonra askerin orada kalmasıyla birlikte, Türkiye'nin etkin ve fiili garantisinin devam etmesi bizim kırmızı çizgimizdir, vazgeçemeyeceğimiz isteklerden bir tanesidir."
Kıbrıs'ın stratejik ve önemli bir ada olduğunu kaydeden Eroğlu, Kıbrıs'ın karasularında gaz zenginliği tespit edildikten sonra Amerika'daki bazı şirketler Mısır, İsrail, Ürdün, Suriye gibi bazı ülkelerle anlaşma yapıldığı bir zamanda Kıbrıs'ın stratejik öneminin daha da arttığını dile getirdi. Bu sularda, Kıbrıs Türkünün de Türkiye'nin de hakları bulunduğunu söyleyen Eroğlu, "Geçen toplantıda söyledim, eğer sadece bu denizaltı zenginliklerinden sizin hakkınız var diye düşünüyorsanız bu, ileride savaş nedeni bile olabilir." dedi.
"GÜNEY SİLAHLANIYOR"
Kıbrıs'ta bulunan 40 bin civarındaki askerin garantileri olduğunu vurgulayan Eroğlu, şunları söyledi: "Çünkü güney habire silahlanıyor. Hem benimle anlaşma müzakereleri sürdürüyor, bir taraftan da silahlanıyor ve Kıbrıs'ta ilk anda kullanılacak bir güce sahip olmakla da övünüyorlar. Onların şükür yortuları vardır. O yortu öncesinde Hristofyas, Türkiye'ye karşı savaşabiliriz gibi konuşmalar yapmış. Benim verdiğim cevap şu; bu silahlanma Kıbrıs Türkü içinse fazladır, ha Türkiye içinse çok cılız kalır. Yani 70 milyonluk Türkiye ile savaşabileceğini düşünüyorsa demek ki geçmişte yaşananlardan ders almış değildir. 100-200 tankına güvenerek bir çılgınlık yapması halinde başına neler gelebileceğini, geçmişte başına gelenlerden hatırlaması gerekir diye sözlerimiz zaman zaman da oluyor. Elbette o denizlerde Türk gemileri eksik olmayacaktır."
İki taraf arasında anlaşma olsa da Kıbrıs'ın Türkiye'nin milli davası olduğunu ifade eden Eroğlu, "Yapacağımız anlaşmanın 1960 anlaşmasına benzememesi için çok dikkatli davranmamıza rağmen, ileride Rumların ne yapacakları bilinmediği için diyoruz ki Türkiye'nin etkin ve fiili garantisi devam etmelidir. Kıbrıs'ta bugün iki halk vardır. İki halktan birinin temsilcisi olarak görüşmeleri sürdürüyorum.Türkiye'nin Kıbrıs'ta hakları vardır. Yunanistan'ın ve Rumların hakları değil, Kıbrıs Türkünün ve Türkiye'nin menfaatlerini gözeterek müzakereleri sürdürüyorum. Kıbrıs Rum halkını memnun etmek diye bir düşüncem olmaz ama her iki ülke halkının da evet diyeceği bir anlaşma. Bir Annan planı çıktı. Anan Planı'na Rum tarafı 'hayır' dedi. Bana göre Anan planı Rumlar için fevkalade menfaatlerine uygun bir anlaşmaydı ama reddettiler." şeklinde konuştu.
"KIBRIS'TA TÜRK HALKININ HUZUR VE GÜVEN İÇİNDE YAŞAYABİLECEĞİ BİR ANLAŞMA İSTİYORUZ"
Rum tarafının Türkiye'den gelen ve KKTC vatandaşı olanların geri gönderilmesini düşündüğünü anlatan Eroğlu, şunları ifade etti: "Ben şu anda KKTC'nin Cumhurbaşkanıyım. Bu devletin hükümeti vardır. Meclisi vardır. Dolayısıyla bir anlaşma oluncaya kadar icraatlar yapmaktadır. Bu icraatların içinde vatandaşlık vermek de vardır. Dolayısıyla KKTC vatandaşı olanların haklarını bu müzakere masasına koymak benim görevimdir. Vatandaş olmayla ilgili senin konuşmana müsaade edemem. Şimdi Türkiye'den gelen ve KKTC vatandaşı olanların geri gönderilmesini düşünüyorlar. Bir anlaşma oluncaya kadar benim ülkemin yapmış olduğu icraatlar bana göre geçerlidir. Bunun hesabını da sen bana soramazsın. Türkiye'den gelen insanlar benim geldiğim yerden gelen insanlardır. Ben de Türkiye'den geldim. 74 öncesi ile 75 sonrası Türkiye'den gelen arasında bir fark yoktur. Bu insanlar benim gibi Türk. Bu insanlarla bayramlarımız, dinimiz, dilimiz ve kültürümüz bir. Dolayısıyla siz bizim bu insanlarımıza ayrı bir muamele yapamazsınız. Evet biz Kıbrıslıyız. Kıbrıs'ta doğduk, büyüdük. Ama nereden geldiğimizi biliyoruz."
