'HEZARFEN TEKNOLOJİ VE TASARIM GELİŞTİRME PROJESİ' AÇILIŞ TOPLANTISI (1) -SAN
Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, 'Temel amacımız, ülkemizin teknoloji, Ar-Ge, markalaşma ve tasarım kabiliyetini artırmaktır' dedi.
15 Yıl Önce Güncellendi
2011-05-12 14:54:00
Bakan Ergün, Kocaeli Sanayi Odası'ndaki (KSO) 'Hazerfen Teknoloji ve Tasarım Geliştirme Projesi'nin açılış toplantısında yaptığı konuşmada küresel rekabetin hızla geliştiğine dikkati çekerek, gelişmiş ülkeler ile gelişmekte olan ülkeler arasındaki temel farkı bilgi düzeyinin oluşturduğunu söyledi.
Daha fazla yararlı bilgiye sahip olan, bilgiyi kullanan ve geliştirenlerin gelişmiş ülkeleri oluşturduğuna işaret eden Ergün, bu yeteneklere sahip olan ülkeler, işletmeler ve girişimcilerin rakiplerinden bir değil, birkaç adım önde giderek başarılı olduğunu ifade etti. 'Temel amacımız, ülkemizin teknoloji, Ar-Ge, markalaşma ve tasarım kabiliyetini artırmaktır' diyen Ergün, şöyle devam etti:
'Bugün demir cevheri ihraç ederseniz 1 lira, sandalye ihraç ederseniz 2 lira, ergonomik ve şık bir tasarımı olan bir sandalye ihraç edersiniz 5 lira kazanırsınız. Binlerce otomobilin montajından elde ettiğiniz karı, sadece bir otomobilin tasarımından da elde edebilirsiniz. İnovasyon sürecinde, sınai mülkiyet hakları, sadece koruma boyutuyla değil, bilgi sağlama boyutuyla da önemli bir araçtır. Patent, marka ve endüstriyel tasarımdan oluşan sınai mülkiyet hakları, hem bilginin üretilmesinde, hem de üretilen bilginin korunmasında önemli bir rol üstleniyor.
Bu nedenle başta KOBİ'ler olmak üzere tüm firmalar sınai mülkiyet portföylerini çok iyi oluşturmak ve yönetmek durumundadırlar. Biz de yenilik, teknoloji ve inovasyon gibi kavramların büyük işletmelerin konusu olduğu şeklinde yanlış bir kanaat var. Aslında üretim, ihracat ve istihdamda olduğu gibi, yenilikçilik alanında da KOBİ'lerin lokomotif vazifesi görmeleri gerekir.'
Nihat Ergün, yenilikçiliğin büyük işletmelerin sürdürdüğü bir faaliyetten ziyade, küçük işletmeleri büyüten bir faaliyet olarak telakki edilmesi gerektiğini söyledi.
2002'de iktidara geldikleri günden itibaren, reel sektörün rekabet gücünü artırmak için önemli projelere imza attıklarını dile getiren Ergün, 2007 yılında uygulamaya başladıkları 'Bin İlim Bilen' anlamına gelen Hezarfen Projesi'nin de bu alanda atılan önemli bir adım olduğunu ifade etti.
'Şimdi yeni şeyler yapmak lazım' sloganıyla başlatılan projeyle KOBİ'lerde yenilikçi kültürü arttırmayı ve üretilen yeniliklerin korunmasını amaçladıklarını dile getiren Ergün, 'Hezarfen Projesiyle KOBİ'lerimizin ulusal ve uluslararası pazarlarda fikri ve sınai mülkiyet araçlarını etkin bir şekilde kullanmalarını, yeni ürün, teknoloji ve projeler geliştirmelerini, teknoloji trendlerini ve rakiplerini takip edebilmelerini sağlamayı hedefliyoruz. Tüm bunların yanı sıra projenin, KOBİ'lerin tasarım ihtiyaçlarının belirlenmesi ve tasarımcılar ile buluşmalarının sağlanması gibi çok önemli bir hedefi daha bulunuyor' diye konuştu.
