Ahmet Hüseyin / TIMETURK
Ocak sonunda Wall Street Journal’le yaptığı söyleşide Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad, rejiminin “halkın inançlarıyla yakınlığı” olması nedeniyle Orta Doğu’yu silip süpüren demokrasi-yanlısı devrimlere karşı bağışıklığı olduğunu söylemişti. Ne kadar da hatalıymış. Rejimin inançları ve Suriye halkı ancak bu kadar ayrı düşebilirdi.
Esad, halkının asla özgürlük talebiyle sokaklara dökülmeyeceğini düşündü zira ahbap çavuş takımı ile etrafındaki rejimden nemalanan yetkililer, halkın ezici çoğunluğunun başkanı ve hükümeti desteklediğine onu inandırdı. Üyelerin alkış yağmuruna tuttuğu ve övgüler yağdırdığı 30 Mart’taki meclis konuşmasında bu, Esad’ın ışıltılı yüzünden okunabiliyordu. Aynı zamanda idaresine karşı küçük bir azınlıktan ziyade başka bir şey olmadığını düşündüğü muhalefetin, devlet güvenlik güçleri Suriye halkını bu kadar sıkarken ve binlerce muhaberatın korkusu ülkenin her yanına sinmişken bir şeye kalkışması ona göre ihtimal dışıydı.
Kırk yıl boyunca rejimin inşa ettiği korku duvarlarına rağmen, Esad kumarı kaybetti ve özgürlük çağrısı yapan protestocuların neticesinde meşruluğunu yitirdi. Hızla en çok ihtiyaç duyduğu kesim olan orta sınıfı da kaybediyor.
Ayaklanmanın ilk günlerinden itibaren, Suriye toplumu arasında temel bir bölünme yaşandı. Bazen aileler bile devrimciler ve rejime bağlılar olarak ikiye bölündü. Canla başla devrimi destekleyenler, bunu Suriye’deki günlük hayatlarının umarsızlığından kurtulmak için yaptılar. Bu Suriyelilerin, fakir ve baskı gören, çoğunluğu demekti. Bugüne kadar rejimi destekleyenlerin ekserisi rejimin sunduğu kayırmalardan nemalananlardır. Esad’da yakın yetkililer, üst düzey askeri ve güvenlik birimleri ve aileleri yer alır.
Ancak bilinmez geleceğin korkusuyla şu ana kadar rejimi destekleyen başka bir grup daha var. Bunlar ticaretle meşgul iş yeri sahiplerinin oluşturduğu orta sınıf. Bu üçüncü sınıf, Suriye şehirlerindeki durumun askeri kantonlara dönüşmesiyle modern tarihimizde ilk kez etkilendi. Gösterilerin Libya benzeri bir iç savaşın öncülü olabileceğini düşünmeye yönlendirildiler.
Ne olursa olsun, rejimin süregelen hataları her geçen gün orta sınıfın konumunu, rejimin sessiz destekçiliğinden devrimciliğe kaydırıyor. Suriye hükümeti el yordamıyla tutunmaya çalışıyor. Tıpkı Arap devrimleriyle yüzleşen diğer hükümetler gibi, silahsız halka yönelik savaşı tırmandırıyor. Dera, El-Rastan ve Banyas’taki gibi…
Suriye hükümeti, gösterileri bastırmak için diğer hükümetlerin usullerini taklit ediyor. Özellikle Libya rejiminkileri… Göstericilerin kafalarını hedef alan ve kurbanın kafası içerisinde patlayarak dehşetengiz görüntüler oluşturarak halkı dehşete düşürmeyi amaçlayan profesyonel keskin nişancıları kullanıyorlar. Hükümet aynı zamanda, uyuşturucu ve silah kaçakçısı rejim-yanlısı “çeteleri”, kaosu yaymak ve mezhep kavgasını ateşlemek için kullanıyor. Bu çeteler, arabalardan ve motosikletlerden halka ateş açıyor ve gösterilere karışarak kışkırtıcı mezhepsel sloganları yayıyor.
Güvenlik makinesi, reform ya da insan haklarına dair tek bir söz fısıldamaya cüret eden herkesi susturmak için kullanılıyor. Rejimin devrilmesini isteyen artık devasa kalabalıkları gördükleri için, hastanelere ve camilere saldırıyorlar; her yerde göstericileri katledip tüm halkı dehşete sokuyorlar. Tarih öncesi çağa ait devlet medyası durumu daha kötüleştiriyor. Rejimi destekçileri için bile aşırı kışkırtıcı yalanları yayıyor ve olup biteni hala kavrayamıyor.
Belki bazıları, güvenlik güçlerinin ellerinde ölme ihtimaline rağmen göstericileri sokaklara neyin döktüğünü merak ediyor olabilir. Basitçe nede Suriye halkı, Dera’da işlenen katliamlar ya da rejimin kendi halkını teröre ve açlığa mahkûm etme çabaları hakkında susmayacağını dünyaya haykırmak istiyor. Suriye, kardeşlerine karşı işlenen rejim cinayetlerine artık sessiz kalmayacak. Sessizlik çağı bitti ve özgürlük çağı başladı.
Bu en asil halinde gerçek vatandaşlıktır Batı dünyası vatandaşlığı geliştirmek için milyonlarca dolar harcadı. Bugün artık vatandaşlık ve insanlık uğruna hayatlarını feda eden tüm Suriyeli ve Araplardan öğrenecek şeyleri var.
* Şam’dan müstear adla yazan insan hakları eylemcisi.
Bu makale Oğuz Eser tarafından Timeturk.Com için tercüme edilmiştir.