Kendilerinin de Türkiye Cumhuriyet Devleti'nin de anlaşma istediğini vurgulayan Eroğlu, "Kıbrıs'ta Türk halkının huzur ve güven içinde yaşayabileceği bir anlaşmayı anavatanımız Türkiye hükümetleri de istemektedir. Ama huzur ve güven içinde yarınım ne olacak? Sorusunu sormayacak bir anlaşma ile sonuçlanırsa müzakereler buna evet der Türkiye'de. Aksi taktirde Kıbrıs Türk halkının geleceğini karanlığa atacak, Rum'un insafında yaşamaya mahkum edecek bir anlaşmaya Türkiye'nin hiç bir hükümeti onay vermez. Biz diyoruz ki anlaşmaya varmanın koşulları Türkiye'nin fiili garantisi devam edecektir. Bu, net ve açık. 1974 öncesi yaşananları örnek alacağız. Onlardan dersler çıkartacağız. Onların yaşanmaması için tedbirler alacağız. Türkiye'nin garantisi de bunların bir tanesidir. Bugün var olan gerçekler vardır. Nedir bu gerçek? Güneyde bir devlet var. Kuzeyde bir devlet var. Bu gerçeği de dikkate alarak iki bölgeli iki toplumlu, siyasal eşitliğe dayalı, eşit statüde iki kurucu devletin kuracağı yeni bir ortaklık. Bu yeni ortaklığın adı Federal Kıbrıs Cumhuriyeti olacak. Ama Kıbrıs Cumhuriyeti'nin devamı olmayacak. Siz zaten Kıbrıs Cumhuriyeti'ni işgal ettiniz. 1960 anlaşmalarında kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti unutmayalım ki Türk ve Rum eşitliğine dayalı bir cumhuriyetti. Biz o cumhuriyetten dışlandık." diye konuştu.
"MÜZAKERELERİN UZAMASI GÜNDEMDE"
Üçlü Cenevre Toplantısı'nda görüşülen konulara da değinen Eroğlu, toplantıda 22 Mayısta Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nde ve 12 Haziran'da da Türkiye'de seçimler olduğunu ifade ettiğini belirtti. Türkiye'deki seçimlerin görüşmelerle bir ilgisinin bulunmadığını dile getiren Eroğlu, şunları söyledi:
"Türkiye'nin bugünkü tavrı neyse seçimden sonraki tavrı da odur. Dolayısıyla o ayrı bir konu. Eğer Mart sonuna kadar bir anlaşmaya varmazsak, Nisan'da seçim takvimi başlayacaktır. 22 Mayıs'ta seçimler olacak, başkanlık sistemi var orada. Hükümet kuruluncaya kadar yeniden bir zaman geçecek. Geleceğiz 2012'ye, 2012'nin ikinci yarısında Rumlar maalesef AB dönem başkanı olacak. Bu da AB'nin bir ayıbı. Çözümlenmemiş bir konu ortada dururken, AB'ye alınması ve AB'nin başına dönem başkanı olması. Bir başka ayıp, ambargoları bize uygularken büyük bir ayıp işlemektedirler. 2013 Şubat'ında güneyde cumhurbaşkanlığı seçimleri var. 2013 Şubatının sonuna kadar müzakerelerin uzaması gündemde. Onun için diyoruz ki bize adaletsiz şekilde ambargo uyguluyorsunuz. AB olarak Kıbrıs'ta bir anlaşma istiyorsanız yapmanız gereken en önemli şey, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti üzerinde olan izolasyonları kaldırmanızdır.'
Konferansa, Sakarya Valisi Müstafa Büyük, SAÜ Rektörü Muzaffer Elmas, Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanı Zeki Toçoğlu, AK Parti Sakarya Milletvekili Recep Yıldırım, diğer protokol üyeleri, öğretim üyeleri, Kıbrıs gazileri ve öğrenciler katıldı. Eroğlu, konferansın ardından Sakarya Valiliği'ni ziyaret etti.
SON VİDEO HABER
Haber Ara