Dolar

36,4935

Euro

37,8900

Altın

3.346,41

Bist

9.658,72

Rusya ve Çin NATO’ya meydan okuyor

Çin Dışişleri Bakanı Yang Jiechi’nin hafta sonundaki Moskova’daki istişareleri, Başkan Hu Jintao’nun Rusya’ya gelecek ay yapacağı ziyarete hazırlık amacı taşıyor. Buna rağmen, görüşmede, uluslararası güvenliğe muazzam bir önem atfedildi.

15 Yıl Önce Güncellendi

2011-05-11 09:11:13

Rusya ve Çin NATO’ya meydan okuyor

M K Bhadrakumar * / TIMETURK

Rusların ve Çinlilerin bölgesel ve uluslararası konularda konumlarını “eşgüdümlü” hale getirme çabaları, Orta Doğu’daki gelişen durumla ilgili niteliksel yeni boyut kazandı.

Resmi Rus haber ajansı, üstlenilen bölgesel politikaların işbirliğine dair yeni şablonu nitelemek için “sıkı işbirliği” gibi olağandışı bir ifade kullandı. Bu, Orta Doğu’da tek taraflı gündem takip eden Batı’ya büyük bir meydan okumayı mecbur kılıyor.

Hu’nun ziyareti görünüşte,  Kremlin’in senelik bir etkinlik olarak dikkatlice planlandığı “Rusya’nın Davos’u” olarak adlandırdığı Uluslararası Ekonomik Forum’una, St. Petersburg’daki 16-18 Haziran’daki vitrin etkinliğine katılma anlamı taşıyor. Ancak her iki ülke, Hu’nun ziyaretinin Çin-Rus enerji işbirliğinde dönüm noktası olacağı beklentisini taşıyor.

Rusya’nın enerji devi Gazprom, 2015 itibariyle senelik 30 milyar küp doğalgazı Çin’e satmayı planlıyor. Fiyat üzerindeki görüşmelerin son safhada olduğu bildiriliyor. Çinli yetkililer, duran görüşmelerin Hu’nun Rusya’ya varmasıyla nihayetlendirileceğini belirtiyor.

Gerçekten de, dünyanın en-hızlı büyüyen ekonomisi ve dünyanın en büyük enerji ihracatçısının anlaşması, karşılıklı ilişkinin ötesine geçer. Tarihi olarak Rusya’nın enerji ihracatında asıl pazarlar olan Avrupa’da bu endişeye yol açacak. Doğu’da ve Batı’nın Rusya’yla enerji işinde ortaya çıkan bir “rakip”, Çin’i “komanditer” hale getirecek. Bu paradigma kayması, Orta Doğu’daki Doğu-Batı gerilimine bir zemin kazandırıyor.

Özdeş konumlar

Orta Doğu ve Kuzey Afrika, Moskova’da Yang’ın ev sahibi Sergei Lavrov’la görüşmesinin ana motifi olduğu görülüyor. Rusya ve Çin, Orta Doğu ve Kuzey Afrika’daki ayaklanmalar etrafındaki sorunları adreslemek için birlikte çalışmaya karar verdi. Lavrov, “Orada ileride doğabilecek öngörülmeyen olumsuz gelişmelerin engellenmesi ve hızla istikrarın sağlanması için her iki devletin yeteneklerini kullanarak edimlerimizi eşgüdümlü hale getirmek için anlaştık” dedi.

Lavrov, Rusya ve Çin’in “her ulusun geleceğini dış müdahale olmadan bağımsız şekilde karar vermesi” noktasında “özdeş konumlara” sahip olduğunu belirtti. Tahmin edileceği üzere, her iki ülkede Libya’da bir kara harekâtı için Kuzey Atlantik Paktı’nın (NATO) yapacağı herhangi bir hamleye karşı çıkmak için ortak karara vardı.

Şu ana kadar, Rusların duruşu, Moskova’nın Arap Zirvesi ve (Libya’nın da üye olduğu) Afrika Birliği’nce onaylanan “açıkça ifade edilmeden” bir kara harekâtı için NATO’ya vereceği BM Güvenlik Konseyi yaptırımına karşı olduğudur.

