Memur-Sen Başkanı Gündoğdu: Çılgın proje yeni anayasa olmalı
Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, Türkiye'nin en büyük ucubesinin 12 Eylül Anayasası olduğunu belirtti. Gündoğdu, ülkenin en çılgın projesinin de demokratik, özgürlükçü, milletin değerleriyle barışık ve sivil irade ürünü yeni bir anayasa olması
15 Yıl Önce Güncellendi
2011-05-11 12:08:03
Memur-Sen Genel Başkanı Gündoğdu, İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Cemil Birsen Konferans Salonu'nda tertip edilen Uluslararası Anayasa Sempozyumu'na katıldı. Burada öğretim üyeleri ve öğrencilere hitap eden Ahmet Gündoğdu, anayasanın devletin millete karşı bir taahhütü olduğunu vurguladı. Gündoğdu, "Anayasalar devletle millet arasındaki iletişimin ilkelerini ayarlayan metinlerdir. Bütün bunların yanında milletin hedeflerini yakalama aracı olan devleti ve erklerini dizayn eden, aralarındaki bağları belirleyen ve yöneten koordinasyon kurgusudur." dedi.
Gündoğdu, Türkiye anayasalarının kurallar ve yasaklar manzumesi, resmi ideolojinin kitabesi görevi gördüğünden yakındı. Memur-Sen Genel Başkanı, 12 Eylül Anayasası'nın ihtiyaçları karşılamadığı anlayışıyla 1982'den bu yana 18 defa değişikliğe uğradına dikkat çekti. Bu tadilatların yeterli görülmediğini ve toplumun yüzde 70'den fazlasının tümden bir anayasa değişikliği talep ettiğini aktaran Gündoğdu, "Gelinen aşamada marjinal ulusalcı bir kesim dışında 1982 Anayasası'nı savunan kimse kalmamıştır. Toplumun bu ihtiyacı katlanarak sürüyor olmalı ki Abant Platformu, Anayasa Çalışma Grubu, Yeni Anayasa Platformu, TÜSİAD ve TESEV yeni anayasa taslağı çalışmaları yapmaya ve müzakereler yürütmeye devam ediyorlar. Biz de Memur-Sen olarak kısa, öz ve milleti merkeze alan bir anayasa taslağına dair çalışmamızı başlattık. Bunu seçimlerden sonra kamuoyu ile paylaşacağız." ifadelerini kullandı.
1982 Anayasası'nın neden ve niçin değiştirilmesi gerektiği sorularına "Toplumun bilim, sanat, kültür ve ekonomi gibi alanlarda büyük hamleler yapmaya hazırlandığı bir dönemde bu anayasayla ne toplumun ne de Türkiye Cumhuriyeti devletinin bir adım ileriye taşınması mümkün değildir." cevabının verilebileceğini anlatan Ahmet Gündoğdu, Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde yaşanan gelişmelerin bunun en açık örneği olduğunu kaydetti.
Yasakçı iklimiyle Türkiye'yi bunaltan ve halkın özgürlük alanlarını daraltan 1982 Anayasası'ndan bir an önce kurtulmak gerektiğini vurgulayan Gündoğdu, "Yeni anayasa, kimlik tartışmalarına son verecek, temel hak ve özgürlüklerin alanını genişletecek aynı zamanda vesayeti sonlandıracak nitelikte olmalıdır. Yeni anayasa, öncelikle devletin demokratik ve çoğulcu yapıda örgütlenmesini esas almalıdır. Yeni anayasa, hak ve özgürlükleri tanımlayıcı, sınırlayıcı ve seçici değil, onları tanıyan ve güvence altına alan içerikte olmalıdır. Siyasi partilerin bu seçim sürecinde anayasayla ilgili görüşlerini net olarak açıklaması seçimlerden sonra yapılacak anayasanın önünü açacaktır. Yeni anayasa süreci parlamento dışı toplum kesimlerini de kapsayacak şekilde kurumsal bir yapı içerisinde ele alınmalıdır. Temel hak ve özgürlükler, yeni anayasa sürecinin ana odağı olmalıdır. Başbakanlık, yarı başkanlık tartışmaları anayasa yapma sürecini gölgelememelidir." dedi.
1982 Anayasası'nın özünün güvensizlik ve korku olduğunu vurgulayan Gündoğdu, şöyle devam etti:
"Ayrıntılı bir metin kaleme alınarak yasama organının hareket alanının daraltıldığı, bir anlamda 'yasama organına güvenmiyoruz' mesajı veriliyor. Yürütme yetkisinin tanımlandığı maddede 'Anayasa ve kanunlara uygun' şerhi konulurken yasama ve yargı için böyle bir saptama yapılmamıştır. Anayasa koyucu yürütmeyi güvenilmez bir erk olarak tasarlamıştır. 1982 Anayasası, korkularını Anayasal hükümlerin altına saklamış ve güvensizliği ilke edinmiş bir anlayışla yazılmış bir anayasadır. Güvensizlik böyle iken Anayasanın asıl şifresi korkudur. Çünkü sınırlı temel haklar, sınırsız yasaklar, biraraya getirilmek suretiyle millete 'senden korkuyorum, kendimi korumalıyım' anlayışına sahip olan devletin demokratik sosyal hukuk devleti olduğu empozeye çalışılmıştır."
Genel olarak yeni anayasanın omurgasını oluşturacak temel hakları; yaşama hürriyeti, insanın benliği ve kişiliğini koruma hürriyeti, düşünce hürriyeti, inanç hürriyeti, teşebbüs hürriyeti ve sendikal hürriyetler olarak sıralayan Memur-Sen Genel Başkanı Gündoğdu, bu temel hak ve özgürlüklerin güvenlik eksenli değil, insan odaklı bir anlayışla ele alınması gerektiğini sözlerine ekledi.
SON VİDEO HABER
Haber Ara