-HEZARFEN PROJESİ-
Hezarfen Projesi'nin ilk uygulamasını Ankara OSTİM Organize Sanayi Bölgesi'nde gerçekleştirdiklerini anımsatan Ergün, uygulamada başarılı sonuçlar elde edince, projeyi ülke genelinde yaymaya karar verdiklerini, bu kapsamda projeyi Ankara Sincan 1. Organize Sanayi Bölgesi'nde, Konya'da ve Gaziantep'te de hayata geçirdiklerini bildirdi.
Hezarfen Projesi'nin geçmiş uygulamalarında birçok başarı hikayesinin ortaya çıktığını dile getiren Ergün, şöyle konuştu:
'Mesela bir KOBİ'miz, iki yıldır oldukça maliyetli deneylerle çözemediği bir problemi, uzmanlarımızın hazırladığı patent araştırma raporlarında gördüğü ince bir detayla çözdü. Bir diğer KOBİ'miz, TÜBİTAK'a sunduğu Ar-Ge projesini, tamamen patent raporları üzerine revize ederek daha ileriye taşıdı. Başka bir KOBİ'miz, ürün dayanıklılığını iki katına çıkaracak teknik bilgiye patent dokümanlarından ulaştı. Projede yer alan KOBİ'lerden birçoğu, yürüttükleri Ar-Ge çalışmaları neticesinde ortaya çıkardıkları buluşlar için patent başvurusunda bulundular. Buna benzer başarı hikayeleri, bu projeyi sürekli hale getirme konusunda bize önemli bir motivasyon sağladı.'
Geçen ay İngiltere'de IBM firmasını ziyaret ettiğini hatırlatan Ergün, temasları sırasında IBM'in yıllık 1 milyar doları sadece patent haklarından elde ettiğini öğrendiğini kaydetti.
Hezarfen Projesi'ni, KOBİ'lerin ihtiyaçları doğrultusunda geliştirmeye devam edeceklerini vurgulayan Ergün, projeyi KOBİ'ler açısından daha etkin bir hale getirmek amacıyla projeye Ar-Ge ve Ür-Ge mühendislikleri, yeni iş ve proje geliştirme gibi konularda eğitim programları dahil ettiklerini belirtti.
-EĞİTİM PROGRAMLARI-
Yaklaşık 20 gün sürecek söz konusu eğitimlerin TÜBİTAK Türkiye Sanayi Sevk ve İdare Enstitüsü tarafından verileceğini ifade eden Ergün, sözlerini şöyle sürdürdü:
'Öte yandan, 2010 yılında projeye, Endüstriyel Tasarımcılar Meslek Kuruluşu'nun da katkılarıyla sınai mülkiyetin en önemli bileşenlerinden biri olan 'tasarım' konusunu dahil ettik. Tasarımın son dönemde, uluslararası pazarlarda rekabet gücünün artırılmasında çok önemli bir parametre haline geldiği hepinizin malumudur. Nitekim dünyada fikri mülkiyet alanındaki en üst düzey kuruluşu olan Dünya Fikri Mülkiyet Teşkilatı, 26 Nisan'da kutlanan Dünya Fikri Mülkiyet Günü'nün 2011 yılı temasını 'Geleceği Tasarla' olarak belirlemiştir. Dünyada pek çok ülkenin, ulusal tasarım politikaları ve programları geliştirdiklerini görüyoruz. Bu politikaların temelinde tasarımı, ekonomik gelişme ve rekabet avantajı kazanmada stratejik bir araç olarak kullanma hedefi yatıyor. Küresel rekabetin önemli araçlarından biri olan tasarım konusuna özel önem veriyoruz.'
2009 yılında Bakanlar Kurulu kararıyla Türk Tasarım Danışma Konseyini kurduklarını anımsatan Ergün, geçen yıl da tasarımla ilgili kamu, özel sektör, sivil toplum kuruluşları temsilcileri ve akademisyenlerin katkılarıyla Ulusal Tasarım Strateji Belgesi ve Eylem Planı'nı oluşturduklarını söyledi.