Açıkça, NATO Libya’da derhal bir ateşkesi sağlamadığı her gün aşılması zorlaşan bir “güven eksikliği”nin varlığı görülüyor. Basitçe ifade edecek olursak, Rusya artık Birleşik Devletler’in ya da müttefiklerinin Libya ve Orta Doğu’yla ilgili niyetleri konusunda şeffaf olduklarına inanmıyor. Birkaç gün önce, Lavrov, Rus TV Kanalı Tsentr’de Libya’yla ilgili ayrıntılı görüş bildirdi. Batı’nın ikili-konuşması ve BM’nin 1973 Numaralı kararını kendi arzularına göre tek taraflı yorumlamalarındaki kaçamaklarıyla ilgili derin hüsranlarını ifade etti.

Lavrov o söyleşide şunu ortaya koydu: “Kara harekâtının hazırlandığında dair haberler geliyor ve bu NATO ve Avrupa Birliği’nde planlamaların yapıldığını gösteriyor”. Ayrıca kamuoyu önünde, ABD’nin NATO’nun kara harekâtı için Güvenlik Konseyi kararı zorunluluğunu atlatarak, BM Genel Sekreteri Ban Ki-Moon’un Batı ittifakına BM’nin insani yardımının sağlanması için refakat etmesi “çağrısı”yla, kara harekâtına incir yaprağı sağlayacak Amerikan oyunundan Moskova’nın şüphelendiğini ima etti. 

Rus ve Çin’in aldığı kamuoyu duruşu, Ban’ın sekreterliğindeki yetkililerin NATO kara operasyonunu arka kapıdan gizlice geçirmesi çabalarını boşa çıkaracak. Ban, Moskova’yı yakında ziyaret etti. Rus gazeteleri, dünya kurumunu yönetme şekline dair “iyi bir azar işittiğini” yazdı. Moskova’dan köşe yorumcu Dmirty Kosyrev, acı bir alayla şunları kaydetti:

Bir misafire,  o ve onun uluslararası ortakları namına “Saygıdeğer Ban, performansınızdan memnun değiliz” demenin birçok politik yolu vardır. Bu tür durumlarda kelimelere dahi hacet yoktur. Genel Sekreterin, iç savaşların devrimci romantizmine ve özgürlük savaşçılarına sempati duyduğu açık. Sonuç olarak, genelde Avrupa ve Amerika’daki iflah olmaz-liberallerin tarafını tutuyor”.

Ancak BM Genel Sekreteri, bırakın bir konuda azınlık BM üye devletlerinin tarafını tutmak, Libya ve Fildişi Sahilleri’ndeki gibi uç siyasi duruş almaması gerekir. Bunun için seçilmedi. Söylemeye çalıştığımız Mr. Ban’ın inançlarını ya da duruşunu değiştirmeye zorlamak değil, daha tarafsızlık için bakış açısını değiştirmesi.

Moskova ve Pekin, (22 ülkeden ve 6 uluslararası organizasyondan oluşan) Libya İletişim Grubu’nu aşırı şüpheyle karşılıyor. Geçen Perşembe Roma’da grubun toplantısında Libyalı isyancılara verilmesine kararlaştırılan 250 milyon dolarla ilgili olarak, Lavrov iğneleyici bir şekilde, grubunun “Libya’ya dair uluslararası toplumun siyasetini belirlemede lider rol alma çabalarını artırdığını” söyledi ve grubun “Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin yerine almaya çalışmaması ve tarafsız kalması” uyarısında bulundu.

Moskova ve Pekin, İletişim grubunun artan şekilde Arap ayaklanmasını Batılı stratejilere uydurmak için BM’i kenara iterek hakiki bir bölgesel sürece dönüştüğü kaygısını paylaşıyor. İletişim grubuna Körfez İşbirliği Konseyi (ve Arap Birliği) dâhil olması, Batı’nın sürecin bölgesel kolektif düşüncenin yansıması olduğunu öne sürmesini sağlıyor. (İşe bakın ki Fransa, iletişim grubuna katılması için Rusya’yı davet etmişti)

Buzdağının görünen kısmı

Yang’le birlikte Moskova’daki Cuma günkü ortak basın açıklamasında Lavrov, doğrudan konuya girdi: “İletişim grubu konumlandı. Artık Libya’ya yönelik uluslararası toplumun siyasetine dair sorumluluk almak istiyor. Sadece Libya değil, aynı zamanda bu gruba yönelik bölgedeki diğer devletler için de çağrılar işitiyoruz”.  Rusya’yı hâlihazırda endişelendiren şey, bu grubun Suriye’de de rejim değişikliğini etkilemek için yavaştan kımıldaması.

Çin, Libya konusunda aşırı diplomatik bir tutum sergiledi ve Batı’yı Rusya’ya bıraktı ancak artan şekilde sesi çıkmaya başladı. Moskova’daki basın konferansında Yang, Libya’daki Batılı müdahaleyi eleştirirken oldukça açık sözlüydü. Daha üç hafta önce, People’s Daily, Libya savaşının çıkmaza girdiği yorumunda bulundu. Muammer Kaddafi’nin dirençli olduğunu ispatladığını ve Libya muhalefetinin Batı’ca abartıldığını yazdı. Gazetede şu ifadeler yer aldı:

Libya savaşı, Batı için “sıcak patates” oldu. Öncelikle, Batı bu savaşı ekonomik ve stratejik olarak kaldıramaz… Bu savaş, ekonomik krizi tamamen atlatamamış Avrupa ülkeleri ve Birleşik Devletler için çok ağır. Savaş ne kadar uzun sürerse, Batı’daki ülkeler dezavantajlı hale gelecek.

İkinci olarak, Batı birçok askeri ve yasal sıkıntılara maruz kalacak… Eğer Batı, karışmayı sürdürürse, tarafsızlığı ortaya çıkacak… Askeri edimlere gelince, Batılı güçler, Kaddafi’yi devirmek için kara birlikleri kullanmalı… Bu tamamen Birleşmiş Milletler yetki alanının dışında ve Irak Savaşı’ndaki hataların bir tekrarı olacak gibi görünüyor… Tek bir sözle ifade edecek olursak, Libya’daki soruna askeri çözüme bir son verilmeli ve siyasi çözüme yol açılmalı”.

Yang’in Moskova’daki görüşmeleri, Pekin’in artık Batı’nın “soğutmak” için ne gerekirse gereksin “sıcak patatesi” eline almaya ve kimseyle paylaşmadan yemeye kararlı olduğunu fark ettiğine işaret ediyor. Buna göre, Çin konumunun yeniden ayarlanması ve (şu ana kadar Libya’daki Batıl müdahaleyi açıkça eleştiren) Rus duruşuna yakınlaşması ortaya çıkıyor. 

Moskova, tehlike emaresini görmesi için Pekin’i teşvik etmeliydi. Fakat düğüm noktası, Libya’ya Batılı müdahalenin buzdağının sadece ucu ve ortaya çıkanın Soğuk Savaş-ardılı hâkimiyetini yeni Orta Doğu’ya dayatmayı hedefleyen bir jeostrateji olduğuna dair artan endişeleri var gibi görünüyor. NATO’nun açık kararı olmadan askeri bir müdahalesine dair geçmiş örnekleri bu endişeleri artırıyor.

Lavrov ve Yang, 15 Haziran’da Kazakistan başkentinde yapılacak bölgesel zirvenin gündemini belirleneceği Şanghay İşbirliği Organizasyonu (SCO) dışişleri bakanları konferansı için Astana’ya hareket etti. Asıl soru, Orta Doğu ve Kuzey Afrika konularındaki Rus-Çin “sıkı ilişki” anlaşmasının SCO’nun ortak duruşu olup olmayacağı? Yüksek ihtimal böyle olacak.

* Büyükelçi M K Bhadrakumar, Hindistan Dışişleri’nde deneyimli bir diplomattır. Sovyetler Birliği, Güney Kore, Sri Lanka, Almanya, Afganistan, Pakistan, Özbekistan, Kuveyt ve Türkiye’de görev almıştır.

Bu makale Oğuz Eser tarafından Timeturk.Com için tercüme edilmiştir.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Haber Ara