Bu strateji belgesinde yer alan hedefleri ve faaliyetleri hayata geçirmek için çalışmalarımıza şimdiden başladıklarını belirten Ergün, 'Çalışmalarımızı kararlılıkla sürdürerek tasarımlarımızın dünya pazarında tercih edilir konuma gelmesini, tasarımcı ve sanayici işbirliğinin artmasını ve 'Türk tasarımı' imajının tüm dünyaya yerleşmesini sağlayacağız' dedi.
Bazı sektörlerin tasarımını göstermeye çok daha yatkın olduğuna vurgulayan Ergün, özellikle mobilya, otomotiv, ev aletleri gibi sektörlerde tasarımın önem kazandığını dile getirdi.
-TASARIMIN ÖNEMİ-
'Biri 'beni al' diyor, fazla fiyatına rağmen siz onu tercih ediyorsunuz. Tasarım bu, ürünü yüksek fiyatına rağmen sattıran bir şey' diyen Ergün, şunları kaydetti:
'Yeni bir teknoloji, yeni bir tasarım ve onun markalaşma kabiliyeti, ürünü fiyatına rağmen aldırtıyor. Ülkemizdeki KOBİ'lerimizin, tasarımı bir rekabet aracı olarak kullanmaya başlamaları gerekiyor. Esnek ve dinamik yapılarıyla KOBİ'lerimiz, yüksek Ar-Ge maliyeti gerektirmeyen ve çıktıları daha kısa zamanda ekonomik değere dönüşebilen tasarımlar üretmelidirler. Bu proje kapsamında, Kocaeli'de bulunan firmalarımızın yenilikçi tasarımlar yaratma ve geliştirme konusunda önemli bilgiler ve kazanımlar elde edeceklerini düşünüyorum.
Projenin daha önceki uygulamalarında olduğu gibi, yine patent, marka ve endüstriyel tasarım konularında seminerlerimiz olacak. Bu etkinliklerde patent dokümanları kullanılarak, teknoloji ve rakiplerin nasıl takip edileceği üzerinde durulacaktır. Bu etkinliklerin yanı sıra belli sayıda firmanın yararlanabileceği etkinliklerle, katılımcı firmalara, Türk Patent Enstitüsü uzmanlarınca danışmanlık hizmeti verilecektir. Bu etkinlikler, KOBİ'lerin gerçek hayatta karşılaştıkları sorunların çözümüne yönelik olarak uygulamalı yapılacaktır.'
-PATENT BAŞVURULARI-
Teknoloji destekleri ve ekonomik büyümenin sonucu olarak, sınai mülkiyet başvurularında artışların oldukça iyi bir ivme kazandığını dile getiren Ergün, sözlerini şöyle tamamladı:
'2010 yılında, Cumhuriyet tarihinde ilk defa patent ve faydalı model başvurularımız 11 binin üzerinde çıkmıştı. 2011 yılının ilk ayları itibarıyla yerli patent başvurularında yüzde 50'lik bir artış görüyoruz. 2010 yılı sonu itibariyle marka başvurularında 85 binin üzerinde başvuruyla Avrupa'da en çok başvuru yapılan ikinci ülke konumundayız. Aynı şekilde, 2010 yılı verilerine göre endüstriyel tasarım başvurularında, 30 binin üzerinde tasarımla Avrupa'da üçüncü sırada yer alıyoruz.
Bugün burada başlattığımız bu proje, son dönemde ülkemizde sınai mülkiyet başvurularında yaşanan önemli artışların sürdürülebilir olması açısından da büyük önem arz ediyor. Kocaeli'de faaliyet gösteren KOBİ'ler başta olmak üzere, ülkemizdeki tüm KOBİ'lerimizin bu hedefe ulaşmada önemli katkıları olacağına inanıyoruz. Kocaeli ülkemizin en küçük şehirlerinden biri olmasına rağmen, en çok üretimin yapıldığı şehirlerimizden birisidir. Kocaeli'nin sınai mülkiyet başvuruları konusunda da ülkemizin aktif şehirlerinden biri olduğunu söyleyebiliriz. Şehrimiz 2010 yılında, patent başvurularında 7'nci, marka başvurularında 8'inci ve endüstriyel tasarım başvurularında 10'uncu sırada yer aldı.'
SON VİDEO HABER
Haber Ara